3 Ağustos '02
Sayı: 30 (70)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist savaşa karşı mücadele güncel ve yakıcı görevdir!..
  Emperyalist savaşı durdurmak için seferber olalım!
  Amerikan askerlerinde savaş sendromu
  Sermaye ordusu Irak cephesine ısınıyor
  Emperyalist savaşlar ve tekeller
  "Irak'a müdahale yıkım olur"
  Emek Platformu kime hizmet ediyor?
  TEKEL'de peşkeş ve vurgun
  Gerçek iş güvencesi işçilerin kendi eylemiyle sağlanabilir
  Süreci kamu emekçilerinin taban inisiyatifi kazanabilir!
  Paşabahçe direnişinin önemi ve işçi sınıfının sorumluluğu
  Direnişteki Paşabahçe işçisiyle konuştuk...
  Paşabahçe direnişine destekler...
   Açlık ordusu büyüyor!..
   '96 ÖO Zindan Direnişi şehitleri anmaları
   6. Ekip ÖO savaşçısı Semra Başyiğit şehit düştü!
   Irak'a emperyalist saldırı ve TC
   Dersim, barajlar ve kalkınma/1
   Fabrika=F tipi hücre...
   TSK'ya Irak vitrini...
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
TMMOB:

“Irak’a müdahale yıkım olur”

TMMOB Yönetim Kurulu ile TMMOB’a bağlı odalarımızın başkanları ve temsilcileri, 20 Temmuz 2002 Cumartesi günü Ankara’da ortak bir toplantı yaparak olası bir Irak operasyonunu ve erken seçimi değerlendirerek aşağıdaki sonuçları kamuoyuna duyurma kararı aldılar:

TMMOB, olası Irak operasyonu ile ilgili olarak meydana gelecek sıcak savaşın bölge halklarına büyük bir yıkım getireceğini ifade etmektedir.

Öncelikle, 11 Eylül bahanesiyle, emperyalizmin dünya çapında egemenliğini ve doğal kaynaklar üzerindeki denetimini pekiştirmeye yönelik uluslararası hukuka aykırı savaş senaryosuna karşı, barışın, dostluk ve kardeşliğin egemen olması bütün emekçiler gibi mühendislerin ve mimarların da acil gündemlerinden birisini oluşturmaktadır.

Bu savaşa müdahil olunması önceki Körfez krizinde görüldüğü gibi ülkemize çok ağır ekonomik kayıplar getirecektir.

Bu süreçte TMMOB savaşa karşı tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla oluşacak platformlarda, bu savaş senaryosunun ülkemiz ve halkımız açısından ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçları tüm açıklığıyla sergileyecek ve barışın egemen kılınması için tüm olanaklarını seferber edecektir.

Bu gelişmeler yaşanırken, bölgemizdeki olayların ve uluslararası sermaye tarafından dayatılan ekonomik ve siyasi programın emekçiler açısından hiçbir olumlu sonuç üretmeden, sermaye kesimi açısından bile beklenen gelişmeleri yaratmadan tıkanmasının etkisiyle, siyasi alan yeniden biçimlendirilmektedir.

Bu siyasi gelişmeler, önceden sergilendiği şekliyle, yani emekçilerin sorunları gözardı edilerek tek yanlı olarak sürdürülmektedir. İşsizlik, yoksulluk ücretleri, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, temel insan haklarının hayata geçirilmesi gibi konular bu siyasi yeniden yapılanma gündeminin dışındadır.

Gelişmeler, sermayenin ve AB’nin istekleri doğrultusunda yasal düzenlemelerin hızla gerçekleştirilmesini sağlamaya yöneliktir.

Mevcut hükümet, dayatılan politikalarının gereği olarak gördüğü düzenlemelere hiçbir kısıtlama koymamakta, ülkemizi sömürgeleştirmekte ve bu doğrultuda her türlü yasal düzenlemeyi büyük bir hızla gerçekleştirmektedir. Ancak, konu demokratik haklar olduğunda AB adaylık sürecinin ön koşulu olan ölüm cezasının ve anadilde eğitim yasaklarının kaldırılması konusunda kayda değer bir aşama kaydetmemektedir. Uluslararası sermayenin ve yerli ortaklarının beklentisi, halkımızın temel hak ve özgürlüklerinin hayata geçirilmesi talebini, AB kriterleriyle sınırlayarak ekonomik programa devam edilmesidir.

Bu senaryoların bir parçası olarak da, seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu demokratikleştirilmeden, seçime katılanların eşit yararlanacakları ortamlar sağlanmadan, erken seçim gündeme getirilmiştir. Böyle bir süreç tüm sorgulama olanaklarımızı elimizden almaktadır. Yıllardır istikrarsızlık ve sürekli kriz politikalarının kıskacında bırakılan, üretimden koparılan, emeğiyle geçinenlerin işsizlik, açlık ve sefalet koşullarına mahkum edildiği dışa bağımlı politikalarla, ekonomik bunalımlara ve ağır toplumsal çöküntülere sürüklenen ülkemizin tüm bu sorunların üstesinden gelecek kaynakları ve birikimi vardır.
Ama önce siyasi iradenin uluslararası sermayeye değil halka hizmet etmesi yönünde belirmesi gerekmektedir. Bu nedenle sorun, emekten yana politikaları yaşama geçirecek siyasi iradenin iktidara taşınması sorunu haline gelmiştir.

TMMOB seçimlere, kendi uzmanlık alanlarındaki politikalarıyla, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi ve barıştan yana politika önerileri ile müdahale edecektir.

TMMOB Genel Sekreterliği
21 Temmuz 2002