3 Ağustos '02
Sayı: 30 (70)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist savaşa karşı mücadele güncel ve yakıcı görevdir!..
  Emperyalist savaşı durdurmak için seferber olalım!
  Amerikan askerlerinde savaş sendromu
  Sermaye ordusu Irak cephesine ısınıyor
  Emperyalist savaşlar ve tekeller
  "Irak'a müdahale yıkım olur"
  Emek Platformu kime hizmet ediyor?
  TEKEL'de peşkeş ve vurgun
  Gerçek iş güvencesi işçilerin kendi eylemiyle sağlanabilir
  Süreci kamu emekçilerinin taban inisiyatifi kazanabilir!
  Paşabahçe direnişinin önemi ve işçi sınıfının sorumluluğu
  Direnişteki Paşabahçe işçisiyle konuştuk...
  Paşabahçe direnişine destekler...
   Açlık ordusu büyüyor!..
   '96 ÖO Zindan Direnişi şehitleri anmaları
   6. Ekip ÖO savaşçısı Semra Başyiğit şehit düştü!
   Irak'a emperyalist saldırı ve TC
   Dersim, barajlar ve kalkınma/1
   Fabrika=F tipi hücre...
   TSK'ya Irak vitrini...
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

  Emperyalist savaş kapıda, işbirlikçi iktidar savaş hazırlığında!..

Emperyalist savaşı durdurmak için
seferber olalım!

Emperyalistler ve işbirlikçileri
cephesinde savaş hali

Son bir hafta, Irak'a yönelik emperyalist savaşın gün saydığını gösterir gelişmelerle yüklü. Sürdürülen pazarlıklar devam etmekle birlikte esastan tamamlanmış, savaş planları netleşmiş, kimin hangi rolü oynayacağı belirlenip roller dağıtılmıştır. Artık savaşın siyasal, askeri ve teknik hazırlıkları yapılmakta, herşey her an başlaması muhtemel bir savaşa göre düzenlenmektedir.

Gelişmelerin ortaya çıkardığı uygun koşullar üzerinden emperyalist savaş hazırlıkları yeni bir düzey kazanmış ve tam anlamıyla bir savaş hali burjuva siyasal arenaya hakim olmuş durumdadır. Öyle ki seçimlerin ertelenme ihtimali, askeri görev değişikliklerinin savaşa göre düzenlenmesi gerekliliği, burjuva düzen cephesinden en çok tartışılan gündem konuları haline gelmiştir. Herşey emperyalist savaşın ihtiyaçlarına göre planlanmakta ve sahnedeki her siyasi aktör savaşın gereklerine göre kendisini hazırlamaktadır.

Wolfowitz’in Türkiye ziyareti emperyalist savaş hazırlığının geldiği aşama bakımından önemli açıklıklar sağladı. Bu ziyaretle, Türk sermaye devletinin bir takım sefil çıkarlarına dayalı kaygılar dışında bu savaşta birinci dereceden maşalık rolü aldığı tescillendi. ABD'nin savaş planlarında İncirlik yanında Türkiye’nin askeri altyapısı, toprakları ve ordusunun ABD’nin savaş planları içerisinde aktif bir kullanımı öngörülmekteydi. Efendisi karşısında eli kolu bağlı uşak için bu planlar dışında başkaca bir hareket olanağı yoktu, nitekim böyle oldu. İşbirlikçi sermaye iktidarı Wolfowitz’in ziyareti arkasından savaş hazırlıklarına hız verdi. Savaşa karşı öne sürülen kaygılardan geriye eser kalmadı.

Wolfowitz’in ziyareti sadece emperyalist savaş hazırlığının bulunduğu aşamayı değil, beraberinde bizzat yeni bir safhanın da önünü açar nitelikteydi. ABD yetkilileri uzun dönemdir savaşı kazanmak için Türkiye’nin desteği yeterlidir mealinde açıklamalar yapıyorlardı. Wolfowitz’in ziyareti sonrasında gerek ülkede gerekse uluslararası planda emperyalist savaşın sıcak biçimde gündeme oturması bu anlamda tesadüf değildir. İşbirlikçi sermaye devletinin savaşta alacağı rolün kesinleştirilmesiyle birlikte, başlatılacak emperyalist savaşın en önemli koşullarından biri daha sağlanmıştır. Askeri ve teknik adımlar için gerekli koşullar sağlanırken savaş hazırlıkları artık somut biçimler kazanmaya başlamıştır.

Bunu doğrulayacak ve pekiştirecek bir diğer gelişme ise, Wolfowitz ile aynı günlerde, gizlice Türkiye'ye gelerek devletin üst düzey görevlileriyle bir dizi görüşmelerde bulunan Irak'lı ABD işbirlikçi grupların liderlerinden Ahmet Çelebi'nin ziyaretinin deşifre olmasıydı. Hatırlanacağı üzere, aynı günlerde ABD Irak'lı işbirlikçi grup liderlerini Washington'da bir araya getirmiş ve bir "savaş konseyi" oluşturmuştu. Bu, bu grupların artık bir savaş düzenine geçirildiğinin göstergesiydi. Irak Ulusal Kongresi lideri Ahmet Çelebi'nin Türkiye ziyareti ise, buna paralel olarak, sermaye devletinin Kürt devleti korkusunu gidermek ve bu temelde bazı güvencelerin verilerek savaşa dönük hazırlıkları yeni bir düzeye çıkartma ihtiyacındandır.

Ankara'da hızlanan savaş trafiği

Geçen hafta içerisinde sermaye devleti nezdinde savaş hazırlığının yoğunlaştığı gözle görülen bir olguydu. Özellikle Amerikan Büyükelçisi Pearson'un Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmenin ardından, aralarında Genelkurmay başkanının da olduğu devletin en üst kademe yöneticilerini içerisine alacak biçimde yaşanan görüşme trafiği bu açıdan dikkate değerdir. Bu görüşmelerin gündemi, bizzat tarafların açıklamalarıyla da ifade edildiği üzere, Irak'tır. Pearson ABD'nin son direktif ve taleplerini Amerikancı iktidarın en üst görevlilerine iletmiştir.

Pearson'un devletin en üst düzey yöneticilerinin önüne koyduğu ABD istemlerinin ne olduğu açıktır. Ecevit'in Pearson'la görüşme sonrasında söyledikleri bu açıdan ibret vericidir. Ecevit, ABD'nin savaşta kararlı olduğunu ve Türkiye'nin savaşa doğrudan girmesini talep ettiğini, açık ve yalın bir dille ortaya koymuştur. Yani Türkiye'nin savaştaki konumu dolaylı bir destekten ötedir. Bu savaşın ön cephesinde ABD hesabına savaşmak anlamına geliyor. Wolfowitz'in ziyaretinin temel gündemi de zaten buydu.

ABD Kürt kementiyle sermaye iktidarını
koşulsuz savaş batağına çekiyor

Ankara'daki savaş trafiği, burjuva medya tarafından ABD'nin savaşında Türkiye'nin üstleneceği maşalık rolünün ön kabülüne dayalı yorumlarla yansıtılıyor. Bunun dışında devletin üst düzey görevlilerinin bu görüşmelerde Irak'ta oluşabilecek bir Kürt devletine ilişkin kaygılarını dillendirdiklerini parlatarak öne çıkarıyorlar. Herbiri tescilli Amerikan uşakları olan ülke yönetenlerinin "Kürt devleti kurulursa müdahale ederiz" tehditlerini sanki Türk devletinin özel bir inisayitif alanı varmışcasına yansıtıyorlar. Oysa sadece Ecevit'in son açıklamaları dahi bunun koca bir balon olduğunu anlatmaya yetiyor. Unutulmasın, daha bir ay kadar önce bugün bu tehditleri savuranlar Irak'a yönelik bir savaşa karşı olduklarını söylüyorlardı. Oysa bugün ek bir kanıt gerekmeksizin savaş batağına saplanmışlardır.

Ecevit sermaye iktidarının ABD emperyalizmi karşısında sahip olduğu özgün inisiyatifin sınırlarının ne olduğunu şöyle ortaya koyuyor: "ABD yönetimi açıkça Irak'a karşı bir askeri harekat düşündüğünü, hatta bunda kararlı olduğunu söylüyor. Bu gizli değil. 'Yapacağız' diyorlar. O zaman durumun lehimize olmayacağını da ima etmenin ötesinde, açıklıyorlar. Biz de ona göre hem askeri, hem siyasal hazırlıklarımızı yapıyoruz.”

İşte işbirlikçi burjuvazi adına ülkeyi yönetenlerin içerisinde bulundukları açmaz budur. Irak'a yönelik bir savaşı kendi özel çıkarlarına uygun görmüyorlar, ama efendi kararlı olduğunda çaresizce boyun eğiyorlar.

Gerçekte "Kürt devletinin kurulma ihtimali", ABD tarafından sermaye iktidarını savaşın batağına çekmek için bir kement olarak kullanılmaktadır. Kuzey Irak'taki işbirlikçi Kürt liderlerinin de içerisinde olduğu "Irak muhalefeti"nin ABD savaşında aktif rol oynayacak biçimde harekete geçirilmesi karşısında, işbirlikçi sermaye iktidarı, ancak bu grupların üstleneceği rolün de ötesinde bir rol üstlenerek Irak üzerinde söz söyleyebileceğini bilmektedir. Bundan dolayıdır ki Türk sermaye devletinin elinde gerçekte hiçbir pazarlık gücü olmadığı gibi tümüyle ABD'nin planlarına tabidir. Koşulsuzca ABD hesabına savaşa sürülmekte, savaş batağına boylu boyunca gömülmektedir.

İşbirlikçi Kürt ağaları Kürt halkını
yeni bir kırıma götürüyor

Bu uşakça sadakatin sonucunun ne olacağı ise bugünden kestirilemez. Ama bugünkü haliyle denilebilir ki ABD ikili oynamakta, bir yandan işbirlikçi Kürt gruplarına bazı kırıntılar vaadederek savaşta aktif rol verilmekte, diğer yandan ise sermaye iktidarının savaşa koşulsuz olarak katılması karşılığında ona da tam tersinden vaadlerde bulunmaktadır. Savaşın sonucunda Irak'ın paylaşılmasının nasıl gerçekleştirileceği bugünden belli değildir. Bu ancak savaşın seyrine bağlı olarak ve ABD çıkarları esas alınarak bir çözüme kavuşturulabilecektir. Bunun içindir ki bu sorunu hem işbirlikçi Kürt gruplarını hem de sermaye iktidarını savaş arabasına bağlı tutmak için bir kement, tehdit ve şantaj malzemesi olarak kullanacaktır.

Kürt işbirlikçi grupları, yakın tarihin trajik deneyimlerinden hareketle bir kez daha ABD tarafından kullanılıp savaştıkları düşmanın önüne atılma korkusunu yaşıyorlar. ABD'nin kendilerine kapalı kapılar ardından verdikleri güvencelere karşın rahat değiller. Türkiye topraklarında şimdiden bölgeden kaçacaklar için toplama kampları oluşturulması için hazırlığa girişilmesi, geçmişte yaşadıklarının bir kez daha başlarına geleceği korkusu içinde olduklarını doğrular bir gelişmedir. Yine "Irak Ulusal Kongresi" liderinin Washington'da yapılan toplantı sonrası gizlice Türkiye'ye gelmesi, bir başka açıdan bu korkuların hiç de yersiz olmadığını doğruluyor.

Savaşa askeri hazırlık tam gaz

ABD'nin bu açıdan esastan pazarlığı tamamladığı, Türk sermaye devleti cephesinden sürdürülen hummalı savaş hazırlığından bellidir.

Burjuva düzen cephesinden savaşa girip girmemek, savaşın yaratacağı sonuçlar vb. artık tartışma konusu olmaktan çıkmıştır. Bugün artık bizzat ABD askeri yetkililerinin başında olduğu hummalı bir savaş hazırlığı sözkonusudur. Dahası bu savaş bizzat Türk ordusunun ve topraklarının kullanıldığı bir savaş olacaktır. Geçtiğimiz hafta yaşanan bir dizi gelişme bu gerçeği ayan beyan zaten ortaya koyuyor. ABD artık bölgeye mühimmat ve asker yığmaya başlamış, savaşın lojistik ve teknik altyapısını oluşturmak için hazırlıklara hız vermiştir.

Geçen hafta Türkiye'ye gelen bir ABD askeri heyeti patriot bataryalarını yerleştirmek için gerekli incelemelerde bulundu. Bir başka ABD askeri heyeti ise aynı günlerde Batman, Diyarbakır ve çevre illerde hastaneleri inceledi. 200 bin askeri çadırın aynı bölgeye gönderildiği de yine burjuva medyadan yansıyan haberler arasında. CİA ve Pentagon görevlilerinin ise sık sık askeri bir helikopterle Türkiye topraklarından Irak'a girerek savaşın askeri ve teknik hazırlıkları için çalıştıkları da ayyuka çıktı. Diğer yandan başta İncirlik olmak üzere savaşta kullanılacak üslere tam anlamıyla silah ve asker yığınağı yapılıyor. Nakliye uçaklarından biri inip biri kalkıyor.

Tüm bu gelişmelerin herbiri savaş hazırlıklarının kapsamını ve bu hazırlıklara bağlı olarak Türk sermaye devletinin üstlendiği rolü çıplak biçimde gösteriyor: Türk sermaye devleti ABD hesabına yürütülecek savaşta maşalık yapacak, Türkiye toprakları savaş alanına çevrilecek!

Emperyalist savaşı durdurmak
için seferber olalım!

Bölgeyi ve ülkemizi bir yangın sahasına çevirecek savaş artık kapıya dayanmıştır. ABD emperyalizmi ve onun sadık işbirlikçileri elbirliği içerisinde tümüyle gerici çıkarlara dayalı bu savaşın askeri hazırlığına girişmiş durumdadırlar. Ülkemiz şimdiden bir savaş hali içerisine sokulmuştur. Bu savaşı engelleyecek yegane güç, savaşın yıkımı ve kırımı ile yüz yüze kalacak olan, bununla birlikte suç ortağı haline getirilmeye çalışılan emekçi milyonlardır, bir bütün olarak bölge halklarıdır.

Başlatılması an meselesi olan bu savaşı durdurmak ve emperyalistlerle onların işbirlikçi uşak takımlarına bu bölgeyi mezar haline getirmek bölge halklarının ve daha özelde devrimcilerinin boyunlarının borcudur. Bu bilinçle emperyalist savaşa karşı emekçi milyonların direnişini örgütlemek için tam anlamıyla devrimci bir seferberlik ruhuyla hareket edilmelidir. İşçi sınıfı ve emekçileri emperyalist savaşın gerici özü, amacı ve sonuçları ile bu savaşta ülke yönetenlerinin üstlendikleri onursuz rol hakkında bilinçlendirmek için sistematik ve yoğun bir teşhir faaliyetini kesintisiz biçimde yürütmeli, her türlü duyarlılığı aktif direniş yönünde harekete geçirmeliyiz.

Emperyalist savaşı durdurmak, emperyalistleri ve işbirlikçilerini bölgemizden ve ülkemizden kovmak için görev başına!

Ortadoğu halklarıyla omuz omuza emperyalist savaşa karşı savaşa!