Bu yıl 1 Mayıs alanları bu değerlendirmemizi doğruladı, gençliğin kitlesel
ve coşkulu katılımını sahne oldu. Alanları dolduran binlerce, onbinlerce
genç, başta emperyalizme ve hücre saldırısına olmak üzere düzene karşı
çok yönlü tepkilerini ortaya koydular. Beraberinde devrim ve sosyalizmi
bir kurtuluş yolu olarak gördüklerini dile getiren şiarları haykırdılar.
Gençlik kitlelerinin bu katılımı biçimi ve düzeyi, hemen bütün illerde
ortak bir olgu durumundaydı. Kimi illerde alanın ağırlığını, kimi illerde
de katılımcı kitlenin önemli bir bölümünü gençlik oluşturuyordu. Kitlesel ve coşkulu katılım Gençlik kitleleri genel planda alanlara politik coşku taşıdılar. Gençlik
kortejlerinin hemen tümünde emperyalizm ve hücre karşıtı şiarlar belli
bir ağırlığa sahipti. Gerek öğrenci platformları, gerekse siyasal yapı
kortejlerinde gençlik kitlelerine canlılık egemendi. Devrimci şiarlara,
özellikle de devrim ve sosyalizm vurgulu sloganlara belirgin bir ilgi
sözkonusuydu. Gençlik alanlarda coşkulu bir politik atmosferin yaratılmasında
önemli bir etken oldu. Öyle ki, ruhsuz reformist partilerin kortejleri
bile, tam da gençliğin ağırlığı nedeniyle devrimci şiarların etkisi
altına girebiliyordu. Gençlik kitleleri önceki yıllarda da 1 Mayısa özel bir ilgi gösteriyor,
alanlardaki coşkulu atmosferin odağı durumuna geliyorlardı. Bu açıdan
esasa ilişkin farklılık yok. Geçmiş yıllara göre farklılık, kitlesellikte,
coşkuda ve devrimci politik şiarlara ilgide görülen artıştadır. Gençlik kitlelerinin 1 Mayısa katılımı ve gösterdiği tutum, hareketin
geçmişini ve toplumsal hareketliliğin tarihini az-çok bilenler için
şaşırtıcı değildir. Gençlik, bu ülkede baskı ve sömürüye karşı her dönem
radikal bir tutum almıştır. Gerektiğinde ölümü de hiçe sayarak ağır
bedeller ödemiştir. Dahası devrimci hareketin temel kadro kaynağını
oluşturmuştur. Bütün bu açılardan gençlik, yakın geçmişte önemli roller
oynamış bir toplumsal dinamiktir. Gençliğin sahip olduğu bu dinamizmin herşeyden önce bir sınıfsal temeli
ve mantığı vardır. Ağırlıklı olarak emekçi sınıflara mensup gençler,
düzenin sömürü e zulmün getirdiği acıların dolaysız muhataplarıdır.
Bu temelde gençliğin kendine has enerjisi ve yarı-aydın kimliğini de
eklediğimiz de bugünkü tabloyu anlamak daha kolaylaşacaktır. Toplumsal hareketliğe yanıt Gençlik hareketi, işçi ve emekçi hareketinin belli bir ivme kazandığı
dönemlerde, oluşan genel toplumsal atmosfere en rahat uyum sağlayan
toplumsal dinamik olmaktadır. Gençliğin bu yılki 1 Mayısta gösterdiği
ilgi ve katılım, buradan hareketle de anlaşılmalıdır. Bu yılki 1 Mayısın kutlandığı toplumsal siyasal ortama bakıldığında,
önemli bir tarihsel sürecin temel çizgilerini görüyoruz. Düzen ekonomik
bir çöküntü içindedir ve politik bunalımı derinleşmektedir. İşçi ve
emekçi kitlelerin düzenden beklentileri neredeyse kalmamıştır. Düzene
karşı öfke nispeten geri katmanlar üzerinden bile yer yer sokağa taşmaktadır.
Böylesi bir süreçte ve tüm bu olgularla paralel biçimde, devrimci tutsakların
sarsıcı direnişleri sürüyor. Bu koşullarda gençlik kitleleri, bir yandan düzenin kendilerine karanlıktan
başka bir gelecek vermediğini görüp yaşıyorlar; diğer yandan, toplumsal
planda düzene karşı ortaya çıkan ve eyleme dönüşen öfkeden besleniyorlar,
güven kazanıyorlar. Zindan direnişinin sarsıcı etkisi ise, gençlik kitleleri
üzerinde, diğer toplumsal kesimlerle karşılaştırılmayacak kadar büyük
olmuştur. Gençlik kitleleri üzerinde bu etki, mücadele etme isteğini
güçlendirici bir rol oynamıştır. Devrimci, ilerici gençlik güçlerine
ise güç ve moral vermiştir. Tüm bu etkenler, gençliğin bu yılın 1 Mayısına katılım düzeyini
ve biçimini koşullamıştır. Gençlik kitleleri alanlarda kurulu düzene
ve emperyalizme karşı öfkelerini ve mücadele isteklerini haykırmışlardır. Bulunduğu saflarla çelişen devrimci tutum Gençlik kitlelerinin alana yansıyan politikleşme düzeyi ile 1 Mayısa
katılım biçimi arasında belli bir mesafe bulunmaktadır. Politikleşme
düzeyleri ve devrimci mücadeleye yakınlıkları değişmemekle beraber,
1 Mayıs alanına çıktıkları örgütlenme biçimleri, en liberalinden devrimcisine
kadar, zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Sözünü ettiğimiz mesafe, düzene
karşı devrimci şiarları haykıran gençlik kitlelerinin, liberal reformist
parti kortejlerinde de belli bir ağırlıkla katılmış olmasından ileri
gelmektedir. Bu durum, hızlı bir politikleşme süreci yaşayan gençlik
kitlelerinin, örgütlenme planında henüz benzer bir gelişim sürecini
yaşamadıklarını göstermektedir. Ya da tersinden söylersek, devrimci
hareketin yaşamakta olduğu yetersizlikler ve zayıflıklar, liberal-reformist
yapılara bir etkinlik sahası açmıştır. Henüz devrimci politik ecurren;ilimlerine
uygun bir parti ya da örgüt tercihinde bulunacak olgunluğa sahip olmayan
gençlik kesimleri de, sol adına liberal-reformist partilerin peşinden
gitmişlerdir. Ancak şu gerçek unutulmamalıdır; liberal-reformist parti kortejlerinde
yürüyen gençlik kitleleri, politik tutum ve duruşlarıyla bu partilere
ters düşmüşler, onların konumlarıyla açık bir tezat oluşturmuşlardır.
ABden demokrasi beklentilerini bir politik çizgi haline getirmiş
bulunan, devrim ve sosyalizm diye bir sorunu asla olmayan ÖDPnin
kortejlerinde devrim ve sosyalizme ilişkin şiarların atılması, bunun
çarpıcı bir örneğidir. Aynı şey, teslimiyetçi bir çizgide bulunan HADEP
saflarında da aynı şiarların belli bir ağırlıkla atılmasından hareketle
söylenebilir. Platformlar üzerinden katılıma gösterilen büyük ilgi Gençlik kitlelerinin önemli bir bölümü, çeşitli sorunlar ekseninde
ya da 1 Mayısa katılım amacıyla oluşturulmuş platformlar üzerinden
1 Mayıs alanına çıktılar. Ancak bu platformlarda da egemen olan, esasta
devrimin şiarlarıydı. Bu durum gençliğin devrimci mücadeleye olan yakınlığının
bir başka kanıtıdır. Platformlar aracılığıyla alana çıkan gençlik kitlesinin bir bölümü,
devrimci gruplara dönük güvensizliklerinden dolayı bu katılım biçimini
seçmişlerdir. Ve bu platformlar aracılığıyla alanlara çıkanların büyük
bölümü, henüz politik mücadeleye yeni katılan taze güçlerden oluşmaktadır.
Tam da bundan dolayı, bu platformlar, gençlik kitlelerinin durumuna
ve eğilimlerine uygun araçlar olma özelliğine sahip olduklarını göstermişlerdir.
Gençlik kitlelerinin gerçek ihtiyaçlarından yola çıkmayan hiçbir örgütlenme
biçiminin başarıya ulaşma şansı yoktur. 1 Mayıs bu gerçeği bir kez daha
teyid etmiştir. Geleceği genç komünistler temsil ediyor! Sonuç olarak 1 Mayıs, gençlik hareketi açısından sorun ve olanakların
en net biçimiyle görülebileceği bir ayna işlevi görmüştür. Bu aynadan
görülen sadece hareketin sorun ve olanakları da değildir. Aynı zamanda,
gençliğin kendisini acil ve yakıcı bir biçimde hissettiren önderlik
ihtiyacıdır. Gençlik kitlelerinin sergilediği düzeye karşın örgütlenme
planında yaşadığı dağınıklık, bu ihtiyacın açık göstergesidir. Gençlik hareketinin önderlik ihtiyacına ancak genç komünistler yanıt
verebilir. Çünkü bilimsel sosyalizmin kızıl bayrağını onlar taşıyorlar.
Çünkü gençlik hareketinin özlemini çektiği gelecek, ancak işçi sınıfının
devrimci partisi önderliğinde gelebilecektir. Devrimin ve sosyalizmin
partisi ise gençlik kitlelerine ancak pratik mücadelenin içerisinde
tanıştırılacaktır. Genç komünistler bu sorumluluk ve cüretle hareket edecek, bunun bilinciyle
görevlerine sıkı sıkıya sarılacaklardır. |
|||||