ARSIVANA SAYFA
 
03 Mart '01
SAYI: 09
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Saldırıya karşı işçi-emekçi barikatı!..
Birleşik örgütlü mücadeleyi yükseltelim!
Krizin faturasını sahiplerine ödetelim!
Sermayenin istikrar programı çöktü! Altında kim kalacak?
Asker yoksullukla neden ilgilenir?
Kula Mensucat işçileri direnişte!
Sümerbank işçilerinden coşkulu ve kararlı eylem
Kamu emekçileri hareketi
8 Mart özgürlük ve eşitlik için mücadele çağrısıdır!
Kadınların kurtuluşu kadın ve erkek işçilerin ortak eseri olacaktır!..
Yakılmak istenen gelecek özlemidir
Sosyalizm ve kadın sorunu
Dünyada güncel durum/3
Clara Zetkin'in anısına/N. Krupskaya
Gençlik
Kurtköy'de emekçilerin yaşamı üzerinden kirli rant oyunları
Diyarbakır üzerinden oynanan oyunlar
Günün yurtseverlik görevi ve sorumluluğu/ PKK-DÇS
Burdur davası: Mahkeme devletin yargılandığı bir kürsüye dönüştürüldü
Ölüm Orucu Direnişi'nin gücüyle hücreleri yıkacağız!
Direnişçilerin kaleminden
Atılcan Saday'ın annesinden "İnsan'lara Mektup"
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

8 Mart özgürlük ve eşitlik için mücadele çağrısıdır!

Çağrıya kulak ver, kavgaya katıl!

Kardeşler!

8 Mart geliyor. Her yıl olduğu gibi bu kez de gazete ve televizyonlar kadınlarla ilgili haberlerle dolup taşacak. Düzen politikacıları başta olmak üzere herkes kadınlara dair sahte nutuklar atacak. Kadınların 8 Mart’ını kutlayacaklar. Oysa 8 Mart ne onların anladıkları türden bir anma ve kutlama günüdür, ne de onu kendi yalanlarına alet edenlere, anlamını saptırıp içini boşaltan düzenbazlara aittir.

8 Mart, gerçek anlamını, emekçi kadınların kapitalist sömürüye ve zulme karşı isyanından, bu uğurda ödedikleri büyük bedellerden almaktadır.

Bundan tam 115 yıl önce Amerikalı kadın işçiler, ağır çalışma koşullarına ve kapitalist sömürüye karşı mücadele bayrağını yükseltmişlerdi. “Eşit işe eşit ücret”, “8 saatlik işgünü” ve “kadınlara da oy hakkı” istiyorlardı. Bu durum sömürü düzeninin bekçi köpekliğini yapanların gözünü korkuttu. Polisler, tam 8 Mart 1886 günü, içinde yüzlerce kadın işçinin olduğu bir fabrikayı ateşe verdiler. İşçilerin çoğunu diri diri yakarak katlettiler.

Kadın ve erkek mensuplarıyla işçi sınıfı, bu soylu mücadeleyi ve alçakça katliamı hiç unutmadı. Kadın işçilerin uğrunda ölümü hiçe saydığı kavga bayrağına daha sıkı sarıldılar. Katliamın olduğu o gün, yani 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edildi ve işçi sınıfının mücadele tarihine maloldu. Her yıl bir mücadele günü olarak alanlarda, fabrikalarda, grev çadırlarında kutlandı.

8 Mart’ın işçi sınıfının mücadelesiyle özdeşleşmesinden rahatsızlık duyan sermaye, onun anlamını çarpıtmak ve içini boşaltmak için her türlü yalan ve hileye başvurdu. Onu herkesin beynine sıradan bir anma günüymüş gibi kazımaya çalıştı. Bunda bir parça başarılı da oldu.

Kardeşler!

Yüzelli yıldır büyük bedeller ödeyerek kazandığımız bütün haklar şimdi sermaye tarafından bir bir elimizden çekilip alınıyor. İMF-TUSİAD politikalarıyla bizi açlığa, işsizliğe, her türlü haktan yoksunluğa mahkum etmek istiyorlar. İstiyorlar ki tam anlamıyla köleleri olalım. İstiyorlar ki işçi ve emekçilerin şu dünyada yaşamasının tek amacı patronlara daha fazla para kazandırmak olsun.

Kadın işçiler sermayenin sömürü ve baskı politikalarından daha fazla etkileniyorlar. Onların çalışma koşulları çok daha kötü. Sadece daha fazla kapitalist sömürüyle değil, her türlü aşağılama ve baskıyla da yüzyüzeler. Çalışma süreleri patronun keyfine göre uzayıp kısalıyor. Bunun karşılığında verilen ise yalnızca sefalet ücreti. Onu da zamanında ve tam olarak alabilirlerse.

Sömürü düzeni, sadece fabrikada değil, toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadını sömürülecek, kullanılacak bir araç olarak görüyor. Kadınlar en doğal haklarını kullanamıyorlar. Eşitlik sadece kağıt üzerinde.
İşte tüm bunlardan dolayı 8 Mart’ı yaratanların mücadele ruhuna bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Eğer sömürü ve baskılara karşı yeter demek gerektiğine inanıyorsak, kölelik düzeninin bizi öğüten çarklarını parçalayıp insanca yaşamak istiyorsak, 8 Mart’ı yaratanların mücadele mirasına sahip çıkmamız gerekiyor. Ya köleliği ve insanlıktan çıkmayı kabul edeceğiz, ya da birleşip mücadele edeceğiz.

Kardeşler!

Bizler değişik sektörlerden kadın ve erkek işçiler olarak, gücümüzü birleştirmek için harekete geçtik. Sermayenin saldırılarını püskürtecek gücümüzün olduğuna inanıyoruz. Biliyoruz ki, kadın ve erkek işçiler güçlerini birleştirmeyi başarırlarsa sermayeyi yenebilirler. Kendimize ve sınıfımıza güveniyoruz.

Bu güvenle, yaşamın her alanında sömürüye uğrayan, ezilen, horlanan kadın sınıf kardeşlerimizi kavgamıza ortak olmaya, örgütlenme çabamıza destek vermeye çağırıyoruz.

Kaybedecek bir günümüz bile yok! Kadın-erkek tüm işçi ve emekçilerin birleşik devrimci mücadelesini yaratmak için, taleplerimizi fabrikalardan, işyerlerinden, mahallelerden alanlara taşımak için görev başına!

- İMF-TÜSİAD yıkım programı durdurulsun!
- Eşit işe eşit ücret!
- İnsanca yaşamaya yetecek, vergiden muaf asgari ücret!
- 7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası!
- Tüm çalışanlara sigorta hakkı!
- Parasız eğitim ve sağlık hizmeti!
- Sınırsız söz, basın, örgütlenme, gösteri ve toplanma özgürlüğü!
- Cinsel baskı ve tacize son, kadının metalaştırılmasına hayır!
- Her alanda kadın-erkek eşitliği sağlansın!

İstanbul Avrupa Yakasından
Çeşitli Sektörlerde Çalışan Öncü İşçiler




Öncü işçi inisiyatifi ve 8 Mart faaliyetleri

İstanbul’da çeşitli sektörlerden öncü işçilerin oluşturduğu girişim çalışmalarına devam ediyor.

İlk planda çıkarılan çağrı metni ve bildiri yaygın bir şekilde dağıtılmış ve propagandası yapılmıştı. Daha sonra bu çalışmanın yarattığı olanaklar üzerinden inisiyatif önüne yeni hedefler koydu.

Bunlardan birincisi, varolan girişimin alta doğru genişletilmesi, bölgeler ve giderek işyerleri temeline oturtulmasıydı. Bu çerçevede bir takım bölgeler belirlendi. Buralarda bölge toplantıları örgütlenmesi için hazırlıklar yoğunlaştırıldı. Çeşitli ön toplantı ve görüşmeler yapıldı. Önümüzdeki süreçte bazı bölgelerde geniş katılımlı toplantılar gerçekleştirilecek.

Öte yandan girişim, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dönük bir faaliyet programı çıkardı. Bu kapsamda emekçi kadınların yaşamlarını ve mücadelelerini konu alan resimlerin yeraldığı bir sergi açıldı. Sergi 8 Mart’a kadar açık kalacak. İnisiyatifin çalışma yürüttüğü bölgelerden emekçiler ve emekçi aileleri sergiye davet edildi ve ziyaretler sürüyor.

Yanısıra 8 Mart’a ilişkin bir bildiri metni hazırlandı ve üçbin adet basıldı. Bildiri şimdilik Esenyurt’taki emekçi semtlerine, kadın işçilerin yoğun olduğu Sümerbank fabrikasına, Şirinevler’deki tekstil atölyelerinin bir kısmına, girişimin çalışmalarının yürütüldüğü bazı bölgelere dağıtıldı. Kapsamlı bir program çerçevesinde dağıtım sürüyor. Bildiri ulaştırılan işçilerden genelde olumlu tepki alınıyor.

Ayrıca 8 Mart’ı anmak amacıyla bir etkinlik planlamış bulunuyoruz. Etkinliğin hemen tüm hazırlıkları tamamlandı. Anma etkinliğinde müzik, tiyatro, film, dia gösterimi, konuşmalar vb. yer alacak. Etkinliğe geniş bir emekçi katılımının sağlanması için çalışmalara günler öncesinden başlandı. Kısa bir zamanda inisiyatifin böyle bir etkinlik düzenleyecek düzeye gelmesinin anlamlı olduğunu ayrıca belirtmek gerekiyor.

Öncü işçi inisiyatifi, 8 Mart’ı, hedef aldığı bölgelerde sınıfa dönük faaliyetin bir parçası olarak değerlendirme perspektifine sahip. Amaç kendi başına 8 Mart’ı anmak değil. Asıl amaç, bunun üzerinden işçi ve emekçilere daha güçlü ve yaygın seslenmek, onlarla daha fazla bütünleşebilmek, onların daha çoğunu örgütlü mücadeleye katabilmek.

Çalışmalarımıza coşkuyla devam ediyoruz. Sermayenin ağırlaşan krizinin faturasını biz işçi ve emekçilerin önüne koymaya hazırlanması, işi sıkı tutmamız gerektiğini, kaybedecek zamanımızın olmadığını gösteriyor.

İnanıyoruz ki, örgütlü bir güç haline geldiğinde ve sınıf bilinci kazandığında, işçi sınıfının aşamayacağı güçlük yoktur. Tüm mesele sınıfı örgütleyip bilinçlendirmek için gereken emeği ve çabayı ortaya koyabilmektir. İşimizin zor olduğu doğru. Ancak biz kendimize ve sınıfımıza güveniyoruz. Bu güvenle buradan bir kez daha sesleniyoruz:

Sermayenin saldırılarına karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim!