ARSIVANA SAYFA
 
03 Mart '01
SAYI: 09
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Saldırıya karşı işçi-emekçi barikatı!..
Birleşik örgütlü mücadeleyi yükseltelim!
Krizin faturasını sahiplerine ödetelim!
Sermayenin istikrar programı çöktü! Altında kim kalacak?
Asker yoksullukla neden ilgilenir?
Kula Mensucat işçileri direnişte!
Sümerbank işçilerinden coşkulu ve kararlı eylem
Kamu emekçileri hareketi
8 Mart özgürlük ve eşitlik için mücadele çağrısıdır!
Kadınların kurtuluşu kadın ve erkek işçilerin ortak eseri olacaktır!..
Yakılmak istenen gelecek özlemidir
Sosyalizm ve kadın sorunu
Dünyada güncel durum/3
Clara Zetkin'in anısına/N. Krupskaya
Gençlik
Kurtköy'de emekçilerin yaşamı üzerinden kirli rant oyunları
Diyarbakır üzerinden oynanan oyunlar
Günün yurtseverlik görevi ve sorumluluğu/ PKK-DÇS
Burdur davası: Mahkeme devletin yargılandığı bir kürsüye dönüştürüldü
Ölüm Orucu Direnişi'nin gücüyle hücreleri yıkacağız!
Direnişçilerin kaleminden
Atılcan Saday'ın annesinden "İnsan'lara Mektup"
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Altınyağ’da sendikalaşma girişimi
işten atmalarla boşa çıkarılmaya çalışılıyor

Altınyağ fabrikası bir sömürü cehennemi olan Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu. Bu fabrikanın işçileri DİSK’e bağlı Gıda-İş sendikasında örgütlenme çalışmaları sürdürüyorlar. 340 işçinin çalıştığı fabrikada 8 saatten üç vardiya sistemiyle üretim yapılıyor. İşçiler 102 ile 150 milyon lira arasında ücret alıyorlar.

2001 yılında yüzde 8 oranında zam yapılması üzerine işçiler zammın yetersizliğine tepki göstermişler, fakat işveren “dışarda işsiz çok” sözleriyle işçileri sindirmeye çalışmıştı. Bunun üzerine işçiler sendikal çalışmaya hız verdiler. Patron sendikal çalışmadan haberdar olduktan sonra 37 işçiyi işten attı. Üye olanları istifaya zorlayarak, olmayanları da üye oldukları koşullarda işten atmakla tehdit etti.

İşten atılan işçiler bir hafta boyunca fabrika önünde beklediler. 26 Şubat günü ise fabrika önünde bir basın açıklaması yaptılar. Eylemde, “Kahrolsun işçi düşmanlığı!”, “İşçi kıyımına son!”, “Altınyağ işçisi direnişin simgesi!”, “İş-ekmek yoksa barış da yok!” sloganları atıldı. Açıklamanın okunmasının ardından biri resmi, üçü sivil 4 polis otosu gelerek, ortamı terörize etmeye çalıştılar. Sendika başkanının adını alarak, hangi kurumun destek verdiğini sorup not ettiler. Polislerden biri işçilere “adam sizi sendikalı olarak çalıştırmak istemiyor, niye kargaşa yaratıyorsunuz” vb. tehditkar tavırlar sergileyerek, patrona uşaklıklarını açıkça sergiledi.

Çiğli Organize’de Saf Plastik işçilerinden sonra Altınyağ işçileri de sendikal örgütlenme mücadelesine girişerek seslerini yükselttiler. Aynı günlerde OBEL Civata işçileri de düşük ücrete tepki göstermişler, ancak sendikal örgütlenmenin başladığını haber alan patron bu girişimi boşa çıkarmıştı.

Sermayenin yoğunlaşan baskı ve terörü, sömürünün katmerlenmesi karşısında işçilerin benzer çıkışları, sınıfın dayanma sınırını ve tabanın arayışlarını ifade ediyor. Bunlar sınıf hareketinin önümüzdeki dönemde gireceği doğrultunun ipuçlarını veriyor. Fakat sınıfın bu arayışı, kendini ücret artışı ile sınırlaması, ani, kendiliğinden ve şekilsiz çıkışı, fabrika komitelerine ve bölgesel platformlara dayanmaması, vb. zayıflıklar taşıyor. Bu ise patronların saldırılarını, örgütlenme girişimlerini boşa çıkarmalarını kolaylaştırıyor. Yılların birikim üzerinde yükselen tepkilerin sonucu olan bu çıkışların başarısızlıkla sonuçlanması durumunda, yeni bir hareketlenme için ayların, hatta yılların geçmesi gerekebiliyor. Sermaye sınıfı bunun bilincinde ve saldırılarını buna göre yöneltiyor. Sınıf bilinçli işçiler, devrimciler ve komünistler mücadeleye bunu hesaba katarak hazırlanmalıdır.

Sınıf bilinçli bir işçi/İzmir



Basın açıklamasında okunan metinden...

Sendikalı olmak isteyen işçiler işten atıldı!

Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Altınyağ’da on gündür sendikal çalışma yapan 23 işçi işten atıldı. İzmir’de sıvı yağ üretimi yapan Altınyağ, İsrail, Filistin ve Birleşmiş Milletler’e ihracat yapıyor. Altınyağ, Türkiye’nin bitkisel yağ ihracatının yüzde 34’ünü gerçekleştiriyor. Geçen yıl Türkiye’den ihraç edilen 89.5 milyon kilo yağ karşılığında elde edilen 56.7 milyon doların 18 milyon 455 bin dolarını Altınyağ gerçekleştirdi. 46 ülkeye ihracat yapan Altınyağ son olarak BM’nin açtığı ihaleyi kazandı ve BM’ye üye ülkelere 400 bin dolar tutarında, yani yaklaşık 700 ton yağ ihraç edecek.

30 yıllık işletme olan Altınyağ’ın geçen yılki cirosu 40 milyon dolar. Altınyağ’ın genel müdürü Ramazan Abay, işçilerle yaptığı toplantılarda, “bu işletme hepimizin” derken, işçiler anayasal hakları olan sendikal örgütlenmeye gittiğinde de işçileri işten attı. Altınyağ’ın patronları yaptıkları ihracatlarla övünürken, kötü çalışma koşullarında, geçirdikleri iş kazası ile sakatlanma pahasına Altınyağ’da çalışan toplam 340 işçi, 102 ile 150 milyon arasında maaş alıyor.

2001 yılında %8 oranında zam alan işçiler, düşük ücret ve kötü çalışma koşullarına karşı sendikalı olmak isteyince de işten atıldılar. Urfa’da GAPSAN ve KATEKS işçileri sendikalaşmaya çalışırken, iki gün öncede yine Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde sendikalaşmaya çalışan OBEL CİVATA AŞ. işçileri işten atıldılar. Kula Mensucat’ta işçiler sendikalı olmalarına rağmen ücretlerini alamadıkları için işyerini terketmiyorlar. (...)

Patronlar ekonomik kriz var denilen bugünlerde ihracat rekorları kırarken, sıra işçinin haklarını vermeye geldiğinde buna yanaşmıyorlar. İMF ve Dünya Bankası’nın dayatmaları sonucunda işçiye ve memura %10 zam reva görülürken, kurtarılan batık bankaların paraları da işçilerin cebinden çıkıyor.

Hükümetin tepesindekiler krizlerle ülkeyi yönetmeye çalışırken patronlar da işçileri hiçbir sosyal güvenceye ve örgütlülüğe sahip olmadan çalıştırmak istiyor. Hakları kazanmanın tek yolu mücadele etmekten geçiyor. (...)

DİSK Gıda-İş Sendikası Genel Merkezi



“Geliyor geliyor genel grev geliyor!”

Sümerbank işçilerinden
coşkulu ve kararlı eylem

İMF programının iflas etmesiyle birlikte krizin ilk faturasını yüzde 40’ı bulan devalüasyonla ödeyen işçi ve emekçiler, yeni saldırı programları karşısında sessiz kalmayacaklarını sokağa taşıdıkları tepkileriyle göstermeye başladılar.

Sınıf cephesinden saldırıya en anlamlı yanıtlardan biri, 27 Şubat günü, özelleştirme kapsamında bulunan Bakırköy Sümerbank işçilerinden geldi. Öğle saatlerinde fabrikadan çıkan bini aşkın işçi, buradan basın açıklamasının yapılacağı Bakırköy Özgürlük Meydanı’na kadar yürüdü. Teksif Bakırköy Şubesi imzalı pankart altında yürüyen işçiler, coşkulu ve kararlıydılar.

Yürüyüş sırasında sıkça atılan “Kahrolsun İMF bağımsız Türkiye!”, “Hükümet istifa!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Geliyor geliyor genel grev geliyor!” sloganları, eylem boyunca da aynı kararlılık ve coşkuyla sürdü. “Sendikacılar görev başına!”, “Yağmacı düzende soydular bizi!”, “Başbakan Cottarelli figuranlar belli!”, “İMF emrediyor emekçi direniyor!”, “İşte İMF, Arjantin, Brezilya ve diğerleri!” vb. dövizler taşındı.
Teksif Bakırköy Şube Başkanı yaptığı konuşmada; son krizle birlikte yeni saldırı programlarının uygulamaya konulduğuna dikkat çekti. Özelleştirme saldırılarıyla birlikte örgütsüzleştirme ve işten atmaların yaşandığını, tekstil işçilerine sözleşmeyle verilen yüzde 15’lik artışın şimdiden yüzde 25’inin geri alındığını belirtti. Ülkeyi yönetenin İMF olduğunu, krizin faturasını ödemeyi reddetmek için inançlı bir mücadele yolunun tutulması gerektiğini, bunun ise ancak birleşik bir mücadeleyle başarılabileceğini vurguladı.

“Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganının sıkça atıldığı eylem sona erdikten sonra, Sümerbank işçileri sloganlar atarak aynı kararlılık ve coşku ile işyerlerine döndüler. Bakırköy Belediye işçileri, Deri-İş Sendikası yöneticileri ile EMEP eyleme destek verdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul