İzmir Hücre Karşıtı Platformun açıklaması...
Buca, Diyarbakır, Ulucanlar:
Devletin işkence ve katliam geleneği
Sırtı pek, ardı sağlam sistem çocuklarına keyf-i sefa
İki günde bir cep telefonu servisi, lahmacun krizi, derin görevlerin hediyesi
, F TİPİ
Bazılarına da tecrit, kan revan fotoğraf kareleri, bazılarına diri diri gömülmenin hediyesi!!! ARTIK SUSMA!..
Sınıflı toplumun ürünü olarak ortaya çıkan cezaevleri; her dönem tutukluların kimliksizleştirilmeye, kişiliksizleştirilmeye, kendine ve herkese yabancılaştırılmaya, teslim alınmaya çalışıldığı ve bu amaçla her türlü baskı ve şiddet politikalarının en yoğun olarak kullanıldığı mekanlardır. Muhalif olanı ezme-yok etme mantığı ile geliştirilen baskı ve şiddet politikaları kendini; yediyüzbin insanın işkenceden geçirilerek cezaevlerine doldurulduğu 12 Eylülde Asmayalım da besleyelim mi? ile ifade etmiş, 1996da Bunların işi 2,5 kilo siyanüre bakara kadar vardırılmıştır. Bu anlayış sonucu cezaevleri baskı-yasak-tek tip elbise uygulamaları-yalıtma-tecrit ve katliamlarla ifade edilen maddi ve manevi sürekli işkence merkezlerine dönüştürülmüştür. Rakamlar da bu gerçeği doğrulamaktadır. Şöyle ki, işkence-tedavi etmeme-ölüm orucu-açlık grevi-provokasyon-saldırı gibi nedenlerle 1980 sonrası 500 tutuklu-hükümlü, 1983-1991 yılları arasında 162 tutuklu-hükümlü cezaevlerinde yaşamını yitirmiştir. Ve giderek yaşanan baskı-işkence-şiddet uygulamaları katliamlara vardırılmıştır.
21 Eylül 1995 yılında Buca Cezaevinde geliştirilen insanlık dışı saldırıda 3 siyasi hükümlü -Uğur Sarıaslan-Yusuf Bağ-Turan Kılıç- yaşamını yitirmiş, onlarca hükümlü de ağır yaralanmıştır.
4 Ocak 1996da Ümraniye Cezaevine yapılan saldırıda 4 siyasi hükümlü -A. Mecit Seçkin-Gültekin Beyhan-Orhan Özen-Rıza Boybaş- yaşamını yitirmiştir.
24 Eylül 1996da Diyarbakır Cezaevinde yine insanlık dışı vahşet uygulamaları ile hepsi de kafaları parçalanarak 10 siyasi hükümlü -Rıdvan Bulut-Cemal Çam-Ahmet Çelik-Mehmet Aslan-Hakkı Tekin-Edip Direkçi-Kadri Demir-Kadri Gümüş-Nimet Çakmak-Erkan Perişan- katledilmiştir. Bu saldırılarda bulunan ve ölüme sebep olanların yargılamaları ise hala sürmektedir!
Buca-Ümraniye-Diyarbakır cezaevlerinde yaşanan katliamlardan sonra; 26 Eylül 1999da Ulucanlar Cezaevinde tek talepleri yeni bir koğuş olan ve bunun için 10 ay boyunca dilekçe veren tutuklu ve hükümlülere saldırılmış, Ankaranın merkezinde 7-8 saat süren operasyonda 10 siyasi tutuklu-hükümlü -Nevzat Çiftçi-Halil Türker-Abuzer Çat-Önder Gençaslan-Ümit Altıntaş-İsmet Kavaklıoğlu-Ahmet Savran-Aziz Dönmez-Zafer Kırbıyık-Mahir Emsalsiz- işkence ve ateşli silahlarla öldürülmüştür.
10 yılı aşkın bir süredir gündemde tutulan ve her uygulamaya çalışıldığı dönemde direnişlere-ölümlere neden olan HÜCRE TİPİ cezaevleri politikası da Ulucanlar Cezaevinde gerçekleştirilen katliam sonrası yeniden gündeme getirilmiştir.
Hükümetin programlarının (İMF eksenli politikalar-özelleştirme-taşeronlaştırma-sendikasızlaştırma-düşük ücret-tarım reformu-KHK-Norm kadro-vb. gibi
) uygulanabilmesi için cezaevleri sorununun çözümü şarttır denilerek kolları sıvayan yönetim, katliam sorumlularını yargılamak-anayasadaki antidemokratik yapılanmayı düzeltmek, demokratik ve özgürlükçü adımlar atmak yerine; teslim alma-kişiliksizleştirme-yok etme işlevi görecek olan hücre tipi cezaevleri inşaatlarına başlamıştır. Sessizlik-belleksizlik ortamında gerçekleşecek olan kansız ölüm mekanları olan hücre tipi cezaevlerine geçiş sürecinde yine 5 Temmuz 2000 tarihinde mahkemeye götürülme gerekçesi ile Burdur Cezaevine saldırılmış, yapılan işkence tüm çıplaklığı ile kamuoyu tarafından görülmüştür. Kepçe ile koparılan hükümlü kolunun köpeğin ağzına düştüğü, florasanlarla tecavüzün yaşandığı Burdur Cezaevi saldırısından yaralı sevk edilenlerin yaşadığı işkenceyi fotoğraflayan Bergama Cezaevi hükümlülerine tünel gerekçe edilerek 25 Temmuz 2000 günü saldırılmış ve yapılan saldırıda tutuklu-hükümlülere 4 gün boyunca tazyikli su sıkılmış, gaz ve sis bombası atılmıştır. Aynı tutuklu-hükümlüler 29 Temmuz 2000 tarihinde sevk edildikleri Buca Cezaevinde de en ağır şekilde dövülmüşlerdir. F TİPİ-Hücre cezaevlerinin lüks villa-neredeyse saray gibi tanıtıldığı bu süreçte Burdur, Bergama ve Buca cezaevlerinde yaşanan saldırılar yönetimin cezaevlerine intikamcı bakış açısının değişmediğinin somut ifadesidir.
Eylül ayında yaşanan BUCA-DİYARBAKIR-ULUCANLAR cezaevi saldırılarının yıldönümlerinde KATLİAMLARI LANETLİYOR ve tüm insanlığı gelecek süreçte yenilerinin yaşanmaması için göreve çağırıyoruz.
UNUTMAYALIM-UNUTTURMAYALIM!
İzmir Hücre Karşıtı Platform
26 Eylül 2000
Not: Başlık bizim tarafımızdan konulmuştur (KB) |