ARSIVANA SAYFA
 
30 Eylül '00
SAYI: 36
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Mücadelenin durumu ve devrimci görevler
Bu hayalet yarın mezarınızı kazacak!
“Kahrolsun İMF! Kahrolsun emperyalizm!”
Kışlalı suikastı zanlısı yakalandı!
Halkın öfkesi artık sokaklara taşıyor!
Ulucanlar katliamının yıldönümünde Türkiye ekonomisi
Türk-İş, DİSK ve derinleşen ihanet
Belediye-İş’e kayyum şantajı
Çukobirlik işçileri direndiler ve kazandılar
“Tek başına kurtuluş olmayacağının bilincindeyiz”
Enerji emekçilerinin eylemleri ve gösterdikleri
Ermeni soykırım tasarısı ve perde arkasındaki gerçekler
Önce ABD güdümlü devlete köle kafanızı değiştirin!
Ulucanlar direnişinin yaktığı ateş hiç sönmeyecek!
Karadeniz: Bir halklar mozaiği-2
Anti-militarizm, askerlik sorunu ve gençlik mücadelesi üzerine
Ulucanlar’ı anma etkinliklerinin gösterdikleri
Ulucanlar anmasından notlar
Ulucanlar anması çalışmaları
Cumartesi eylemleri devam ediyor!
Katliamcılar hala yargı önünde değil
Anma, gözaltı ve direniş
Olimpiyatlar, görüntü ve gerçek
Liberal rüzgar gülü politikası
Partimizin programı üzerine notlar
Mücadele Postası...
 



 
 
İzmir Hücre Karşıtı Platform’dan
Buca, Diyarbakır, Ulucanlar katliamını protesto eylemi:

“Anaların öfkesi katilleri boğacak!”


Üç cezaevi katliamının yıldönümü olan Eylül ayının 26’sı da Ulucanlar katliamının tarihiydi. Bu nedenle İzmir Hücre Karşıtı Platform, üç cezaevi katliamını eylemle kınama günü olarak 26 Eylül’ü seçmişti. Küreselleşme karşıtı eylemin de aynı gün akşam saatlerinde yapılacak olması nedeniyle bu eylem saat 12:30’da yapıldı.

Konak Sümerbank önünde kortej oluşturularak başlayan yürüyüş Konak Meydanı’nda noktalandı. Yürüyüşün başlamasıyla açılan pankarta müdahale eden kolluk güçlerine rağmen, yürüyüş pankartlı ve alkışlı yapıldı. Hücre Karşıtı Platform imzalı pankartta “Yeni ölümlere izin vermeyeceğiz!” yazılıydı. Konak Meydanı’nda oturma eylemi olarak gerçekleşen eylem devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başladı. Eylemde sırasıyla Buca, Diyarbakır ve Ulucanlar Cezaevi’nde katledilen devrimci tutsakların isimleri okunarak, her şehit sonrası “Ölümsüzdür” diye haykırıldı.

“Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Hücre ölümdür, izin vermeyeceğiz!”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” vb. sloganlarının atıldığı ve 150 kişinin katıldığı eylem yazar Hacay Yılmaz’ın okuduğu basın açıklamasıyla sona erdi.

Ayrıca TAYAD tarafındanUlucanlar katliamını protesto etmek ve hücre tipi cezaevlerini teşhir etmek amacıyla, 24 Eylülde DİSK Bank-Sen’de başlayan, 25 Eylül Pazartesi akşamı EMEP’te devam ederken tutsak ailelerinin EMEP binasından parti yöneticileri tarafından çıkarılmasıyla noktalanan açlık grevi eylemi, 26 Eylül Salı günü İzmir Adliyesi’nde tutsak ailelerinin temilcileri yapılan suç duyurusuyla TAYAD’ın başlatmış olduğu üç günlük eylemlilik bitirildi.

Kızıl Bayrak/İzmir


İzmir Hücre Karşıtı Platform’un açıklaması...

Buca, Diyarbakır, Ulucanlar:
Devletin işkence ve katliam geleneği


“… Sırtı pek, ardı sağlam sistem çocuklarına keyf-i sefa… İki günde bir cep telefonu servisi, lahmacun krizi, derin görevlerin hediyesi…, F TİPİ… Bazılarına da tecrit, kan revan fotoğraf kareleri, “bazılarına” diri diri gömülmenin “hediyesi”!!! ARTIK SUSMA!..”

Sınıflı toplumun ürünü olarak ortaya çıkan cezaevleri; her dönem tutukluların kimliksizleştirilmeye, kişiliksizleştirilmeye, kendine ve herkese yabancılaştırılmaya, teslim alınmaya çalışıldığı ve bu amaçla her türlü baskı ve şiddet politikalarının en yoğun olarak kullanıldığı mekanlardır. Muhalif olanı “ezme-yok etme” mantığı ile geliştirilen baskı ve şiddet politikaları kendini; yediyüzbin insanın işkenceden geçirilerek cezaevlerine doldurulduğu 12 Eylül’de “Asmayalım da besleyelim mi?” ile ifade etmiş, 1996’da “Bunların işi 2,5 kilo siyanüre bakar”a kadar vardırılmıştır. Bu anlayış sonucu cezaevleri baskı-yasak-tek tip elbise uygulamaları-yalıtma-tecrit ve katliamlarla ifade edilen maddi ve manevi sürekli işkence merkezlerine dönüştürülmüştür. Rakamlar da bu gerçeği doğrulamaktadır. Şöyle ki, işkence-tedavi etmeme-ölüm orucu-açlık grevi-provokasyon-saldırı gibi nedenlerle 1980 sonrası 500 tutuklu-hükümlü, 1983-1991 yılları arasında 162 tutuklu-hükümlü cezaevlerinde yaşamını yitirmiştir. Ve giderek yaşanan baskı-işkence-şiddet uygulamaları katliamlara vardırılmıştır.

21 Eylül 1995 yılında Buca Cezaevi’nde geliştirilen insanlık dışı saldırıda 3 siyasi hükümlü -Uğur Sarıaslan-Yusuf Bağ-Turan Kılıç- yaşamını yitirmiş, onlarca hükümlü de ağır yaralanmıştır.

4 Ocak 1996’da Ümraniye Cezaevi’ne yapılan saldırıda 4 siyasi hükümlü -A. Mecit Seçkin-Gültekin Beyhan-Orhan Özen-Rıza Boybaş- yaşamını yitirmiştir.

24 Eylül 1996’da Diyarbakır Cezaevi’nde yine insanlık dışı vahşet uygulamaları ile hepsi de kafaları parçalanarak 10 siyasi hükümlü -Rıdvan Bulut-Cemal Çam-Ahmet Çelik-Mehmet Aslan-Hakkı Tekin-Edip Direkçi-Kadri Demir-Kadri Gümüş-Nimet Çakmak-Erkan Perişan- katledilmiştir. Bu saldırılarda bulunan ve ölüme sebep olanların yargılamaları ise hala sürmektedir!

Buca-Ümraniye-Diyarbakır cezaevlerinde yaşanan katliamlardan sonra; 26 Eylül 1999’da Ulucanlar Cezaevi’nde tek talepleri yeni bir koğuş olan ve bunun için 10 ay boyunca dilekçe veren tutuklu ve hükümlülere saldırılmış, Ankara’nın merkezinde 7-8 saat süren operasyonda 10 siyasi tutuklu-hükümlü -Nevzat Çiftçi-Halil Türker-Abuzer Çat-Önder Gençaslan-Ümit Altıntaş-İsmet Kavaklıoğlu-Ahmet Savran-Aziz Dönmez-Zafer Kırbıyık-Mahir Emsalsiz- işkence ve ateşli silahlarla öldürülmüştür.

10 yılı aşkın bir süredir gündemde tutulan ve her uygulamaya çalışıldığı dönemde direnişlere-ölümlere neden olan HÜCRE TİPİ cezaevleri politikası da Ulucanlar Cezaevi’nde gerçekleştirilen katliam sonrası yeniden gündeme getirilmiştir.

“Hükümetin programlarının (İMF eksenli politikalar-özelleştirme-taşeronlaştırma-sendikasızlaştırma-düşük ücret-tarım reformu-KHK-Norm kadro-vb. gibi…) uygulanabilmesi için cezaevleri sorununun çözümü şarttır” denilerek kolları sıvayan yönetim, katliam sorumlularını yargılamak-anayasadaki antidemokratik yapılanmayı düzeltmek, demokratik ve özgürlükçü adımlar atmak yerine; teslim alma-kişiliksizleştirme-yok etme işlevi görecek olan hücre tipi cezaevleri inşaatlarına başlamıştır. Sessizlik-belleksizlik ortamında gerçekleşecek olan “kansız ölüm” mekanları olan hücre tipi cezaevlerine geçiş sürecinde yine 5 Temmuz 2000 tarihinde “mahkemeye götürülme” gerekçesi ile Burdur Cezaevi’ne saldırılmış, yapılan işkence tüm çıplaklığı ile kamuoyu tarafından görülmüştür. Kepçe ile koparılan hükümlü kolunun köpeğin ağzına düştüğü, florasanlarla tecavüzün yaşandığı Burdur Cezaevi saldırısından yaralı sevk edilenlerin yaşadığı işkenceyi fotoğraflayan Bergama Cezaevi hükümlülerine “tünel gerekçe edilerek” 25 Temmuz 2000 günü saldırılmış ve yapılan saldırıda tutuklu-hükümlülere 4 gün boyunca tazyikli su sıkılmış, gaz ve sis bombası atılmıştır. Aynı tutuklu-hükümlüler 29 Temmuz 2000 tarihinde sevk edildikleri Buca Cezaevi’nde de en ağır şekilde dövülmüşlerdir. F TİPİ-Hücre cezaevlerinin “lüks villa-neredeyse saray gibi” tanıtıldığı bu süreçte Burdur, Bergama ve Buca cezaevlerinde yaşanan saldırılar yönetimin cezaevlerine “intikamcı” bakış açısının değişmediğinin somut ifadesidir.

Eylül ayında yaşanan BUCA-DİYARBAKIR-ULUCANLAR cezaevi saldırılarının yıldönümlerinde “KATLİAMLARI LANETLİYOR” ve tüm insanlığı gelecek süreçte yenilerinin yaşanmaması için göreve çağırıyoruz.

UNUTMAYALIM-UNUTTURMAYALIM!

İzmir Hücre Karşıtı Platform
26 Eylül 2000

Not: Başlık bizim tarafımızdan konulmuştur (KB)







Cumartesi eylemleri devam ediyor!


23 Eylül’de TUYAB, TİYAD, Ankara Üniversiteleri Hücrelere Hayır Platformu’nun düzenlediği Cumartesi eylemi, bu kez yaklaşık 100 kişiyle gerçekleştirildi.

Eylemde “Yaşasın Ulucanlar direnişimiz!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!”, “Hücreleri parçala, tutsaklara sahip çık!”, “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük!” sloganları atıldı.

Sonrasında Adalet Bakanlığı’na faks çekmek için Kızılay Postanesi’ne kadar yüründü. Burada bir süre bekleyen kitle, faks çektikten sonra tekrar Yüksel Caddesi’ne geri yürüdü. Burada Ulucanlar katliamıyla ilgili eylemlerin duyuruları yapıldı ve dağılındı.

Kızıl Bayrak/Ankara





Cezaevi katliamlarıyla ilgili
İHD’de basın açıklaması



1995 Eylül’ünde Buca Cezaevi’nde üç, 1996 Eylül’ünde Diyarbakır Cezaevi’nde on, 1999 26 Eylül’ünde Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde on devrimci tutsağın katledildiği Eylül ayı vesilesiyle, İHD İzmir Şubesi 25 Eylül günü İHD’de katliam fotoğraflarıyla birlikte basın açıklaması yaptı. DİSK, ÖDP, TİHV, Pir Sultan Abdal Derneği ve tutsak ailelerinin de katıldığı basın açıklamasını İHD İzmir Şube Başkanı Günseli Kaya okudu.

Basın toplantısında Ulucanlar Cezaevi’nde katledilen Ümit Altıntaş’ın mezarı başında yapılan anma sonrası yaşanan vahşi saldırı da protesto edildi.

Kızıl Bayrak/İzmir