Ulucanlar anmasından notlar...
* Ümit yoldaşın mezarı başında yapılacak anma için toplanma yeri Karacaahmet Cemevi olarak belirlenmişti. Toplanma yeri ve çevresi, ayrıca bölgeye açılan tüm yollar, tam bir polis yığınağı altındaydı. Mezarlıkların girişi de tutulmuştu.
* Anmaya yaklaşık 250 kişi katıldı. Pek çok kişi ise polis yığınağından dolayı otobüslerinden inmeyerek geri döndü. Katılımcılar, katılmak isteyen kitlenin polis saldırısını göze almış en ileri ve kararlı kesimiydi.
* Katılımcılar daha çok tutsak aileleri, öğrenciler ve genç işçilerden oluşuyordu. Çeşitli devrimci yapılardan devrimciler anmada yer alıyordu. Reformist partilerden herhangi bir katılım yoktu. Sendikalardan ise KESK dönem sözcüsü ile Enerji-Yapı Yol Sen Şube Başkanı katılmışlardı.
* Eylemin başlaması gereken saatte polis şefleri cemevi yöneticileri aracılığıyla, dörderli gruplar halinde sessizce mezara gitme şeklinde bir teklif getirdi. Bu öneri kabul edilmedi. Ancak avukatlar çağrılarak polisin pazarlık yapma eğilimini değerlendirmek yoluna gidildi. Avukatlar ve eylem komitesi temsilcilerinin polisle yaptıkları görüşme sonucunda, beşerli gruplar halinde mezarlık girişine kadar gidilmesi, mezarlık içerisinde toplanılarak mezara yürünülmesi kabul edildi.
* Saat 14.00 civarında aileler toplu olarak, geri kalanları ise beşerli gruplar halinde mezarlık bölgesine akmaya başladılar. Mezarlığın içerisinde toplanan kitle burada pankart açıp sloganlarla Ümitin mezarına doğru yürüyüşe geçti. Katil devleti lanetleyen sloganların atılması üzerine, polis şeflerinin slogan atılmaması ve pankartın kapatılması yönünde yaptıkları tehditler umursanmadan, yürüyüş sürdürüldü.
* Mezar başında yapılan anma, saygı duruşu ile başladı. Arkasından Ümit yoldaşın eşi, Habip yoldaşın ablası, bir tutsak anası, katliamı yaşayan bir tutsağın yaptığı konuşmalar, şiirler, atılan sloganlar ve söylenen marşlarla anma etkinliği bitirildi.
* Anma boyunca atılan sloganlardan öne çıkanlar şunlardı; Yaşasın Ulucanlar direnişimiz!, Hücreleri parçala tutsaklara sahip çık!, Katil devlet hesap verecek!, Anaların öfkesi katilleri boğacak!, Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!, Ümit, Habip, Abuzer.... yaşıyor, komünistler savaşıyor!, Yaşasın devrimci dayanışma!, Direne direne kazanacağız!, İçeride dışarıda hücreleri parçala!, Teslim olmayanlar ölmez!, Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!, İşkenceci devlet hesap verecek!
* Anma sonrasında dağılmak üzere yürüyen kitleyi polis çembere aldı. Polis şefinin yasadışı gösteri yaptınız, kimlik tespiti için sizi gözaltına alacağız, otobüslere binin, zor kullanmayacağız şeklinde yaptığı anons sonrasında, avukatların polis şefleriyle çemberi kaldırması yönünde yaptığı konuşma sonuç vermeyince, saldırı komutu geldi. Saldırı komutuyla beraber kolkola girmiş kitle tutulduğu yokuştan barikatı yarmak için yüklendi. Yüklenmeyle beraber polisler kitlenin altında kalırken, analar ve bazı katılımcılar da ezilme tehlikesi geçirdiler.
Ezilme tehlikesinin ortaya çıkması üzerine barikata yüklenmekten kaçınıldı. Arkasından polis vahşi bir zor uygulayarak tek tek kopardığını almaya başladı. Polis saldırısına militanca karşılık verildi. Böylelikle katılımcılarla beraber önemli sayıda polis de yaralandı. Saldırı ve direniş otobüslerde de sürdü. Polis otobüslere biber gazı sıkarak faşist zorunu yeni bir düzeye çıkardı.
* Gözaltına alınan yaklaşık 200 kişiydi. Eylem gözaltında da devam ettirildi. Katliamcı devlet sloganlarla lanetlenerek marşlar söylendi, halaylar çekildi. Gözaltındaki kitle yekpare bir biçimde ifade vermedi, belgelere imza atmadı, açlık grevine gitti.
* Katliamın başladığı 25 Eylül gecesi saat 04.00te toplu bir biçimde bir anma ve katliamı protesto etkinliği düzenlendi. Saygı duruşu, konuşmalar, marşlar ve sloganlarla etkinlik bitirildi. İki gün süren gözaltı boyunca marşlar, sloganlar hiç susmadı, katliamcıların ini bir hesap sorma arenasına çevrildi. Polis timleri gözaltı boyunca suskun kalıp, zavallılaştılar.
* Gözaltı süresinin 26 Eylül gününü içine alacak biçimde uzatılması, etkinliklere katılımı engellemeye yönelik ince bir hesaptı.
* Gözaltındakiler mahkemede anmayı sahiplenerek, devletin faşist zorunu teşhir ettiler.
* Mahkeme çıkışında 150 kişilik bir kitle gözaltından bırakılanları karşılamaya gelmişti. Karşılamaya gelenler arasında Belediye-İş İstanbul Şube yöneticileri ve işyeri temsilcileri, Belediye-İş 3 Nolu Bölge Başkanı Zeynel Demirçivi, SES Anadolu Yakası Şubesi yöneticileri ve bazı üyeleri ile Eğitim-Sen şubelerinin bazı yöneticileri ile üyeleri ve Tuzla Deri-İş işçileri bulunuyordu.
* Gözaltına alınanlar, alkışlar ve Yaşasın Ulucanlar direnişimiz! sloganıyla karşılandılar. Polis zorbalığı burada da devam etti. Toplanan kitle polis copuyla dağıtıldı. Buradaki saldırı karşısında bir kez daha Katil devlet hesap verecek! sloganı atıldı. Adliyeye açılan tüm yollar ve tüm Üsküdar bölgesi saatlerce polis ablukasında tutuldu.
26 Eylül Ulucanlar Cezaevi önü:
Yaşasın Ulucanlar direnişimiz!
* 26 Eylül günü saat 9:30da, Hücre Karşıtı Birlik Ulucanlar Cezaevi önüne 200e yakın bir kitleyle karanfil bırakma eylemi yaptı.
Eylemde Ulucanlar şehitlerinin yakınları, katliamı protesto eden konuşmalar yaptılar. Ardından Vedat Dolakay Toplantı Salonuna kadar sloganlı bir yürüyüş yapıldı.
Eylemde Yaşasın devrim ve sosyalizm!, Hücreleri parçala tutsaklara sahip çık!, Yaşasın Ulucanlar direnişimiz!, Katil devlet hesap verecek!, Bedel ödedik bedel ödeteceğiz! sloganları atıldı.
Yarım saat süren yürüyüş çevik kuvvet kordonunda yapıldı. 24 Eylülde Ümit yoldaşın anması için yapılan eyleme azgın saldırının ardından kitlede ortaya çıkan saldırı psikolojisi, katılımın azlığına bir etkendi. Ancak en önemli etken, devrimcilerin 26 Eylülde önceliklerini başka yönde kullanmış olmasıydı. Elbette ki Ulucanlar katliamı ile emperyalist sadırganlığın arasındaki diyalektik bağ tartışılmazdır. Aynı gün içerisinde birbiriyle bağlantılı gündemlere farklı eylemliliklerle müdahale edilmesi ve bazı grupların öğle saatlerindeki emperyaizme karşı eyleme öncelik vermesi, sonuçta katliamın güçlü bir karşı koyuşla protesto edilmesine engel olmuştur.
Mamak Hücre Karşıtı Platformdan
Ulucanlar anması
* 24 Eylül Pazar akşamı saat 18:00de Mamakta, Ulucanlarda yaşanan şanlı direnişe dair bir anma gerçekleştirildi. Hücreleri yıkacağız! şiarı taşıyan Mamak Hücre Karşıtı Platformu imzalı pankartın açıldığı eyleme 50 kişi katıldı. Eylem, Çiçek İş Merkezi önünde alkışlarla başladı. Saygı duruşu ve basın açıklaması okundu. Ardından Tuzluçayır göbeğe doğru yürünerek yol kapatılmaya çalışılsa da, bu pek mümkün olmadı. Yolun genişliği, katılımın azlığı buna en önemli etkendi. Polisle yaşanan gerginliğin ardından, mahallede 20 dakika kadar süren bir yürüyüş gerçekleştirildi.
Platformun bundan önce gerçekleştirdiği eylemlerde 100ü aşan katılımın böylesi bir eylemde 50yi aşmaması, güçleri diğer eylemlere saklamak türünden bir garip kaygıydı anlaşılan!
Mahallede olumlu bir etki bırakan eylem, herşeye rağmen bizim için de önemli deneyimler sağladı.
Eylemde okunan basın açıklamasından...
(...) 26 Eylülde Ulucanlarda teslim alınmaya çalışılan geleceğimizdir.
Ulucanlarda yapılan katliam devletin F tipi hücrelerinin hayata geçirmenin bir provasıdır aynı zamanda. 8 m2lik bir yerde, tecrit, izolasyon, kişiliksizleştirme, insanı insan yapan her türlü olanaklardan mahkum bırakma.
Ulucanlar, devrimcilerin şahsında emekçi halkın yaşamını da hücreleştirmek demektir. Sömürü ve talanlarını daha rahat yapabilmek için halkın onurunu da ayaklar altına almak demektir.
Ulucanlar katliamının hesabını soralım!
Yaşasın Ulucanlar direnişimiz!
Üç Ulucanlar şehidi mezarı başında anıldı!
* İsmet Kavaklıoğlu, Mahir Emsalsiz ve Önder Gençarslan mezarları başında TUYABın düzenlediği etkinlikle anıldı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı anma saygı duruşu, Enternasyonal marşı, şiirler ve türkülerle devam etti. Bir saat kadar süren anma sloganlarla sona erdi.
Adanada Ulucanları anma etkinlikleri
* Ulucanlarda katledilen 10 devrimci tutsağın katledilişlerinin 1. yıldönümünde, Adanada bir basın açıklaması yapıldı. İHD önünde toplanan yaklaşık 100 kişi, Ulucanlarda katledilen ve tüm devrim şehitleri için saygı duruşunda bulundu. Basın açıklamasının ardından önde tutsak anaları ve Ulucanlarda katledilen ONların fotoğraflarıyla adliyeye doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş esnasında Devrim şehitleri ölümsüzdür, Yaşasın Ulucanlar direnişimiz, Anaların öfkesi katilleri boğacak! sloganları atıldı. Çarşıya doğru yürüyüşe geçen kitle, polis kordonu altında adliyeye kadar sloganlarla yürüdü.
Adliyede, Ulucanlardaki katliamın hesabını sormak ve sorumluların yargılanması için suç duyurusunda bulunuldu. Eyleme şu kurum ve kuruluşlar destek verdi: Genel-İş Adana Şubeleri, Aydın ve Sanatça Girişimi, İHD, Dayanışma-Der, Kızıl Bayrak, Halkevleri, Yaşadığımız Vatan, Alınterimiz, Devrimci Demokrasi.
27 Eylülde yapılacak olan basın açıklamasına saldıran polis, 7 kişiyi gözaltına aldı ve basın açıklamasını engelledi.
***
Zafer Kırbıyıkı mezarı başında anmak üzere, İHDden bir grupla Kabasakal mezarlığına gidildi. 13: 30 sıralarında mezar başında yeniden biraraya gelindi. Ulucanlar şehitleri nezdinde tüm devrim şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşuna geçildi. Ardından Devrim şehitleri ölümsüzdür!, Zafer Kırbıyık ölümsüzdür! sloganları atıldı. Anma sırasında Dayanışma Derneği Başkanı bir konuşma yaptı. Bu sırada bir tutsak anası da şiir okuyarak kendi duygularını dile getirdi.
Saat 15:00 sıralarında da Dayanışma-Dere gitmek üzere mezarlıktan ayrıldık. Dayanışma-Derde gazetemizin hazırladığı bir program sunuldu. Önce bir arkadaşımız günün anlamına değindi ve tekrar saygı duruşu gerçekleşti. Saygı duruşunun ardından aynı arkadaş Ulucanlar saldırısının politik anlamı, Ulucanlar direniş ruhunun asıl olarak kapalı alanlar değil meydanlarda yaşatılması, bu saldırının sınıf mücadelesi ile püskürtülmesi gerektiğine ilişkin bir metin okudu. Ardından Adana Aydın Sanatçı Girişimi basın sözcüsü Çetin Boğa, F tiplerine ilişkin Kalbim, Kalbim, Kardeşlerim şiirini okudu.
Sonrasında Habipin sınıf içerisinde yarattığı etkiyi yansıtan, sınıfsal tavrının gücünü anlatan tiyatro oyunu sunuldu. Oyunu saz dinletisi takip etti. Dinletiyi sunan arkadaş Habip ve Ümit adına bestelediği türküyü de dillendirdi.
Gazetemizin sunduğu bu programın ardından Dayanışma-Der Başkanının konuşmasıyla program sona erdi
Devrim şehitleri ölümsüzdür!
|