Çukobirlik işçilerinin zorunlu izne gönderilmesiyle başlayan direniş, bir dizi eylemlilik sonucu, eski statünün işverene kabul ettirilmesiyle kazanıldı. Oturma eyleminden fabrika önünde toplu gösteriye, Adanada yürüyüş eylemlerinden açlık grevine kadar uzanan bir dizi eylemle kazanılan bu statü küçümsenmemesi gereken bir tekil mevzidir. Zira gerek Türkiyede, gerekse Adanada birçok işçi-emekçi direnişi, ya faşist zorla bastırılmakta ya da sendikal ayak oyunları vb. sonucu, güdük bir biçimde bitirilmektedir. Çukobirlik işçilerinin militanlaşma eğilimleri de gösteren direnişi, pozitif taleplerle yeni bir dönem başlatan öncü bir çıkış olamasa da, Adanada işçi sınıfı açısından örnek alınması gereken, kendi içinde dersler barındıran bir direnişti.
Mesela bir hafta öncesinde Türkiye çapında örgütlü olan ve mücadeleci bir sendikal anlayış sergileyen TÜMTİSin Çukurova Nakliyat Kargodaki tensikata karşı başlayan grevi, patronun itirazıyla kaldırılabilmiştir! Yine Marsada ve Paksoyda grevlerin nasıl satıldığını, Sasada grevci işçilerin sendikal oyunlarla enerjilerinin nasıl boşaltıldığını gördük, yenilginin tahribatını işçi sınıfı hareketinde yaşadık.
Bugün hala devam eden EXSA grevi ise sermaye tarafından yalnızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Sabancı Holding sadece Adanada değil Türkiyede de sermayenin nabzını yansıtmaktadır. Sasa grevi sırasında verilen gazete ilanları tekellerin azami kâr hırsını anlatıyor: Endonezyada bir işçinin maliyeti şu kadar, biz de ise bu kadar! deniliyordu. Yani Türkiye işçi sınıfının onyıllardır mücadele ile kazandığı mevziler, sektörde dünyanın en geri ülkesi ile kıyaslanarak abartılıyordu. Ve şimdilerde Sabancı, tehditkar bir ifade ile, yeniden yapılandırmaya gidileceğini, onbinlerce işçiyi çıkarma pahasına kimi fabrikaları kapatacağını, kimini satacağını söylüyor! Hedeflenen, zaten sefalet sınırında yaşayan, yüzde on sendikalaşma oranın tutturamayan sınıfa karşı yıkım paketlerini kabul ettirebilmek, mevzilerini düşürebilmek ve esnekleşme adıyla sendikasızlaştırmaktır!
İşte grev ve direnişlerin tek tek yenildiği, metalde ve tekstilde yeni grevlerin beklendiği bir süreçte, Çukobirlik işçilerinin sermayeye geri adım attırması, diğer sınıf bölükleri için örnek bir kazanımdır.
Zira, Çukobirlik işçileri sınırlı iktisadi taleplerle yola çıkmışlardı. İçlerinde yeni alınan MHPli ve FPli işçiler bulunuyordu. Geçmiş yıllardaki direniş deneyimleri unutturulmaya çalışılıyordu. Sendika bürokratları sınıf dayanışmasını örgütlemek için çaba harcayacaklarına, Çukobirlik işçilerinin haklı mücadelesini kamuoyuna anlatacaklarına, işçilere metanet telkin ediyorlardı. Sınıf dayanışması örülememişti. Fabrikanın şehir dışında olması nedeniyle direniş mahalli halk tarafından sahiplenilmiyordu. Geçmişte 7 bin olan işçi sayısı 2 bine kadar düşürülmüştü, vb...
Fakat işçiler, birlik ve dayanışma sergileyerek, ailelerini mücadelelerine katarak, devlet terörüne karşı militan eylemler başlatarak, mahalli halka seslerini duyurmak için şehre yürümeye çalışarak İMF patentli sermaye saldırısına karşı kararlılığın anlamlı bir örneğini verdiler. Direndiler ve kazandılar!
EXSA grevi 100. gününü doldurdu. 100. günde sendikanın Teksa şubesinde yapılan basın açıklamasına yaklaşık 200 işçi katıldı. Hazırlanan bildiriyi DİSK Tekstil bölge temsilcisi Yusuf Yürekli okudu.
Bir gün önce sendikada EXSA işçileriyle yapılan toplantıda EXSA grevi değerlendirildi. Bu toplantıda sendikanın atıl kaldığı ve daha etkili eylem kararları alınması kararlaştırıldı. Bu kararların alınmasında, Çukobirlik işçilerinin direnişinin kazanımla sonuçlanması ve tabanın basıncı etkili oldu.
Teksa şubesinde yapılan basın açıklamasının ardından, kitlesel olarak çarşı merkezinde bildirileri dağıtımı yapıldı. Basın açıklamasına ve bildiri dağıtımına Çukobirlik, Mensa ve Genel-İş destek verdi.
Alınan eylem kararları gereği Perşembe günü, bölge çalışma müdürlüğüne suç duyurusunda bulunulacaktı. Ancak sendikanın gerekli evrakları hazırlayamamasından dolayı bu eylem boşa çıktı.
Yine Cuma günü (29 Eylül) sendika binasında dönüşümlü olarak açlık grevine oturulacak. Bu eylemliliklerden de bir sonuç alınamazsa, Pazartesi günü (2 Ekim) EXSA işçileri fabrikaya kadar yürüme kararı aldılar.
EXSA işçilerinin grev sürecinin uzamasından dolayı içine girdikleri ekonomik açmazlar, işçilerin yaşamını derinden etkilemektedir. Bu anlamda sendikanın daha etkin eylemler gerçekleştirmesi için sendikaya basınç yapmaktadırlar.
Eğitim-Sen, 22 Eylülde Norm-Kadro Yönetmeliğinin geri çekilmesi için Güven Parkta bir uyarı eylemi yaptı. 1500 kişilik kitle, Eğitim-Sen 2 Nolu şubeden Güven Parka yürüyüşe geçti. Diğer illerin şubelerinin yönetim düzeyinde katıldığı eylemde, Norm kadro geri çekilsin! pankartı açıldı.
Enerji-Yapı Yol Senin militan eyleminin hemen arkasından yapılan bu eylemde de kitle coşkuluydu. Dört buçuk saat süren eylemin iki saatlik bölümü oturma eylemi şeklindeydi.
27 Eylülde evleri yıkılacak olan Ege Mahalesi halkı da dövizleriyle eyleme katıldılar. Büyükşehir Belediyesi önünde oturma eylemi yapan Ege Mahallelileri eğitim emekçilerini, Zafer direnen emekçinin olacak! sloganıyla desteklediler.
Eğitmi-Senli yöneticiler, Norm-Kadro Yönetmeliği geri çekilene kadar hak alıcı eylemleri yapacak kararlılıkta olduklarını söyleyerek eylemi bitirdiler.