Demir-çelik fabrikaları
işçi yemeye devam ediyor!
Son bir ay içerisinde Erkan KAYA iş kazasında ölen üçüncü arkadaşımızdır.
Önce AKDEMİRde, tezgahtan (yolluklardan) fırlayan inşaat çubuğunun çarpması sonucu bir işçinin boynu kesiliyor. İşçi boynunu eliyle tutup kanamayı önlemek istercesine bastırıyor ve can havliyle ayağa kalkıp birkaç adım attıktan sonra, olduğu yere yığılıp kalıyor. İŞ KAZASI!
Ardından HABAŞın liman tesislerinde, vincin hareket etmesi sonucu 2-3 metre yükseklikten yere düşen başka bir işçi arkadaşımızın kafasına demir parça saplanıyor. İŞ KAZASI!
En son, gece vardiyasında, saat 4 civarı, yükle beraber 35-40 ton ağırlığı bulan tavan vinci düşüyor. Erkan arkadaşımız ölüyor ve yine İŞ KAZASI!
İş kazası oluyor, ölen ölüyor kalan kalıyor da, daha sonra neler yaşanıyor? İşverenler durumu kitabına uyduruyorlar, eğer biraz insaflılarsa mahkeme, dava uğraştırmadan ölenin ailesinin eline birkaç kuruş para sıkıştırıyorlar. Devletin bu konuyla ilgili mevkilerini adamlarını görüyorlar ve olay kapanıp gidiyor.
İşverenler için, devlet için, işçi varmış ölmüş, ailesi çocukları yetim kalmış, umurunda mı? Biri ölür, arkada binlerce sıra bekleyen işsizler var. Ölenin yerine bir kurbanlık koyun daha geliyor nasıl olsa, diye bakılıyor. Biz abartmıyoruz. Durum aynen böyle.
Yıllardır Demir çeliklerde çalışan bir işçiyim, üçer- dörder ölümlerin yaşandığı iş kazaları gördüm. Çoğunda işveren yüzde yüz suçlu bulundu, ama hiç bu yüzden fabrikaların ceza aldığını veya üretimlerinin durdurulduğunu duymadım, görmedim. Onca savcı gelir, Jandarma gelir, inceleme yapar karar verirler. Ama bu kararlar ne işe yarıyor, akıl erdiremedim. Biz her yıl kurbanlık koyun gibi iş kazalarında ölmeye devam ediyoruz.
Bu ne ilkti, ne de son olacaktır. Olacağı varmış, akacak kan damarda durmazmış deniliyor. Suçu gizlemek için. Oysaki sen tedbirini al, kontrolünü yap güvenlikli bir ortam yarat , ondan sonra akacak kan varsa varsın aksın.
Bu olay her yıl böyle, her geçen yıl daha da artıyor, bu bir tesadüf müdür? Tesadüf olmadığını demir-çeliklerde çalışan işçiler çok iyi biliyor. Kapını kilitle ki komşuna hırsız demeyesin demişler. Demir çeliklerde iş kazasını önlemek, iş güvenliğini sağlamak için ne önlemler alınıyor? Koruyuculuğu olmayan baret giydiriliyor, çıplak dolaşılmayacak, çıplak elle demire dokunulmayacak, gözlüksüz taşlama, şalama kullanılmayacak... Bu kurallara uymayanlara, 5er onar puandan başlayan cezalar verilecek vb...
Peki pota devriliyor, mermi patlıyor, 40 tonluk vinç düşüyor, buna baret neylesin, eldiven ne yapsın? Çaresiz kalmış ekmek davasına çalışan insanları suçlamak kolay. Birinci ikinci derece yanıklar, göze çapak kaçması, kırık çıkık, bunlar Demir çeliklerde iş kazasından bile sayılmıyor artık. Bundan dolayı viziteye çıkan, rapor alan işçilere işten kaytarıyor gözüyle bile bakılıyor işçiler arasında.
Birde biz soralım. Geçen yıllarda on tane makine bakımcının olduğu bölümde bu sene, bu sayı beş tane makine bakımcıya düşürülmüş. Bunun sorumlusu kim? Bu da mı işçinin dikkatsizliği?
Tesis bundan yıllar önce kurulmuş. Dönemsel kontroller ve bakımlar yapılıyor mu? Hayır. Üretimin durmasına sebep olmak 17. madde. Arıza olmadan bakım yapıldığını görmedim.Yıllık bakım duruşları olur. Bakımdan anlayan da anlamayan da çalıştırılır, bakım tamamlansa da tamamlanmasa da, tespit edilen saatte üretim alınmak zorundadır. Bu da mı işçinin dikkatsizliği?
İşçi sağlığı ve iş güvenliğinden kim sorumludur?
Sendika bürokratlarının ne iş yaptıklarını ne işe yaradıklarını biliyoruz. Dün ayda bir formalite icabı dolaşan sendikacıların bugün bu tür sorunlarla ilgilendiklerini kimse söyleyemez. Teknik emniyet ne iş yapıyor? Formalite icabı var, ya çalışma bakanlığı ve müfettişler? formalite. Savcı, jandarma hepsi formalite ama işçi hakkını aradığı zaman tek tek işçinin karşısına dikilmesini biliyorlar bu formaliteler.
Tüm bunlar da mı dikkatsizlikten?
Kardeşler!
Biz iş kazasının en yoğun ve tehlikeli olarak yaşandığı bir sektörde çalışıyoruz. Mevcut koşullarda ne işverenlerimiz, ne devlet, ne de sendika bürokratlarının bu sorunu çözme ve güvenlikli bir çalışma ortamının sağlamak için bir şeyler yapmalarını beklemek enayilik olur. İş kazalarını işçinin dikkatsizliğine dayandırıyor işverenler. Suçu bizim üzerimize atıp kendileri işin içinden çıkmak istiyorlar. Ve öyle de oluyor.
Oysa iş kazaları sebepsiz olmuyor. Özelikle Demir çeliklerde kazanın nereden nasıl geleceğini kimse kestiremez. Bizler istediğimiz kadar dikkatli çalışalım, güvenlikli çalışma ortamı yaratılmadığı, bu çerçevede çeşitli önlemler alınmadığı sürece, fabrikaya sağ girip ölü çıkmak her birimizin kaderidir.
Güvenlikli ve sağlıklı çalışma ortamının sağlanması için, bu temel taleplerimiz hayata geçirmeye çalışalım.
İki günlük hafta tatili. 6 haftalık yıllık ücretli izin!
Her türlü fazla mesainin yasaklanması!
Mesleki eğitimin sağlanması!
İş güvenliğine ve sağlıklı çalışma ortamına ilişkin teknik ve sıhhi düzenleme ve önlemler! Bunun işyeri temsilciler kurulu ve sendikalar tarafından sürekli denetimi. İşçi temsilcilerinin yönetiminde teknik ve sağlık uzmanlarından oluşan iş müfettişliği.
Zorunlu gece çalışmasında 4 saatlik iş günü ve artı ödeme. (22:00-06:00 arası)
|