ARSIVANA SAYFA
 
19 Ağustos '00
SAYI: 30
İçindekiler
Hacıbektaş Şenlikleri'ne hücre tipi protestosu damgasını vurdu!
Yeni katiamları önlemek için örgütlenelim, hesap soralım!
Devlet işçi ve emekçilere yeni toplu mezarlar hazırlıyor
"Devletin bölgeye ilişkin yaptığı hiçbir şey yok"
Günlük basında 17 Ağustos depremi
Belediye grevlerinin sorunları ve sorumlulukları
Belediye grevleri başladı...
Yeni grevler kapıda...

Küçükçekmece Belediyesi'nde grev kararı...
SEKA'da hareketli günler...
KHK hükümete geri iade edildi...
"Enflasyonla mücadele" balonu patladı
Sendikaları devrimcileştir mek için...
Programda tarım ve köylü sorunu/5
Ortak komite-ortak direniş şiarının güncel önemi
"İlk kurşun" ve Ortadoğu fedarasyonu üzerine
TTB'nin F tipi cezaevi önraporu
Mamak Hücre Karşıtı Platform'dan eylem
F tipi işkenceye izin vermeyeceğiz!
Onurluca çiçeklenen bir yaşama sarılmak
İşçi eylemleri militan Cellatex direnişinin açtığı yoldan ilerliyor!
Bertolt Brecht: Proleter sanatın çalışkan işçisi
Hiroşima ve
bilimin sisteme köleliği

Mücadele Postası
 



 
 
F tipi cezaevleri ve insan sağlığına etkisi

TTB’nin F tipi cezaevi önraporu


Adalet Bakanlığı tarafından 1997 yılında projelendirilen ve kamuoyunda uzun süredir “hücre tipi cezaevi” olarak tartışılan “yüksek güvenlikli cezaevleri”, Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu tarafından 1997 yılında düzenlenen Cezaevleri Sempozyumu’nda “hücre tipi cezaevi” alt başlığı altında tıbbi boyutlarıyla tartışılmış ve izolasyonun insanın psişik ve fizik yapısı üzerinde yaratacağı ciddi tahribatlarından dolayı sempozyum sonuç bildirgesinde hücre tipi cezaevinin tıbbi açıdan sakıncalı olduğu belirtilmiştir.

16 Haziran 2000 tarihinde İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevi Çalışma Grubu’nun çağrısı üzerine Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ni inceleme amacıyla oluşturulan heyete Mimarlar Odası ve Elektrik Mühendisleri Odası’nın yanısıra İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyeleri de katılmış ve inşaatı tamamlanmakta olan cezaevinde incelemelerde bulunmuştur.

Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi, Kandıra Mevkiinde şehir merkezinden oldukça uzak bir bölgede kurulmuştur. Çevresinde yerleşim birimi bulunmayan cezaevi 70 dönümlük arazi üzerinde inşa edilmiştir. Oturum alanı 17 bin metrekare olan cezaevi toplam 373 kişilik kapasiteye sahiptir ve 103 adet küçük grup izolasyon ünitesi (3 kişilik), 64 adet tek kişilik hücreden oluşmuştur.

3 kişilik küçük grup izolasyon üniteleri iki kat halinde inşa edilmiştir. 25 metrekarelik alt kat bir adet tuvalet içermekte olup tuvalet aynı zamanda banyo amacıyla da kullanılacak şekilde düşünülmüştür. Üst kat yatma amacıyla oluşturulmuştur ve havalandırmaya bakan iki adet pencere içermektedir. Üst katta ısınma amacıyla küçük bir radyatör bulunmaktadır. Alt kata mazgal deliği içeren bir demir kapı açılmakta ve kapının 3/1 alt bölümünde yemek servisinin yapılacağı bir aralık bulunmaktadır. Alt kattan havalandırmaya açılan bir kapı mevcuttur ve içeriden kilit sistemine sahiptir. Havalandırma 50 metrekarelik beton alandır ve çevresi 8 metrelik beton duvarlarla çevrilidir. Her koridora üç adet ünite açılmakta ve bunların arasında oldukça uzun mesafeler bulunmaktadır. Tek kattan ibaret olan tek kişilik hücreler 8 metrekarelik kullanım alanına sahiptir. Aynı nitelikleri taşıyan bir kapıyla girilen hücre bir tuvalet içermektedir, havalandırmaya bakan bir penceresi mevcuttur. Küçük grup izolasyon ünitelerinden farklı olarak aynı zamanda dışarıdan da kilit sistemine sahip bir kapıyla 25 metrekarelik aynı nitelikli bir havalandırma bölümüne açılmaktadır. Bu havalandırma alanına iki adet hücre kapısı açılmaktadır.

Tek kişilik hücrelerin üst katında iş atölyesi amacıyla oluşturulmuş birimler mevcuttur.

Bakanlık yetkililerinin verdiği bilgilere göre tretmana yanıt verecek tutuklu ve hükümlüler günün belirli saatlerinde bu bölümde değişik uğraşılarda bulunabileceklerdir. Bu birimler dışında ortak mekanlar olarak küçük bir spor salonu ve bir kitaplık odası oluşturulmuştur. Cezaevleri Genel Müdürlüğü yetkilileri yüksek güvenlikli cezaevlerinde uygulamaya ilişkin sorulara henüz bu konu üzerinde çalışmaların devam ediyor olması gerekçesiyle cevap vermemişlerdir.

Değerlendirme

1- Yapılan inceleme, oda tipi-hücre tipi tartışmasını bizler açısından ortadan kaldırmıştır. Yetkililer hücre-oda ayrımını yalnızca mimari açıdan yapmakta ve salt karanlık nemli ortamları hücre olarak tarif etmektedirler. Oysa mimari ortamdan bağımsız olarak hücre, izole bir birimi tarif etmektedir. F tipi cezaevleri, bütün tasarımıyla izolasyona yönelik olarak planlanmıştır.

a) Cezaevi yerleşim merkezlerinden uzak bir bölgede inşa edilmiştir. Çevresindeki 500 metrelik bir alan kamulaştırılarak içinde herhangi bir yapıya izin verilmeyecektir. Cezaevinin dışındaki bu boş alan sürekli olarak video kameralarla ve görevlilerce gözetlenecektir.

b) Bu tip cezaevlerinin kurulduğu alan 70 dönüm olmasına rağmen oturum alanı 17 bin metrekaredir. Alanın büyük bir bölümü izolasyon amacıyla kullanılmıştır.

c) Cezaevinde ortak kullanım mekanları çok kısıtlıdır. Ayrıca bu alanların kullanımının tretmana alınan yanıta göre bireysel olarak planlanacağı belirtilmektedir.

d) Tek kişilik izolasyon ünitesinde tutulacak olan kişilerin kalacakları mekanlar (hücre) bir başkasıyla iletişimi bütünüyle engelleyebilecek bir tasarıma sahiptir. Havalandırma alanına iki ayrı hücre kapısının açılması iletişim açısından bir değer taşımamaktadır. Havalandırmaya çıkılıp çıkılmayacağı da dahil olmak üzere burada yaşayacak olan kişinin tüm sosyal yaşantısı üzerindeki inisiyatif yetkililerin elindedir. Hücre kapısının yemek bölümü dahi gardiyanla gerektiğinde yüzyüze iletişimi engelleyecek şekilde tasarlanmıştır. İzolasyona ek olarak bu hücreler gerektiğinde yirmidört saat izlenebilecek imkanları barındırmaktadır.

e) Küçük grup izolasyon ünitelerinin (3 kişilik birimler) yatma amacıyla kullanılacak olan üst katına üç yatak yerleştirildiğinde kalabalık koğuş yaşantısından daha geniş bir kullanım alanı elde edilmemektedir.

f) Her iki birim için ortak özellikler içeren havalandırma alanları ise yüksek beton duvarları ile tüm dış dünya ile iletişimi engelleyecek nitelikler taşımaktadır.

g) Bütün bu özellikler gözönünde tutulduğunda F tipi cezaevlerinin bütünüyle izolasyona yönelik tasarlandığı ve hücre tarifi ile tanımlanmak istenen nitelikleri içerdiği açıktır.

2- Kamuoyunda F tipi cezaevleri “villalar” olarak tarif edilmektedir. Oysa mevcut mekanlar izolasyon dışı amaçlarla kullanılsa dahi sağlık açısından sakıncalar içermektedir.

a) Tuvalet aynı zamanda duş amacıyla da kullanılacaktır. Ayrıca aynı ortamda çöpler de bulunacaktır. Çöplere ve foseptik çukuruna sıçrayan suların bulunduğu bir ortamda banyo yapmak sağlık açısından uzun süreli sakıncalar içermektedir.

b) Aynı mekanda yemek yenileceği, uyunacağı, tuvalet ve banyonun yapılacağı düşünüldüğünde, ortaya çıkacak nem ve mikrobik ortam sağlık açısından uzun vadede sakıncalar taşımaktadır.

c) Genel olarak 8 metrekarelik bir alanın en az aydınlatma yüzeyi 13 metrekare olması gerekirken, yüksek beton duvarlarla doğal ışığın girişinin engellenmesi nedeniyle aydınlatma yetersiz olacaktır. Bu durum aynı zamanda temiz hava açısından da yetersizlik yaratmaktadır.

d) Güneş ışığının sağlanmasında yetersizliğin olduğu bu mekanlara çok küçük radyatörler yerleştirilmiştir. Bu durum kış aylarında ısınma sorunu yaratacaktır. Havalandırmanın ve beton yapısının nitelikleri gözönünde tutulduğunda yazın da sıcak ve nem problemler yaratacaktır.

3- Yukarıda bahsedilen özellikler çerçevesinde izolasyona yönelik tasarlanmış olan bu cezaevleri aşağıda ifade edilen tıbbi sonuçları yaratabilecektir.

Tek veya küçük grup izolasyonu fiziksel tecritle beraber rölatif veya tam bir sosyal izolasyonu içermektedir. Yapılan deneysel analizler sosyal izolasyonun fizik ve psişik yapı üzerinde ciddi tıbbi sonuçlar yarattığını göstermektedir.

Deney hayvanları üzerinde yapılan araştırmalarda, erişkin döneminden sonra akranlarından ayrılan ve tek tek izole kafeslere konulan ratlarda izolasyon süresine göre bazı değişiklikler gözlenmiştir. Erişkin ratlarda sosyal izolasyonun direkt agresif etki, saldırgan davranışların ortaya çıktığı gözlenmiştir. Bunların daha sonra akranları ile karşı karşıya kaldıklarında sosyal etkileşimlerinin ve diğerlerine olan ilgilerinin azaldığı görülmüştür.

Erişkin döneminde izole edilen farelerde sosyal davranış bozuklukları gözlenmiştir. Akranlarından ayrılan hamsterlerde kilo artışı, çevreye ve karşı cinse ilgi kaybı görülmüştür.

Benzer şekilde akranlarından ayrılan maymunlarda da depresyon geliştiği izlenmiştir. Erişkin farelerde sosyal izolasyonun emosyonel davranışlarda değişikliklere neden olduğu saptanmıştır.

İzole ratlarda izolasyonun yedinci gününde anksiyete (endişe hali) tipi reaksiyonlar geliştiği, beynin frontal korteksinde reseptör düzeyinde değişikliklerin ortaya çıktığı saptanmıştır.

Sosyal izolasyonun yarattığı emosyonel (duygusal) ve davranışa dair değişiklikler, bu durumun yarattığı direkt nöroendokrin ve nörokimyasal yanıt değişiklikleri ile ilintilidir.

İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, sosyal izolasyonun, zaman içinde duygusal ve algısal deprivasyonun (yoksunluk) eşlik ettiği yoksunluklarla ilintili psişik ve organik zedelenmeler yarattığı görülmüştür. İzolasyon, duygusal ve algısal stimülasyonların (uyarılar) sınırlandırılması sonucunda algı ve duyu bozukluklarının gelişmesine neden olmaktadır. Bu durum bazı psikiyatrik tablolarla ilintili olduğu gibi aynı zamanda görme ve işitme duyusu üzerinde de direkt sonuçlar yaratmaktadır.

Görme alanında daralma, işitme duyusunda azalma, sinirsel tipte sağırlık, tinnitus (kulak çınlaması), bu sonuçlar arasında gözlemlenenlerden bazılarıdır.

İzolasyonun süresi ve kişinin psikolojik arka planına bağlı olmak üzere izolasyona maruz kalan kişilerde konsantrasyon bozuklukları, disosiatif (dağılma) tipte bozukluklar, depresyon, anksiyete bozuklukları, işitsel ve görsel halüsinasyonlar (varsanı), uyku bozuklukları, entellektüel yeti azalması gibi tablolar ve semptomların ortaya çıktığı saptanmıştır. Yine bu tablolarla ilintili olarak agresif veya edilgen doğada davranış değişiklikleri, sosyal kimlik algısında bozulma, güvensizlik duyguları, kuşkuculuk, sosyal ilişki kalitesinde azalma, karşı cinsle ilişki kurmada güçlük gibi bozukluklar geliştiği görülmüştür.

Sosyal izolasyonun yarattığı direkt nöroendoktrin yanıt değişiklikleri ile ilintili olarak endokrin sistemde değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Obezite, asteni (zayıflama) sendromu, amenore (adet görememe) sendromları, hirsutik (kıllanma) değişiklikler, prematür (erken) menapoz, bu değişikliklerin sonucunda ortaya çıkabilen tablolardır.

İzolasyon şartlarında immun (bağışıklık) yanıtta da değişiklikler gözlemlenmiştir. Özellikle hücresel immun yanıtın azaldığı tümör büyüme hızının arttığı, viral enfeksiyonlara yanıtın değiştiği saptanmıştır. İzolasyon şartlarında artan stres yükü ve beslenmeyle ilgili olarak gastrointestinal sistem hastalıkları, psikosomatik dispeptik yakınmalar, hareket kısıtlılığı ve nemli ortam nedeniyle lokomotor sistem sorunları, kas ve eklem rahatsızlıkları, nem ve havasızlık ve ısınma şartları nedeniyle tüberküloz dahil solunum sistemi hastalıkları, enfeksiyon hastalıklarına eğilim artışı, bu şartlar altında gelişebilecek diğer sağlık sorunlarıdır.

Uluslararası Af Örgütü’nün tıbbi seksiyonunun İngiltere’deki yüksek güvenlikli cezaevlerinde ve yine ABD’deki H blokları gibi süper maksimum güvenlik ünitelerinde gözlemlediği sağlık problemleri de, sosyal izolasyona dayalı cezalandırma sistemlerinin fiziksel ve ruhsal sağlık açısından sakıncalı olduğunu göstermektedir.

Sonuç

1- F tipi cezaevleri fiziksel ve ruhsal sağlık açısından içerdiği sakıncalar açısından,

2- Tutuklu ve hükümlülerin güvenliğini yalnızca cezaevi görevlilerine bağımlı kılması açısından ciddi tehlikeler barındıran, insan haklarına aykırı bir sistemdir.

Raportör:
Dr. Yeşim İşlegen (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)
Dr. Elif Kırteke (Adli Tıp Uzmanı)
Dr. Erdoğan Özmen (Psikiyatri Uzmanı)