ARSIVANA SAYFA
 
19 Ağustos '00
SAYI: 30
İçindekiler
Hacıbektaş Şenlikleri'ne hücre tipi protestosu damgasını vurdu!
Yeni katiamları önlemek için örgütlenelim, hesap soralım!
Devlet işçi ve emekçilere yeni toplu mezarlar hazırlıyor
"Devletin bölgeye ilişkin yaptığı hiçbir şey yok"
Günlük basında 17 Ağustos depremi
Belediye grevlerinin sorunları ve sorumlulukları
Belediye grevleri başladı...
Yeni grevler kapıda...

Küçükçekmece Belediyesi'nde grev kararı...
SEKA'da hareketli günler...
KHK hükümete geri iade edildi...
"Enflasyonla mücadele" balonu patladı
Sendikaları devrimcileştirmek için...
Programda tarım ve köylü sorunu/5
Ortak komite-ortak direniş şiarının güncel önemi
"İlk kurşun" ve Ortadoğu fedarasyonu üzerine
TTB'nin F tipi cezaevi önraporu
Mamak Hücre Karşıtı Platform'dan eylem
F tipi işkenceye izin vermeyeceğiz!
Onurluca çiçeklenen bir yaşama sarılmak
İşçi eylemleri militan Cellatex direnişinin açtığı yoldan ilerliyor!
Bertolt Brecht: Proleter sanatın çalışkan işçisi
Hiroşima ve
bilimin sisteme köleliği

Mücadele Postası
 



 
 
Günlük basında 17 Ağustos depremi...

Devlet medyası depremin yıldönümünde devleti savunamıyor


Demirel, Ecevit, Yılmaz, Bahçeli,
bakanlar niye yoklar?


İşte korku tüneli...
Devlet bir yıl sonra bile kaç insanın öldüğünü bilmiyor...
Peki, Demirel, Ecevit, Yılmaz, Bahçeli, bakanlar niye yoklar?..
‘‘İnsanların tepkisinden korkup gelmediler’’ diyorlar...
Bırakın yeniden yapmayı, yıkmayı bile becerememiş bunlar... Yıkılması gereken binalar hala sallanıp duruyor...

(Bekir Coşkun/Hürriyet, 17 Ağustos ‘00)


***

Sabah başyazarından timsah gözyaşları


Devlet, yıkıma uğrayan bölgenin ekonomisini ayağa kaldıracak basiret ve cömertliği gösteremedi. İşsiz insanlar çaresizlik ve umutsuzluk yüzünden kaybettikleri canların acısını unutacak durumlara düştüler. (...)
İstanbul'u depreme hazırlamak için 6-7 milyar dolar lazım. "Bu para yok" diyen devlet, sahipleri tarafından soyulan bankaların 5 milyar dolarlık faturasını ödemekte duraksamıyorsa "unutmadık" lâfı fasa fisodur.

(Güngör Mengi/Sabah, 17 Ağustos ‘00)


***

Halkın yaşamı devletin umurunda mı?

Şimdi Marmara'da büyük bir deprem bekleniyor.
Yerli yabancı bütün bilimadamları depremin kesinlikle vuracağı kanısındalar. (...)
İstanbul'u depreme dayanıklı hale getirmek için yedi milyar dolar gerekiyormuş.
"Bu kadar parayı bulamayız." diyorlar.
Ama beş batık bankaya 4.5 milyar dolar kolayca bulunuyor.
Ne yazık ki insan canının çok ucuz olduğu bir ülkeyiz. (...)

(Zülfü Livaneli/Sabah, 17 Ağustos ‘00)


***

İkiyüzlülük ve acz

Yüzyılın faciasında kırk sekiz saat donan bir hükümetin kendisi ‘krizdi’. Aradan üç yüz altmış beş gün geçti. Yarattığı sanal Ankara kriziyle bugün gene kendisi kriz...
Ne büyük talihsizlik ki böyle bir günde, facianın yıldönümünde gene bütün dikkatler Ankara'da. Medya mekánını 7.4'ün merkez üssüne taşımış ama gözü kulağı Ankara'nın gündeminde, 'acaba devlet krizi aşılacak mı aşılmayacak mı?' Deprem bölgesinde papatya falı açar gibi bir şey. Yarattıkları sanal krizi bu günlere 'denk getirecek' kadar 'stratejiden' yoksunlar. İnsana verilen değerin en korkunç işareti de bu işte. (...)
Türkiye bugün, grubuna hakim olamadığı için parlamentodan kaçan bir hükümet tarafından yönetiliyor. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bir felaketin yıldönümünde bölgeye bu aczin serpintileri hakim. (...)

(Zeynep Atikkan/Hürriyet, 17 Ağustos ‘00)


***

Kıbrıs’a pompalanmış deprem paraları


(...) Aynı üzüntüleri, sıkıntıları, acıları tekrar yaşamak istemiyorsak, sormak zorunda olduğumuz dört soru var.
1 Depremdeki can-mal kaybının tam ve kesin bilançosu nedir?
2 Çeşitli gönüllü ve resmi kuruluşların çeşitli bankalarda açtıkları ‘‘depremzedelere yardım’’ hesaplarında ne kadar para toplandı? Nereye, nasıl harcandı? Tam ve kesin bilanço nedir?
3 ‘‘Deprem vergisi’’ diye toplanan, herkesin gönlünün derinliklerinden ve kesesince katıldığı fonlar, tam ve kesin olarak, nereye aktarıldı?
4 Kimden ne hesap soruldu? Bu sorular cevapsız kaldıkça, daha çoook deprem yaşanır Türkiye'de...
Ankara'da bir dedikodu dolaşıyor.
Çökük-göçük KKTC ekonomisini ayakta tutabilmek için Kıbrıs'a pompalanmış paraların büyükçe bölümü...
Haydi, bir soru daha ekleyelim...
5 ‘‘Başbakanlık Kriz Merkezi’’ ne iş yapar? (...)
Yanlış duymadıysam, ‘‘Dünya görüşü aykırılıklarına rağmen dünyaya parmak ısırtan bir uyum içinde çalışan’’ mevcut hükümetle Çankaya Köşkü arasındaki krizleri inceliyor, rapor ediyormuş...

(Kurthan Fişek/Hürriyet, 17 Ağustos ‘00)


***

“Kışı yine derme çatma çadırlarda geçireceğiz!”


Hemen hemen çoğunluğunun umutları yok olmuş...
Gözlerinde acının izleri var!..
Kimi zaman korku, kimi zaman öfke egemen!..
Deprem bölgesinde 40 bin konut bu kışa yetişir mi?
Yetkililer ''yetişecek'' diyor, ama yurttaşların yanıtı olumsuz:
''Hiç sormuyoruz; kışı yine derme çatma çadırlarda, prefabrike evlerde geçireceğiz!''

(Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet, 17 Ağustos ‘00)


***

Deprem vergilerinin nerelere harcandığını
açıklamayan devlet...

18 bin insan öldü, on binlerce bina yıkıldı, hiç kimseden hesap sorulamadı. Bir yıl boyunca çürük binaların, yanlış yerleşmelerin, vurgun amacıyla verilen imar izinlerinin hiçbir sorumlusu bulunamadı.
Merkezi idari yapı çökerken adalet sisteminin de çoktan çökmüş olduğunun ilanıdır 17 Ağustos felaketi. (...)
18 bin insanın ölümü’nün hesabını sormak mümkün değil, adalet mekanizması çalışamıyor, çalışmıyor. (...)
17 Ağustos sabaha karşı nasıl bir keşmekeş yaşandıysa aynen devam ediyor.
Ne yaptı merkezi yönetim?
Deprem vergilerinin nerelere harcandığını açıklayamıyor...
Bütün dünyadan yağan yardım ve bağışların nerelere harcandığını açıklayamıyor...

(Okay Gönensin/Yeni Binyıl, 17 Ağustos ‘00)