ARSIVANA SAYFA
 
19 Ağustos '00
SAYI: 30
İçindekiler
Hacıbektaş Şenlikleri'ne hücre tipi protestosu damgasını vurdu!
Yeni katiamları önlemek için örgütlenelim, hesap soralım!
Devlet işçi ve emekçilere yeni toplu mezarlar hazırlıyor
"Devletin bölgeye ilişkin yaptığı hiçbir şey yok"
Günlük basında 17 Ağustos depremi
Belediye grevlerinin sorunları ve sorumlulukları
Belediye grevleri başladı...
Yeni grevler kapıda...

Küçükçekmece Belediyesi'nde grev kararı...
SEKA'da hareketli günler...
KHK hükümete geri iade edildi...
"Enflasyonla mücadele" balonu patladı
Sendikaları devrimcileştir mek için...
Programda tarım ve köylü sorunu/5
Ortak komite-ortak direniş şiarının güncel önemi
"İlk kurşun" ve Ortadoğu fedarasyonu üzerine
TTB'nin F tipi cezaevi önraporu
Mamak Hücre Karşıtı Platform'dan eylem
F tipi işkenceye izin vermeyeceğiz!
Onurluca çiçeklenen bir yaşama sarılmak
İşçi eylemleri militan Cellatex direnişinin açtığı yoldan ilerliyor!
Bertolt Brecht: Proleter sanatın çalışkan işçisi
Hiroşima ve
bilimin sisteme köleliği

Mücadele Postası
 



 
 
SEKA’da hareketli günler


Sermaye sınır tanımıyor. Sermayenin “daha fazla kâr” yöntemi global bir tarzda ilerliyor. Batı’nın Fransa’sında da kamuya ait yerleri zarar ediyor diye sermayeye hazır yemek sunuyorlar, Türkiye’de de. Doğu-Batı, Kuzey-Güney sermaye sınıfı için pazar-sömürü-kâr anlamındadır.

Güncel-yerel bir örnek Dalaman’dır. Aynı şekilde SEKA’ya bağlı Dalaman işletmesi, zarar ediyor gerekçesiyle MOPAK tekeline peşkeş çekildi. Dalaman Kağıt Fabrikası’nın yıllık cirosu 30 trilyondur. Etiketine ise durum ketenpereye getirilerek 24 trilyondur yazılıyor. 6 trilyon trink cebe indiriliyor. Tereyağından kıl çeker gibi, dahiyane bir iş!...

Dalaman Belediye Başkanı’nın şu sözleri dikkat çekicidir: “Dalaman kağıt fabrikası zarar etmiyor. Zarar ettiriliyor. SEKA Genel Müdürlüğü 1 trilyon kredi almış, bunun borcunu Dalaman’a ödetiyorlar. Bütün kağıt fabrikalarının selülozu Dalaman’dan karşılanıyor. Her yıl 14 bin 414 kg. selüloz, Dalaman’dan diğer tesislere bedavaya veriliyor. Tesis sadece bu karşılıksız selülozdan 4,8 trilyon zarar ediyor. Afyon tesisleri kalitesiz selüloz üretiyor ve bu üretim Dalaman’da değerlendiriliyor.

Dün aynı oyun değişik KİT’ler üzerinde oynanıyordu, şimdi sıra Dalaman’da.


İşçiler cephesi

Dalaman SEKA’da 570, Çaycuma SEKA’da 380 işçi çalışıyor. Türk-İş’e bağlı Selüloz-İş Sendikası’nda örgütlü işçiler. Özelleştirmenin işsizlik, talan, örgütsüzleştirme saldırısı olduğunu yaşadıkları somut deneyim üzerinden bilince çıkartmış durumdalar. Buna karşı geçmiş kısa dönemde çeşitli protesto eylemleri gerçekleştirdiler.

İşyerini terk etmeme eylemi 40’lı günlere merdiven dayamış durumda. İşçilerin eylem yöntemlerinden birisi dışarıya mal akışını önleme, içeriye hammadde girişini engelleme. Yine 16 Ağustos’ta İzmit Sendika Şubesi’nin de içinde bulunduğu 10 kişilik bir grup, işletmenin özelleştirilmesini protesto için grev önlükleri giyerek açlık grevi başlattı. Kardeş işletmeler Çaycuma ve İzmit şubelerinden destek eylemleri yükseliyor. Çaycuma destek grevine başladı. İzmit/SEKA’daki işçiler ise açlık grevi başlatarak ve kendilerini fabrikaya kapatarak desteklerini veriyorlar.

Belediye işçilerinin greve çıktığı, metal ve tekstil sektöründe sözleşme döneminin yaklaştığı, özelleştirme ve diğer sınıfsal saldırıların sürdüğü bir dönemde “birleşik-örgütlü” mücadele yakıcılığını kat be kat arttırıyor.

“Sınıfa karşı sınıf” şiarından hareketle sınıf cephesinden “birleşik-örgütlü” bir cevap verilmediği sürece, özelleştirmelere ve diğer saldırılara dair kurulan tezgahlar boşa çıkarılamaz.




Kimya Teknik grevi birinci yılını geride bıraktı
Sınıf dayanışması ihtiyacı



Bir yıl önce işverenin sendikayı tanımaması üzerine başlayan Kimya Teknik grevi birinci yılını geride bıraktı.

Geçtiğimiz hafta 110 işçi aileleriyle birlikte yaptıkları kitlesel basın açıklamasıyla, kazanana kadar grevi sürdürmede kararlı olduklarını bir kez daha vurguladılar. İşçilerin eylemine çeşitli sendikaların yöneticileri, gençlik çevreleri ve direnişteki ‘Türker ilaç kapsülleri, Altın Piliç işçileri’ ile Pancar Motor işçileri de kitlesel katılımla destek verdi.

İşyeri temsilcisi, grevde geçen bir yıla ilişkin yaptığı konuşmada, kölece yaşamak istemedikleri için sendikalaştıklarını, işverenin hala sendikayı tanımamakta direndiğini, kendilerinin de grevi sürdürerek direneceklerini belirtti. Yine bir yıl süresince sınıf cephesinde yeterli bir dayanışmanın kendilerine gösterilmediğini vurguladı. İşyerinde örgütlü Petrol-İş Sendikası’nın Genel Başkanı ise; grevi desteklediklerini, sürdüreceklerini, işverenin getireceği anlaşmaya imza atacaklarını, işverenin şimdiye kadar yapılan görüşmelerde buna yanaşmadığını belirtti.

Kararlılık içerisinde süren greve sınıf cephesinden başlangıç günlerinde gösterilen ilgi ve dayanışma, ziyaret düzeyinde de olsa bugün tümüyle zayıflamış durumdadır. Bu durum işçilerin kararlılığını etkilemese bile grevi yalnızlaştırıyor.

İşçilere gerekli olan, sınıf kardeşlerinin yanlarında olduğunu hissedebilmektir. Bu ise direnişe her yönden sunulacak katkı ve destekle başarılabilinir. İşçilerle dayanışma içerisinde olmak, bunu işyerinde çeşitli eylem biçimleriyle göstermek, herşeyden önce aynı işkolunda örgütlü işçilerin sınıfsal dayanışma sorumluluğudur. Bu, bugüne kadar yapılmadığı gibi, işkolunda örgütlü sendikanın da bu yönde ciddi bir çabası olmamıştır. İşçilere aylık 65 milyon maddi yardımın dışında sendikanın sunduğu sözü edilebilir bir katkı yoktur.

Grevdeki bir yıl geride kalırken, grevin başarıyla sonuçlanması gösterilen kararlılığın ve birliğin devam ettirilmesine bağlıdır. İşverenle sendika arasında yapılan görüşmelerden sonuç çıkmadığı düşünülerek, grev bugünkü noktadan ileriye sıçratılmak zorundadır. Sınıf dayanışması için işyerlerini tekrardan gezmek, greve çıkan belediye işçileriyle dayanışma içerisine girerek direnişleri ortaklaştırmak, yeni eylem biçimlerini işçilerle tartışmak ve örgütlemek, yapılması gerekenler arasındadır.

Bir yıl süresince grevin kendileri için bir okul işlevi gördüğünü belirten ve bu dönem içerisinde yaşanan gelişmeler içerisinde yeralarak deneyim kazanan Kimya Teknik işçilerinin direnişi ileriye sıçratacak dinamizmi fazlasıyla vardır.

Yaşasın sınıf dayanışması!




Çukobirlik işçilerinin 300 kişilik basın açıklaması:

“İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”


DİSK Tekstil’in %10 barajını aşamaması nedeniyle sözleşme yetkisinin düşürülmesi, Çukobirlik’in özerkleşmesinin (daha doğrusu özelleştirilmesi) kesinleşmesi ve işçilerin yine ücretsiz izne çıkarılacaklarının söylenmesi üzerine, 300 kadar işçi Çukobirlik Genel Müdürlük binası önünde toplanmaya başladı. Burada DİSK Genel Başkanı bir konuşma yaptı. “Bu tesisin zarar etmesinin sorumluları sizler değilsiniz. Yıllardır siyasilerin uyguladıkları politikalar sonucu bu hale gelmiştir.” diyen DİSK Başkanı, işçilere, “Çukobirlik namus ve onur sorunudur. Namusunuza onurunuza sahip çıkacak mısınız?” sorusunu yöneltti ve işçilerden “çıkacağız!” yanıtını aldı.

DİSK Genel Başkanı daha sonra hükümet yetkilileri ile görüşeceğini, işçilerin de gruplar oluşturarak iktidar partilerini ziyaret etmelerini, olumlu bir sonuç alınamadığı taktirde radikal eylemlerin yapılacağını söyledi. İşçiler, ücretsiz izne karşı çıkılmasını ve sonuç alıncaya kadar işyerinin önünü terk etmeme eyleminin sürdürülmesi yönündeki kararlı tutumlarına rağmen, Genel Başkan’ın “Gidin, pazartesi burada görüşeceğiz” diyerek ayrılması üzerine Çukobirlik’in önünü terk ettiler. Basın açıklaması sırasında, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “Yaşasın işçilerin birliği!”, “Vur vur inlesin Yakup Şahin dinlesin!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları atıldı. Çukobirlik işçileri haklarını alıncaya kadar mücadelede kararlı olduklarını göstermiş oldular. Bir şeyler yapılmadığı taktirde onları bekleyen sonun farkındaydılar. Yaptığımız sohbetlerde işçiler sık sık mücadele etmekten başka yollarının olmadığını vurguladılar.

Eylem sırasında işçilere Adana TİS Bülteni’ni dağıtma imkanı bulduk. İşçiler bültene yoğun ilgi gösterdiler.

Kızıl Bayrak/Adana