SEKAda hareketli günler
Sermaye sınır tanımıyor. Sermayenin daha fazla kâr yöntemi global bir tarzda ilerliyor. Batının Fransasında da kamuya ait yerleri zarar ediyor diye sermayeye hazır yemek sunuyorlar, Türkiyede de. Doğu-Batı, Kuzey-Güney sermaye sınıfı için pazar-sömürü-kâr anlamındadır.
Güncel-yerel bir örnek Dalamandır. Aynı şekilde SEKAya bağlı Dalaman işletmesi, zarar ediyor gerekçesiyle MOPAK tekeline peşkeş çekildi. Dalaman Kağıt Fabrikasının yıllık cirosu 30 trilyondur. Etiketine ise durum ketenpereye getirilerek 24 trilyondur yazılıyor. 6 trilyon trink cebe indiriliyor. Tereyağından kıl çeker gibi, dahiyane bir iş!...
Dalaman Belediye Başkanının şu sözleri dikkat çekicidir: Dalaman kağıt fabrikası zarar etmiyor. Zarar ettiriliyor. SEKA Genel Müdürlüğü 1 trilyon kredi almış, bunun borcunu Dalamana ödetiyorlar. Bütün kağıt fabrikalarının selülozu Dalamandan karşılanıyor. Her yıl 14 bin 414 kg. selüloz, Dalamandan diğer tesislere bedavaya veriliyor. Tesis sadece bu karşılıksız selülozdan 4,8 trilyon zarar ediyor. Afyon tesisleri kalitesiz selüloz üretiyor ve bu üretim Dalamanda değerlendiriliyor.
Dün aynı oyun değişik KİTler üzerinde oynanıyordu, şimdi sıra Dalamanda.
İşçiler cephesi
Dalaman SEKAda 570, Çaycuma SEKAda 380 işçi çalışıyor. Türk-İşe bağlı Selüloz-İş Sendikasında örgütlü işçiler. Özelleştirmenin işsizlik, talan, örgütsüzleştirme saldırısı olduğunu yaşadıkları somut deneyim üzerinden bilince çıkartmış durumdalar. Buna karşı geçmiş kısa dönemde çeşitli protesto eylemleri gerçekleştirdiler.
İşyerini terk etmeme eylemi 40lı günlere merdiven dayamış durumda. İşçilerin eylem yöntemlerinden birisi dışarıya mal akışını önleme, içeriye hammadde girişini engelleme. Yine 16 Ağustosta İzmit Sendika Şubesinin de içinde bulunduğu 10 kişilik bir grup, işletmenin özelleştirilmesini protesto için grev önlükleri giyerek açlık grevi başlattı. Kardeş işletmeler Çaycuma ve İzmit şubelerinden destek eylemleri yükseliyor. Çaycuma destek grevine başladı. İzmit/SEKAdaki işçiler ise açlık grevi başlatarak ve kendilerini fabrikaya kapatarak desteklerini veriyorlar.
Belediye işçilerinin greve çıktığı, metal ve tekstil sektöründe sözleşme döneminin yaklaştığı, özelleştirme ve diğer sınıfsal saldırıların sürdüğü bir dönemde birleşik-örgütlü mücadele yakıcılığını kat be kat arttırıyor.
Sınıfa karşı sınıf şiarından hareketle sınıf cephesinden birleşik-örgütlü bir cevap verilmediği sürece, özelleştirmelere ve diğer saldırılara dair kurulan tezgahlar boşa çıkarılamaz.
Kimya Teknik grevi birinci yılını geride bıraktı
Sınıf dayanışması ihtiyacı
Bir yıl önce işverenin sendikayı tanımaması üzerine başlayan Kimya Teknik grevi birinci yılını geride bıraktı.
Geçtiğimiz hafta 110 işçi aileleriyle birlikte yaptıkları kitlesel basın açıklamasıyla, kazanana kadar grevi sürdürmede kararlı olduklarını bir kez daha vurguladılar. İşçilerin eylemine çeşitli sendikaların yöneticileri, gençlik çevreleri ve direnişteki Türker ilaç kapsülleri, Altın Piliç işçileri ile Pancar Motor işçileri de kitlesel katılımla destek verdi.
İşyeri temsilcisi, grevde geçen bir yıla ilişkin yaptığı konuşmada, kölece yaşamak istemedikleri için sendikalaştıklarını, işverenin hala sendikayı tanımamakta direndiğini, kendilerinin de grevi sürdürerek direneceklerini belirtti. Yine bir yıl süresince sınıf cephesinde yeterli bir dayanışmanın kendilerine gösterilmediğini vurguladı. İşyerinde örgütlü Petrol-İş Sendikasının Genel Başkanı ise; grevi desteklediklerini, sürdüreceklerini, işverenin getireceği anlaşmaya imza atacaklarını, işverenin şimdiye kadar yapılan görüşmelerde buna yanaşmadığını belirtti.
Kararlılık içerisinde süren greve sınıf cephesinden başlangıç günlerinde gösterilen ilgi ve dayanışma, ziyaret düzeyinde de olsa bugün tümüyle zayıflamış durumdadır. Bu durum işçilerin kararlılığını etkilemese bile grevi yalnızlaştırıyor.
İşçilere gerekli olan, sınıf kardeşlerinin yanlarında olduğunu hissedebilmektir. Bu ise direnişe her yönden sunulacak katkı ve destekle başarılabilinir. İşçilerle dayanışma içerisinde olmak, bunu işyerinde çeşitli eylem biçimleriyle göstermek, herşeyden önce aynı işkolunda örgütlü işçilerin sınıfsal dayanışma sorumluluğudur. Bu, bugüne kadar yapılmadığı gibi, işkolunda örgütlü sendikanın da bu yönde ciddi bir çabası olmamıştır. İşçilere aylık 65 milyon maddi yardımın dışında sendikanın sunduğu sözü edilebilir bir katkı yoktur.
Grevdeki bir yıl geride kalırken, grevin başarıyla sonuçlanması gösterilen kararlılığın ve birliğin devam ettirilmesine bağlıdır. İşverenle sendika arasında yapılan görüşmelerden sonuç çıkmadığı düşünülerek, grev bugünkü noktadan ileriye sıçratılmak zorundadır. Sınıf dayanışması için işyerlerini tekrardan gezmek, greve çıkan belediye işçileriyle dayanışma içerisine girerek direnişleri ortaklaştırmak, yeni eylem biçimlerini işçilerle tartışmak ve örgütlemek, yapılması gerekenler arasındadır.
Bir yıl süresince grevin kendileri için bir okul işlevi gördüğünü belirten ve bu dönem içerisinde yaşanan gelişmeler içerisinde yeralarak deneyim kazanan Kimya Teknik işçilerinin direnişi ileriye sıçratacak dinamizmi fazlasıyla vardır.
Yaşasın sınıf dayanışması!
Çukobirlik işçilerinin 300 kişilik basın açıklaması:
İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!
DİSK Tekstilin %10 barajını aşamaması nedeniyle sözleşme yetkisinin düşürülmesi, Çukobirlikin özerkleşmesinin (daha doğrusu özelleştirilmesi) kesinleşmesi ve işçilerin yine ücretsiz izne çıkarılacaklarının söylenmesi üzerine, 300 kadar işçi Çukobirlik Genel Müdürlük binası önünde toplanmaya başladı. Burada DİSK Genel Başkanı bir konuşma yaptı. Bu tesisin zarar etmesinin sorumluları sizler değilsiniz. Yıllardır siyasilerin uyguladıkları politikalar sonucu bu hale gelmiştir. diyen DİSK Başkanı, işçilere, Çukobirlik namus ve onur sorunudur. Namusunuza onurunuza sahip çıkacak mısınız? sorusunu yöneltti ve işçilerden çıkacağız! yanıtını aldı.
DİSK Genel Başkanı daha sonra hükümet yetkilileri ile görüşeceğini, işçilerin de gruplar oluşturarak iktidar partilerini ziyaret etmelerini, olumlu bir sonuç alınamadığı taktirde radikal eylemlerin yapılacağını söyledi. İşçiler, ücretsiz izne karşı çıkılmasını ve sonuç alıncaya kadar işyerinin önünü terk etmeme eyleminin sürdürülmesi yönündeki kararlı tutumlarına rağmen, Genel Başkanın Gidin, pazartesi burada görüşeceğiz diyerek ayrılması üzerine Çukobirlikin önünü terk ettiler. Basın açıklaması sırasında, İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!, Yaşasın işçilerin birliği!, Vur vur inlesin Yakup Şahin dinlesin!, Yaşasın sınıf dayanışması! sloganları atıldı. Çukobirlik işçileri haklarını alıncaya kadar mücadelede kararlı olduklarını göstermiş oldular. Bir şeyler yapılmadığı taktirde onları bekleyen sonun farkındaydılar. Yaptığımız sohbetlerde işçiler sık sık mücadele etmekten başka yollarının olmadığını vurguladılar.
Eylem sırasında işçilere Adana TİS Bültenini dağıtma imkanı bulduk. İşçiler bültene yoğun ilgi gösterdiler.
|