ARSIVANA SAYFA
 
19 Ağustos '00
SAYI: 30
İçindekiler
Hacıbektaş Şenlikleri'ne hücre tipi protestosu damgasını vurdu!
Yeni katiamları önlemek için örgütlenelim, hesap soralım!
Devlet işçi ve emekçilere yeni toplu mezarlar hazırlıyor
"Devletin bölgeye ilişkin yaptığı hiçbir şey yok"
Günlük basında 17 Ağustos depremi
Belediye grevlerinin sorunları ve sorumlulukları
Belediye grevleri başladı...
Yeni grevler kapıda...

Küçükçekmece Belediyesi'nde grev kararı...
SEKA'da hareketli günler...
KHK hükümete geri iade edildi...
"Enflasyonla mücadele" balonu patladı
Sendikaları devrimcileştir mek için...
Programda tarım ve köylü sorunu/5
Ortak komite-ortak direniş şiarının güncel önemi
"İlk kurşun" ve Ortadoğu fedarasyonu üzerine
TTB'nin F tipi cezaevi önraporu
Mamak Hücre Karşıtı Platform'dan eylem
F tipi işkenceye izin vermeyeceğiz!
Onurluca çiçeklenen bir yaşama sarılmak
İşçi eylemleri militan Cellatex direnişinin açtığı yoldan ilerliyor!
Bertolt Brecht: Proleter sanatın çalışkan işçisi
Hiroşima ve
bilimin sisteme köleliği

Mücadele Postası
 



 
 
Depremzedelerle röportaj:

“Devletin bölgeye ilişkin yaptığı
hiçbir şey yok!”



- Prefabrik konutlarda yaşadığınız sorunlar nelerdir?

1. depremzede: Sorun yöneticilerden kaynaklanıyor. Bir de kaldığımız yerden. 30 metrekarelik bir yerde yaşıyorsun. Hiç ailelere göre ayarlanmamış. Mesela 7 kişilik bir aile çift prefabrik alıyor. Ama hiç yetişkin çocuklar hesaplanmamış. Benim kardeşim 15 yaşında, biz 5 kişi kalıyoruz 30 metrekare bir alanda. Hiçbirimizin özel bir hayatı yok.

- Sağlık, eğitim benzeri sorunlarınız çözüldü mü?

1. depremzede: Sağlık konusunda bir çalışma yok. Burda bir sağlık ocağı yaptılar, binası mevcut, ama içinde ne bir ebe var, ne hemşire, ne de doktor. Bunun gerekçesi de Yahyakaptan’a yakın bir sağlık ocağı olmasıdır.

2. depremzede: O sağlık ocağında da para alınıyor. Normalde depremzedelerin yaşadığı prefabrik kentlerde ücretsiz sağlık hizmeti veren sağlık ocakları olması gerekiyor.

- Bir sene önce devlet size ne gibi vaadlerde bulunmuştu?

1. depremzede: Prefabriklerin çok sağlıklı olacağı, aile yaşantısına uygun olacağı, artı sağlığın önplanda olacağı söylenmişti, ama hiçbiri yok ortada.

- Bakanlığın açıklamasına göre, deprem bölgesine 421 trilyon harcama yapılmış...

1. depremzede: O yardımların hiçbiri yok ortada. Zaten gönüllü kuruluşların faaliyetleri yürüyor. Devletin yaptığı hiçbir şey yok. Sadece prefabrikleri yaptı, insanları oturttu. Arada bir ağzına bal çalar gibi gıda yardımı dağıtılıyor, o kadar.

- Gıda yardımı sürüyor mu?

1. depremzede: Ek gıda yardımı denen bir şey var. Depolarda kalanları dağıtıyorlar. Bunu da herkese dağıtmıyorlar. Adam seçiyorlar, bu da insanların tepkisini çekiyor.

- Prefabriklerdekiler kira yardımı alıyor mu?

1. depremzede: Prefabriklerdekiler almıyorlar, ama alanlar var. Bunları tespit edemiyorlar.

- Size kalıcı konutlarda yer verilecek mi?

1. depremzede: Hayır. Kiracıyız.

- Prefabriklerde ne kadar oturabileceksiniz?

1. depremzede: 3 yıl garanti, artı 2 yıl daha izin verilebileceği söyleniyor. Buralar şahıs arazisi olduğu için kiralamışlar. Ve 3 yıllığına sözleşme yapılmış, artı 2 sene düşünüyorlarmış. 5 yıldan sonra burayı kamuya açarak, konut alanı düşünüyorlarmış.

- 5 yıl sonrası için size bir yer gösterebiliyorlar mı?

1. depremzede: Hayır hiçbir şey yok.

2. depremzede: Şu an Düzce’de Bolu Valiliği’nin uygulamasıyla başladı, ama İzmit’te henüz başlamadı. Sayaçlar takıldı, elektrik parası alınmaya başlanacak. Bolu’da uygulanan yönetmeliğe göre, 25 milyon aylık kira veriyorlar.

1. depremzede: Bizde de var aynı uygulama. Ama bunu az hasarlı ve hasarsız olanlar verecek. Ağır hasarlı ve yıkıklardan elektrik parası alınır, ama kira belki alınmaz.

- Bir yıl önce depremzedeye öncelikli iş imkanı sözü verilmişti...

1. depremzede: Hayır, ben bir yıldır işsizim.

- Gerekli yerlere başvurdunuz mu?

1. depremzede: Gerekli yer derken neresi mesela. İş ve İşçi Bulma Kurumu mu falan mı? Onlar da hikaye. Buralarda Devlet İşçilik Sınavı için form dağıtıyorlar, 12 milyon karşılığında.

2. depremzede: Ondan öte, kalıcı konutların yapımında çalıştırdığı işçiye sigorta yaptırmıyor. Asgari ücretin altında ücret veriyor. Günde 8-10 saat çalıştıracaklar. Bunu da depremzedeler kabul etmiyor. Mesela Yeşilova bölgesinin üst tarafında yapılan toplu konutlara Yeşilova’da yaşayan işsiz erkekleri almak istediler, ancak insanlar bunu kabul etmedi, o paraya bu kadar çalışılmaz diye.

O zaman da yöneticiler şunu diyorlar; bakın devlet bunlara iş verdi, ama çalışmıyorlar, rahata alışmış bu insanlar. Gerçek böyle değil ama. Bırakın emeğinin karşılığını almayı, dilenciye verilecek para veriyorlar insanlara.

1. depremzede: O parayı da devlet karşılamıyor, Dünya Bankası karşılıyor. İlk 6 ayını devlet karşıladı, Valilik’ten aldılar paralarını. İkinci 6 ay için Dünya Bankası karşıladı ücretleri, yine devletin kasasından çıkan bir şey yok.

- Deprem bahanesiyle ne kadar işçi çıkarıldı, biliyor musunuz?

2. depremzede: 35 bin işçi deniliyor, Düzce dahil değil bu sayıya. Bu 35 bin de tüm Marmara bölgesi için. Yalnız SSK primi ödenen kadrolu işçi buna dahil. Kadrosuz çalışan işçi sayısında net bir rakam yok.

- Bölgede en büyük sorun barınma gibi gözüküyor...

1. depremzede: Prefabriklerde kışın kapıyı bacayı açmadan oturamazsın. İçi plastik olduğu için boğucu bir hava oluyor. Nefes alıp veremiyorsun. O kadar sağlıksız. Sabah kalktığınızda çok kötü bir koku oluyor içerde.

2. depremzede: 30 metrekarenin içinde hem yemek pişiyor, hem banyo yapıyorsun. Ailenin mahremiyeti kalmıyor yani.

1. depremzede: Aynı yatakta yatıyorsun erkek kardeşinle ya da annenle, babanla. Çadırda da aynı yaşam vardı.

- Trilyonlarca yardım geldi...

1. depremzede: Biz buranın maliyetini öğrendik. Mesela bir prefabrik devlete 6 ya da 7 milyara maloldu denildi. Ama gerçekleri araştırdığımızda, normal bir prefabriğin 2 milyara malolduğunu öğrendik.

2. depremzede: En fazla 2 milyar. Çok lüks prefabrikler için o da. Sonuçta bu prefabriklerin koşullarına baktığınızda, ki bunu Sağlık Bakanlığı da kabul ediyor, iki yıl sonra burada insan yaşamaması gerekiyor. Çünkü kalitesiz, oksijeni çok çabuk tüketen bir malzeme kullanılmış. Toprağın üzerine kurulmuş, hiçbir altyapı çalışması yapılmamış. Bir de bunları 7 milyara malettiklerini söylüyorlar. Sonuçta parayı yiyenlerin kim olduğu ortada.

1. depremzede: Mecliste de bu tartışmalar yaşanıyor bugün. Birbirlerini tehdit ediyorlar, sen benim açığımı çıkarırsan ben de senin prefabriklerde yaptığın vurgunu açığa çıkarırım diye. Herkes bunun bilincinde, ama kimsenin olaya müdahalesi yok.

- Aynı vurgun kalıcı konutlar için de geçerli değil mi?

1. depremzede: Evet, aynı rant onlar için de geçerli. Aynı paralar orada da yenecek. Kalıcı konutun maliyeti 10 milyarsa, adam 20-30 milyar gösterip o parayı yiyecek. Ama yedirmeseler, biz de kiracı olarak belki konut sahibi oluruz. Ama bizi vatandaş yerine koyan yok. Zaten bunlar da geri ödenecek, devlet yine bir şey vermiyor. Bu parayı ev sahibi 20 yıl içinde geri ödeyecek.

2. depremzede: Devlet kalıcı konutlar için para vermeyecek. Dünya Bankası’ndan alınacak toplu konut parası. Dünya Bankası da 20 yıl geri ödemeli olarak veriyor. Devletin toplu konutlar için de yaptığı bir harcama olmayacak yani.

Prefabrik ihalelerinde dönmeyen dolap kalmadı. Bu çok açık, ortada 5 milyar gibi bir fark var. Depremin ilk günlerinden beri çadırlar yurtdışından geldi. Genelde Amerika’dan gelen çadırlar kullanılıyordu. Bu ülkede Kızılay Genel Müdürü yargılandı, yolsuzluk yüzünden. Bu kadar para geldiği ortada, yatırılan bir sürü para var bizim bildiğimiz ve bir de bilmediğimiz. Devletin bölgeye yaptığı yatırıma bakıldığında, bir şey yok. Gıda yardımlarında da devletin yaptığı bir şey yok. Bir sürü kurum ve kuruluş gönderdi.

1. depremzede: Bir prefabrik başına yenen para 5 milyar, bunu genele vurduğunda çok fazla yapıyor. O parayla kiracılara da hak tanınabilirdi. Ya da ihalelerde belli kişilere rant sağlayacaklarına, İzmit’te tüm depremzedelere, hatta güvenli ev isteyen insanlara bile konut yapabilirdi devlet. Ama yapmıyorlar, onlar için çözüm kendi ceplerinin dolması.

2. depremzede: İzmit daha merkezi bir yer, ama Gölcük tarafında temeli atılmış binlerce prefabrik kent var. Ya da son aşamasına gelmiş, çatı yok, binlerce böyle prefabrik var. Bunların hesabını kimse sormuyor. Yapacak şirkete parası verilmiş, ama kimse ne yaptın diye sormuyor. Bugün çadırlarda yaşayan, açıkta kalan binlerce insan var. Bunlar Gölcük’e yerleştirilebilirdi.

1. depremzede: Burada deprem korkusu olan da prefabriklerde oturuyor. Tamam o da oturabilir, ama bence önceliği olan kişi evi yıkılan kişidir. Ama onlar dışarda sıra bekliyor. Burda altında 20 milyarlık mersedesi olan bir vatandaş 30 metrekarede de kalmıyor, 60 metrekarede 4 kişilik ailesiyle kalıyor. Torpil, adam kayırma, rüşvet burada da yaşanıyor.

2. depremzede: Herşey ortada aslında. Erzincan’da hala derme çatma çadırlarda ya da devletin o zaman sağladığı barakalarda yaşayan bir sürü insan var. İzmit’e bu kadarının yapılmasının nedeni de, sanayi bölgesi ve gözönünde olması.

Herşey de olduğu gibi ölü sayısında da çarpıtma var. Bunun en büyük kanıtı ise, devletin resmi açıklamasında 20 bin konutun yıkıldığı. Her evden 1 kişi ölse, bu 20 bin kişi demektir. Ama devlet 17 bin açıklıyor. Oysa Gölcük’te yıkılmayan evleri tek tek sayabilirsiniz. Gölcük için verdiği ölü sayısı 8 bin. Bu korkunç bir şey.

1. depremzede: Bu onların açıklaması. Gölcük’ün merkezinde bir cadde var; yıkımın çok olduğu ve insanların kalabalık yaşadığı bir cadde. Orada şunu görürsünüz; insanlar bir şeyi açıklamaya çalışmışlar ve bir binanın üzerine “ölü sayısı 36 bindir” diye yazmışlar.

- Nakit para yardımının dışında kuru gıda, ilaç vb. yardımlar geldi...

2. depremzede: İlaç yardımı ilk 4 ay için vardı. 4. ay prefabriklere taşınmıştık. Ondan sonra yok. İlk önce bunlar kesildi. Sonra bölgedeki tüm sağlık hizmetleri kesildi. Tabipler Birliği’nin hala bazı çalışmaları var. Ama devletin bu konuda da yaptığı bir şey yok.

1. depremzede: Kuru gıdalarda bile Valilik ihale açıyor. İnsanlar için gerekli olan gıda malzemeleri ihaleyle alındı burada. Gelen gıdalardan nohut vardı mesela. Ama içinden seçmen gerekiyordu kurdu ayıklayabilmen için. Bunlar bile parayla dağıtıldı.

2. depremzede: Bu tür olaylar Kocaeli gazetesine de yansıdı birkaç gün önce. Öğretmenler Mahallesi prefabriklerinde makarna dağıtılıyor halka. İçinden binlerce kurt çıkıyor. Halk bir meydanda makarnaları topluyor, atıyor. O zaman ikibine yakın imza toplanmıştı. Valilik bunun karşısında hiçbir açıklama yapmıyor.

1. depremzede: Tepkileri dikkate almıyorlar. Bu konuda çok rahatlar. Eğer kendi adamlarıysa sonuna kadar arkasındalar, yanlış da yapsa doğru da yapsa.

- Depremin yıldönümü geliyor. Bir takım etkinlikler var. Siz bu etkinlikleri yeterli görüyor musunuz?

1. depremzede: İnsan zinciri oluşturulacak. Yeterli olur mu bilmiyorum. Bu biraz da anlaması gereken kişilerin anlayışlarına bağlı.

- Sorunlarınız çözülmedi... Çözüleceğini düşünüyor musunuz?

1. depremzede: Hayır. Ben hiç inanmıyorum çözüleceğine. Bir senedir insanların az-çok tepkileri oldu. Bu yerel ve ulusal basında da yansıdı. İnsanlar bir şekilde seslerini duyurmaya çalışıyor, ama herkesin kulağı tıkalı bu konuda. 17 Ağustos’ta da tıkayacaklar gene.

- Sizce sorunlarınız nasıl çözülür?

1. depremzede: Çözülmez! Benim hiç umudum yok. Bizim devletten beklentimiz nedir? Bize de kalıcı konut verebilir. Ama bunu yapacaklarını hiç düşünmüyorum.

2. depremzede: Benim bu bölgede gördüğüm şu. İnsanlar hala bir yerlerden bir şeyler bekliyorlar. Ama Ekim ayında herşey tıkanacak. Yardımlar Ekim ayında kesildiğinde gerçeklerle yüzleşecekler. Bu prefabriklerde bir kış daha geçirilemez.

Sonuçta halkın durumu ortada. Yıllardır beklenti içinde yaşayan bir halkız. Hala bu beklentiler devam ediyor. Adapazarı’na hiçbir şey yapılmamıştır. İzmit’e gene iyi-kötü bir şeyler yaptılar. Hani kötünün iyisi denir ya. Adapazarı halkı 5 bin kişiyle yürüyor. Hiç kimse dikkate almıyor. Bu ülkede MHP’lisi, CHP’lisi, Fazilet’lisi, ÖDP’lisi her neyse, 5 bin insan yürüyor, tüm sivil toplum kuruluşları katılıyor. Bu bile yeterli olmuyor. Çünkü orada 5 bin insan yaşamıyor. Orada 20 bin insan yaşıyorsa, bu 20 bin insanı sokağa dökecek bir şey gerekiyor. Bu çok becerilemiyor. Çünkü bir bölünmüşlük var ortada. Prefabriklerde yaşayanlar çadırkentte yaşayanın derdini anlamıyor, bunu yaşadığı halde.

1. depremzede: İnsanlar bıktı aslında, bir şeyleri anlatmaya çalışa çalışa. Artık akşam çaylarını içerken konuşuyorlar sorunları kendi aralarında, ama orada kalıyor, devamı gelmiyor. Birikmiş bir öfke var, ama kendi aralarında paylaşıyorlar. Bir sivil toplum örgütüne insanları katmaya çalışsan, bunu reddediyorlar. Çünkü karşısında bir devlet yetkilisini bulacak.

- Ya da devletin askerini, polisini bulacak...

1. depremzede: Tabii ki. Düzce’de bulmuştu zaten. Bunun korkusu var. Ben 17 Ağustos etkinliklerine katılmayı düşünüyorum, ama ailem depremden yara almasına rağmen “girersin içeriye” diyor.

- Bu deprem doğal bir afet olarak sunuluyor, ama bir katliam aslında...

1. depremzede: Tabii ki. Mesela benim yaşadığım bölge olan Mehmetali Paşa daha önceden bataklıkmış. Oraya 8 katlı binalar yapıldı. Oysa 4 kata kadar ruhsat izni verilmiş. Belediye bu konuda duyarsız davrandı. Büyük Şehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen oranın imar iznine uygun olmadığını bildiği halde sesini çıkartmadı.

2. depremzede: Depremden sonraki hukuksal uygulamalar tam bir komedi. 5 katlı bir evin 3. katına kadar hasarsız raporu verilmiş. 4. ve 5. katına ise yıkım kararı çıkıyor. İlk 3 kat hasarsız, devlet buna hiçbir para ödemiyor. Sonuçta o 5 katlı bina yıkılacak. Yarısını yıkıp, yarısını bırakma şansınız yok. 5 katını yıktırıyor devlet, ama yalnız 2 katına para veriyor. Ya da 4 katlı bir binası var vatandaşın, ağır hasarlı raporu veriliyor, ama yalnız bir katın parasını veriyor. Bu yüzden insanlar evlerini yıktırmak istemiyor. Parayı yediriyor, evini orta hasarlıya çevirtiyor. Böyle binlerce bina var. Sonra da tamir ettiriyor. Mantığı şu; nasıl olsa ben oturmam üniversite öğrencisine veririm. 10 yıl sonra deprem unutulur, başkasına veririm. İnşaat mühendisleri orta hasarlı bir bina 5 şiddetindeki bir depreme dayanmaz diyor. İstanbul depremi var deniyor. Ayrıca bilim adamları; 7.4 şiddetindeki depremden sonra artçılar devam edecek ve bu artçı depremlerin şiddeti 6’ya kadar çıkabilir diyor. O zaman bu binaları niye yıktırmıyorsun? İnsanları ağır hasarlı binayı yaptırmaya itiyorlar ve insanlar da bunu yapıyorlar. Bunun adı katliamdır.

1. depremzede: Burada yaşayan müteahhitler, kooperatif başkanları var. Kendi evleri yıkılmış ya da evleri az hasarlı, gelmiş burada oturuyorlar. Madem o kadar güvenli binalar, gidip orada otursunlar.

2. depremzede: Veli Göçer yargılanacaktı. Adamın deprem bölgesinde yaptığı bütün binalar yıkılmıştı. Ama Veli Göçer şimdi toplu konutlarda da müteahhitlik yapıyor.

- Bu deprem yıkımından kimi sorumlu tutuyorsunuz?

1. depremzede: Doğal afetin yanında belediyeler suçlu. Binaların yapımını denetlemesi gereken kurumlar suçlu. Bu kontroller yapılsaydı bunlar olmazdı. Sonuçta devletin bir yaptırım gücü var. Bu konutları buraya yapamazsın dediği zaman yapamazsın.

2. depremzede: Buradan şöyle bir sonuç da çıkıyor. Halkımız bilinçsiz deniliyor. O zaman bu devletin kurumları ne işe yarıyor? Bu devlet ne işe yarıyor? O zaman kaldırın bu kurumları, herkes kafasına göre istediği yere konut yapsın. Ben bilinçsiz olduğum için denetleyen kurumlar yaratıyorsun. Bu kurumlara paralar ödüyorsun. Bu kurumlar maaş alıyor senden. Bu kurumlar ne işe yarıyor bu ülkede? O zaman da şunu diyorlar; bizim oraya verdiğimiz yetkili insanlar para yemişse bizim ne suçumuz var? Bunu da denetleyecek bir mekanizmanın olması gerekiyor senin. Devlet niye var ki?

İnsanları hep şuna sürüklüyorlar; “kişilerin hatası”... Bu kişilerin hatası değil, ki hatası olduğu söylenen kişiler bile bugün yargılanmıyor. Yargılansa bile elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. O zaman bu kişileri yargılayın ve cezalandırın. Bu kişi hatası falan değil, devletin hatası. Bu sistem hatası.