İMF direktifleri doğrultusunda tarımda başlatılan yıkım programını anlayabilmek için, TÜGSAŞın ve İGSAŞın özelleştirilmesi çabasına göz atmak gerekiyor. (Veriler Petrol-İş 97-99 Yıllığından alınmıştır.)
- Türkiyede mevcut gübre fabrikalarının kurulu kapasiteleri 5.5 milyon tondur. Buna karşı üretim 4 milyon tonun altında ve mevcut talep ise 5 milyon tondur. Üretilmeyen 1 milyon tonluk talep ithal edilir. Gübre gereksinimi 20 milyon tondur.
- Kimyasal gübre üretimi doğrudan tarımda verimliliği etkilerken, Türkiyedeki nüfusun yarısına yakınını üretim ve tamamını da tüketim açısından ilgilendirmektedir. Araştırmalara göre, doğru ve yeterli gübreleme ile tarımda verimlilik %50 oranında artabilir. Örneğin gübrelemeye de bağlı olarak Türkiyede buğdayda dekarda verim ortalaması 200 kg olurken, batıda 900 kgdır.
- Petkim ve Demir-Çelik fabrikalarının yan ürünü olarak yapılan gübre üretiminin %47si kamu işletmelerinin tekelindedir.
- TÜGSAŞ ve İGSAŞ Türkiye gübre pazarında %40la, önemli bir paya sahiptir. Kamu gübre işletmelerinin özelleştirme amaçlı yönetilmelerine rağmen, bu böyledir.
- Türkiyede çiftçilerin en çok tercih ettiği kimayasal gübre türü, %46 oranında azot bulunduran üre olup, yalnızca İGSAŞ tarafından üretilmektedir. Ayrıca sanayide hammade olarak da kullanılan üre, Türkiyede yılda 700 bin tonu tarımda, 200 bin tonu ise sanayide kullanılmaktadır. İGSAŞ ise yılda 561 bin ton üretmektedir.
- TÜGSAŞın amonyak gereksinimini karşılamak üzere, Gemlik Gübre Sanayi A.Ş. bünyesinde günde 1000 ton kapasiteli bir amonyak tesisi kurulmuştur. Bu tesisin atık gazı korbon dioksit, atmosfere verilmeden üre üretiminde kullanılmak üzere, ek üre üretim tesisinin kurulması planlanmıştır. Böylesi altyapı ve yardımcı ünitelerin bulunduğu bir başka tesis Türkiyede yoktur.
- Savunma sanayi için derişik nitrik asit (DNA) ve teknik amonyum nitrat (TAN) Türkiyede yalnızca TÜGSAŞta üretilmektedir.
- İGSAŞ, Bakanlar Kurulu kararı ile iş yerlerinin olağanüstü hal ve savaşta kapanmaları genel hayatı tazyik edecek fabrika ve kurumlar arasına alınmıştır. Buna rağmen sermaye devleti, İzmitte lastik işçilerinin grevini ulusal güvenliği tehdit ediyor diyerek yasaklarken, TÜGSAŞ ve İGSAŞın özelleştirilip sermayeye peşkeş çekilmesi için çırpınmaktadır. Zira talimat İMFden gelmektedir!
Sübvansiyonların kaldırılması, özelleştirmeler vb., kırdan kente göçüşü ivmelendirecek, sosyal yıkımı derinleştirecektir. Tarım proletaryası, yarı-proleter köylüler ve küçük köylüler kaderlerini işçi sınıfıyla ortaklaştırmalı, birleşik-militan bir mücadele hattı örmeye çalışmalıdır. Sorunun kaynağı ve çözümü birdir: Sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim, kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesinin bayrağı olan işçi sınıfının devrimci programı altında birleşip savaşmak!