- Sermaye saldırıyor, haklarınızı gaspediyor, bugün buna karşı buradasınız. Neler söyleyeceksiniz?
Seyfi (Erka Balata işyeri temsilcisi): Bu durumda işçilerin ve emekçilerin sessiz kalmaması gerekir. Sermaye pervasızca saldırıyor, işçilerin de sınıf tavrını bilerek, sınıfını bilerek buna cepheden karşı gelmeleri gerekir, diye düşünüyoruz. Bunun için bugün buradayız. Gaspettikleri nemalarımızın hemen ödenmesini istiyoruz. Onlardan borç istemiyoruz, sadaka da istemiyoruz, biz verilmiş paralarımızın zamanı geldiğinde ödenmesini istiyoruz. Batık bankalara para bulanlar, sermayeye verenler bize de vermeleri gerektiğini bilmeliler.
- Bundan sonra eylemler devam etmeli mi?
Seyfi: Emek Platformu bu şekilde devam ederse, edeceğine inanıyorum, çalışmalar devam ederse, kararlı olurlarsa, biz işçiler kararlıyız zaten.
Mehmet (Çayırova İşçisi/Gebze): Sermayaye karşı mücadele etmek gerekiyor, güç birliği etmek gerekiyor. Önemli olan saldırılara karşı dünyada ve ülkemizde güçbirliği oluşturarak mücadele etmektir.
Pancar Motor işçisi: Mücadale edeceğiz, tek yolumuz mücadele. Gerekirse işi bırakmaya kadar gideceğiz. Bizden kesilenleri peşinen geri ödemelerini istiyoruz.
Hasan Arpaş (metal işçisi): Biz birliğimize güveniyoruz. Tüm fabrikalarda işçi arkadaşlarla birlik olursak, sermayenin saldırılarına karşı gelebiliriz. İstemlerimiz sendikalaşmak. Çünkü bugün sendikalaşmak çok zor, sendikalara sermaye tarafından büyük bir saldırı var. Sendikalar yasasının değişmesini istiyoruz. Onlar vermeyecekler, ama biz alacağız.
Adem Demir (Reisler Deri/Çorlu): İş istiyoruz, çalışmak istiyoruz, sendika istiyoruz. Patronlar ise buna karşı, 8 gündür 25 arkadaş olarak direnişteyiz. Patronlar önce 3 işçiyi işten attılar, biz de işi yavaşlatmaya başladık, bizi de işten çıkardılar. Biz de direnişe başladık. Patron taleplerimizi kabul etmedi, polisleri gönderdi. Şu an Reisler Deri, Ak Deri, Trakya Deride direniş sürüyor.
Gülizar (Baykallar Deri/Çorlu): Ne söyleyeyim, hiçbir hakkımız yok, bizi köle gibi çalıştırıyorlar. İkramiye istiyorsun ikramiye yok, senede bir kez zam istiyorsun onu vermiyorlar. Hiçbir şeyden memnun değiliz, mücadele etmekte kararlıyız.
Mustafa (Baykallar Deri/Çorlu): Benim söyleyeceğim, sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Tuzla nasıl direne direne kazandıysa Çorluda da organize olarak sendikalaşmaya hakkımız var. Köle pazarına son vermeye çalışıyoruz. Polis de, jandarma da karşımıza çıksa, kim çıkarsa çıksın, sonunda biz kazanacağız. Buradaki işçilerin hepsi ezilmiş, gırtlağa kadar gelmiş artık zulüm. Tuzladan kaçanlar burayı köle pazarına çevirdiler. Biz de buna bir son vermeye çalışıyoruz. Baykallar Deri olarak buna öncülük yapıyoruz, mutluyuz. Şu an buraya geldik, sonuna kadar da mücadeleye devam edeceğiz.
Ercan Çelik (Trakya Deri/Çorlu): Biz sendikalı olduk, işveren bunu duyunca bizi işten attı. Polisler bize çok baskı yapıyor, sürekli dayak yiyoruz. Bize, Tuzladaki yaşananları burada yaşatmayız, diyorlar. Bir de, işveren sizin kaşınızı gözünüzü beğenmediği için kapıya attı, diyorlar.
Burhan (İtimat ilaç fab.): Biz yaklaşık 5-6 aydan beri direnişimizi devam ettiriyoruz. İşveren kendi hakkını kullandı. Sıra bize geldi, emeğimizin hakkını istiyoruz. Biz kimseden sadaka istemiyoruz. Yaklaşık 23 gündür Sirkeci, Mahmutpaşa ve Şişlideki fabrikalarda direniyoruz.
Mehmet Genç (Türker Kaşe fab.): İşverenler devletin enflasyon politikasını uygulamaya çalışıyorlar. Biz de zor şartlara rağmen direnmeye çalışıyoruz. Mitinge gelenler genelde gördüğüm kadarıyla özel sektöre bağlı işçiler. Kamu işçileri de bu eylemlere tüm güçleriyle gelmelidirler.
Medine Mengüç (Sümerbank işçi): Niçin geldik buraya? Hükümeti yuhlamaya geldik. Elimizden hakkımızı alamazlar, yani aldırtmayacağız. Verecekler, onun için geldik. Batan bankalara veriyorlar. kendi keselerinden versinler. Depremzedelere dünyanın parası geldi, nereye gitti bu paralar? Ya kendileri çaldılar, çırptılar, yediler ya da yurtdışına kaçırdılar. Şimdi de bizim tasarruf paralarımıza göz dikiyorlar. Yağma yok, verecekler.
Necla (Sümerbank işçisi): İşte görüyorsun kardeş, hakkımızı istiyoruz, bizden kesilenleri istiyoruz. Bizi sömürenlerden hesap sormaya geldik. Hergün meydanlardayız, görüyorsunuz. Tasarruf fonumuzu, emekliliğimizi, herşeyimizi istiyoruz. Yani hakkımızı istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz, alnımızın teriyle kazandığımız hakkımızı istiyoruz.
Osman Menteşe (Sümerbank işçisi): Tasarruf fonlarımızın hemen ödenmesini engelleyemezler. Fabrikamızın kapanmasını istemiyoruz. 13 yıldır çalışıyorum, maaşlarımız çok düşük, haklarımızı istiyoruz.
Ercan Gürünlü (Bakırköy Belediyesi işyeri temilcisi): Bugünkü eylem işçi sınıfına yapılan saldırılara karşı bir protestodur. Siyasal iktidar işsizlik sigortası çıkararak bizimle alay ediyor. Yani bugünkü eylem tüm saldırılara karşı bir tepki ve sesimizi yükseltme eylemidir. Geçen hafta İEPdüzenlediği 15-16 Haziran eylemi sendika bürokratları tarafından çeşitli yollarla engellenmek istendi. Amaç İEPi etkisizleştirmekti. Bugün de konfederasyonların çağrısıyla binlerce işçi alanlara çıktı. İEPin eyleminde ise 3 bin kişi vardı. Eğer bugünkü eylemle kıyaslarsak, ben İEPin eyleminin daha başarılı geçtiğini düşünüyorum.
Salih (Parsan Piston işçisi): Biz buraya varlığımızı göstermeye geldik. Bir an önce tasarrufu teşvik fonlarımızın ödenmesini istiyoruz. Özellikle isteğimiz bu. Verilmediği taktirde toplu olarak greve, genel greve gideceğiz.
Aziz (Parsat Piston işçisi): Beraber mücadele edeceğiz, emeğimizin hakkını almak için toplu halde mücadele edeceğiz, vermezlerse greve gideceğiz, üretimden gelen gücümüzü kullanarak genel greve gideceğiz.
Ankarada Mamak ve Çankaya belediyelerinde TİS sürecinde grev aşamasına gelindi. Yenimahalle ve Altındağ belediyelerinde ise toplusözleşme görüşmeleri tam bir hezimetle sonuçlandı. Yenimahallede sözleşme %20 üzerinden imzalanırken Altındağ Belediyesinde %10un altına imza atıldı. ASKİnin sözleşmesi ise YHKdan gelecek kararı bekleme sürecinde.
Mamak Belediyesinde Ocak ayında başlayan TİS görüşmelerinin tıkanması üzerine 31 Mayısta grev kararı alındı. 827 işçinin çalıştığı Mamak Belediyesinde, 701 kişinin katıldığı grev oylamasında, %85lik bir çoğunlukla sandıktan grev kararı çıktı. İşveren grev oylaması öncesi ve sonrasında çeşitli baskılar uyguladı. İşçilerin odalara çağrılarak tehdit edilmesi, sefer sayılarının arttırılması, sürgünlerden psikolojik baskılara kadar varan uygulamalara rağmen, işçiler kararlı-mücadeleci bir duruş sergilediler.
FPnin elinde bulunan Mamak Belediyesindeki işçilerin maaşları 180 ile 205 milyon arasında değişiyor. İnsanca yaşamaya yeten bir ücret, sosyal haklarının korunması ve geliştirilmesi, ailelerine onurlu bir yaşam sağlayabilmek için Mamak işçileri greve evet dediler. Sandıktan çıkan sonuç, işverenin işçileri sağcı-solcu olarak bölme çabasının büyük ölçüde boşa çıkarıldığını da gösterdi. 4 kişilik bir ailenin asgari geçimini sağlayacak ücretin 500 milyonu bulduğu bu günlerde, işveren işçileri %15lik ücret artışı ile sefalete mahkum etmeye çalışıyor.
Saldırıların yoğunlaştığı, sefaletin derinleştiği bugünlerde, TİS görüşmeleri işçi-emekçiler için daha fazla önem taşımaktadır. Güçlü bir karşı koyuşun örülememesi halinde, Mamak Belediyesinde özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve işçi kıyımlarının önüne geçilemeyecektir. Mamaklı öncü işçiler bu bilinçle hareket etmelidirler.
- İşyerlerinde işçilerin seçtikleri, sınıf bilinçli işçilerden oluşan işyeri komiteleri oluşturulmalıdır. Grev sürecinde kararlar tabanın inisiyatifiyle alınmalıdır.
- Mamaklı işçi-emekçilerin desteğini alacak bir çaba içine girilebilmelidir. Bunun için;
* Grev çadırları kurulmalı,
* Etkinlikler (şenlik, gece vb.) planlanmalı,
* Kitle örgütleri, sendikalar, DKÖler, köy dernekleri gezilmeli,
* Bildiri, broşür ve afişler hazırlanarak geniş dağıtımı örgütlenebilmeli,
* Taşeron işçileriyle sınıf dayanışması örülmeye çalışılmalı, onlara sendikal örgütlülüğün önemi anlatılmalı ve destek olmaya çağrılmalıdır. Ancak sonuç alınamazsa, grev kırıcı her türlü davranış (mahalledeki çöplerin toplanması gibi) fiili müdahaleyle engellenmelidir.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!