ARSIVANA SAYFA
 
1 Temmuz '00
SAYI: 24
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan...
Düzen cephesinde krizler ve reformist solda hayaller
"Kriter" tartışmaları ve teslimiyet platformu...
"Kophenag kriterleri" tekerlemesi ve...
Sistem kontr-gerillasız yapabilir mi?
Sermaye patronları açık köle pazarına dönmüş...
24 Haziran İstanbul mitingi
Mamak belediyesi işçileri grev kararı aldı
Çorlu deri işçileri baskı ve teröre rağmen...
Asgari ücret mi, sefalet ücreti mi?
Enerji-Yapı Yol Sen üyelerinin ülke çapında...
Tüm Sosyal Sen ve SES'in ortak eylemi
Tekirdağ'da 20 bin kişilik üretici köylü gösterisi
TÜGSAŞ ve İGSAŞ'ın özelleştirilmesi...
Sivas katliamının perde arkasında...
Hırsızlık, Yolsuzluk, pislik ve "Yüce Meclis"!
Devrimci tutsakların "sağlıklı yaşam hakkı"...
İstanbul Barosu'nun cezaevi etkinlikleri
Emperyalist tekeller kâr uğruna doğayı katlediyorlar!
Ekim Gençliği'nden...
Almanya'da anlamlı öncü işçi etkinliği
Otomobil sektöründe neler oluyor!
Basında hücre saldırısı
Mücadele tarihimizden
Mücadele Postası
 
Tüm başlıklar



 
 
24 Haziran mitinginde değişik işkollarından işçilerle konuştuk...

“Bugünkü eylem işçi sınıfına yapılan
saldırılara karşı bir protestodur”


- Sermaye saldırıyor, haklarınızı gaspediyor, bugün buna karşı buradasınız. Neler söyleyeceksiniz?

Seyfi (Erka Balata işyeri temsilcisi): Bu durumda işçilerin ve emekçilerin sessiz kalmaması gerekir. Sermaye pervasızca saldırıyor, işçilerin de sınıf tavrını bilerek, sınıfını bilerek buna cepheden karşı gelmeleri gerekir, diye düşünüyoruz. Bunun için bugün buradayız. Gaspettikleri nemalarımızın hemen ödenmesini istiyoruz. Onlardan borç istemiyoruz, sadaka da istemiyoruz, biz verilmiş paralarımızın zamanı geldiğinde ödenmesini istiyoruz. Batık bankalara para bulanlar, sermayeye verenler bize de vermeleri gerektiğini bilmeliler.

- Bundan sonra eylemler devam etmeli mi?

Seyfi: Emek Platformu bu şekilde devam ederse, edeceğine inanıyorum, çalışmalar devam ederse, kararlı olurlarsa, biz işçiler kararlıyız zaten.

Mehmet (Çayırova İşçisi/Gebze): Sermayaye karşı mücadele etmek gerekiyor, güç birliği etmek gerekiyor. Önemli olan saldırılara karşı dünyada ve ülkemizde güçbirliği oluşturarak mücadele etmektir.

Pancar Motor işçisi: Mücadale edeceğiz, tek yolumuz mücadele. Gerekirse işi bırakmaya kadar gideceğiz. Bizden kesilenleri peşinen geri ödemelerini istiyoruz.

Hasan Arpaş (metal işçisi): Biz birliğimize güveniyoruz. Tüm fabrikalarda işçi arkadaşlarla birlik olursak, sermayenin saldırılarına karşı gelebiliriz. İstemlerimiz sendikalaşmak. Çünkü bugün sendikalaşmak çok zor, sendikalara sermaye tarafından büyük bir saldırı var. Sendikalar yasasının değişmesini istiyoruz. Onlar vermeyecekler, ama biz alacağız.

Adem Demir (Reisler Deri/Çorlu): İş istiyoruz, çalışmak istiyoruz, sendika istiyoruz. Patronlar ise buna karşı, 8 gündür 25 arkadaş olarak direnişteyiz. Patronlar önce 3 işçiyi işten attılar, biz de işi yavaşlatmaya başladık, bizi de işten çıkardılar. Biz de direnişe başladık. Patron taleplerimizi kabul etmedi, polisleri gönderdi. Şu an Reisler Deri, Ak Deri, Trakya Deri’de direniş sürüyor.

Gülizar (Baykallar Deri/Çorlu): Ne söyleyeyim, hiçbir hakkımız yok, bizi köle gibi çalıştırıyorlar. İkramiye istiyorsun ikramiye yok, senede bir kez zam istiyorsun onu vermiyorlar. Hiçbir şeyden memnun değiliz, mücadele etmekte kararlıyız.

Mustafa (Baykallar Deri/Çorlu): Benim söyleyeceğim, sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Tuzla nasıl direne direne kazandıysa Çorlu’da da organize olarak sendikalaşmaya hakkımız var. Köle pazarına son vermeye çalışıyoruz. Polis de, jandarma da karşımıza çıksa, kim çıkarsa çıksın, sonunda biz kazanacağız. Buradaki işçilerin hepsi ezilmiş, gırtlağa kadar gelmiş artık zulüm. Tuzla’dan kaçanlar burayı köle pazarına çevirdiler. Biz de buna bir son vermeye çalışıyoruz. Baykallar Deri olarak buna öncülük yapıyoruz, mutluyuz. Şu an buraya geldik, sonuna kadar da mücadeleye devam edeceğiz.

Ercan Çelik (Trakya Deri/Çorlu): Biz sendikalı olduk, işveren bunu duyunca bizi işten attı. Polisler bize çok baskı yapıyor, sürekli dayak yiyoruz. Bize, Tuzla’daki yaşananları burada yaşatmayız, diyorlar. Bir de, işveren sizin kaşınızı gözünüzü beğenmediği için kapıya attı, diyorlar.

Burhan (İtimat ilaç fab.): Biz yaklaşık 5-6 aydan beri direnişimizi devam ettiriyoruz. İşveren kendi hakkını kullandı. Sıra bize geldi, emeğimizin hakkını istiyoruz. Biz kimseden sadaka istemiyoruz. Yaklaşık 23 gündür Sirkeci, Mahmutpaşa ve Şişli’deki fabrikalarda direniyoruz.

Mehmet Genç (Türker Kaşe fab.): İşverenler devletin enflasyon politikasını uygulamaya çalışıyorlar. Biz de zor şartlara rağmen direnmeye çalışıyoruz. Mitinge gelenler genelde gördüğüm kadarıyla özel sektöre bağlı işçiler. Kamu işçileri de bu eylemlere tüm güçleriyle gelmelidirler.

Medine Mengüç (Sümerbank işçi): Niçin geldik buraya? Hükümeti yuhlamaya geldik. Elimizden hakkımızı alamazlar, yani aldırtmayacağız. Verecekler, onun için geldik. Batan bankalara veriyorlar. kendi keselerinden versinler. Depremzedelere dünyanın parası geldi, nereye gitti bu paralar? Ya kendileri çaldılar, çırptılar, yediler ya da yurtdışına kaçırdılar. Şimdi de bizim tasarruf paralarımıza göz dikiyorlar. Yağma yok, verecekler.

Necla (Sümerbank işçisi): İşte görüyorsun kardeş, hakkımızı istiyoruz, bizden kesilenleri istiyoruz. Bizi sömürenlerden hesap sormaya geldik. Hergün meydanlardayız, görüyorsunuz. Tasarruf fonumuzu, emekliliğimizi, herşeyimizi istiyoruz. Yani hakkımızı istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz, alnımızın teriyle kazandığımız hakkımızı istiyoruz.

Osman Menteşe (Sümerbank işçisi): Tasarruf fonlarımızın hemen ödenmesini engelleyemezler. Fabrikamızın kapanmasını istemiyoruz. 13 yıldır çalışıyorum, maaşlarımız çok düşük, haklarımızı istiyoruz.

Ercan Gürünlü (Bakırköy Belediyesi işyeri temilcisi): Bugünkü eylem işçi sınıfına yapılan saldırılara karşı bir protestodur. Siyasal iktidar işsizlik sigortası çıkararak bizimle alay ediyor. Yani bugünkü eylem tüm saldırılara karşı bir tepki ve sesimizi yükseltme eylemidir. Geçen hafta İEP’düzenlediği 15-16 Haziran eylemi sendika bürokratları tarafından çeşitli yollarla engellenmek istendi. Amaç İEP’i etkisizleştirmekti. Bugün de konfederasyonların çağrısıyla binlerce işçi alanlara çıktı. İEP’in eyleminde ise 3 bin kişi vardı. Eğer bugünkü eylemle kıyaslarsak, ben İEP’in eyleminin daha başarılı geçtiğini düşünüyorum.

Salih (Parsan Piston işçisi): Biz buraya varlığımızı göstermeye geldik. Bir an önce tasarrufu teşvik fonlarımızın ödenmesini istiyoruz. Özellikle isteğimiz bu. Verilmediği taktirde toplu olarak greve, genel greve gideceğiz.

Aziz (Parsat Piston işçisi): Beraber mücadele edeceğiz, emeğimizin hakkını almak için toplu halde mücadele edeceğiz, vermezlerse greve gideceğiz, üretimden gelen gücümüzü kullanarak genel greve gideceğiz.




EXSA grevinin 11. gününde
Adana DİSK Tekstil Teksa Şube Başkanı Nazmi İncesoy’un açıklaması:


Bütün grev kırıcılığına rağmen, tüm tehditlere, telefonlara karşı işçiler işverene cevabını grevin 11. gününde veriyor. 14 kişi çalışıyor. Grev kırıcısını fabrika müdürü eli öpülecek adam ilan etmiş. İşçiler olarak biz de onları yüzyılın şerefsizleri ilan ediyoruz.

Başları sıkışınca yasalardan bahsedenler, yasaları en çok çiğneyenlerdir. İçeriden makina söküp fason çalışan atölyelere götürüyorlar. Bunun tesbiti yapıldı. Gerekli yasal davayı açacağız. İşveren böyle oyunları hep yapar. Tüm bu oyunlara karşı uyanık olmak gerekiyor. Exsa işçisinin kaybedecek hiçbir şeyi yok. Sadece 80 milyon asgari ücret! Oysa bunlar kalifiye eleman. Bu ücrete istedikleri yerde çalışabilirler.

Diğer grevlere de destek verdik. Büyükşehir ve Seyhan belediyeleri grev kararını asarlarken dayanışmak için oradaydık. Bizlere de sendika şubeleri destek verdiler. Destek önemli, fakat işçilerin maddi durumu, koşulları gittikçe kötüleşiyor. Manevi desteğin yanısıra maddi desteğin de gösterilmesi gerekiyor. Grev ilk günkü gibi coşkuyla devam ediyor. Sonuna kadar da öyle olacak!




Mamak Belediyesi işçileri
grev kararı aldılar


Ankara’da Mamak ve Çankaya belediyelerinde TİS sürecinde grev aşamasına gelindi. Yenimahalle ve Altındağ belediyelerinde ise toplusözleşme görüşmeleri tam bir hezimetle sonuçlandı. Yenimahalle’de sözleşme %20 üzerinden imzalanırken Altındağ Belediyesi’nde %10’un altına imza atıldı. ASKİ’nin sözleşmesi ise YHK’dan gelecek kararı bekleme sürecinde.

Mamak Belediyesi’nde Ocak ayında başlayan TİS görüşmelerinin tıkanması üzerine 31 Mayıs’ta grev kararı alındı. 827 işçinin çalıştığı Mamak Belediyesi’nde, 701 kişinin katıldığı grev oylamasında, %85’lik bir çoğunlukla sandıktan grev kararı çıktı. İşveren grev oylaması öncesi ve sonrasında çeşitli baskılar uyguladı. İşçilerin odalara çağrılarak tehdit edilmesi, sefer sayılarının arttırılması, sürgünlerden psikolojik baskılara kadar varan uygulamalara rağmen, işçiler kararlı-mücadeleci bir duruş sergilediler.

FP’nin elinde bulunan Mamak Belediyesi’ndeki işçilerin maaşları 180 ile 205 milyon arasında değişiyor. İnsanca yaşamaya yeten bir ücret, sosyal haklarının korunması ve geliştirilmesi, ailelerine onurlu bir yaşam sağlayabilmek için Mamak işçileri greve “evet” dediler. Sandıktan çıkan sonuç, işverenin işçileri sağcı-solcu olarak bölme çabasının büyük ölçüde boşa çıkarıldığını da gösterdi. 4 kişilik bir ailenin asgari geçimini sağlayacak ücretin 500 milyonu bulduğu bu günlerde, işveren işçileri %15’lik ücret artışı ile sefalete mahkum etmeye çalışıyor.

Saldırıların yoğunlaştığı, sefaletin derinleştiği bugünlerde, TİS görüşmeleri işçi-emekçiler için daha fazla önem taşımaktadır. Güçlü bir karşı koyuşun örülememesi halinde, Mamak Belediyesi’nde özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve işçi kıyımlarının önüne geçilemeyecektir. Mamaklı öncü işçiler bu bilinçle hareket etmelidirler.

- İşyerlerinde işçilerin seçtikleri, sınıf bilinçli işçilerden oluşan işyeri komiteleri oluşturulmalıdır. Grev sürecinde kararlar tabanın inisiyatifiyle alınmalıdır.

- Mamaklı işçi-emekçilerin desteğini alacak bir çaba içine girilebilmelidir. Bunun için;

* Grev çadırları kurulmalı,

* Etkinlikler (şenlik, gece vb.) planlanmalı,

* Kitle örgütleri, sendikalar, DKÖ’ler, köy dernekleri gezilmeli,

* Bildiri, broşür ve afişler hazırlanarak geniş dağıtımı örgütlenebilmeli,

* Taşeron işçileriyle sınıf dayanışması örülmeye çalışılmalı, onlara sendikal örgütlülüğün önemi anlatılmalı ve destek olmaya çağrılmalıdır. Ancak sonuç alınamazsa, grev kırıcı her türlü davranış (mahalledeki çöplerin toplanması gibi) fiili müdahaleyle engellenmelidir.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek
!

Kızıl Bayrak/Ankara