Onların hakim olamıyoruz dedikleri yer hapishaneler değil, inançlar ve iradelerdir:
Katıl karşı duralım! Sensiz bir eksiğiz!..
ANALAR!.. BABALAR!..
Çocuklarımızı (senin ya da benim farketmez) HÜCREYE tıkacaklar...
Tehlike uzakta değil. Gün geldi. Zulüm kapıya dayandı. Çocuklarımızın hücrelere tıkılmasına karşı duralım. Hücreye izin vermeyelim. Hücre ölümdür. Hücreye bir kez girilir. Hücreden çıkılmaz, bunu unutma! Bunu unutursan evladını da unut. Onu sana bir daha geri vermezler. Onu hücrelerde yokedecekler...
ÇOCUKLARIMIZI HÜCRELERDE TEK TEK YOK EDECEKLER!
BUNA İZİN VERMEYELİM!..
KOMŞULAR!.. ARKADAŞLAR!..
Başkalarının sorunundan bana ne deme. Onların istediği de zaten bu... Onlar kim mi? Onlar bizi bu hale getirenlerdir. Onları sen de tanıyorsun. Bizleri ayırarak tek tek avlayan onlardır. Onlara izin verme! Geçmişte ve bugün gençlerimizi tek tek avlayıp yokedenler şimdi gene karşımızdalar, onları iyi tanı! Tehlike büyük, farkına var artık!..
Zam, zulüm, işkence ovayı, dağı, bayırı aştı, evlerimizin içinde... Bu zulmün son halkası HÜCRE... Bu eziyet zincirinin son halkası olan hücreyi başımızdan defedemezsek, bir daha asla geri dönemeyiz!..
Çocuklarımızı, gençlerimizi bu sömürü düzenine karşı oldukları için acımasızca yoketmeye çalışıyorlar. Buna izin vermeyelim!.. Dün yargısız infazdı!.. Yakın zamanlarda açık infazlara geçtiler. Buca, Ümraniye, Diyarbakır, Ulucanlar hapishanelerinde yapılanlar yargısız açık infazdan başka bir şey değildir. Şimdi ise uzun zamana yayarak HÜCRELERDE İNFAZ sistemini getirmek istiyorlar. Buna izin verme!
KENDİNİ DUYARLI VE SORUMLU HİSSEDENLER!.. Elinden geleni yap!.. Hücre tipi hapishanelere karşı dur!.. Elini çabuk tut!.. Zaman su gibi akıyor. Bu da gençlerimizin hücre kapısına her gün bir adım daha yaklaştığı anlamına gelir. Elele verelim, zindan kapılarını kilitli tutalım!..
Hücreye hayır kampanyalarına aktif olarak katıl. Karşı dur! Birlikte davranınca çok güçlüyüz. Hücre kapılarını kapalı tutalım. Bunu başaralım. Başarmak zorundayız. Yarın sen de, ben de, çocuklarımız da aynı yere tıkılabiliriz. Bugün hücreye atılmalarına izin verdiklerimiz yarınlarda bize sorarlar. Dün neredeydiniz!..
NE YAPABİLİRİM Mİ DİYORSUN? Yetkililere mektup yaz!.. Faks çek!.. Açık oturumlara, panellere katıl!.. (Hücre Tipi Hapishanelere karşıyım de...) Oralar yetkililerin anlattığı gibi üç-beş yıldızlı otel değil, ölüm evleridir. Eğer dedikleri gibi olsaydı, oraları zaten bize bırakmazlardı!.. Bu sisteme karşı duranların yanında ol!.. Mahallende, sokağında kahvehanende, sürekli gittiğin her yerde hücre sistemine neden karşı olduğunu anlat. Hücre sisteminin yavaş yavaş öldürme sistemi olduğunu anlat!..
Hücre sistemini savunanların düşüncelerinin ne kadar temelsiz, menfaatçi ve sömürgenlerin düşüncesi olduğunu açığa çıkart!.. Bu yaz hücrelere karşı mücadele çok sıcak geçecek. Yarın hapishanelerde hücreye girmem diye ölenlerin cenazesine gitmek istemiyorsan, bugünden hücre sistemine karşı tavır al!..
EY İNSANLAR!.. Başkalarına yapılanlardan bana ne deme!.. Başkalarına yapılanları görmezden gelme!.. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın deme!..Yılan yarın sana da dokunur, sen derdini anlatacak insan bulamazsın!.. Kendini sakın güvencede görme!.. Yılanın kime ne zaman dokunacağı bilinmez. Aniden ve hiç kimsenin haberi olmadan senin de başına gelebilir. O zaman senin feryadını duyacak insanlar zaten bırakılmayacaktır.
Gençlerimiz suçlu olduğu için hapishanede değiller. Onlar suçlu aramıyorlar. Onlar suçlu suçsuz ayırımı yapmadan sistemlerine muhalif olanları hapishanelere tıkıyorlar. Yani muhalif olman, suçlu olmana yeterlidir...
Yarınlarda sen ya da çocuğun veya yakınların, tanıdıkların, dostların, sadece muhalif oldukları için oralara tıkılacaktır. Başkalarına yapılanlardan rahatsız olup sesini bugün çıkarmazsan, yarın zaten konuşturmazlar...
Susma, sustukça sıra sana da gelecek!
Susma haykır! Ölüm odalarına, hücreye hayır!
Unutma! Güç birlikte ve inançtadır!
Onların hakim olamıyoruz dedikleri yer hapishaneler değil, inançlar ve iradelerdir. Katıl, karşı duralım! Sensiz bir eksiğiz!..
Murat Dil ölüm sınırında nihayet tahliye edildi
Murat Dil, cezaevlerinde sağlık problemleri olan ve tedavisi engelenen yüzlerce hastadan biri. Diğer devrimci tutsaklardan farkı, ömrünün birkaç günle sınırlı olması. Bu satırların okunduğu anda bile Murat artık yaşamıyor olabilir.
Ölümcül sağlık koşullarına rağmen devlet Murat Dilin tahliyesini ancak kamuoyunun basıncı sonucunda gerçekleştirmiştir. Cezaevinden ise son günlerini yaşayan bir cenaze çıkarmıştır.
Muratın yaşama şansı kalmadı. Ya diğerleri?... Sevgi İnce, Filiz Gülkokuer, Cemal Çakmak, Birsen Dermanlı, Aydın Balkır, Serfinez Salatan, Pervin Kurtuluş ve daha yüzlercesi.....
Devrimci tutsakları yoketme politikasının bir parçası olan sessiz imha her geçen gün daha da hayata geçen bir yöntem oluyor. Hücre sistemine geçişle birlikte, devrimci tutsakların birlikteliklerinden gelen gücünün ellerinden alınması durumunda, bu tür ölümlerin çok daha sıklıkla gerçekleşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle de, bugün devrimci tutsaklara sahip çıkmak, F Tipine karşı mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.
Devrimci tutsaklar onurumuzdur!
Onurumuzu çiğnetmeyeceğiz!
Ölüme terketme politikasına son!
Hücreler yıkılsın!
Genel af; şimdi!
Son günlerde, cezaevlerinde uygulanan insanlık dışı baskıların utanç verici sonuçlarından biri daha gün ışığına çıktı. Tedavi edilmeyerek ölüme terkedilen onlarca siyasi tutuklu ve hükümlü dışarıda ölmek üzere serbest bırakılmaya başlandı.
Ortada insanlık adına son derece çirkin bir tablo bulunmaktadır. Mevcut cezaevi rejiminin, özellikle siyasi tutuklu ve hükümlüleri ağır sağılık sorunlarıyla başbaşa bırakarak ortadan kaldırmayı hedeflediği görülmektedir.
Bizler İstanbul Emek Platformunu oluşturan emekçi örgütleri olarak, cezaevlerinin, uygulanmakta olan rejimin aynası olduğu düşüncesindeyiz. İMF ve Dünya Bankasının talimatıyla kendi emekçi halkını açlığa mahkum etmekten kaçınmayan, aksine bunu övünç vesilesi haline getiren bir yönetim anlayışının, cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlüleri en iğrenç yöntemlerle yoketmeyi bir politika haline getirmesinde şaşılacak bir yön bulunmamaktadır.
Yıllardır izlenen imha siyasetinin çirkin sonuçları hergün yeni bir kurbanla kendini gösterirken, siyasi iktidar hücre tipi cezaevleri ile tüm tutuklu ve hükümlüleri yalıtarak ve çürüterek ölüme göndermekten vazgeçmemektedir. Öte yandan bu toplumsal yaranın acısını az da olsa hafifletebilecek olan genel af, işkencecileri ve çetecileri serbest bırakacak, emekten, eşitlikten ve özgürlükten yana olduğu için hapsedilen insanları cezaevinde tutacak bir biçimde iğdiş edilecektir.
Hayır, Türkiye halkı, bu insanlık dışı zihniyetin esiri olmayı haketmemektedir. Türkiye halkının, tüm insanların layık olduğu eşitlik, özgürlük, hak ve adaletten payını alması için bu çağ dışı, insanlık düşmanı zihniyetin ortadan kaldırılması zorunludur.
Biz, İstanbul Emek Platformu olarak diyoruz ki:
Siyasi tutuklu ve hükümlüleri kitlesel olarak ölüme sürükleyen baskı politikasından vazgeçilmeli; tüm siyasi tutuklu ve hükümlüler serbest bırakılmalı; hücre tipi cezaevleri planından vazgeçilmelidir.
Yeni cinayetler istemiyoruz, imha politikasına son
Hücreler yıkılsın
Genel af; şimdi!
|