Kimya Teknik işçilerinden bir kez daha kararlılık ilanı ve destek çağrısı:
Kararlılığımızı koruyarak
sınıf adına mücadelemizi sürdüreceğiz
11 Ağustos 1999dan bu yana devam eden Kimya Teknik grevimiz, işverenin değişmeyen tutumu ile hala devam etmektedir. Örgütlenme adına uzun zamandır direndiğimiz bu mücadelemizde ne yazık ki, bugüne kadar medyadan ve boyalı basından gerekli desteği göremediğimiz gibi, bugüne kadar sınıf adına sendikalardan da gerekli desteği göremediğimizi açıkça ifade edebiliriz.
Bizler 10 ayı aşkındır bir fire dahi vermeden sendikalaşma adına sürdürdüğümüz grevimizde ne kadar başarılı olsak ve ne kadar takdir edilsek de, sınıf adına bizler bunu bir kazanım olarak hala görememekteyiz. Çünkü 82 Anayasasıyla örgütlenmenin önüne konan bir sürü engel olmasına rağmen, bizler her türlü zorluğa göğüs gerdik. İstanbul gibi bir yerde 10 ay direnmek her yiğidin harcı değildir. Bizler bu sıkıntıları çekmemize rağmen kendi konfederasyonumuz olan koskoca Türk-İş bile bugüne kadar bizim davamıza ortak olmuş değildir. Meydanlarda atılan sloganları unutmamız gerekir. Sınıf adına kazanım için meydanlarda söylenenler, verilen taahhütler, ne yazık ki hepsi o gün orada söylendiği gibi kalmaktadır.
Şu ana kadar işverenimizle toplu sözleşme masasına oturamadığımız gibi, bunları masaya oturtma açısından da ne yazık ki neler yaptıysak bunu şu ana kadar başaramadık. Şu anda işverenimiz hala başka türlü beklentiler içinde ve hala da grevimizi kırabilmek ve bizleri birbirimize düşürebilmek için elinden ne geliyorsa yapmaya devam ediyor.
Bugüne kadar bizlerden bir kişiyi de koparamadıklarından dolayı, bizlere çok kızdıklarını da iyi biliyoruz. Ne var ki, bu saate kadar bizler bir fire vermediysek bundan böyle de vermeyeceğimizi ve bu dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın arkadaşlarımızla bu davadan vazgeçmeyeceğimizi belirtmek isterim. Bu dava, artık bizler için sınıf adına gurur meselemiz oldu. Nasıl ki, onurumuz ve gururumuzla mücadele ederek bugüne kadar geldiysek bundan böyle de onurumuz ve şerefimizle bu dava sonuçlanıncaya kadar aynı kararlılığımızı koruyarak, sınıf adına kazanana kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade etmek istiyoruz. Tabii ki, bu mücadelemiz sadece bizlerin kararlılığı ile kalmamalı, sınıf adına bütün emekçi kesimden ve bütün sendikalardan bu davamızın başarıya ulaşması için her türlü desteği beklediğimizi açıkça belirtmek istiyoruz. Çünkü İstanbul gibi bir metropolde bugüne kadar 10 ay direnip böyle bir grevi sürdürmek herhalde kolay değil sanırız.
Evet değerli emekçi dostlar, son zamanlarda yaşadığımız bazı direnişler dışında basından da sanki uzaklaştık. Bundan böyle bütün dostlarımızın davamıza sarılmasını ve bu davayı da en kısa zamanda sonuçlandırmamız için sınıf dayanışmasında bulunulmasını dile getirmek isterim.
Baki Atik
Kimya Teknik Baştemsilcisi
Çorlu Tabakhanelerinde sendikalaşma
tüm engellere rağmen sürüyor
Yıllardır açık bir köle pazarına çevrilmiş olan Çorlu Tabakhanelerinde işçiler ANAYASAL haklarını kullanarak sendikamızda örgütlenmeye karar verdiler ve sendikalaşma bütün hızıyla sürüyor.
Sigortasız, sendikasız her türlü sosyal haktan yoksun bir şekilde işçi çalıştırmaya alışan işverenler, ucuz işgücü cennetlerini kaybetmek istemiyorlar. Bunun için de her türlü oyunlara başvuruyor ve engellenmelerini sürdürüyorlar. Kamuoyunu ve devlet yöneticilerini yalan yanlış bilgilendirerek, işçilerle güvenlik güçlerini karşı-karşıya getirmeye çalışıyorlar. Bölgenin giriş noktalarına bariyerler ve bekçi kulübeleri dikiyor ve başına özel güvenlik yerleştiriyorlar. Bütün bunlar sendikalaşmayı engellemek amacını taşıyor, ama nafile...
Bölgede sendikalaşan işyerlerinden Baykallar Deride işverenin sendikalaşmayı fark etmesiyle 5 Haziran 2000 Pazartesi günü işçilere işbaşı verilmemiştir. Bunun üzerine 75 işçi arkadaşımız direnişe geçmişlerdir. Direnişe geçen işçi arkadaşlar hemen çeşitli baskılarla karşılaşmışlardır.
Baykallar Deri işvereni köleci zihniyetin bir ürünü olarak Uşaktan adam toplamış ve güvenlik kuvvetleri gözetiminde fabrikaya sokmuştur. İşine geri dönmek için kapının önünde bekleyen işçilerin yerine işçi çalıştıran Baykallar Deri işvereni yasal suç işlemekte, güvenlik güçlerini de buna alet etmeye çalışmaktadır. Baykallar Deri işvereni direnişimizi kırmak için dışarıdan getirdiği adamlarına işyerini bir hapishane haline getirmiştir. Ranzalar kurarak işyerinde yatıp kalkmaları ve sadece çalışmaları sağlanmıştır.
Baykallar Deri işvereni kaçak işçi çalıştırmaya alışmıştır. Çünkü yanında çalışan 86 işçiden yalnızca 22 kadarının sigortasını yaptırmış, geri kalanları yıllarca sigortasız, sosyal haksız çalıştırılmış, bu da yetmezmiş gibi çocuk yaştaki işçilere doping hapları vererek üretim artışı sağlamaya çalışmıştır.
Tabakhanelerde yıllar-yılı kölece çalıştırılan işçiler bugün buna dur demekte ve Türkiye Deri-İş Sendikasında örgütlenmeye ve anayasal haklarını elde etmeye çalışmaktadırlar. Çünkü sendikalaşmak anayasal bir haktır ve bunu kim engellemeye çalışırsa anayasal bir suç işlemektedir.
Biz Türkiye Deri-İş Sendikası olarak buradaki sendikalaşma mücadelesinin basın, kamuoyu, demokratik kitle örgütleri, siyasal partiler ve en önemlisi de sendikalarımız tarafından sahiplenilmesini ve desteklenmesini bekliyoruz.
Türkiye Deri-İş Sendikası
Belediye-İşten işçi sınıfına yakışır davranışa çağrı...
24 Mayıs 2000 tarihli basın açıklamasına katılmayan işçi arkadaşlarımızın dikkatine!..
(...)
Peki sen, eyleme gelmeyen arkadaş!..
Bu ücretle 2 yıl daha çalışacak mısın? Ya da bu ücret bana yeterlidir diyebilir misin? Benim ekmeğim büyütülmesin, kira sorunum yok, sağlık sorunum yok, çocuk okutma sorunum yok, ben insan gibi rahatça yaşıyorum, diyebiliyor musun?
Eyleme katılmayarak hem kendine hem de iş arkadaşlarına ne kadar zarar verdiğinin farkında mısın? Yarın, alınan ücretten hiçbir katkın olmamasına rağmen, aynı ücreti alıyor olman seni hiç rahatsız etmeyecek mi? Bu davranışınla işçi arkadaşının işine sebep olacağını ve sıranın bir gün size geleceğini düşünmüyor musun?
Sonuç olarak vicdanında insana dair bir ses varsa onu dinlemeni, kendinle yüzleşmeni ve arkadaşlarının yüzüne bakarken hiçbir utancı yaşamadan ekmeğine sahip çıkan bir işçi gibi düşünmeni istiyoruz. Bu iyiniyetli çabamız neticesinde uyarılarımızı dikkate almaz da aynı hatanın tekrarı durumunda, sendikaya olan üyeliğiniz bizim için tartışma konusu olacaktır. Bu, en çok da işçi arkadaşlarımızın arzusudur.
Umut ediyoruz ki; eylem kırıcısı olduğun için sendikadan ihraç edildim, gibi haklı bir gerekçeyi anlatırken sıkıntı çekmezsin. Çocuklarına bile izah edemezsin bunu. Unutma ki, senin bu durumun yarın olası bir grevde işverene büyük bir cesaret olacaktır. Geriye tek bir yol kalır, işveren zam vermek istemiyor, siz de almak için bir şey yapmıyorsunuz.
Bu davranışınızla yalnız kendinize değil tüm işçilere zarar vermiş olacaksınız. Bu olumsuz tavrınızı bir kez daha gözden geçirin, örgütlülüğünüze, sendikanıza ve sözleşmenize sahip çıkarak işçi sınıfına yakışır davranışlar bekliyoruz sizlerden.
Zorunlu tasarruf kesintilerinin gaspına karşı eyleme 3500 emekçi katıldı
Zorunlu tasarruf kesintilerinin gaspına karşı, İzmir Emek Platformu tarafından, 8 Haziran günü saat 18:00de Konak Meydanında kitlesel bir basın açıklaması yapıldı. Türkiye çapında merkezi bir yapısı olan Emek Platformunun ayağı olan bu bileşenin hazırladığı eylemde, Türk-İş organizasyon sürecinde de yer almadan, yalnızca temsilcilik düzeyinde katıldı. Alanda Türk-İşe bağlı sendikalardan sadece TÜMTİS bulunmaktaydı. Eylemi DİSK, KESK, TMMOB, Tabip Odası ve Diş Hekimleri Odası organize etti.
DİSKe ve KESKe bağlı sendikalar iki ayrı noktadan yürüyerek Konak alanına girdiler. Yaklaşık 3500 işçi ve emekçinin katıldığı eylemde; Direne direne kazanacağız!, Yaşasın sınıf dayanışması!, Zafer direnen emekçinin olacak!, Yılgınlık yok, direniş var!, Onurlu emekçi hesap soruyor!, Yüklen emekçi kazanacaksın!, İşçi-memur elele genel greve!, Genel grev genel direniş!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Faşizme karşı omuz omuza! sloganları atıldı. Gelen destek mesajlarının isimleri okunurken tutsak analarına da yer verilmesi olumluydu.
Emek Platformu adına kürsüden konuşma yapan DİSK Ege Bölge temsilcisi ve Emek Platformu dönem sözcüsü Musa Çam; Bizleri sermayenin insafına terkederek, kazanılmış haklarımızı yoketmeye kalkanlara karşı mücadele vermek zorundayız. Birliğimizden aldığımız güçle bu mücadeleyi vereceğiz. dedi.
Yaklaşık 1 saat süren eylem basın metninin okunmasının ardından bitirildi.
DİSKten 15-16 Haziran Direnişinin eylemi
15-16 Haziran Direnişinin 30. yıldönümünde, İzmirde DİSK tarafından bir eylem örgütlendi. Alsancakda bulunan DİSK binasından yine Alsancakta bulunan Çalışma Müdürlüğüne kadar yapılan yürüyüşle başlayan eylem yaklaşık yarım saat sürdü.
Eyleme 100 civarı insan katıldı. Sefalete teslim olmayacağız!, İMF: İşsizlik, pahalılık, zam zulüm demektir!, Zorunlu tasarraflarımızı gasp ettirmeyeceğiz!, Yaşasın 15-16 Haziran direnişimiz! vb. dövizlerin taşındığı eylemde ayrıca Kahrolsun İMF, kahrolsun emperyalizm!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Yaşasın 15-16 Haziran direnişimiz! gibi sloganlar atıldı.
Devrim ve demokrasi şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başlayan eylemde, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Musa Çamın okuduğu basın metninin ardından, sendika temsilcileri, sendikalar yasasındaki değişiklikle ilgili Çalışma Müdürlüğünde sorumlu müdürle görüşmeye gittiler. Bu sırada eylemciler türkülü, sloganlı, alkışlı oturma eylemi yaptı. Görüşme sürerken 15-16 Haziran Direnişinin tarihi, bir sendika yetkilisi tarafından işçilere anlatıldı. Yapılan görüşmenin ardından eylem bitirildi.
|