İhale mi, talan mı?
Irak yeniden yapılandırılıyor!
ABD Iraktaki işgalini siyasal, sosyal ve ekonomik anlamda sürdürmeye devam ediyor. Ekonomi alanında yeni ihalelerin alımı, petrol yataklarının ve diğer doğal kaynakların yağması, tekellere peşkeş çekilmesi söz konusu. ABD, dizginlenemeyen sömürüsünü yalnızca kitleler üzerinde doğrudan baskı kurarak değil, bölgeyi tümden yağmalayarak sürdürmekte kararlı gözüküyor; uzun vadede planlarını buna uygun yapıyor. Ancak orada ABDyi dizginlemeyi bilecek ve tüm planlarını boşa çıkaracak onurlu bir halk da var.
Irakın 2004 bütçesi ve beraberinde
açıklananlar
ABD, yapmış olduğu uzun hesaplara göre Irakı şekillendirmeye başlayalı çok oldu. Çok fazla geçmişe gitmeden yapılan hesaplara bir göz atalım... Irak Geçici Hükümet Konseyi Ekonomi Bakanı tarafından 13 milyar dolarlık 2004 yılı bütçesi açıklandı. Bütçedeki gelir kaynaklarının önemli kısmını petrol gelirleri ve yabancı ülkelerden beklenen yeniden yapılandırma yardımları oluşturuyor. Bu yardım diye masumca kamuoyuna duyurulan talanda başı çeken ABDnin yanı başında, her zamanki işbirlikçileri olan Türkiyeden kapitalistler, Irak pastası karşısında ağzının suyu akan sermaye çevreleri var.
Ancak onlara geçmeden önce, dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da, bütçede Irakın geleceğinin özelleştirme ve açık pazar stratejisi üzerine kurulacağını dile getiren açıklamalar. Yeni bütçede kamu teşebbüslerine pay ayrılmıyor. Bu karara göre, 1 Ocak 2004 tarihinden itibaren, devlet işletmelerinde çalışanların ücretleri direkt olarak bütçeden karşılanmıyor, işletmelerin gelirlerinden temin edilmesi bekleniyor. Böylece devlet işletmeleri kâr edemediği gerekçesiyle işçi ücretlerini ödememe yoluna gidebilecekler. İşçi ücretleri ödenmiş olsa dahi özel sektör karşısında kamu işletmelerinin beli bükülecek ve devlet kurumları birer birer kapatılmaya doğru gidecektir. ABDnin liberal politikalarını dayatmadaki tecrübesini bilmeyen bir kişi, bu söylediklerimizi spekülatif olarak yorumlayabilir. Anak ABD tarihi birçok olayda bu tür olayların benzerlerine tanıklık etmiştir.
Günümüzün emperyalist taktiklerinin de yetersiz kaldığı yerde ortaçağın en kaba sömürü biçim ve yöntemleri geri geldi. Aynı bütçe açıklamasında, ABDden yaklaşık 20 milyar dolarlık fon sağlanacağı da belirtilmişti. Bu demek oluyor ki ABD, Irakı işgal ederek belki de şu ana kadarki en büyük yatırımını yapmayı planlıyor. Öte yandan, ABDnin ilk dönemde yabancı şirketlere ilgisiz davrandığını ve bütün pastanın ABDli şirketler tarafından paylaşılacağı imajının oluştuğunu anlatan bir sermayedar, bu politikada değişiklik olduğunu, şu anda Iraka yabancıları çekmeye çalıştıklarını söylemişti. Nedense güvenlik sorununun arttığı dönemlerde böyle bir değişikliğe giden ABDnin herşeye rağmen ipleri elinden bırakmaya niyetli olmadığı da yapacağı yatırıın büyüklüğünden anlaşılıyor.
Türkiyedeki pay kapma yarışı
Irak pastasından yabancı yatırımcılara da pay verme stratejisi kendini göstermeden Türkiyeden sesler yükselmeye başlamıştı bile... 2004 yılına girmek üzereyken Sabancı Holding, bölge ülkelerinde aktif hareket edebilmek adına Irakta bir irtibat bürosu kuracağını duyurmuştu. Ocak ayı başlarında ise 38 Türk şirketi, ABD tarafından Ammanda düzenlenen Outreach 2004 Ticaret Fuarına götürüldü. Türk şirketleri Irak ve ABD şirketleriyle buluştu, Irakta yapılacak iş ortaklıkları görüşüldü.
Irakta iş yapmak isteyen Türk sermayedarlarının hevesi artarak devam etti. Ankara Sanayi Odasında düzenlenen Irakta İş Yapma Seminerine 130 Türk kapitalisti 50şer dolar ödeyerek katıldı ve ABDlilerden parayla nasihat dinlemiş oldular. Burada, işadamlarına kendi güvenlik şirketini kendilerinin bulmalarının daha iyi olacağı söylendi. Bazı firmalar tarafından Irakın yeniden yapılandırma ihalelerine katılabilmek için ABDli şirketlerle ortaklık kurma şartı koşuldu.
Bunlara rağmen Irak pastasına gözünü dikmiş Türk kapitalistlerinin ağızlarının suyu aktı. Iraktaki 18.6 milyar dolarlık ihale pastasının ilk dilimi için ön teklifler alındı, ihalelere 55 Türk firması teklif verdi. Türk firmaları pastadan 6 milyar dolarlık pay bekliyor ve kendilerini diğer firmalara karşı çok büyük rakip olarak görüyorlar. ABDnin bu yerli işbirlikçileri şimdi yaltaklanmalarının sonucunu almayı bekliyor.
Öte taraftan ihale programı savaşa destek vermeyen Almanya, Fransa ve Rusya gibi ülkeleri dışarıda bırakıyor. ABD, İrana ambargo uyguluyor ve Suriye ile de üstü kapalı bir ambargo içinde.
Başrollerde yine ABD
Bunlar bir yana, ihale kavgasının başını yine ABD çekiyor ve parsayı da o topluyor. Bu seminerlerden ve görüşmelerden sonra gelen taze haberler bunu gösteriyor:
ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheneynin geçmişte yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Halliburton, Irakın yeniden yapılandırmasında 1.2 milyar dolarlık bir ihale daha kazandı. Halliburtonun iştiraki Kellog Brown and Rootun (KBR) aldığı ihale, iki yıllık süre için Irakın güneyindeki petrol yataklarının inşasını, bakımı ve ticaretini içeriyor (...) Ayrıca Irakın kuzeyindeki petrol yataklarının inşası ve ticareti için 800 milyon dolarlık bir başka ihaleyi de Amerikan Parsons ile Avusturyalı Worley şirketlerinin oluşturduğu bir konsorsiyumun kazandığı açıklandı...
İhalelerin kazanılmasından bahsediliyor. Oysa bu ihale yarışı hiç başlamadan kazananın kim olacağı çok açık. ABD Irakta tam hükümranlığını kurma hesapları içinde. Ancak her günün doğuşuyla ve gelen haberlerle de sarsılıyor. Yapılan iş görüşmelerinin, toplantıların ardından Iraktan bir haber daha geliyor: ABD askerleri vuruldu, bölgede güvenlik sorunu artarak sürüyor.
ABD, Vietnam sendromunu bir kez daha en korkunç boyutuyla yaşıyor. Irakta, Filistinde direniş sürüyor. Emperyalist efendiler ihaleleri kazanma hesabı yaparken, dünyanın lanetlileri dünyayı yeniden kurmak için gereken zaferlerin hazırlıklarını yürütüyor.
Konya Selçuk Üniversitesinde faşist zorbalık!
Konya Selçuk Üniversitesinde kendilerine vatansever diyen bir grup faşist öğrenci ve polis işbirliği ile bir üniversiteye yakışmayacak olaylar gerçekleştirilmektedir. Bu halk düşmanları üniversitede terör estirmektedirler.
Siyasi düşünmeyen sıradan öğrenci arkadaşlara dahi çeşitli bahaneler uydurularak tehdit ve şiddet uygulanmaktadır. Bu boş ve bilinçsiz insanlar polisin de desteği ile insanların üstüne kışkırtılmaktadırlar. Öğrencilere zorla şenlik biletleri, faşist dergiler satmaktadırlar. Üniversite kantinlerinde ağalık sistemi oluşturmuşlardır. Kendilerine ait masalar kurarak bu masalarda açıktan açığa faşizm propagandası yapmaktadırlar ve rektörlük tarafından da destek görmekteler. Karşılarında devrimci bir oluşum olmaması hareket alanlarını daha da genişletiyor ve onları cesaretlendiriyor. Azgınlıkları o derecededir ki, kendilerini destekleyen ama ufak sürtüşmeler yaşadıkları fakülte dekanlarına dahi saldırıyorlar.
Tüm bu olanlara karşın devrimciler, devrimci bir duruş sergileyeceklerdir. Şu an için yetkin bir devrimci oluşum olmaması hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmez. Biz devrimcilerin amacı sistemin köpekleri ile değil, kendisi ile uğraşmaktır. Kimin vatansever olduğu açıkça ortadadır. Konya Selçukta devrimci yapılanma başlamıştır. Bu Amerikan uşaklarından kaba şiddete dayalı bir hesap değil, siyasal bir hesap sorulacaktır.
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Ya barbarlık, ya sosyalizm!
|