Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Şubat 2004
Sayı: 69
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Yasa tasarısını püskürtmek için alanlara!
  YÖK yasası çıkmazı
  Teziç'in "aile fotoğrafı" gençliği temsil edemez!
  Sırada YÖK yasa tasarısı var!
  Açlık grevi sürecindeki eylem ve etkinlikler...
  Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
  Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
   Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
  Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
  Bir dönemin ardından...
  NATO: Emperyalist saldırganlık ve savaşın kurumsallaşması
  6. Filo'yu unutmayın!
  "Her alanda ve her düzeyde devrimci seferberlik!"
  Gençlik hareketinin sorunları...
  Gençlik içerisinde reformizmin etkisi ve görevler
  Taşra üniversiteleri ve Teknokentler
  Okullarda "demokrasi" oyunu!
  "Bayram bizim sokağa da gelecek!"
  Üniversite-AŞ'de yurt yaşamı
  Irak yeniden yapılandırılıyor!
  Kendi tarihini kavgayla yazan halk!
  ABD emperyalizmi/1
  Gerçekler devrimcidir!
  14 Şubat: Vitrinlerde satılan sevgiler
  "Seni halk adına ölümü mahkum ediyorum!"
  Oyun yazarının türküsü!
  1848 Şubat Devrimi ve şanlı Haziran Ayaklanması... "Umutsuzluğun devrimi"
  Bir toplu katliam belgeseli: Carandiru



 
 
Üniversite-AŞ’de yurt yaşamı

Yüzlerce kişiyle aynı binada oturuyor, bir kısmı ile selamlaşıyor ve sadece birkaçı ile konuşup bir şeyler paylaşıyoruz. Küçücük bir odaya dünyanın parasını verip, mümkün olduğu kadar az sayıda kişiyle aynı odada kalmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ortaklaşa kullanılması gereken çamaşır makinesi, mutfak, tuvaletler vs., çok kötü kullanıldığı için çoğu kez kullanamıyoruz. Çoğu zaman yurdumuzun Üniversite-A.Ş.’nin mantığına nasıl da hizmet ettiğine şaşıyoruz.

Yurtlar şehir dışından okumaya gelen binlerce öğrenciye barınma olanağı sağlamak amacıyla kuruluyor. Doğası gereği ortak yaşamı zorunlu kılıyor. Fakat öğrenci gençliğin içinde debelenip durduğu derin yalnızlaşma sonucu, bu ‘ortak’ yaşam hiçbir zaman ortak olamıyor.

Aynı odada kalan kişilerin bile birbiriyle çok az iletişim kurduğunu düşünürsek, yurdun bütününde ortaklaşmanın zorluğunu anlarız. Basit oda kuralları için bile birbirine giren, oda ışığının kapatılma saati sorununu bile idareye yansıtan öğrencilerin kaldığı yurtlarda, akşam saatlerinde mutfakları kullanmak mümkün olamıyor. Çünkü yurt sakinleri o mutfağı kendilerinden başka birilerinin de kullanacağının ayırdında değiller ya da o mutfakları ve odaları her gün temizleyen birilerinin olduğunun. Yurtların temizliğini sağlayan kişiler de bu durumdan oldukça şikayetçi ve her seferinde onlardan “Evlerinde de mi böyle davranıyor bunlar!” yakınmalarını duymak mümkün. Yurt emekçilerinin bir başka derdi ise en basit selamlaşmaların, kolay gelsinlerin kendilerinden esirgenmesi, sanki orada yokmuşlar, sabahtan akşama u&crren;raşmıyorlarmış gibi davranılması.

Bütün bunlar aslında insanların nasıl da sadece kendileri için, kendi kendilerine yaşadıklarının bir göstergesi. Onlar için hayat kendi çevrelerinde dönüyor. Bu yüzden herşey onların istedikleri gibi olmalı. Herkesin sadece benim dediğim olsun demesi, sürekli oda değiştiren seferi sayısının her geçen gün artması, oda içi kavgaların koridorlara taşması ve avaz avaz bağıranlara kimsenin en ufak bir tepki göstermemesi, bencilleşmenin en açık göstergesi.

Bütün bunlara bir de bu yurtlardaki siyasi çalışmanın sınırlılığı, yalnızca belirli sayıda insanın bildiri dağıtması, odaları dolaşması eklenince; “Bu bildirileri dağıtmanız yasal değil!” ya da “Bizi rahatsız ediyorsunuz, ders çalışıyoruz!” gibi tepkilerle karşılaşmanız doğal bir hal alıyor. Her gençlik grubunun düzenli çalışma yaptığı, insanlarla konuştuğu, ortak yaşamın nasıl olması gerektiğinin her gün bizzat yaşanarak gösterildiği yurtlarda siyasal çalışma yürütmek de kolay olur, komiteler oluşturmak da.

Günümüzde yurtlarda kalan öğrencilerin, sadece dersleriyle ilgilenmesi ve vize-final dönemlerinde yurtların ölü şehir görüntüsüne bürünmesi ise yurt yaşamının doğal bir parçası olmuş durumda. Böyle dönemlerde insanlara hiçbir şey anlatmak mümkün olmadığı gibi, konuşacak birilerini bulmak bile başlı başına bir sorun.

Bütün bu darlığı ve sorunları aşmak için yurtlardaki çalışmalara hız vermeli ve bu alanda yapabileceklerimize eğilip yeni iletişim olanakları yaratmalıyız. Yeni dönemde bu tür çalışmalar, birçok üniversitede oldukça önemli bir yerde duran yurtların öğrenci hareketinin mevzileri haline gelmesini sağlayacaktır.

J. Bafra