Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Şubat 2004
Sayı: 69
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Yasa tasarısını püskürtmek için alanlara!
  YÖK yasası çıkmazı
  Teziç'in "aile fotoğrafı" gençliği temsil edemez!
  Sırada YÖK yasa tasarısı var!
  Açlık grevi sürecindeki eylem ve etkinlikler...
  Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
  Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
   Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
  Soruşturma ve yasa karşıtı eylemlerden...
  Bir dönemin ardından...
  NATO: Emperyalist saldırganlık ve savaşın kurumsallaşması
  6. Filo'yu unutmayın!
  "Her alanda ve her düzeyde devrimci seferberlik!"
  Gençlik hareketinin sorunları...
  Gençlik içerisinde reformizmin etkisi ve görevler
  Taşra üniversiteleri ve Teknokentler
  Okullarda "demokrasi" oyunu!
  "Bayram bizim sokağa da gelecek!"
  Üniversite-AŞ'de yurt yaşamı
  Irak yeniden yapılandırılıyor!
  Kendi tarihini kavgayla yazan halk!
  ABD emperyalizmi/1
  Gerçekler devrimcidir!
  14 Şubat: Vitrinlerde satılan sevgiler
  "Seni halk adına ölümü mahkum ediyorum!"
  Oyun yazarının türküsü!
  1848 Şubat Devrimi ve şanlı Haziran Ayaklanması... "Umutsuzluğun devrimi"
  Bir toplu katliam belgeseli: Carandiru



 
 
Emperyalistler ve işbirlikçileri,

6. Filo’yu unutmayın!

60’lı yılların sonu gençliğin anti-emperyalist mücadelesinin dünya ve Türkiye’de doruk noktasına çıktığı dönem olmuştur. Emperyalizmin başta Vietnam olmak üzere tüm ezilen dünya halklarına karşı başlattığı saldırılarında bir yenilgiler dönemi yaşaması bunun en önemli sebebidir. O yıllarda İstanbul’a demirlemeyi adet edinmiş 6. Filo da Türkiye’deki eylemlerin hedefi haline gelmiştir. 6. Filo’ya karşı yapılan eylemler ‘68 kuşağının simgesi olmuştur. Bu eylemler, gençliğin emperyalizme duyduğu kinin tarihteki en canlı örneklerindendir.

Türkiye’de yapılan ilk eylem 6. Filo’nun İstanbul’a ilk gelişi olan ‘67 Haziran’ında olmuş, 10 bin kişi Beyazıt’tan Taksim’e, oradan da Dolmabahçe’ye geçip burada dikili olan ABD bayrağını indirmiştir. Bu eylemle ağır moral çöküntü yaşayan ABD askerleri, 11 Şubat 1968’de tekrar geldiklerinde devrimci gençlik tarafından bu kez denize dökülmüşlerdir. Gençlik işgalcileri kovup bağımsızlık arzusunu devrimci şekilde dile getirmiştir. Ancak emperyalistler Türkiye’deki işbirlikci uşakları sayesinde tekrar tekrar gelmiş ve karşılarında yine gençliğin devrimci öfkesini bulmuştur.

Bu olay üzerine düzen, gençliğin bağımsızlık özlemini bastırmak için uzantıları bugünlere gelen gerici-faşist örgütlenmeleri beslemeye başlamış ve güçlendirmiştir. Bu beslemeler, düzenin diğer katliamcı ve işkenceci yüzü olan polisin de desteğiyle 16 Şubat 1969’da Kartal işçilerinin organize ettiği “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü” mitingine saldırıp iki genç işçiyi katletmiş, yüzlerce kişiyi yaralamıştır. Bu eylemde şehit düşen Turgut Aytaç ve Dursun Erdoğan devrimci mücadelemizde yaşayıp bize güç vermektedir.

Tarihimize “Kanlı Pazar” olarak geçen bu katliamın ardından sanıldığı gibi gençlik geri adım atmamış, fakat aksine eylemler gelişip güçlenmişlerdir. Daha sonrasında yurt ve fakülte baskınları yaşanmış, faşist 12 Mart askeri darbesiyle birlikte baskı had safhaya çıkmış, sürek avı biçimini almış, fakat bütün bunlara rağmen gençlik içinde atılmış mücadele tohumları yeşermeye devam etmiştir. 12 Mart’ın hemen sonrasında gençliğin geniş kitleler halinde katıldığı görkemli halk hareketi ve genel devrimci yükseliş, bunun ifadesidir.

‘68’de gençliğin işçi ve emekçilerle omuz omuza denize döktüğü emperyalist barbarlar, bugün de, başta Irak olmak üzere dünyanın dört bir tarafına sözde barış ve demokrasi getirmek amacıyla vahşice saldırmaktadır. Bizim görevimiz emperyalist savaşa ve işgale karşı yapılan eylemleri, onun kaynağı olan kapitalist sermaye düzenine de yöneltmek, bu iki unsuru birbirinden ayrı düşünmeyip ‘68’de olduğu gibi bu barbarları ülkemizden kovmak ve kapitalizmi yıkarak yerine tek alternatifi olan sosyalizmi kurmak olmalıdır.

Bu mücadelede biz genç komünistler olarak her zaman en önde olmalı, önderlik sorumluluğu ile hareket etmeliyiz.