Emperyalistler ve işbirlikçileri,
6. Filoyu unutmayın!
60lı yılların sonu gençliğin anti-emperyalist mücadelesinin dünya ve Türkiyede doruk noktasına çıktığı dönem olmuştur. Emperyalizmin başta Vietnam olmak üzere tüm ezilen dünya halklarına karşı başlattığı saldırılarında bir yenilgiler dönemi yaşaması bunun en önemli sebebidir. O yıllarda İstanbula demirlemeyi adet edinmiş 6. Filo da Türkiyedeki eylemlerin hedefi haline gelmiştir. 6. Filoya karşı yapılan eylemler 68 kuşağının simgesi olmuştur. Bu eylemler, gençliğin emperyalizme duyduğu kinin tarihteki en canlı örneklerindendir.
Türkiyede yapılan ilk eylem 6. Filonun İstanbula ilk gelişi olan 67 Haziranında olmuş, 10 bin kişi Beyazıttan Taksime, oradan da Dolmabahçeye geçip burada dikili olan ABD bayrağını indirmiştir. Bu eylemle ağır moral çöküntü yaşayan ABD askerleri, 11 Şubat 1968de tekrar geldiklerinde devrimci gençlik tarafından bu kez denize dökülmüşlerdir. Gençlik işgalcileri kovup bağımsızlık arzusunu devrimci şekilde dile getirmiştir. Ancak emperyalistler Türkiyedeki işbirlikci uşakları sayesinde tekrar tekrar gelmiş ve karşılarında yine gençliğin devrimci öfkesini bulmuştur.
Bu olay üzerine düzen, gençliğin bağımsızlık özlemini bastırmak için uzantıları bugünlere gelen gerici-faşist örgütlenmeleri beslemeye başlamış ve güçlendirmiştir. Bu beslemeler, düzenin diğer katliamcı ve işkenceci yüzü olan polisin de desteğiyle 16 Şubat 1969da Kartal işçilerinin organize ettiği Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü mitingine saldırıp iki genç işçiyi katletmiş, yüzlerce kişiyi yaralamıştır. Bu eylemde şehit düşen Turgut Aytaç ve Dursun Erdoğan devrimci mücadelemizde yaşayıp bize güç vermektedir.
Tarihimize Kanlı Pazar olarak geçen bu katliamın ardından sanıldığı gibi gençlik geri adım atmamış, fakat aksine eylemler gelişip güçlenmişlerdir. Daha sonrasında yurt ve fakülte baskınları yaşanmış, faşist 12 Mart askeri darbesiyle birlikte baskı had safhaya çıkmış, sürek avı biçimini almış, fakat bütün bunlara rağmen gençlik içinde atılmış mücadele tohumları yeşermeye devam etmiştir. 12 Martın hemen sonrasında gençliğin geniş kitleler halinde katıldığı görkemli halk hareketi ve genel devrimci yükseliş, bunun ifadesidir.
68de gençliğin işçi ve emekçilerle omuz omuza denize döktüğü emperyalist barbarlar, bugün de, başta Irak olmak üzere dünyanın dört bir tarafına sözde barış ve demokrasi getirmek amacıyla vahşice saldırmaktadır. Bizim görevimiz emperyalist savaşa ve işgale karşı yapılan eylemleri, onun kaynağı olan kapitalist sermaye düzenine de yöneltmek, bu iki unsuru birbirinden ayrı düşünmeyip 68de olduğu gibi bu barbarları ülkemizden kovmak ve kapitalizmi yıkarak yerine tek alternatifi olan sosyalizmi kurmak olmalıdır.
Bu mücadelede biz genç komünistler olarak her zaman en önde olmalı, önderlik sorumluluğu ile hareket etmeliyiz.
|