Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Ağustos 2003
Sayı: 63
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Amerikan jandarması olmayacağız!
  ÖSS sendromu bitmiyor!
  Eğitim hakkımıza bir saldırı aracı: Yaz okulları
  Yıldız Teknopark AŞ kuruldu!
  Okullarımızı satmak istiyorlar...
  Özel Okulları Destekleme Projesi ve Uluslararası Ortak Lisans Programları...
  Çuval ABD'nin "bağımsızlık ve demokrasisi"dir!
  Genç komünistlerin bölge faaliyetlerinden...
  İşgalci ABD'ye destek, Ortadoğu halklarına ihanettir!
  Genç işçilerle kölelik yasası ve Irak'a asker gönderme üzerine konuştuk...
  Sanayi sitelerinden...
  Genç bir komünistin bir günü...
  Üniversite sermaye işgali altında!
  Şovenizm ve saldırgan milliyetçilik!..
  "Pozitif milliyetçilik"...
  Kurtuluş yok tek başına!
  Reklamlarla dayatılan...
  Ya da bir kutu kızıl boyayala dünyayı tüm renklere boyayın!
  "Dünyayı değşitirin, çünkü değiştirmek gerekiyor"
  Geçmişten bugüne halk ozanlarımız
  Alternatif bir dünya için kendi alternatif devrimci sanatımızı yaratalım
  "Yağmurları temizlemeli çocuklar yine koşabilsin yağmurların içinde..."
  Ayak sesleri...
  Okur mektupları



 
 
Ayın yazarı ve romanı:

Jack London ve “Demir Ökçe”

Geçen ay Nasıl Yapmalı ile başladığımız roman okuma ve değerlendirmelerimizi gençlik sayfalarına yansıtma önerimize bu ay da Jack London’ın Demir Ökçe isimli romanı ile devam ediyoruz. Amerikalı devrimci yazar Jack London’ın bu yapıtı kullandığı değişik yazım tekniği ve Amerikan edebiyatında çok sık işlenmeyen konusu ile dikkat çekiyor. Okurlarımızdan temel önemde bir devrimci edebiyat yapıtı olan Demir Ökçe’yi okuyup, düşünce ve yorumlarını aşağıdaki e-mail adresine göndermelerini bekliyoruz:

eg_kultur@yahoo.com



“Nasıl Yapmalı” üzerine...

Ekim Devrimi öncesi Rusya’da gerçek bir aydın olan Çernişevski’nin yarattığı bir dünyanın yansıması Nasıl Yapmalı... Bu romandaki insan ilişkileri çağın çok ötesini yansıtıyor. Ancak bence yazarın çizmek istediği toplumsal duyarlılığa sahip insan portreleri birçok yönden eksik kalmış. Yani kurulan atölyeler karakterlerin topluma yabancılaşmalarını engelliyememiş.

Bütün bunlara rağmen çok beğenerek okudum. Özellikle yazarın okuyucuya yönelttiği dışarıdan müdahaleler okuyucunun romana yabancılaşıp, roman hakkında düşünmesini sağlıyor. Yani yazar, insanların kendilerini romana kaptırıp, bir an önce bitirmeleri yerine, romandaki dünyaya sorgulayan gözlerle dışardan bakmalarını istiyor.

Sonuç olarak bence insan ilişkileri üzerine yazılmış güzel bir roman...

A. Yıldız/İstanbul

***

Ben yaklaşık dört yıldır Ekim Gençliği’ni düzenli olarak takip eden bir okurum. Geçen sayıda Ekim Gençliği Kültür Sanat Komisyonu’nun yaptığı çağrı ile ilgili düşüncelerimi iletmek istiyorum. Böyle bir girişimin Ekim Gençliği’ne canlılık getireceğini düşünerek kitapla ilgili düşüncelerimi sunmak istiyorum.

Nasıl Yapmalı’yı okuyalı sanırım bir yıl oluyor. Sizlerin sayesinde bu kitabı bir daha gözden geçirme fırsatı buldum. Fakat benim ilgimi kitaptan daha çok Çernişevski’nin öyküsü çekti. Kitabı çok beğendiğimi söyleyemem. Fakat kendi döneminde değerlendirildiği ölçüde Çarlık Rusyası koşullarında çok ileri bir kitap. Çernişevski’nin tanımladığı “yeni insan”, ne mutludur ki aynı topraklarda yaşam bulmuş, aynı dönemde işçi sınıfı büyük bedeller ödeyerek iktidarı elinde tutmuş, fakat burada sayamayacağımız nedenlerle sosyalizm restorasyonla sonuçlanm
ıştır. Geriye ise çok muazzam tarihsel bir birikim bırakmıştır.

Çernişevski’nin romanındaki yeni insan elbette komünist insandır. Döneminin gözlüklerini kolayca çıkarabilen bir yazar olarak önümüze geliyor Çernişevski. Haksızlığa uğruyor. Tıpkı Tolstoy’un haksız eleştirileri gibi. Tüm hayatı mücadelede ve hapisanede geçiyor.

Romanın iki cilt olması ve dönemin çıkar ilişkilerinden aile ilişkilerine kadar çok iyi anlatımlarda bulunması, ayırt edici özelliklerinden. Çernişevski’nin tiplemeleri gerçekten başarılı. Para hırsından deliye dönmüş Vera Pavlona’nın annesi, tipik bir sistem kadınını ortaya koyuyor. Sütlü kahvenin bile hesabının yapıldığı dönemler ise Rusya’nın gerçekliğini gözler önüne seriyor.

Bir daha ki kitabı ilgiyle bekliyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

B. Oran/İstanbul



Nikolay Gavriloviç Çernişevski

12 Temmuz 1828 de Saratov’da bir papaz çocuğu olarak doğdu. 1846’da Petersburg Üniversitesinde Yüksek öğrenime başladı. Özellikle bu yıllarda, 1848 Avrupa devrimlerinin Rusya’da da devrimci bir gelişmeyi mayalamaya başladığı bir dönemde, Çernişevski’de bu fikir ve eylemlerden etkilenmeye başladı. Çernişevski Petersburg’da Dil ve Tarih bölümünde kendi düşünce yapısını geliştirmeye başladı. Materyalist dünya görüşü ve ekonomi konularında kendini geliştirmeye çalıştı.

1853’te Petersburg’da Anayurt dergisinde yazmaya başladı. Daha sonra ise ekonomi, felsefe, tarih, siyaset ve edebiyat gibi birçok dalda makalelerini yayınlayacağı Çağdaş dergisine geçti. Bu dergi kısa bir süre çıkmasına karşılık neredeyse tüm devrimci potansiyeli çevresinde toplamıştır.

Marks o dönem Çernişevski’nin yapıtlarını heyecanla okumuş ve onu “Büyük Rus bilgini” olarak nitelemiştir. Marks, Çernişevski’nin eserlerinin ve siyasal çalışmalarının, Rusya’yı çağın toplumsal ve siyasal hareketiyle bütünleştirdiğini söylemiştir. (Lenin’in de gerçek bir Çernişevski hayranı olduğunu bu arada belirtelim.)

Çernişevski bu dönemde, Rus devrimci düşüncesinin bir dönemini etkileyecek olan “Narodnizm”in ideolojik politik kökenini, bir diğer Narodnik Herzen’le beraber attı. 1854’te yayınlanan “Adressiz mektuplar” adlı makalesi çarlık sansürü tarafından yasaklandı. Bu dönemle beraber Çernişevski 1861 Reformlarının içyüzünü ve Çarlığın gerçek yüzünü kitlelere anlatmaya çalıştı ve kitleleri çarlık düzenine karşı ayaklanmaya çağırdı.

Çalışmalarını çarlık baskısı ve sansürü nedeniyle yeraltından yürüten Çernişevski, hayatı boyunca gelişecek olan bir köylü devrimi düşüncesini kararlılıkla savundu. Çernişevski’nin devrimci faaliyetleri karşısında Çarlık da Çernişevski’yi durdurmak için baskısını arttırdı. Ve 7 Haziran 1862’de yakalanarak Petropaviosk kalesine kapatıldı. 19 Mayıs 1864 Mrtninsky meydanında Çernişevski’nin halkın önünde pişmanlığını belirtmesi için bir tören düzenlendi. Ancak o çarlık karşısında diz çökmektense ömür boyu zindanda kalmayı tercih etti.

Sibirya’da 20 yıl kürek cezasına mahkum edildi. Tüm bu zaman boyunca yorulmak nedir bilmeden çalışmalarına devam etti. 1883’te 1 yıl Sibirya’dan ayrılmasına izin verildi. O ise bu yılı yazınsal faaliyetlerini hızlandırmak için bir fırsat haline getirmeye çalıştı. Ancak yazması gene yasaklandı. Gene de birçok konuda yüzlerce makale yazdı. Makalelerin çoğu “Andreyev” adıyla yayınlandı. Diğer çalışmaları ise ölümünden sonra gün ışığına çıktı. Tüm bir dönemin devrimci hareketine yön veren ve hatta o dönem hakkında, “Onun habersiz olduğu ya da yönlendiriciliği dışında tek bir devrimci faaliyet yapılmamıştır” denilen bu büyük fikir adamı ve devrimci, 17 Ekim 1889’da doğduğu kentte yaşama gözlerini kapadı.