10 yaşında bir çocuk denildiğinde bir insanın aklına ne gelir? Gülmek, oynamak, eğlenmek ve hayatın zorluklarından uzak bir biçimde yaşamak herhalde. Hayır! Artık günümüzde 10 yaşında bir çocuk denildiğinde, aklımıza, günde 10 saat çalışan, her türlü hakaret ve dayağa katlanmak zorunda olan ucuz işgücü geliyor. Sermaye işçi ve emekçilerin emeklerini azgınca sömürdüğü yetmiyormuş gibi şimdi de işçi ve emekçi çoçuklarını bir sömürü kaynağı olarak kullanıyor. Bütün insani değerlere yabancı olan ve her şeyi sadece metadan ibaret gören bu sistemden de başka ne beklenebilir?
Yukarıda sözünü ettiğimiz, 10 yaşında küçük bir işçi olan Alinin hayatı. Röportaj yapmak için gitmiştik Alinin yanına. Adananın yakıcı sıcağında döküm sektöründe çalışıyordu. Alinin çıplak ayakları ve yüzü simsiyah oluştu. Aliye kendisiyle konuşmak istediğimizi söyledik. İlk önce büyümüş de küçülmüş bu emekçi çocuk, şu anda işim var, konuşamam dedi. Aslında bu geri çevirme, işinin olmasından çok ustası kızabileceği içindi. Ustasından izin aldığımızı söylediğimizde konuşmayı kabul etti ve konuşmaya başladık. 10 yaşında olduğunu ve ilkokul dördüncü sınıfa gittiğini söylüyordu. Okulların kapanmasıyla beraber başlamış çalışmaya. Sabahları 7de kalkıyor, 8de işe başlıyor ve akşam 6da da payds ediyor. Ali sadece pazar günleri çalışmıyor. Kendisini çalışmak zorunda görüyor. Çünkü babası çöp toplayarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyor ve bu kazançla toplam 7 kişiye bakmak zorunda. Aslında Alinin 6 kardeşi varmış, ikisini küçükken sağlık problemlerinden dolayı kaybetmişler.
Aliye bu işyerinde neler yaptığını soruyoruz? Boyunun iki katı bir kürek gösterek bununla el arabalarına kum doldurup taşıdığını ve torbalara toz doldurduğunu söylüyor. Ustam ne söylerse onu yapıyorum demeyi de ihmal etmiyor. İşyerinde neler yaptığını ise bulunduğumuz yarım saat içinde gözlemleme fırsatımız oldu. Bu süre içinde normal işinin dışında en az 5 defa su doldurmaya gitti. Kitap okuyup okumadığını sorduğumuzda sadece okul zamanlarında ders kitabı okuduğunu söyledi. Zaten okulda da başarılı bir öğrenci değilmiş. Orta ile geçmiş sınıfını. Arkadaşlarıyla beraber hiç oyun oynayıp oynamadığını sorduğumuzda, akşam eve gittiğinde yorgun olduğunu ve uykusunu ancak alabildiğini söylüyor. Yalnızca pazar günleri arkadaşlarını görebildiğini söylüyor.
Evet, Alinin yirmidört saati bunlardan ibaret. Bütün bunlara sadece haftada aldığı 6 milyon lira karşılığında katlanıyor. Kendisini insan emeğinin ve alınterinin sömürüsü üzerine kuran bu sistem ortadan kalkmadıkça daha nice Alilerin emekleri, gelecekleri ve umutları sömürülecek. Alilerin kurtuluşu sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesi ile gerçekleşecek...