Kardeş bir halka sıkılacak ne tek bir kurşunumuz,
ne de emperyalizm için dökülecek bir damla kanımız var!..
Amerikan jandarması olmayacağız!
ABDnin kuyruğunu kaptırdığı Ortadoğu kapanı
Geçtiğimiz dönemde ABDnin tüm dünya ezilenlerine karşı yürüttüğü bir savaşın tanığı olduk. ABD emperyalizmi, içine düştüğü ekonomik ve siyasal bunalımı aşmak için Ortadoğudan başlayarak dünya halklarına savaş açmıştı. Artık namlular tersine çevrilmiş durumda. Zafer kazandıklarını kolayından ifade ettikleri Irakta, her gün konvoylar pusuya düşürülüyor, üsler bombalanıyor ve her gün birkaç Amerikan askeri ölüyor. Anlaşılan o ki, Irak sanıldığı gibi kolayca teslim olmamış, Irak halkı İntifadadan öğrenerek direnmeyi seçmiştir.
Bu durum, ABDyi başlangıçta üzerine hassas bir biçimde titrediği, başkalarıyla paylaşmayı kesinkes reddettiği Irak topraklarını uşak ülkelere açmaya itti. ABD, içine düştüğü duruma rağmen, yanına çektiği ülkelere yağmadan büyük paylar vermek yerine küçük kemiklerle gözlerini boyamakta ısrarlı görünüyor. Fakat Irakta öylesine batağa saplanmış durumda ki, önümüzdeki günlerde elde ettiğinden fazlasını da gözden çıkarabilir. Şimdilik 30 ülke, ABDnin asker isteğine olumlu yanıt verdi. Bunların bir çoğu, sadece sembolik düzeyde asker gönderecek. Bu da demek oluyor ki, ABDli yankilerin yerine işgalin en pis işlerini yapmaya ve elbette ölmeye gitmesi gereken birileri bulunmalı. Bu birileri de insan hayatının petrolden çok daha ucuz olduğuHindistan, Pakistan ve Türkiyeden gönderilecek olan gencecik askerlerdir.
Önce çuval geçirildi, sıra kefende
Anlaşılan uşaklıkta sınır tanımayan Türk burjuvazisi ve onun Amerikancı hükümeti, Süleymaniyede yaşanan olayın faturasını biz gençliğe ödetmek istiyor. Hatırlanacağı gibi, Türk devletinin başına çuval geçirilmesinin ardından bir özür dileme tartışması yapılmış ve gelinen yerde ABDnin özür dilememesi doğal ve meşru ilan edilmişti. Meşru olmayan, bir uşağın efendisinden gizlice girdiği odalarda dolapları karıştırmasıydı ve bunun da bir bedeli vardı. İşte Türk devleti de, Güney Kürdistanda karıştırdığı dolapların bedeli olarak bu ülkenin gençlerinin kanını masaya yatırmaya çalışıyor.
Nitekim ilk günlerin bulanık havası ortadan kalktıkça her şey daha net görünüyor. Iraka asker göndermeyi teklif eden bizzat Türkiyedir, konuyu ilk açan Büyükelçi Uğur Ziyaldır. Elbette ABD, içine düştüğü zor durumda böylesi bir teklifi reddetmemiş ve teklif edilenden fazlasını istemiştir. Türk askeri, istikrarsız bölgede konuşlandırılacak ve en tehlikeli görevleri üstlenecektir. Bu konudaki ayrıntılar da efendi ve uşak arasında bir gerilim yaşanmadan çözülmüştür.
Tezkere krizini bir kez daha yaşamak istemeyen emperyalist efendi, pazarlıkları beceriksizliğinden şikayet ettiği hükümet ile değil, doğrudan ordu ile yürütmektedir. Asker cenazelerinin dönmeye başlayacağı günlerde sorumluluğu sırtından atmaya çalışacak olan ordunun bugünlerde arka arkaya yaptığı açıklamalar, onun bu suç ortaklığındaki konumunu gözler önüne seriyor. Elbette hükümetin en yetkili iki ağzından müjde verirmiş gibi açıklanan haberler, vebali önemli ölçüde bunların üzerine yıkıyor. Ama asıl suçlu apoletlerini insan kanıyla temizletmekten hiçbir dönem çekinmeyen orduve savaştan bir yıl önce ellerini ovuşturarak atılacak kemikleri beklemeye başlayan Türkiye burjuvazisidir.
Düzen cephesinden alınan tutum, atılan sevinç çığlıkları ve savaş naraları ile ortaya konulmuştur. Yıllarca Kürt halkının ve devrimcilerin kanıyla silahlarını yağlayan ordu, kirli savaş yöntemlerini bizzat ABDnin açtığı kamplarda, ABDli komutanlardan öğrenmiştir. Şimdi öğrendiklerini gösterme zamanıdır. Bu sınava yıllardan beri hazırlanan sermaye devleti, borcunu ödeyecek olmanın getirdiği rahatlıkla biz gençleri cepheye sürme heves ve gayretindedir.
Bu kanlı ortaklıkta biz yokuz!
Onlar bu kirli ve kanlı haramilikten kazanacaklarını hesaplarlarken biz kaybedeceklerimizi düşünelim. Gençlik bir yıldır ABDnin emperyalist savaşına ve Ortadoğudaki varlığına karşı ayakta. Biz, emperyalistlerin bölgemizde yürüttükleri kanlı savaşın ortağı olmayı daha baştan reddettik. Onların bölgedeki egemenliklerini korumaları, petrol ve silah tekellerinin karlarını yükseltmeleri için ölmeyi ve öldürmeyi kabul etmedik. Bu haksız savaşın karşısında yer aldık. Şimdi bizleri kardeş Irak halkının haklı savaşını terörle boğmamız için Ortadoğuya sürmek istiyorlar. Ancak bizim tutumumuz açıktır: Tarafımız, direnen Irak halkının tarafıdır; tarafımız, direnerek kendi onurlu geleceğini yaratan halkların tarafıdır.
Bu onursuzluğun bir parçası olmayacağız!
Bugün Irak bataklığına bizleri sürmek isteyenler, yarın da İranda, Suriyede savaşmamızı isteyeceklerdir. Bizim kanlarımızla, Arap, Fars, Türk, Kürt gençlerinin kanlarıyla koruyacakları lanetli saltanatlarını sona erdirmek için Irakta, İranda, Suriyede, Türkiyede ve tüm dünyada gençliğin tek bir seçeneği var: Düzene karşı devrim, kapitalizme karşı sosyalizm! İşte biz cephede kardeşlerimize karşı değil bu bayrak altında yan yana emperyalist haydutlara karşı savaşacağız!
Genç komünistler görev başına!
Biliyoruz ki, böylesi bir savaşta yer almak demek, iki halk arasında uzun yıllar kaybolmayacak bir düşmanlık tohumunu kanlarımızla sulamak demektir. Dışarıda yürütülen savaşlar, eğer aksi bir bilinç ve önderlik yoksa ülkenin içinde milliyetçilik rüzgarlarının esmesine, şoven bir hava yaratılmasına olanak sağlar. Yani oğulları Irakta ölecek olan anaların, orada en berbat işkenceci yöntemleri uygulamaları emredilecek olan gençlerin önüne düşman olarak Irak halkı konulacaktır. Oysa bu ülkede yaşayan insanların, oraya gönderilecek olan gençlerin tıpkı kendileri gibi sömürülen, aç kalan, geleceği çalınan, dahası vatanı işgal edilen Irak halkıyla bir sorunu yoktur, olamaz. Bu durumda bu hava daha yaratılmadan kırılmalı, halkların kardeş olduğu ve gerçek düşmanın emperyalist-kapitalist barbarlık olduğu bıkmadan usanmadananlatılmalı ve düzenin oyunları boşa çıkarılmalıdır.
Başbakan birkaç gün önce asker gönderme kararının meclisin tatile girdiği bu dönemde de alınabileceğini söyledi. Öyleyse beklemeden, hızla çalışmaya başlamalıyız. Öyle ki, okullarda, fabrikalarda, sanayi sitelerinde, mahallelerde konuşulmadık bir tek insan, Irak halkına kurşun sıkmama sözü alınmadık bir tek genç kalmamalı. Analara çocuklarını ölüme göndermemeleri, gençlere kardeşlerine kurşun sıkmamaları için söz verdirelim.
Ve elbette bu süreci eylemlerle örmeliyiz. Partili düzeyin göstergesi eylemler olacaktır. Geçen sayımızda ortaya koyduğumuz Partinin düzeyine ulaşma iddiasını hayata geçirmek için bu süreçte genç komünistleri zorlu görevler bekliyor. Irak halkının haklı davasına verilecek destek ve emperyalistlerle işbirlikçilerinin suratına tokat gibi inecek olan yanıtımız açıktır:
Amerikan askeri olmayacağız!
Irakta Amerikan jandarmalığına hayır!
|