Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Ağustos 2003
Sayı: 63
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Amerikan jandarması olmayacağız!
  ÖSS sendromu bitmiyor!
  Eğitim hakkımıza bir saldırı aracı: Yaz okulları
  Yıldız Teknopark AŞ kuruldu!
  Okullarımızı satmak istiyorlar...
  Özel Okulları Destekleme Projesi ve Uluslararası Ortak Lisans Programları...
  Çuval ABD'nin "bağımsızlık ve demokrasisi"dir!
  Genç komünistlerin bölge faaliyetlerinden...
  İşgalci ABD'ye destek, Ortadoğu halklarına ihanettir!
  Genç işçilerle kölelik yasası ve Irak'a asker gönderme üzerine konuştuk...
  Sanayi sitelerinden...
  Genç bir komünistin bir günü...
  Üniversite sermaye işgali altında!
  Şovenizm ve saldırgan milliyetçilik!..
  "Pozitif milliyetçilik"...
  Kurtuluş yok tek başına!
  Reklamlarla dayatılan...
  Ya da bir kutu kızıl boyayala dünyayı tüm renklere boyayın!
  "Dünyayı değşitirin, çünkü değiştirmek gerekiyor"
  Geçmişten bugüne halk ozanlarımız
  Alternatif bir dünya için kendi alternatif devrimci sanatımızı yaratalım
  "Yağmurları temizlemeli çocuklar yine koşabilsin yağmurların içinde..."
  Ayak sesleri...
  Okur mektupları



 
  Sınavsız üniversite hakkı, parasız ve nitelikli eğitim istiyoruz!

ÖSS sendromu bitmiyor!

Uykusuz geceler ve stresli günlerin, dershanelere ve özel öğretmenlere akıtılan milyarlarca liranın ardından geleceğimizin endekslendiği 3 saatin -ÖSS’nin- sonuçları açıklandı. Ortaya çıkan tablo ise bir kez daha eğitimdeki fırsat eşitsizliğini gözler önüne seriyor. Burjuva basında günlerce haber olan ve önemli(!) bir başarıya imza atarak her 3 puan türünde de tam puan alan ÖSS birincisi, tahmin edilebileceği üzere bir Fen Lisesi öğrencisi. 14 yıllık öğrenim hayatının 8 yılında dershane eğitimi almış. Tablonun diğer yüzünde ise, burjuva basına pek yansımasa da sınav sonuçlarının açıklanmasından bir gün önce, Muş’ta sınavı kazanamama telaşına kapılarak intihar eden Özlem Doğan ve sınavda başarısızlık ile karşılaşan yüzbinlerce işçi-emekçi çocuğu var.

Sınavda, Fen Liseleri’nin %98.2, Anadolu Liseleri’nin %95.6, yabancı dil ağırlıklı liselerin %88.1 başarı oranı elde ettiği açıklanırken, meslek liselerinde bu oranın çok düşük olduğu açıklaması ile yetiniliyor. Antalya, Kırşehir ve Aydın’ın en başarılı iller olduğu döne döne vurgulanırken; Şırnak, Hakkari ve Ardahan’ın başarısızlığı küçük bir ayrıntı olarak geçiliyor. Sınavla ilgili istatistiklerde bir diğer çarpıcı nokta ise 26 bin öğrencinin sıfır puan almış olması.

Sınıfsal farklılıkların iyice gün yüzüne çıktığı günümüzde, bu sınıflara mensup olan gençlerin eğitim olanakları da doğal olarak farklılıklar gösteriyor. 1.5 milyon öğrencinin katıldığı sınavda dört yıllık fakültelere girme ‘şansı’ kazanan azınlık, büyük oranda Anadolu ve Fen liselerinde eğitim gören, sınava dershaneler ve özel öğretmenler denetiminde hazırlanan burjuva çocuklarından oluşuyor. İşçi-emekçi çocuklarının üniversiteyi kazanma olasılığı ise büyük oranda şansa bırakılıyor. AOBP ile özellikle meslek liselerinde okuyan işçi-emekçi çocuklarının önüne set çekiliyor.

Tercih bunalımı

Tüm olanaksızlıklara rağmen iyi sayılabilecek puanlar alarak üniversiteye giriş şansı yakalayanlar ise, bu kez de tercih sendromu ile karşı karşıya kalıyorlar. İstenilen fakülteye girmenin neredeyse imkansız olduğu sistemde, puanlama sisteminde yapılan değişiklik ile tercihlerin tek başına yüzdelik dilimler üzerinden yapılacak olması üniversite tercihi yapmaktan çok sayısal loto oynamayı andırıyor. Bunun üzerine bir de, bölümlerin ve kontenjanlarının sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekilleniyor olması olgusu ve şehir dışında okumanın getireceği ekstra sorun ve masraflar eklenince ilgi duyulan alanda eğitim alabilmek yalnızca bir hayale dönüşüyor.

O’nu alma! Beni al!

Yüksek puanlar alan ve dereceye giren adaylar ise tercihlerini yaparken daha farklı sorunlar ile karşılaşıyorlar. Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri, bu öğrencileri kapabilmek için büyük bir yarış içine giriyor. Dereceye girenlere ev, araba, oldukça yüksek miktarlarda burs vaatleri birbirini izliyor. Dereceye girenler kadar olmasa da, yüksek puanlar alan öğrenciler Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, YTÜ gibi üniversiteler, ama daha da çok özel üniversiteler tarafından kıskaca alınıyorlar. Bu öğrencilerin tamamının evlerine mektuplar gönderiliyor, kampüslerde tanıtım etkinlikleri düzenleniyor. Aday öğrencilere ajanda, cd vb. hediyeler dağıtılıyor. Tanıtım amacıyla bastırılan broşürlerde oldukça gelişmiş olan bilgisayar ve kütüphane olanaklarından bahsedilirken, kampüsün her tarafını kaplayan, kantinlerde ¸ekilen fotoğraflar üniversitedeki sosyal yaşamın zenginliği olarak sunuluyor. Üniversitedeki demokratik ortam anlatıla anlatıla bitirilemiyor. Anlatılanlara inanan öğrenciler, daha üniversiteye başladıkları gün anlatılanların boş birer yalan olduğunu görüyorlar.

Sınavsız üniversite hakkı, parasız ve nitelikli eğitim istiyoruz!

Üniversiteye girilirken harcanan onca emek ve para, üniversite yıllarında katlanarak harcanmaya devam ediyor. Karşılığında ise, bilimsel olmayan ve niteliksiz eğitimden, soruşturmalardan başka birşey verilmiyor. Ancak buna mahkum değiliz. Herkesin sınavsız okuyabildiği; eğitimin parasız, bilimsel ve anadilde olduğu, özerk ve demokratik üniversiteleri yaratmak bizlerin ellerindedir.