Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Şubat-15 Mart '03
Sayı: 58
 İçindekiler
   Ekim Gençliği'nden...
  Şubat'ın kavga soluğuyla Mart'ı kazanmaya!
  Emperyalist savaş, olanaklar ve görevler
  Sahte demokrasi tartışmasının gizledikleri
  15 Şubat'ta dünyanın d ört bir yanında milyonlar alanlardaydı...
  "Demokrasi" havarileri neyin peşinde?
  Emperyalist savaşın hizmetinde bir kurum: Medya
  Direnen kadın
  Geleceğimizin çalınmasına izin vermeyelim!
  '96 Beyazıt işgali günlüğünden...
  Sanayi siteleri ve gençlik çalışması
  Gençlik içinde kitle çalışması
  İÜ'den kitle çalışması deneyimleri...
  Gürüz'ün demokrasisi!..
  Liseli gençlik çalışması ve platformları
  Liselerden...
  Trakya Üniversitesi'nde bir dönemin ardından
  Platform çalışmalarının sorunları
  Canlı kalkan Kenneth N. O'Keefe...
  Zindandan mektup...
  Geleceksizler geleceğe saldırıyor!
  Bir filmin gösterdikleri
  Tiyatro ve savaş
  Bir yiğitlik destanı...
  Tarihte bu ay...
  Okur mektupları



 
 
Sanayi sitelerinin genç işçileri örgütlülükten doğan o büyük güce erişmeyi bekliyorlar...

Sanayi siteleri ve gençlik çalışması

EMEP çevresinden birkaç yıl önce kopan ve şu anda Kızıl Bayrak gazetesini okuyan bir dost olarak gazete sayfalarında (gerek Ekim Gençliği, gerekse Kızıl Bayrak) çeşitli alanlardaki haber ve mektupların içerisinde –tekstil hariç- işçi gençliğe yönelik fazlaca bir haber ve değerlendirmenin olmaması bu yazıyı kaleme almama vesile oldu. Özellikle Ekim Gençliği’nin bu alanlara daha fazla önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle sanayi sitelerinin durumu ve işçilerin sorunlarına göz atmakta fayda olduğuna inanıyorum.

Devrimci çevrelerde gençlik çalışması denilince hemen akla ilk gelen alanlar üniversiteler, liseler ve işsiz gençliğin potansiyel alanı olan emekçi semtleri olmaktadır. Hemen hemen tüm devrimci çevrelerin çalışma alanlarının merkezini buralar oluşturmaktadır. Bu her halde biraz da bu alandaki gençlerin örgütlenmeye ve yeni fikirlere çabuk adapte olmasından kaynaklanıyor. Oysa gençlik çalışması açısından sanayi siteleri gerek çalışma koşulları, gerekse geleceğin işçi sınıfını oluşturacak genç işçilerin taşıdığı potansiyel açısından çok daha önemli alanlardır. Yine bu alanların diğer bir ayağını oluşturan meslek liselerini de unutmamak gerekiyor.

Türkiye’nin hemen hemen bütün illerinde mevcut olan bu sanayi siteleri özellikle belli başlı büyük metropollerde önemli bir potansiyel teşkil ediyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Konya bu illerin başında geliyor. Elbette bu sitelere yapılan vurgu, gençlik çalışmasının alanlarını birbirinin alternatifi olduğunu ifade etmiyor. Ancak işçi sınıfını örgütlemeyi kendisine amaç edinmiş her devrimci ve devrimci örgütün bu alanlar üzerinde de fikir beyan etmesi ve ona uygun bir çalışma planına girişmesi üstünden atlanmayacak kadar önemlidir.

Sitelerde çalışma koşulları

Sanayi sitelerinde çalışan gençlerin ezici bir çoğunluğunu ilkokul mezunları oluşturmaktadır. Bu bilinçli bir tercihin ötesinde yaşam koşullarının zorluklarından kaynaklanıyor. Çocuğunu maddi imkansızlıklardan dolayı okutamayan aileler, hiç olmazsa bir meslek sahibi olsun ve geleceğini garanti altına alsın diye çocuklarını daha küçük yaştan itibaren eti senin kemiği benim mantığı ile site patronlarının ellerine bırakıyorlar. Daha çocukluklarını yaşayamadan bu düzenin azgın ve keskin çarkları arasında eziliyorlar. Orada çalışan gençler için küfür, dayak ve günde 12-14 saat çalışmak yaşamlarının bir parçası olmuştur. Bunca hakaret ve ezilmenin mükafatı ise hafta sonu eline harçlık mahiyetine sıkıştırılan paradır. Kimi patron onu dahi vermemek için elinden gelen herşeyi yapıyor. Ağır çalışma koşullarıve her türlü sosyal haktan mahrum olmak bu gençleri kaderci yapmaktadır. Sanki bu olanları yazgılarıymış gibi algılıyorlar. Düşük ücret, fazla mesai, sigortasızlık işçilerin başlıca sorunlarıdır.

Arabesk kültürü ve kadercilik

Çocukluklarını yaşayamadan kendilerini site cehenneminde bulan bu gençler bunun mevcut devlet sisteminden kaynaklanan bir olgu olduğunu henüz bilmedikleri için kadercilik sığınılacak tek çözüm olarak çıkıyor karşılarına. Burada hemen onların ruh haline hitap eden arabesk müzik giriyor devreye. Sitelerdeki gençlerin hemen hemen tamamına yakını bu müziğin yozluğundan nasibini almaktadırlar. Her dükkanda Müslüm Gürses, Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur şarkıları büyük bir zevkle dinleniyor. Bu müziği dinlemenin delikanlılıkla eşdeğer olduğu düşünülüyor. Pop müzik onlar için birşey ifade etmeyen ve şımarık kızların ve zengin züppelerin dinlediği bir müzik olarak değerlendiriliyor. Tabii Ahmet Kaya’nın kişiye hitap eden delikanlı şarkılarını da unutmamak gerekiyor.

Sitelerde örgütlenmenin zorlukları

İşyerlerindeki işçi sayısına baktığımız zaman genellikle beş ile otuz arasında olduğunu söyleyebiliriz. Bu da tek tek işyeri bazında örgütlenmenin çok zor olduğu anlamına geliyor. Öte yandan işçilerin kalıcı olması da çalışma yürütülmesi açısından olumlu bir durumu ifade ediyor. Mesela bir tekstil işkolu ile kıyasladığımızda, sitelerde tekstildeki gibi yoğun işçi sirkülasyonu pek fazla yaşanmıyor. Üç yıl önce gördüğünüz bir işçi üç yıl sonra belki işyerini değiştirmiş olarak aynı sitede çalışmaya devam edebiliyor. İşyerlerinin birbirine yakın olması, işçi sayısının azlığı ve ortak kullanım alanlarının (lokanta, kahve) fazla olması, örgütlenmenin hanesine artı olarak yazılmalıdır.

Sitelerde devrimci çalışma

Sağlıklı bir devrimci çalışma yürütmenin ve sonuç almanın temel koşulu çalışma yürütülen alanın genel bilgisine hakim olmak, planlı, sistemli ve süreklilik arz eden bir çalışma ortaya koymaktır. Bu yöntem devrimci çalışmanın olmazsa olmaz temel kuralıdır. Örneğin bu alandaki işçilerin en önemli ve can yakıcı sorunları nelerdir? Bu alanda hangi işkolları bulunuyor? Ne gibi üretim gerçekleşiyor? Çalışan işçi sayısı kaçtır? İşçilerin genel bileşimi hangi kesimlerden oluşuyor? İşçiler öğlen yemeği ve çay molalarında hangi mekanlarda toplanıyorlar? Günlük yaşantıda hangi konu ve olayları konuşuyorlar?

İşte devrimci çalışmanın önemli ayaklarından biri bu sorulara doğru cevap bulmayı gerektiriyor. İşyerlerinin küçük ve işçi sayısının az olmasından dolayı işkolu bazında yürütülecek çalışma daha olumlu olacaktır. Örneğin marangozlar, oto tamircileri ve tornacıların kendi işkolları bazında örgütlemek işçiler arasında dayanışma ve birlikteliği sağlamak açısından ortak etkinlikler önplana çıkarılmalıdır. Bu bağlamda futbol ve benzeri sportif faaliyetleri iyi değerlendirmek gerekiyor. İşkolu bazında takımlar kurarak turnuva düzenlemek çok önemli. Yine işçi dernekleri önemli bir araç. Bu tür derneklerde faaliyetlere mümkün olduğunca fazla işçi katmak ve çalışmayı onlara maletmek kalıcılık açısından önemli bir olgudur. Semt çalışması esasen bu alanlara hizmet edecek tarzda değerlenirilmelidir.

Propaganda ve ajitasyon çalışmasının önemi

Çalışmanın diğer önemli bir ayağı yaygın ve süreklilik arzeden bir propaganda ajitasyon çalışmasının yürütülmesidir. İşçilerin yaşadığı en önemli sorunları çarpıcı bir biçimde kısa ve öz bir şekilde ifade etmek gerekiyor. Sorunları, çözüm yolları ve hedeflerini iyi bir şekilde ifade eden propaganda ajitasyon çalışması mutlaka meyvesini verecektir. Site içerisinde ilişki çıkarmak ve sanayideki günlük olayları bu ilişkiler üzerinden takip etmek doğru bilgi ve çalışmanın içeriğine ilişkin önemli bir araçtır. Ekonomik taleplerin yanında siyasal istemleri de ifade eden propagandanın kullanılması gerekiyor. Site içerisinde meydana gelen bir olay karşısında (iş kazası, işten çıkarma vb.) pratik ve çabuk yapılacak bir müdahale işçiler üzerinde olumlu etki bırakacaktır.

1997 yılında İzmir Bornova’da bulunan bir sanayi sitesinde bir kişinin kişisel çabası sonucu Emek Gençliği’nin siteye yönelik bir çalışması vardı. Afiş, bildiri ve sözlü ajitasyonun düzenli ve sistemli yapılmasının sonucunda çalışmalar meyvesini vermeye başlamıştı. Site içerisinde ilişkiler oluşmuş ve bu ilişkiler üzerinden hem çalışma yürütülüyor, hem de okuma grupları oluşturuluyordu. İşyerinin birinde çalışan bir işçinin elini makinaya kaptırması sonucu parmağı kopmuştu. İçerden gelen bilgiler ışığında olaydan birkaç saat sonra hemen bir bildiri hazırlandı ve bir dağıtım grubu oluşturularak yaygın bir şekilde bildiri dağıtımı gerçekleştirildi. Olaydan hemen sonra böyle bir çalışmanın yapılması işçiler arasında çok olumlu tepkiler alınmasına neden oldu. Ve kısa bir süre sonra o sitede işçi ilişkileri daha a gelişmeye başladı. Yaklaşan 1 Mayıs nedeni ile çalışmalar iyice hızlandı ve 1 Mayıs günü geldiğinde site işçileri kendi pankartları ile hem sanayinin içinde bayramlarını kutladılar, hem de merkezi 1 Mayıs mitingine katıldılar. Kısacası yaşanan bir iş kazası karşısında orada faaliyet yürütenlerin refleks göstermesinin sonucunda çalışmaların nasıl hızlı geliştiğini gösteriyordu. Bu örnek faaliyetlerin sıçrama tahtalarının anhtarlarından biridir.

Meslek liseleri üzerine birkaç söz

Meslek liseleri Koç ve Yaşar Holding başta olmak üzere sermaye holdinglerinin iştahını kabartan kurumlardan biridir. Burada okuyan öğrenci eğitimini tamamladıktan sonra bu ve benzeri holdinglere bağlı bir fabrikada iş bulabiliyor. Dolayısıyla meslek liselerinde yürütülen çalışmaların sonucunda yakalanan ilişkiler bizi bir dönem sonra büyük sanayi fabrikalarına taşıyabiliyor.

Holdingler son yıllarda vasıfsız işçi alıp yetiştirmek yerine ihtiyaçlarını buralardan temin edebiliyorlar. Özellikle metal işkolundaki fabrikalar ihtiyaçlarını meslek liselerinden temin ediyorlar. Yaşar Holding bu konuda biraz daha ileri giderek kendi bünyesindeki boya vb. fabrikalar için Bornova’da kendi meslek okulunu birkaç ay önce hizmete açtı. Bu bağlamda devrimci çalışmaların süreklilik arzetmesi açısından meslek liseleri düşünülmesi ve çalışma yürütülmesi gereken alanlardır.

Sonuç

Yazının başında da belirttiğim gibi gençliğin çalışma alanlarını karşı karşıya getirmek ve birbirinin alternatifi olarak değerlendirmek durumunda değilim. Ancak bu alanlara yönelik olarak kapsamlı ve sistemli bir çalışmanın en azından olmaması ya da varsa devrimci basına yansımamasını önemli bir eksiklik olarak görüyorum. Bu bağlamda Ekim Gençliği’nin merkezine işçi gençlik çalışmasını da dahil ederek geleceğin işçi sınıfını daha şimdiden kazanacağı ve devrim ve sosyalizm mücadelesinde yeni mevziler elde etmesi açısından atılması gereken önemli bir adım olarak görüyorum. Sonuç olarak bugün sanayi siteleri ve meslek liseleri el değmemiş bakir alanlar olarak büyük örgütsüz kitlenin içinde öylece durduğu alanlar olarak öne çıkıyor. Bu alanlardaki işçiler birgün kendlerini ifade edeceği bir platform ve örgütlülükten doğan o büyük güce erişmeyi bekliyorlar.

E. Yılmaz