Ben Gülsuyunda oturan komünist bir gencim. Lise üçüncü sınıfı
bitirdikten sonra iş aramaya başladım. Yaklaşık iki aydır işsizim.
Ülkemiz topraklarında yaşayan bütün insanlar gibi krizden aile
olarak etkilendik, kriz bahanesiyle küçük kardeşim işten çıkarıldı.
Soframızdaki bir ekmek yarıya düşü. Bir tabak çorbayı altı kişi
paylaşmaya ve günleri yarı aç yarı tok geçirmeye başladık. Ben
bu zaman içerisinde birçok iş yerine başvuruda bulundum. Sonunda
Amerikan şirketi bir restorant beni işe almayı kabul etti. İşe
girmem için benden bir takım evraklar istediler. Bunların içerisinde
Adliyeden alınması gereken sabıka kaydı da vardı. Adliye
görevlilerinden bu belgeyi istediğimde, önce doldurulmak üzere
bağış makbuzu adı altına elime iki kağıt verdiler. Benden Adalet
Bakanlığına bağış yapmam istendi.
O Adalet Bakanlığı ki;
Zindanlarda tutsaklara akla gelmeyecek işkenceler yaptırıyor,
Yol ortasında devrimci basını dağıtan gençleri kurşunlama emri
veriyor,
Ümraniyede, Bucada, Ulucanlarda onlarca tutsağı
katleden, Bergamada kol koparan, Hayata dönüş
operasyonu adı altında onlarca tutsağı katledip yüzlercesini sakat
bırakıyor...
F tipi işkencehanelere, benim ve insanca yaşamak isteyen herkesin
karşısına çıkan bu işkence merkezine benim de bir tuğla koymamı
nasıl isterlerdi? Ben nasıl katil devletin katil bakanlığına yardım
edebilirim? Alnımın teriyle kazandığımı bu devlete nasıl bağışlardım?
Bu katliamcı devletin katliamcı aygıtları hiç de adalet bakanlığı
ve polisiyle sınırlı değildir. Bu katliamların ve işkencelerin
en üst düzeyde örgütleyicisi, eğiticisi, programlayıcısı bir de
ordusu var. Tokattaki 75 yaşındaki bir köylüyü, Akkisede
askere giden gençleri, binlerce devrimciyi katleden de bu ordudur.
Başımdan geçen bu olayın benzeri her gün yüzlerce insana dayatılıyor.
Bağış adı altında rüşvet alıyorlar. Evime ekmek götürüyorum diyerek
bu acil görevden kimse kaçamaz. Ben de bir sene önce evime iki
ekmek götürüyordum. Şimdi yarım ekmek götüremiyorum. Yarın açlıktan
ölümler peşi sıra gelecek. Bu nedenle artık yeter demeliyiz.
Emeğin, onurun, adaletin en yüce olduğu komünist bir dünya için
kolkola girip düşmana kaşı barikat olalım. İnsanlığın kurtuluş
için sosyalist devrim bayrağı altında zafere yürüyelim.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!