Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Ekim '01
SAYI: 48
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Örgütlü mücadeleyi yükseltelim!
  Dünyü çapında yeni bir emperyalist terör dalgası!
  "Emperyalizm kağıttan kaplandır!"
  Biriken sorunlar ketmerleşen saldırılar
  "Sınavsız üniversite" aldatmacası altına gizlenen saldırı
  Eğitimde özelleştirme saldırısı yeni boyutlar kazanıyor
  Faşist genelgeleri fiili mücadele ile parçalamalıyız!
  Eğitimde fırsat eşitsizliği daha da derinleşiyor
  Parasız ve bilimsel eğitim sosyalizmle gelecek!
  Liseli gençlik ve platform çalışmasının sorunları
  Yeni döneme örgütlü hazırlık
  Formasyon saldırısına karşı duyarlılığı örgütleyelim!
  Ulucanlar katliamının hesabını soralım!
  Yaz çalışması ve deneyimler
  "Irkçlılık konferansı"...
  Bir türküdür direniş boy verir zindanlarda...
  Toplumsal çözülme
  İsviçre Ekim Gençliği bu yılın ikinci Gençlik Kampı'na hazırlanıyor...
  Yaz çalışmamızın bir ayağı olarak Hacıbektaş Şenlikleri...
  Ulucanlar direnişi ve Partili olma sorumluluğu
  Liselerde politik çalışmanın bazı sorunları
  Okur mektupları



 
 

Halkların tescilli katili ABD beyninden vuruldu!

Düzen karşıtı siyasal hareketler ve dünya halkları hedefte!

Dünya çapında yeni bir emperyalist terör dalgası!


ABD emperyalizmi henüz belirsizliğini koruyan bir saldırıyla "kalbinden" ve "beyninden" vuruldu. İkiz kuleler, dünya emperyalist-kapitalist sisteminin kalbi, Pentagon ise aynı sistemin askeri ve siyasi beyni durumundaydı. Bunun içindir ki saldırı emperyalist merkezler ve işbirlikçi gerici rejimler tarafından korku, panik ve şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü aralarındaki tüm çelişkilere karşın, ABD’nin şefliğini yaptığı aynı karanlık düzenden beslenmekte, dünyanın her yanında emekçilerin ve halkların katledilmesiyle, değerlerinin yağmasıyla varlıklarını sürdürmektedirler. Dolayısıyla yaşadıkları bu korku, panik ve şaşkınlık nedensiz değildir.

Dünyanın ezilen halkları ise tersine saldırıyı sempatiyle karşıladılar. Bu nedensiz değildir. Çünkü vurulan, acz ve çaresizlik içerisinde kıvranan halkların tescilli katilidir. Katliam mangalarıyla ezilen halkların her türlü meşru ve haklı mücadelelerini boğan, bombalarla yıkıp yakan, kirli savaş teknikleriyle akılalmaz işkenceler ve katliamlar örgütleyen bir cinayet şebekesidir ABD. Tam da bunun için dünya halklarının haklı kin ve nefretini kazanmıştır. Dolayısıyla, dünyanın ezilen halklarının saldırı sonrası gösterdikleri tepki anlaşılır, haklı ve meşrudur.

Emperyalist şef ABD çaresizlik içerisinde

Devasa militarist aygıtları ve istihbarat örgütleriyle emperyalist-kapitalist dünyaya korku salan ABD’nin saldırı karşısındaki durumu içler acısıydı. Yılda on milyarlarca dolar kaynak aktarılan ABD’nin güvenlik sistemi birkaç saat içerisinde çöktü. ABD’nin siyasi ve askeri kurumları günlerce işlemez hale geldi. Bush saatlerce gökyüzünde özel uçağıyla dolaştırılırken, kongre üyeleri de saatlerce sığınaklardan dışarı çıkamadılar. Beyaz Saray ve Kongre binaları boşaltıldı. Bunlar bir yana, ABD’nin dünya halklarına dönük saldırganlığının beyni olarak çalışan Pentagon’un hem de kumanda ve planlama merkezinden vurulmuş olması, ABD’nin içine düştüğü acz ve çaresizlik konusunda yeterince fikir veriyor.

Oysa bu kurumlar dünya halkları üzerinde bir kıyım makinası olarak çalışıyor, dünyanın dört bir yanında kan döküyor, bu sayede ABD’nin cani şefleri dünyaya korku salıyorlardı. Şimdi yaşadıkları aczi anlatırcasına, tanrıya sığınıyorlar, tanrının ABD’yi koruması dileğinde bulunuyorlar.

Rüzgar eken fırtına biçer!

Saldırı sonrasında başta ABD olmak üzere emperyalist merkezler ve onların gerici işbirlikçileri, bilinçli olarak ABD’nin mazlumluğu konusunda çığırtanlık yaptılar. Bu doğrultuda ikiz kulelerdeki dehşet görüntülerinin yayınlanmasına büyük özen gösterirlerken, Pentagon’un lafını etmemeye çalıştılar. Çünkü dünya halkarının kıyımını öngören askeri plan ve operasyonlar buradan yönetiliyordu. Burada ölenler Amerikan terör makinasının eli kanlı tetikçileriydi. Bunun için bilinçli bir tercihle Pentagon geri planda tutuldu.

Böylece bir yandan ABD’nin içerisine düştüğü aczi perdelemeye, diğer yandan ABD’nin yeni katliamlarını meşrulaştırmaya çalıştılar. Bu çaba özlü bir biçimde Bush tarafından dile getirildi. Saldırı sonrasında yaptığı ilk açıklamalarından birinde, “Amerika’ya yapılan saldırı kötülerin iyilere karşı açtığı bir savaştır, bizim yürüteceğimiz savaş da iyilerin kötülere karşı savaşıdır” biçiminde sözler etti. Bu sözler, saldırının ABD’nin kanlı sicilini perdelemeye ve yeni kanlı saldırıları meşrulaştırmaya dönük kullanıldığını açığa vuruyor. Bunun içindir ki ABD’nin kanlı sicilinin yüzüne vurulması büyük önem taşıyor. Yapılan saldırıyla binlerce sivilin ölümü asla kabul edilemeyecek bir durum olsa da, dünya halklarının bu küstah katilinin ekti&crren;ini biçtiği pek çok kimse tarafından dile getiriliyor.

Bugün mazlum edebiyatıyla kanlı sicilini temize çekme çabasına giren ABD sadece Hiroşima ve Nagazaki’de 300 bin savunmasız insanı birkaç saniye içerisinde yoketmiştir. Dünya halklarının ulusal kurtuluş mücadelelerini kanla boğmaya çalışmış, milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Vietnam’da 3 milyon insan sadece bu nedenle ABD savaş makinası tarafından katledilmiştir. ABD aynı zamanda hegemonyası altındaki ülkelerde gelişen sosyal hareketlenmelere de dolaysızca müdahalelerde bulunmuştur. Endonezya’da bir milyon devrimci ve ilerici, gerici Suharto rejimini ayakta tutmak için katledilmiştir. Latin Amerika’da ve Türkiye’de ABD’nin dolaysız bir biçimde parmağı olduğu belgelenen darbelerde binlerce insan katledilmiş, bu ülkeler ABD’den yetiştirilmiş kontr-gerilla elemanları vasıtasıyla büyük işkencehanelere dönüştürülmüşt¨r. ABD’nin Ortadoğu egemenliğinin sarsılmaması için yüzbinlerce Iraklı katledilmiş, ambargo nedeniyle bir milyon çocuk yaşamını yitirmiştir. Yugoslavya’da halkların birbirlerine kırdırtılmasının baş sorumlularından biri de yine ABD’dir. Ardından düzenlenen operasyonlarla yine onbinlerce sivil insan öldürülmüş, bu ülkeler yakılıp yıkılmıştır. Filistin’de ise İsrail terör makinasının hamisi ABD’dir.

Bunlar ABD’nin kanlı sicilinin sınırlı bir bölümünü oluşturuyor. Ancak bu kadarı dahi ABD’nin nasıl bir katliam ve savaş makinası olduğunu anlatmaya yetiyor. İşte bu kan ve zulmün büyüttüğü kin ve öfke bugün ABD’yi vuruyor.

Dünya çapında yeni bir
terör dalgasının önü açılıyor!

Bugün ABD’nin savurduğu savaş tehditleri açık ki salt fail olarak gösterilen Ladin’i hedef almıyor, ABD ve sistem karşıtı tüm güçler hedef haline getiriliyor. ABD yetkilileri açıkça "ya bizim yanımızdasınız, ya da karşımızdasınız" biçiminde tehdit yüklü mesajlar veriyorlar. Dünya halklarının ve muhalif siyasal hareketlerin önüne böyle bir ikilem konuluyor. Bu, ABD saldırganlığının yeni dönemde alacağı düzey ve kapsamı yeterli açıklıkta ortaya koyuyor.

ABD saldırganlığı tüm emperyalist merkezler ve gerici rejimler tarafından da, belli kaygılarla beraber, haklı görülüp paylaşılıyor. Aralarındaki tüm çelişki ve çatışmalara karşın, emperyalist kamp, ABD misillemesinin ölçüsü konusunda bazı çekinceler dışında, tam destek veriyor. Bu destek sadece saldırının faili konusunda değildir. Asıl olarak düzen karşıtı tüm hareketlenmelerin ortak bir işbirliği halinde ezilmesi yönündedir. Nitekim daha bugünden bu yönlü bir takım girişimler başlatılmış durumdadır. Tüm düzen karşıtı sosyal ve siyasal hareketlenmeler “terörizm” adı altında ezilecek bir hedef haline getiriliyor. Emperyalistler ve onların gerici işbirlikçileri bundan böyle, kendi egemenlik sahalarında artık bu saldırıyı gerekçe göstererek dizginsiz bir terör dalgasının önünü açacaklardır.

Türk devleti ABD saldırganlığının
gönüllü taşeronluğuna soyunuyor

ABD’nin saldırı tehditlerine ilk ve koşulsuz destek Türkiye’den gelmiş bulunuyor. Türk devleti daha saldırının ilk saatlerinde ordusunu teyakkuza geçirmiştir. Türk devletinin bu denli hızlı ve gönüllü bir biçimde tutum alması ABD’ye uşaklığının yeni bir tescili olmuştur. Daha önce de ABD çıkarları doğrultusunda birçok ülke halkının katledilmesinde Türk ordusu aktif olarak görev almıştı.

Türk devletinin ABD çıkarları doğrultusunda davranma kararlılığı ABD merkezlerinden büyük alkış almış, Türkiye’nin kendilerini şaşırtmadığını ifade eden açıklamalara konu olmuştur. Türk devletinin ve ordusunun aldığı bu tutum, vatana ihanetin ve halklara düşmanlığın da yeni bir halkasıdır.

Geçmeden belirtmek gerekir ki, Türk devleti ABD’ye düzenlenen saldırı karşısında bir yanıyla da sevinç duymuş ve bu sevincini saklayamamıştır. Çünkü, hem ABD’ye dönük saldırıyı kendi faşist katliamlarını meşrulaştırmanın bir dayanağı olarak görmekte, hem de bugüne kadar faşist terörün kullanımında kendisini ölçüye davet eden emperyalistlere karşı kendisini savunacak bir dayanak elde ettiğini düşünmektedir. Şimdi buradan aldığı güçle önümüzdeki günlerde faşist baskı ve terörünü daha da katmerleştirecektir.

Emperyalist haydutluğa karşı
enternasyonalist birlik ve dayanışma!

Siyasal gelişmelerin aldığı seyir, emperyalist terör makinasının dünya ölçüsünde dizginlerinden boşalacağını göstermektedir. Bu, halkların enternasyonalist birlik ve dayanışmasının önemini arttırmıştır. Dünya halklarını yeni bir kırımdan geçirmeye yönelmiş olan emperyalist haydutluğa karşı elele vermek büyük bir önem taşımaktadır. ABD komutasında dünya halklarının kırımına aktif olarak katılan ülkelerin emekçi halkları ve gençliği bu suça ortak olmamalıdır. Savaşa sürülmeyi reddetmeli, saldırıya uğrayan halklarla aktif dayanışma içerisinde olmalıdır. Enternasyonalist dayanışma ve kardeşlik bayrağı yükseltilmelidir.