Yaz çalışmamızın bir ayağı
olarak Hacıbektaş Şenlikleri...
Verimli ve etkin bir siyasal çalışma
Ekim Gençliği olarak bu seneki yaz dönemi çalışmamızın bir ayağını
da Hacıbektaş şenlikleri oluşturuyordu. Amacımız ideolojik-teorik
eğitim ve pratik faaliyetlerimizi diğer şehirlerden gelen yoldaşlarımızla
birlikte yoğunlaştırılmış bir şekilde devam ettirmekti. Yanısıra
emekçilerin yoğun olarak katıldığı bu etkinliğe devrimci müdahalemizi
örgütlememiz gerekiyordu.
İlçeye girer girmez polis ve jandarma ablukası ile karşılaştık.
Devlet her yerde olduğu gibi devrimcilerin emekçilerle kucaklaşmasına
engel olmak istiyordu. Ama biz emekçilerle buluşmak konusunda
kararlıydık. İlçeye girdiğimizde karşılaştığımız tablo bu açıdan
sevindiriciydi. Daha önce gelen yoldaşlarımız yoğun bir afiş çalışması
yürütmüş, Ölüm Orucu Direnişi gündemli afişleri ilçenin her noktasına
ulaştırmışlardı. Biz de ilçeye varışımızla birlikte faaliyet içindeki
yerimizi aldık.
Devlet devrimci faaliyete engel olmak için birçok yola başvurmuştu.
İlçenin mimari yapısını değiştirmiş, devrimci dergi standlarını
şenlik alanından mümkün olan en uzak noktaya çekmişti. Devrimciler
tarafından bir gelenek haline getirilen devlet erkanının katıldığı
açılış törenlerine müdahale yoğun polis ve jandarma ablukası,
bazı yapıların kararsız tutumları nedeniyle gerçekleştirilemedi.
Oldukça yoğun bir pratik faaliyet yürüttük. Üç gün boyunca SY
Kızıl Bayrak imzalı binlerce bildiri ve kuşlarımızla şenlik alanı
ve çadırkentteki emekçilere ulaştık. Gazete satışımız ise aynı
yoğunlukta devam ediyordu. O kadar yaygın bir dağıtım çalışması
yürütmüştük ki, bildirilerimizi uzattığımız emekçilerin çoğu ya
elindeki bildirimizi gösteriyor ya da okuduğunu söylüyordu. Emekçilerle
diyoloğumuz oldukça olumluydu.
Çadırkentte gerçekleştirilen alternatif etkinliklerde sermaye
devletinin emekçilere karşı saldırısını anlatan skeçler sunuldu
ve konserler düzenlendi. Yine bu etkinliklerde TUYABlı ailelerin
ve Ölüm Orucu nedeniyle tahliye edilen yoldaşların konuşmaları
oldukça anlamlıydı.
Kendi çadırlarımızda ise kollektif yaşamı tüm güzelliğiyle yaşadık.
Genel ihtiyaçlarımızla ilgili kurulan komiteler ve bunun dışında
görev alan bütün yoldaşlar sorumluluklarını eksiksiz bir şekilde
yerine getirdilar.
Aymasan işçilerini çadırımıza davet ederek bir sohbet gerçekleştirdik.
Bu sohbet oldukça anlamlı ve öğretici idi.
İdeolojik-teorik eğitim faaliyeti çerçevesinde Adana ve Ankaradan
gelen yoldaşlarımızla çeşitli konularda seminerler verdik.
Ankaradan gelen yoldaşlar devrimci gençlik hareketi konusunda
verdikleri seminerde; 68'den günümüze kadar devrimci gençlik hareketinin
genel bir değerlendirmesini yaptılar. Bu çerçevede bizim yaptıklarımız
ve yapmamız gerekenler tartışıldı.
Adanalı yoldaşların konusu ise bir yıla yakın süredir devam eden
Ölüm Orucu direnişi idi. Partimizin direnişçilerinden Ertuğrul
Kaya ve Haydar Baran yoldaşın katılımı seminerin oldukça verimli
geçmesini sağladı. Sermayenin bu saldırıyı niçin gerçekleştirdiği,
devrimcilerin niçin bu yolu seçtikleri, bizlerin neler yapmamız
gerektiği konusundaki konuşmalardan sonra, direnişin içinden gelen
yoldaşların yaptıkları konuşmalar oldukça işlevli oldu.
İstanbul Ekim Gençliği olarak küreselleşme konusunu seçmiştik.
Küreselleşmenin emperyalizmin bir üst aşaması olmadığı tartışıldı.
Anti-küresel eylemler ve uluslararası politika başlıklarıyla zengin
tartışmalar yapıldı.
Sonuç olarak, üç gün boyunca yoğun ve verimli bir çalışma gerçekleştirdik.
İdeolojik-teorik olarak kendimizi geliştirmemizin yanısıra, pratik
faaliyet ve kollektif yaşam konusunda da oldukça önemli deneyimler
edindik.
Hacıbektaş Şenliklerindeydik!..
Kolektif yaşam, devrimci pratik
Bu yıl 38.si düzenlenen Hacıbektaş şenliklerinde yoğun bir
polis ablukası vardı. En küçük bir çalışmaya dahi tahammülleri
yoktu. Geçen yıldan farklı olarak şehir merkezi dışındaki yerlere
de polis yerleştirmişlerdi. Gazete satışlarına, bildiri dağıtımlarına
vb. çalışmalara saldırılarla müdahale etmeye çalıştılar.
Devletin bu kadar önlem alması hem etkimizin ne kadar geniş olduğunu,
hem de bizden ne kadar korktuklarını göstermektedir.
Politik etkinin korunması, kesintisiz ve yoğun bir faaliyeti
gerektirir. Bu noktada eksiklerimiz olmakla beraber iyi bir çalışma
yaptığımız söylenebilir. Gazete satışları ve bildiri dağıtımlarında
birebir sohbet ettiğimiz insanlar, mücadele edilmesi gerektiğini
söyleyerek devrimcilere olan saygılarını dile getirdiler. Bildiri
dağıtımında bize müdahale eden polislerle çevredeki halk tartışmalara
girdi ve bizi sahiplendi.
Geçen yıllara nazaran bu yılki katılımda gözle görülür bir düşüş
vardı. İki senedir estirilen polis terörü, emekçilerin altında
ezildikleri kriz, şenliklerin bir ticari faatiyete dönüştürülmesi,
katılımın düşmesinin başlıca nedenlerindendir.
Bu yılki resmi açılışa halkın ilgisi oldukça zayıftı.
Katılanlar da programı izlemekten daha iyi bir işi olmadığı için
oradaydı. Öyle ki laik-demokrat (!) Sezer konuşurken bile pek
dinleyen yoktu. Halk bu şekilde Sivasın, Gazinin,
cezaevlerinin katilleriyle arasına sınır koyarken safını belirlemiş
değil. Burada görev devrimcilere düşmektedir. Boşaltılan alan
bizim tarafımızdan doldurulmadığı zaman öfke farklı yerlere kayacaktır.
Kendi gündemlerimizi ortaya koyabilmeliyiz.
Yoldaşça ilişkiler temelinde her yıl kendimize bir şeyler katmaktayız
bu üç gün içinde. Düzenli yaşam, paylaşım gibi birçok değeri alabiliyoruz.
Şenliğin başka güzel bir yanı da düne kadar tutsak olan direnişçi
yoldaşlarımızdan bazılarının da aramızda bulunması ve bize güç
vermesiydi. Yaptıkları konuşmalar içimizde umutsuzluğa dair ne
varsa hepsini söküp atmıştır. Zafere olan inancımız bir kat daha
artmıştır. Onlardan aldığımız güçle şimdi mücadeleye daha güçlü
sarılmanın zamanıdır.
Birçok eksiğimize rağmen şenlik bizim açımızdan başarılı bir
şekilde tamamlanmıştır. Şimdi yapılması gereken Hacıbektaştaki
devrimci atmosferi mücadele alanlarına taşımaktır.
Umut Kültür Merkezinin
geleceksizliğe karşı
kampanya etkinlikleri...
Geleceksizliğe karşı umudu büyütelim!
Umut Kültür Merkez olarak başlattığımız kampanyanın ayaklarını
örmeye devam ediyoruz. Daha önce düzenlediğimiz etkinliklerin
ardından, kampanya çerçevesinde 3. etkinliğimizi de düzenledik.
Kampanyamızın ayakları paralı eğitim, işsizlik ve hücre duvarlarıydı.
Bölgede işsizliğin önemli bir sorun olması nedeniyle, bu bölgede
çubuğu işsizlikten yana bükmeyi tercih ediyoruz. Bu nedenle son
etkinliğimizde konu olarak işsizliği seçtik. Etkinlikten önce
hazırladığımız afişleri mahallenin çeşitli yerlerine astık. Ardından
da el ilanlarımızı dağıttık. Etkinliğimiz 9 Eylül Pazar günü yapıldı.
Yaklaşık 30 kişinin katıldığı etkinlik Ulucanlarda şehit
düşen Ümit Altıntaşın "Kahverengi sevdalı bulut"
şiiriyle başladı. Ardından kampanyayı ve amaçlarını anlatan kısa
bir konuşma yapıldı. Sonrada işsizlik üzerine söyleşiye geçildi.
Oldukça renkli, canlı ve farklı konuların tartışıldığı etkinlikte,
işsizliğin nedenleri ve sonuçları, işsizliğe karşı mücadele yöntemleri
ve bulunduğumuz bölgede yapabileceklerimiz tartışıldı. Söyleşinin
ardından kısa bir oyun sergilendi. Etkinlik müzik dinletisiyle
sona erdi.
Zaman sorunu nedeniyle programda olmasına rağmen film gösterimini
gerçekleştiremedik. Hazırlıkların yeterince yapılamaması nedeniyle
istediğimiz düzeyde olamasa da iyi bir etkinlik düzenlediğimiz
inancındayız.
Düzenin bize dayattığı geleceksizliğe ve karanlığa hayır demek,
hücre duvarlarını yıkabilmek için bulunduğumuz bölgede kampanyamızın
ayaklarını örmeye ve çalışmamızı büyütmeye kararlıyız. Bu perspektifle
çalışmalarımızı süreklileştirip büyüteceğiz.
Bir kez daha herkesi düzenin geleceksizliğine karşı durmaya ve
hücre duvarlarını yıkmaya çağırıyoruz.
Umut Kültürden EG okurları
|