29 Aralık 2007 Sayı: SİKB 2007/47 (49)

  Kızıl Bayrak'tan
   2008’e girerken 2007’den kalanlar…
  Bombardımanın örttüğü gerçekler
Kürt halkının dökülen kanı egemenlerin
ahlakına ayna tutuyor!
Tekel işçilerinin eylemlerinden...
Cevizli Tekel’deki özelleştirme saldırısıyla ilgili Tek-Gıda-İş 2 No’lu yöneticileriyle konuştuk...
Gençlik hareketinden...
  Asgari ücrete ilişkin eylem ve etkinliklerden...
  Asgari ücret mi biat ücreti mi?
Yüksel Akkaya
  19 Aralık eylem ve etkinliklerinden....
  Devrimci örgüt yaşamsaldır!
  Birleşik Metal İş 17. Merkez Genel Kurulu üzerine...
  “Erdal Eren kavgamızda yaşıyor!”
  Hayvanlar alemini rüya alemi sanan bir kafa
aydın olamaz!
  “Prekarite/Prekar” ücretler zamanı:
Nereye kadar?
Yüksel Akkaya
  Sincan İşçi Kurultayı’na yürüyoruz!
  Rusya AKKA’dan resmen çekildi!
  Hamas Bush yönetimince muhatap alınmayı
talep ediyor!
  PKK / KCK yöneticilerine açık çağrı!
M. Can Yüce
  Annapolis, Kürdistan ve Ortadoğu - Abu Şehmuz Demir
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Cevizli Tekel’deki özelleştirme saldırısıyla ilgili Tek-Gıda-İş 2 No’lu yöneticileriyle konuştuk...

“Ya hep beraber ya hiçbirimiz!”

- Tekel’deki özelleştirme sürecini kısaca özetler misiniz?

Recep Tuncel (Tek Gıda-iş 2 Nolu Şube Sekreteri): Özelleştirme sürecini şöyle açıklayabiliriz. Bir dizi işletme özelleştirildi. AKP hükümeti döneminde satılmayan işletme kalmadı. Son kalelerden biri ise Tekel.

AKP hükümeti, patronların ve Amerika’nın emrinde olan bir hükümet olduğu için ne söyleniyorsa harfiyen yerine getiriyor. Özelleştirme nereye kadar devam edecek? Hiçbir kamu kuruluşu bırakmadan hepsini satmak derdindeler. Onların tüm planları bu. İşçiler olarak buna artık dur demenin zamanı geldiğini düşünüyoruz. Bu özelleştirme sürecinde sadece işçileri değil sivil toplum kuruluşlarını ve halkı aydınlatmaya çalışıyoruz. Bütün kamu kuruluşları yok edildiği zaman sonuçları ağır olacak. Çünkü ülkenin tüm geçim kaynakları kamu kuruluşları, işsizliği çözen kamu kuruluşları. “Sosyal devlet” anlayışından uzak bir hükümet bu hükümet. Hiçbir fabrika açmadan tüm fabrikaları kapatma derdinde. Örneğin Et-Balık Kurumu özelleştirilmeden önce ülkemiz hayvancılıkla uğraşan bir ülkeydi. Bu alanda kendi kendine yeten bir durumdaydı. Buralar özelleştikten sonra büyük kentlere göç başladı. Ülke kaynaklarını Amerika’ya peşkeş çektiler. Bizim bugün Amerika’nın bir dolarına ihtiyacımız yok. Bugün AKP hükümeti tarafından uygulanan bu özelleştirme politikaları aile şirketlerine hizmet ediyor. Mesela Tekel’in makinelerini almak isteyen Kemal Unakıtan’ın oğlu, sigaranın karton ambalajının ihalesini de almaya çalışıyor. Yani özelleştirme bunlar için kendi ailelerinin kârları için, kendi çevrelerine bu kuruluşları peşkeş çekmenin bir aracı. Kartal Cevizli Sigara Fabrikası’nın arazisi büyük sermayedarların iştahını kabartıyor. Bugün “bu fabrika zarar ediyor” diyorlar, alakası yok. Kâr oranları ortada. Ama Adalar manzaralı ve sahilde kurulu bir fabrika. Bu ise fabrikanın kapanması ve bu arazinin başka işler için kullanılması anlamına geliyor. Biz işçiler olarak üretmek istiyoruz, çalışmak istiyoruz.

Size, durumu daha iyi anlamanız için, Tekel sigara fabrikasının yapısıyla ilgili bilgi vereyim. 2003 yılında alkollü içkilerin özelleşmesinin ardından buraya nakil işçiler geldi. Bu nakillerin çoğu bugün halen ailesiyle yaşamıyor. Yozgat’tan, Çanakkale’den, Tekirdağ’dan, Bandırma’dan gelen var. Yani Türkiye’nin her yerinden gelen var. İstanbul Sigara Fabrikası, kapatılan fabrikalardaki işçi arkadaşların hepsini bünyesinde taşıyor. Gelen işçiler burayı son umut olarak gördüler. Bugün burası da kapatılmak isteniyor. Hükümet bu özelleştirmeyi yaparken “özelleştiriyoruz ama işçiyi mağdur etmiyoruz”, diyor. Nasıl mağdur etmiyorlar! 4C diye bir yasa var. Bu yasaya göre en fazla 10 ay çalışabiliyorsun. Ve 500 milyon maaşla çalışıyorsun. Bunları söyleyerek toplumu kandırmaya çalışıyorlar. Biz bir takım çalışmalarla bu yalanları halka ve toplumun her kesimine anlatmaya çalışıyoruz. Eylemler örgütlüyoruz. Pankartlar asıyoruz.


- Tekelin ilk özelleştirilme süreci gündeme geldiğinde de kimi eylemlilikler oldu. Bugün ise artık sermayedarlar Tekele fiili olarak giriyorlar. Yine çeşitli eylemler oluyor. Tokat’tan, Samsun’dan haberlerini alıyoruz. Tek Gıda-İş olarak özelleştirme sürecinin püskürtülmesi için önünüzde nasıl bir eylem programı var?

Recep Tuncel: Bazen olmadık eylemler oluyor. Planlamadan eylemler gerçekleştiriyoruz. Örneğin bayramın 2. günü Aydın Doğan’ın fabrikayı gezmeye geldiğini öğrendik ve fabrikayı işgal ettik. Fabrikaya kapandık. Fabrikayı kilitledik. 120 işçi ile işgal ettik. Her katta 20-30’ar kişi dağıldık. Barikatlar kurduk. Duyum alır almaz harekete geçtik. Bizim plan yapmamıza gerek yok. Biz sendika olarak da işçiler olarak da her türlü eylem için hazırız. Öncelikle önümüzde Kartal yürüyüşü ve Kartal eylemi var. Şu an ona hazırlanıyoruz. Yılbaşına dönük de planlarımız var ancak toplam planlamaya son şeklini vermeye çalışıyoruz. Bir diğer çalışma ise televizyon kanallarına, emekten yana olan kanallara katılarak sesimizi duyurmaya çalışacağız. Ayrıca mecliste bir ekip kurulabilirse hazırladığımız dosyaları sunabiliriz ve oranın da gündemine taşıyabiliriz.


- Bu yapılanlar kuşkusuz anlamlı ancak aslolan sermayedarlara karşı işçi sınıfının kendi gücünü göstermesi için eylemleri tabandan örgütlemek değil midir?

Recep Tuncel: Tabii ki öyle. Örneğin geçenlerde bir İngiliz firması geldi ve fabrikayı gezmek istedi. JTI firması bu. Biz izin vermedik. Önce makineleri kapattık. Sonra kapıları kilitledik. Genel müdürlüğe geçmelerini engelledik. Özelleştirme İdaresi bile şubeyi dikkate almak zorunda kaldı ve uzlaşmaya varmaya çalıştı. “İzin verelim ve İngilizler’e bizi rezil etmeyin” dedi. Ancak biz izin vermedik.


- Bu süreci daha etkin olarak örmek çerçevesinde sınıfın diğer bölüklerine taşımak için bir girişimizin var mı?

Recep Tuncel: Bunun için ilk girişim 27 Aralık tarihli eylem üzerinden oldu. Türk-İş’e bağlı tüm sendikalara ve sadece Türk-İş sendikalarına değil DİSK’e de haber verdik. Diğer sendikalara da haber verdik. Biz nasıl Telekom sürecine duyarlıysak başka eylemlere destek verdiysek, bu noktada kendimize de aynı duyarlılığı bekliyoruz. 27 Aralık günkü eylemimize hem sendikalardan hem sivil toplum kuruluşlarından iyi bir katılım olacak. Aynı zamanda Kent Gıda işçileri desteğe gelecekler.


- Özelleştirme saldırısı karşısında tekel işçilerinin talepleri neler ?

Yunus Durdu (2 No’lu Şube Başkanı): Bugün Tekel Sigara fabrikaları yol geçen hanına dönmüş durumda. Buna karşı biz Tekel’in peşkeş çekilmesini protesto ediyoruz. Burada kâr eden bir kuruluşun peşkeş çekildiğini haykırıyoruz. Bugün ülkede bir dizi sorun-olay yaşanıyor. Bunların karşısında emniyet kuvvetleri yok ama bakıyorsunuz 100 kişilik işçi eylemine 660 çevik kuvveti yığıyorlar. Ve biz patronlardan ya da hükümetten sadaka istemiyoruz. Bu fabrikaların gerçek sahibi biziz, bu fabrikaları çalıştırmak istiyoruz. Burası zarar eden bir kuruluş değil. 108 işletmesi, 6 sigara fabrikası var. 2006 yılı itibariyle 4.1 milyar dolar Hazine’ye para aktarıldı. Bunun yanında 2,5 milyon tütün üreticisi Tekel’den geçimini sağlıyor. Herkes olayın gerçek yüzünü görmek zorunda. Bugün Güneydoğu’da fabrikaları kapatıyorsun, insanları işsiz bırakıyorsun, bir dizi yer için de böyle. Feryatlar bundan, hırsızlık, dağa çıkmak bundan kaynaklı. Bakın 2006 yılı itibariyle Tekel 500 milyon dolarlık tütün ihracı yapmış. Bugün Tekel’i 1 milyar dolara satmak istiyorlar. 2.5 milyon insanın geçim kaynağı olan 4.1 milyar dolar. Hazine’ye para aktaran Tekel 1 milyar dolara peşkeş çekiliyor. Biz buna karşıyız. Tekel’in alkollü içecekler bölümü Limak şirketine 292 milyon dolara satıldı. Bizim ise içerde 180 milyon dolarlık sadece stoğumuz var.


- Sizce bu özelleştirmelerin sorumlusu sadece AKP hükümeti mi?

Yunus Durdu: Hayır, sizin de söylediğiniz gibi Özal döneminden bu yana hızlanarak gelen bir süreç özelleştirme politikaları. Halkımız 30 yıldır özelleştirmeyle, küreselleşme yalanlarıyla büyüyor. Biz tepki gösterdiğimizde halk özelleştirme iyi bir şeymiş gibi karşılıyordu. Küreselleşme ad olarak güzel gelebilir ama sonuçları para için, kâr için insanıni yok sayması demektir. Bugün Irak’ta binler ölüyor kimsenin umrunda değil. Türkiye’de binlerce insan işsiz, işçiler ise açlıkla boğuşuyor. Kimsenin umrunda değil. “Devlette devamlılık vardır” derler, ben bunu kabul etmiyorum. “Devlet kalıcıdır, iktidarlar geçicidir” derler, hayır. Devlet biziz, çalışanlarız, halkız. Eğer bizsek, artık Türkiye’deki halk kendisine gelmeli. 4.5 yıllık AKP hükümeti döneminde 30 kuruluş özelleştirildi. Yarın içtiğimiz su özelleşecek. Kıpırdayan yaprağı satacaklar. Bunları herkesin görmesi lazım. Emekçiyim diyenlerin artık ekmeğine, kurumlarına sahip çıkması lazım. Bizler sendikacılar olarak da işçilerin hak ve menfaatlerini birilerine peşkeş çekilmesi için buralarda değiliz. Bugün Tekel Sigara Fabrikası özelleşmeyecek, kapatılacak. Burası kapatılırsa bu bölge halkı, esnafı ölür. Buralar da biter. Biz buradan bir mücadele ateşi yaktık. Tüm işçileri, emekçi dostlarını dayanışmaya çağırıyoruz. “Birlikten güç doğar!” sloganını yükseltiyoruz.­ Ve sizin gösterdiğiniz duyarlılığa, işçi dostluğunuza, emekçi dostluğunuza da Tekel işçileri adına teşekkür ediyor ve saygılarımızı sunuyoruz.

Kızıl Bayrak/ Kartal