30 Kasım 2007 Sayı: SİKB 2007/46(46)

  Kızıl Bayrak'tan
   İşçi sınıfı, emekçiler ve ezilen Kürt halkının
birleşik devrimci mücadelesi!
  Kürt sorununa Amerikan formülü netleşiyor
Gazetemize yönelik hukuk terörü sürüyor!
Telekom grevi üzerine...
Telekom işçileriyle dayanışma eylemlerinden...
Tersanelerde kurultay çalışmaları...
  TÜMTİS’ten “abluka”ya yanıt!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  AK Parti Kürtler’in Deccal’i mi?
Yüksel Akkaya
  Marks’ın Kapital’i
  140. Yılında Kapital‘in Güncelliği sempozyumu...
  Fırtına öncesi sessizlik!..
Haluk Gerger
  Dünyadan...
  Şiddetin kaynağı olan kapitalist sisteme karşı
emekçi kadınlar bir adım ileri!
  İstanbul Gençlik Forumu toplanıyor!
  Söz sırası gençlikte...
  İstanbul Liseli Gençlik Platformu’ndan çağrı:
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TÜMTİS’ten “abluka”ya yanıt!

“Örgütlenme hakkımız engellenemez!”

Çeteleşmiş sermaye devleti, Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesi 7 sendika yöneticisini geçtiğimiz günlerde “abluka” adlı operasyonla gözaltına aldı ve 23 Kasım günü haklarında tutuklama kararı çıkardı. Aralarında TÜMTİS Ankara Şube Başkanı Nurettin Kılıçdoğan ve Şube Sekreteri Hüseyin Babayiğit’in de bulunduğu 7 yönetici 4 günlük gözaltı süresinin ardından tutuklama kararıyla Sincan Hapishanesi’ne gönderildi.

TÜMTİS yaşanan tutuklama terörünü 26 Kasım günü Ankara’da Türk-İş Genel merkezi önünde gerçekleştirdiği eylemle protesto etti. TÜMTİS üyeleri ve eyleme destek verenler Meşrutiyet Caddesi’nden trafiği keserek Türk-İş Genel Merkez binası önüne yürüdüler. Eyleme Türk-İş’e bağlı sendikalar, DİSK, KESK, TMMOB ve siyasi partilerden destek geldi. Çok sayıda TÜMTİS üyesi eş ve çocuklarıyla beraber eylemde yer aldı.

Eylemde konuşan TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk, bazı yayın organlarında gözaltı saldırısının “yolsuzluk” iddialarıyla yer almasının anti-demokratik uygulamayı meşru kılmak amacını taşıdığını söyledi. Gözaltı ve tutuklama saldırısının ambar patronlarının şikayeti üzerine yapıldığını ifade etti. “Bu uygulama bizden önce grevdeki Haber-İş Sendikamıza da uygulandı. Pek çok ilde grevci işçiler ve şube yöneticileri gözaltına alındı. Diyarbakır’da 7 kişi tutuklandı. Bu durum, örgütlenen, saldırılara karşı direnen sendikaların benzer suçlamalarla çalışmalarının engellenmek isteneceğini gösteriyor.” dedi.

Basın açıklamasını ise TÜMTİS Genel Sekreteri Gürel Yılmaz okudu. Yılmaz, Ankara şube yöneticilerinin tutuklanmasına gerekçe yapılan işveren şikayetlerinin yeni bir şikayet olmadığını, daha önce bu sebeple açılan bazı davaların beraatle sonuçlandığını belirtti. Son 8-10 ayda pek çok işyerini örgütlediklerini, örgütlendikleri işyerlerinin hepsinde işten atma saldırısıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Yılmaz tüm konfederasyonlara, sendikalara, emek örgütlerine TÜMTİS’le dayanışma çağrısı yaptı.

Eylem boyunca ise “Örgütlenme hakkımız engellenemez!” ve “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Türk-İş işçine sahip çık!”, “Yılgınlık yok direniş var!” sloganları atıldı.

TÜMTİS üyelerinin çocukları ise “Tutuklananlar serbest bırakılsın!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Çete değil işçiyiz, örgütlüyüz güçlüyüz!” dövizlerini taşıdılar.

Kızıl Bayrak/Ankara


TÜMTİS’e yönelik “abluka”yı dağıtalım!

Tutuklu sendikacılar bırakılsın!

TÜMTİS Ankara Şube Başkanı’nın da aralarında bulunduğu 17 sendikacı gece yarısı düzenlenen ev baskınları ile gözaltına alındı ve daha sonra çıkarıldıkları mahkemece 7’si tutuklandı. Sendikacıları “çete kurmak” ve “şiddet kullanmak”la suçlayan sermayenin çeteleşmiş devleti, TÜMTİS’e yönelik düzenlediği operasyonun adını da ‘abluka’ koymuş.

Bu ve benzeri operasyonlarla amaçlananın, işçi sınıfını ablukaya almak olduğu açıktır. Ancak bir o kadar açık olan bir şey var ki, işçi sınıfı da bu ablukayı dağıtacaktır!

Sermaye devletinin işçi sınıfı ve emekçi kitlelere yönelik saldırıları, çok yönlü, çok kapsamlı ve çok sistemli biçimde devam etmektedir. Ancak sendikalara yönelik böylesi suçlamalar eşliğinde gözaltına almak, tutuklamak gibi fiili saldırılar karşısında sınıf dayanışmasının daha güçlü ve daha ivedi biçimde örgütlenmesi zorunludur.

Zora zorla yanıt vermek dahil olmak üzere, hak ve özgürlüklerimiz tok bir biçimde sahiplenilmelidir. TÜMTİS’in örgütlendiği taşımacılık sektöründe, patronların, işçiyi kurşunlamak da içinde olmak üzere, örgütlenmeyi engellemek için her türlü şiddeti kullandığı biliniyor. TÜMTİS yönetici ve üyeleri, değişik işyerlerinde, defalarca bu tür saldırılarda yaralanmış, ancak sermayenin devleti bu saldırıları kovuşturmak şöyle dursun, her seferinde nakliye patronlarına yardımcı ve destek olmuştur. Bugün de bu yardım ve desteğini, sendikaya yönelik doğrudan saldırısıyla sürdürmek istemektedir.

TÜMTİS ve üyeleriyle, sadece saldırının bugünkü hedefi konumundaki Ankara üzerinden değil, ülke çapında dayanışmaya girmek tüm işçilerin ve işçi örgütlerinin görevidir.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak, bu saldırılar karşısında, sonuna kadar TÜMTİS sendikasının ve üyelerinin yanında olduğumuzu belirtiyor, tüm sınıf güçlerini, ilerici ve devrimci güçleri saldırının karşısında ve sendikanın yanında yer almaya çağırıyoruz.

“Sınıfa karşı sınıf” olarak ayağa kalkmanın, safları sıklaştırmanın, mücadeleyi yükseltmenin zamanıdır.

Kahrolsun sermayenin çeteci devleti!

Yaşasın sınıf dayanışması!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

BDSP (Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu)

 26 Kasım 2007

 

TÜMTİS Genel Mali Sekreteri Seyfi Erez ile TÜMTİS yöneticilerine yönelik tutuklama terörü hakkında konuştuk...

“Bize korku ve gözdağı vermeye çalışıyorlar ama biz örgütlenmeye devam edeceğiz!”

- İşçi sınıfına, emekçilere yönelik kapsamlı saldırıların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Sermaye ve onun temsilcileri örgütlenme hakkına alabildiğine saldırıyorlar. Telekom grevinde tanık olduğumuz gibi devlet kendi yasalarına dahi uymayarak grevi her fırsatta karalamak ve boğmak için çabalıyor. Ve son olarak sendika yöneticileriniz tutuklama terörüyle karşı karşıya kaldılar. Siz süreç hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Sizin de belirttiğiniz gibi bu saldırı Haber-İş’le başladı. Diyarbakır’da tutuklamalar yaşandı, Gaziantep’te yönetim kurulu 4 gün gözaltında tutuldu. Ve son olarak bizim sendikamıza yöneldiler. Sendikamıza yönelik saldırı Türkiye işçi sınıfına yöneltilen kapsamlı bir saldırının parçasıdır. Son 8 ayda birçok işyerinde örgütlenme çalışmalarımız oldu ve Ankara şubemizin de birkaç yerde örgütlenme çalışmaları vardı. Ancak 3-4 işyerinin şikayeti üzerine arkadaşlarımız sabah erken saatlerde evleri basılarak gözaltına alındılar. Bu saldırı gerçekten de polisin sert tutumunun yeni bir örneğidir. Polis bizim örgütlü olduğumuz işyerlerine giderek, işverenlere “şikayetçi olun!”, “bunlar zorla işçi çalıştırıyorlar” diyerek ve tehditlerle etkilemeye çalışıyor. İşverenler de “biz uzun yıllardır bu sendikayla sözleşme imzalıyoruz ve herhangi bir sorunumuz yok” diyorlar. Ankara’da yaklaşık olarak 40 işyerinde örgütlüyüz ve polis bu işyerlerinin hepsine gidip “bunlar çete” vb. söylemlerle işverenleri de tehdit etmişler. 8 aylık bir süreç deniliyor ve dosya hakkında gizlilik kararı verilmiş.Yeni örgütlenecek işyerlerinin şikayeti sonucu böyle bir karar verilmiş. Eğer sendika işçiyi sendikaya zorla üye yaptırmış olsa işçi şikayetçi olur. Ama burada işveren şikayetçi oluyor. Bizim öyle bir tavrımız olmadı. Biliyoruz ki Türkiye’de birçok yerde işçi anayasal hakkını kullandığında işveren sendikayı engellemek için işçileri kapı önüne koyuyor. Fatura sendikacılara çıkıyor, işverenler ise rahat. Birileri tutuklanacaksa bunlar işverenler olmalıdır. İzmir’de Akdeniz Selçuk’ta 9 arkadaşımız sendikaya üye oldukları için işten atıldı ve 4 aydır işyeri önünde bekliyorlar.

Tutuklamalarla ilgili dosyaları kapsamlı hazırlamışlar. İzmir’de yaşanan bir olayı Ankara’daki dosyayla bağlamışlar. İzmir’de Akdeniz Selçuk’ta tartışma çıkmış, polis saldırmış ve arkadaşlarımız gözaltına alınmış, onlar da bunu aynı dosyaya bağlamışlar. Yani burada şunu görmek gerekiyor; saldırı dün Haber-İş’eydi, bugün TÜMTİS’e, yarın başka bir sendikaya yönelecektir. Tüm sendikaların bu olaya sahip çıkması, tepki göstermesi gerekiyor. Sonuçta bu saldırı işçi sınıfına ve emek cephesine dönük bir saldırıdır. Saldırıya “abluka” diye bir ad da koymuşlar ve bu saldırıya karşı birleşik bir tutum geliştirilmezse saldırılar daha da büyüyecektir.

- TÜMTİS, Ocak ayı içerisinde gerçekleştirdiği Merkez Genel Kurul’un ardından örgütlenme alanında fazlasıyla mesafe katetti. Tutuklama terörüründe görüldüğü üzere çeteleşmiş bir devlet var karşımızda. Açıkça görülüyor ki, bu saldırı özünde söz, eylem ve örgütlenme hakkına yönelik bir saldırıdır. Saldırıları göğüsleyebilmek için bundan sonraki süreçte neler yapılmalıdır?

- Geçtiğimiz iki yıl içinde sendikamız ciddi sıkıntılar yaşadı. Ocak 2007’de gerçekleştirdiğimiz olağan kongrenin ardından tek yumruk gibi iyi bir örgütlenme çalışması yürüttük. Örgütlü olduğumuz bütün illerde örgütlenme çalışması yürüttük, toplusözleşme, protokol yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Devlet uzun yıllardır TÜMTİS’i dağıtmaya çalıştı. Yaklaşık on aydan bugüne sendikamız tüm bölgelerde toplusözleşme imzaladı ve şube genel kurullarını tamamladı. Bu çabalara sermaye kesimi tahammül edemiyor. Diğer sendikalar kan kaybederken, üye kaybederken TÜMTİS büyümeye çalışıyor. Bize korku ve gözdağı vermeye çalışıyorlar ama biz örgütlenmeye devam edeceğiz. Çalışmalarımız bundan sonraki süreçte de kesintisiz devam edecek. Bugün 7 yönetici arkadaşımız tutuklanmış olsa da mücadele kaldığı yerden devam edecek. Arkadaşlarımızın da bu hukuksuzluğa son verilerek bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz.

- Sendikalar, kitle örgütleri toplam bir saldırıya nasıl karşı koyabilirler?

- Basın açıklamaları, imza kampanyaları, gazete ilanları vb., bu süreçte kullanılabilir. Eğer doğru şeyler yapılırsa, bu süreç sendikalar açısından toparlanma da olabilir. Çünkü Haber-İş Diyarbakır Şubesi üyelerinin tutuklanmasının ardından fazla bir ses çıkmadı. Ses çıkmayınca yeni bir saldırı TÜMTİS’e oldu. Bir hareketlilik olmazsa yarın başka bir sendikaya olacak. Bu yüzden tüm kitle örgütlerinin, sendikaların dayanışma içinde olması gerekiyor.

Kızıl Bayrak/İstanbul