3 Ağustos 2007 Sayı: 2007/30(30)

  Kızıl Bayrak'tan
   Seçimler sonrası yeni dönem...
  “İstikrar” sorunu sürüyor!
“Sivil ve demokratik anayasa” masalları…
Düzen partileri seçim depreminin
altında kaldı!
Kemalizm ve Anayasa tartışmaları
ne anlatıyor?
Milletvekillerine cezaevlerine giriş sınırlaması...
  Kıdem tazminatı hakkı gaspedilmek isteniyor…
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Sınıfın devrimci programını işçi ve emekçi kitlelere taşıyan etkin bir seçim faaliyeti
  Direnişçi Sanovel işçileriyle konuştuk...
  Tekstil atölyesi mi, esir kampı mı? - Yüksel Akkaya
  Bir damla su için sosyalizm!
  Binali Soydan serbest bırakıldı!
  Emperyalist işgal Irak’ta halkın
yarısını açlığa mahkum etti!
  Emperyalist-siyonist güçler Filistin halkını teslim almaya çalışıyor...
  Balkanlaşma ve iç savaş sarmalında Ortadoğu - Volkan Yaraşır
  DTP ve meclis - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Direnişçi Sanovel işçileriyle konuştuk...

“Direnmekte kararlıyız!”

- Sanovel’de yaşanan süreci anlatır mısınız?

Turgut Düşova (Petrol-İş Trakya Şube İdari Sekreteri): Sanovel Erol Toksöz’e ait bir aile şirketidir. ‘80’li yılların başında küçük bir atölye iken, 2006 yılında Silivri’de şu an bulunan fabrikada üretime geçecek kadar büyüdü.

2007’nin başlarında fabrikadaki işçilerin talebiyle görüşmeye başladık. Fabrikada toplam 320 kişi çalışıyordu, bunların 125’i beyaz yakalıydı, geri kalan 195 kişi üretimde çalışıyordu. 2 Nisan günü üretimde çalışan 190 kişi sendikaya üye oldular. Ardından hemen 5 arkadaşımızı işten çıkarttılar. O gün çıkışın ardından 190 kişi şalteri indirdi. Sonra işverenin talebiyle patronun avukatıyla görüştük. Patronun oğlu olan Genel Müdür Ahmet Toksöz, en kısa zamanda sorunları çözecekleri sözünü verdi. Biz de tekrar işe döndük, yaklaşık 10 gün sonra Genel Müdür’le tekrar görüştük. Prensip olarak bir toplusözleşme yapılacağını söylediler ve bizden bir taslak istediler. Biz de taslağımızı hazırlayarak verdik. Ancak taslağı kabul etmeyeceklerini söylediler. 6 Haziran’da tekrar işçi almaya başladılar. İşten atmaya da başladıklarında 190 kişi direnişe geçtik.

- Sendikalaşma fikri nasıl oluştu?

Turgut Düşova: Sanavol’de çalışan işçilerin çoğunluğu asgari ücret alıyor, bir kısmı ise 500 YTL ücret alıyor. Hiçbir sosyal hakkımız yok. Özellikle 2007 Ocak ayında işçi arkadaşlar zam beklerken, işveren “yeni yatırım yaptım” bahanesiyle zam yapmamıştı. Bununla da yetinmeyerek beyaz yakalı personele Volkswagen Jetta marka araba aldı ve her ay 600 YTL benzin parası verdi. İşçilere yeni yatırım yaptım bahanesinin inandırıcılığı ortadan kalktı. Bu süreçten sonra örgütlenme süreci başladı.

Bir işçi: 2000’lerden beri Silivri’de bulunan şu anki fabrika yapılıyor bahanesiyle bizlere çok düşük zamlar veriyorlardı. İşlerin sürekli düzeleceğini söylüyorlardı. Biz işlerin yoluna girmesini beklememize rağmen 2007 Ocak ayı itibariyle “işler yok, fabrika daha yeni kuruldu” diyerek zam vermediler. Buna rağmen beyaz yakalılara araba ve aylık benzin parası verdiler. İşçilere hiçbir şey vermediler. Bu durum karşısında iki gün içerisinde örgütlenme kararı alarak, sendikaya başvurduk. Tek çarenin sendikalaşma olduğunu gördüğümüz için böyle bir karar aldık.

- Bugün direnişin 54. günündesiniz. 54 gündür neler yaşadığınızı, direnişi anlatır mısınız?

Turgut Düşova: Biz direnişe geçtikten sonra fabrikaya işçi almaya çalıştılar. Servislerin önünü keserek, gelen işçilere yaşanan direnişi ve patronun tutumunu anlattık. Patron gelen işçileri zorla engellediğimiz bahanesiyle, jandarma çağırarak bizi engellemeye çalıştı. Birkaç arkadaşımız gözaltına alındı. Patron koruma tuttu. İşçileri korumalar eşliğinde fabrikaya getiriyorlar. 54 gün boyunca patron herhangi bir görüşme talebinde bulunmadı. Türk-İş Başkanı Salih Kılıç’ın görüşme talebini de reddetti. Ama biz ne olursa olsun kazanana kadar devam edeceğiz.

Bir işçi: İlk gün çadırı kurduktan sonra, Petrol-İş Sendikası patronla görüşme talebinde bulundu. Ancak patron kabul etmedi. Patron zaman kazanıp işçilerin direnişini kırmaya çalışıyor. Direnişi kırmak için grev kırıcı işçiler almaya çalıştılar. Buraya gelen işçilere süreci anlattıktan sonra çoğu başvuru yapmadı. Bu çevrede işçi bulamayan patron daha uzak semtlere servis kaldıracağını ve daha fazla para vereceğini vaadederek direnişi kırmayı çalışıyor.

- Son olarak ne söylemek istersiniz?

Turgut Düşova: Mücadele sonuna kadar devam edecek. Hedefimiz 190 arkadaşın sendikalı olarak işe başlamasıdır. Burada kazanan sadece Sanovel işçisi değil tüm işçi sınıfı olacaktır. Emekten yana olan herkesi direnişe destek vermeye çağırıyoruz.

Bir işçi: Bizler işçiler olarak, patron sendikayı kabul edene kadar buradayız. Kabul etmediği takdirde kapıya kilit vururak kapatsın. Başka bir seçeneği yok. Şimdiye kadar destek veren herkese teşekkür ederiz.

Kızıl Bayrak/İstanbul


Direnen Sanovel işçisi kazanacak!

Küçükçekmece İşçi Platformu olarak seçimlerin öngünlerinde ziyaret ettiğimiz direnişteki Sanovel işçilerini, 28 Temmuz günü bir kez daha ziyaret ettik. Direnişlerinin 53. gününde olan Sanovel işçileri, aynı kararlılık ve coşkuyla bizleri karşıladılar.

Sanovel fabrikasının kapısına vardığımızda, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Direnen Sanovel işçisi kazanacak!/Küçükçekmece İşçi Platformu” imzalı pankartımızı açarak, slogan ve alkışlarımızla direniş çadırına doğru yürüyüşe geçtik. Direniş çadırının önünde toplanan Sanovel işçileri de bizleri “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Sendika hakkımız, söke söke alırız!” sloganları ile karşıladılar. Sendika temsilcisinin duyurusunun ardından bir arkadaşımız Küçükçekmece İşçi Platformu adına bir konuşma yaptı. Direnişin selamlandığı konuşmada, Sanovel işçilerinin İstanbul’da ve Silivri’de birçok fabrikaya öncü olma sorumluluğu taşıdığı, patronların saldırılarının ancak örgütlü bir şekilde püskürtülebileceği ifade edildi. Konuşma “Sanovel işçisi yalnız değildir!”, “Direnen işçiler kazanacak!” sloganları ile son buldu.

Konuşmanın ardından, türkülerle, halaylarla ve sohbetlerle ziyaretimiz sürdü. Birebir yaptığımız sohbet ve röportajlarda Sanovel işçilerinin özellikle vurguladıkları nokta, bu direnişin ancak Sanovel işçilerinin kararlılığı ve azmi sayesinde kazanımla sonuçlanacağı idi. Patronun eninde sonunda dize geleceğini vurgulayan bir Sanovel işçisi arkadaşımız, bu sürecin onlar için bir hayat okulu olduğunu ifade ederek, sınıf bilincinin burada oluştuğunu ve birçok haklarını da bu süreçte öğrendiklerini söyledi.

Sanovel işçilerine, direnişleri ve sendikal süreçleri hakkında haberlerin de yer aldığı Emekçinin Gündemi gazetemizi dağıttık. Daha önceki ziyaretimizden bizleri tanıyan Sanovel işçileri, gazeteyi ilgiyle karşıladılar ve hemen okudular.

Yapılan sohbetlerin ardından Kızıl Bayrak gazetemizin son sayısını da dağıttıktan sonra direnişlerini diğer fabrikalara taşıyacağımızı belirterek, bir kez daha “Sanovel işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganlarıyla oradan ayrıldık.

Küçükçekmece İşçi Platformu


Deri işçileri iş güvencesi istiyor!

Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi’nde Deri-İş Sendikası’nın örgütlenmesini istemeyen deri patronları saldırılarına devam ediyorlar.

En son 21 Temmuz günü Derfakon Deri’de 14 işçinin işine son verildi ve işçilere işten çıkış kağıtları patron tarafından zorla imzalatılmak istendi. Deri-İş Sendikası Tuzla Şubesi’ne üye olan ve çoğunluğu sağlayan işçiler sendikasızlaştırma saldırısına karşı direnişi seçti.

İşletme önünde direnişe geçen işçilerle direnişlerinin 8. gününde direnişin gelişim aşaması üzerine sohbet gerçekleştirdik.

Uzun yıllardan beri aynı işletmede çalışan işçiler sendikaya üye olmalarının ardından işten atıldıklarını söyleyerek iş güvencesi istediklerini söylüyorlar. Sigortasız ve düşük ücretle sosyal ve ekonomik olarak zor koşullarda çalıştıklarını belirten işçiler mücadeleye devam edeceklerinin altını çiziyorlar. Geçmişten beri iş güvencesiz çalışan işçiler üzerindeki baskılar çoğunluğu sağlamalarının ardından daha da arttı. İşçiler, işverenin 4 yıldır ücretlerine zam yapmadığını belirttiler.

“Yaşasın Tuzla direnişimiz!” pankartını açarak işletmenin karşısında bekleyen işçiler, patronun sendikayla masaya oturmaya yanaşmadığını, fabrikanın tabelasını bile indirdiğini söylediler.

Fabrika önünde bekleyen işçilerden İlhami Ersoy, Zülfü Palabıyık ve Hakan Coşar’la direniş üzerine konuştuk. Uzun yıllardır deri sanayinde çalıştıklarını ve iş güvencesi için direnişe geçtiklerini söyleyerek mücadele vurgusu yapan işçiler ilerleyen günlerde ilerici kamuoyunun desteğini beklediklerini söylediler.

Deri-İş Sendikası Tuzla Şube Sekreteri Haydar Canpolat ise şunları söyledi:

“Ülkedeki sendikal ve direniş süreçleri problemler içerisinde. Örgütlenmenin zorlaştığı bir süreçte biz de işyerini 1,5 ay önce sendikamıza üye yaptık. Yetki başvurusundan sonra ise saldırılar patlak verdi. Bugün burada bu işyerine yetkiyle girme olanağımızın olması daha iyi oldu tabii ki. Önümüzdeki günlerde yetkiyi büyük ihtimalle alacağız. Hedefimiz, önümüzdeki süreci göğüslemek ve işverenle süren görüşme safhasının ilerleyişine bağlı olarak çeşitli eylemler, basın açıklamalarıyla direnişi sürdürmek olacak.”

Son dönemde sendikasızlaştırma saldırısıyla beraber Deri Sanayi’nde işten çıkarmalar da artmış bulunuyor. Birçok yerde ücret sorunu yaşandığını vurgulayan sendika yöneticileri önümüzdeki sürecin yoğun geçeceğini ekliyorlar.

Kızıl Bayrak/İstanbul