25 Mayıs 2007 Sayı: 2007/20(20)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen cephesinde seçim hazırlığı...
  Sermayenin seçim sonrası “niyeti”
Ankara’nın göbeğinde kontrgerilla
provokasyonu!..
Bir “solda dönüşüm” öyküsü
“Sol” görünümlü faşist parti DSP
Ah şu liberaller -
Haluk Gerger
  Düzen güçlerinin Kürt halkına karşı
“kutsal ittifakı”
  Büyükanıt emretti, Yargıtay uyguladı!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Rejim krizi ve gündemdeki parlamento seçimi
  Seçim kampanyası ve kadro sorunu
  İbrahim Kaypakkaya ülke genelinde düzenlenen eylemlerle anıldı...
  Lübnan’da iç çatışmalar yeniden başladı
  Düşük maliyetli katil istihdamı
  Alman devleti G8 karşıtlarına saldırılarını artıyor
  Dünyadan...
  Batı Avrasya ve Ortadoğu
Abu Şehmuz Demir
  Gençliğin çözümü devrimde!
  Seçimler ve devrimci yurtsever tavır/1
M. Can Yüce
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“Sol” görünümlü faşist parti DSP

22 Temmuz seçimleri yaklaşırken kitlelere umut olacak “sol”u yaratma uğraşı da hız kazandı. DSP seçim sloganı olarak “Solda yürek var, sol umut” derken, CHP “Yürek solda atar” sloganını kullanıyor. Sadece slogan bazında değil ortaya konulan söylemlerde “sol” argümanların seçim sürecinde bolca kullanılacağını göstermektedir. Düne kadar ordunun peşinden gitmeyi marifet sayan, işçi ve emekçilerin sorunlarına kulaklarını tıkayan, en gerici yasaları savunan, İMF’nin direktiflerine ses çıkarmayan düzen partileri nasıl birden bire işçi ve emekçi dostu olabilirler, İMF karşıtı bir karaktere bürünebilirler? Ya da Rahşan Ecevit’in “sol”un iktidara gelmesi ile “ülkemiz Avrupa Birliği’nin ve Amerika‘nın dayatmalarından kurtulur ve nüfusumuzun yarısına yakınını oluşturan işçilerimiz, çiftçilerimiz ve köylülerimiz rahat nefes alabilirler” söylemini neden kullanmaktadır?

2001 krizi sonucu kitlelerin tamamen terkettiği DSP, bir süredir kitlelerle yeniden bağ kurmak için uğraş vermektedir. Bunun için geçen dönemde bir dizi kurultay örgütledi. Bunların başında Esnaf Kurultayı, işçi ve memur sendikalarının katıldığı 25 Şubat’ta gerçekleştirilen Zenginlikte Sosyal Adalet için Emek Kurultayı gelmektedir. Bu kurultayların ve DSP’de son dönemdir yeniden hatırlanan “sol” argümanların neden ortaya döküldüğünü anlamak için dört-beş yıl öncesine dönmek yeterli olacaktır.

2001 krizi ve Kemal Derviş’in Türkiye’ye getirilmesi

“İMF’ye teslim edilen ekonomik programa karşı milli bir program izlenmeli. Kimlik tartışmalarının önüne geçilmeli. AB ve ABD’nin ‘dayatmaları’ geri çevrilmeli. Türkiye AB ve ABD’nin pazarı olmaktan kurtarılmalı. Yabancılara toprak satışları durdurulmalı”!

Bu cümleler 2001 kriziyle birlikte Dünya Bankası’ndan gönderilen Kemal Derviş’e ülke ekonomisini teslim eden DSP’ye ait. Kemal Derviş’in uyguladığı ekonomik program (Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı) İMF ve Dünya Bankası’nın direktifleriyle uygulanmıştır. Bu süreçte binlerce işçi işten atılmış, çalışmaya devam eden işçi ve emekçilerin gelirleri düşmüş, yoksullaşma hız kazanmış, binlerce küçük esnaf iflas etmiştir. Yine aynı dönemde tarımda peşin ödeme sistemine geçilmiş, destek alımları ortadan kalkmış ve küçük köylünün tasfiye süreci hızlandırılmıştır.

Mezarda emeklilik yasası yine DSP’nin iktidarı döneminde yasalaştırılmıştır. Bundandır ki DSP’nin dillendirdiği İMF karşıtı milli program, işçi-çiftçi-köylü argümanları işsizlik-yoksulluk sarmalı içindeki kitleleri manipüle etme isteği dışında bir şey ifade etmemektedir.

Anti emperyalizm mi, düşmanlığın beslediği anti AB ve ABD’cilik mi?

DSP, kullandığı anti İMF’ci söylemleri milliyetçilikle harmanlamayı da unutmamaktadır. Türkiye’de milliyetçi söylemin kullandığı birkaç argüman vardır: Kıbrıs’ın bağımsızlığı, Kürtlerin inkarı, Ermeni katliamı ve dönem dönem parlatılan misyonerlik faaliyetleri. DSP’ye baktığımızda tüm bu argümanların kendilerine rahatından yer bulduğunu, dahası partinin temel politik platformunu oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Yukarda sıralanan kangrenleşmiş sorunlar Türkiye’de varolan anti AB ve anti ABD’ci dalganın güçlenmesini de beraberinde getirmektedir (80 yıldır sorunların kaynağını dışarda arama alışkanlığının uzantısı olarak). Sanılıyor ki AB ve ABD’nin verdiği destek olmasa Türkiye güllük-gülistanlık olacak, ülkede tek bir Kürt bile kalmayacak, Ermeni katliamı yerini “arkadan hançerlenen millet” aldatmacasına bırakacak!

Böylelerinin Avrupa Birliği ve ABD karşıtlığı anti kapitalist nitelikte olmaktan uzaktır. AB-ABD karşıtlıkları aslolarak gerici-şoven bir milliyetçiliğin ürünüdür. Kuzey Irak’taki gelişmelere paralel olarak büyüyen Kürt düşmanlığının bir ürünüdür. Bunların AB ve ABD’ye yönelik öze ilişkin bir eleştirileri bulunmamaktadır. Bu nedenle DSP’nin toplumdaki anti emperyalist tepki ve duyarlılığ gerici şoven kanallara akıtma isteği olarak değil, zaten kendisinin de bir parçası ve yaratıcısı olduğu gerici şoven dalganın DSP’de bir bütün olarak ifade edilmesi, MHP ve benzeri partilere bunun öncülüğünün bırakılmaması olarak anlaşılmalıdır.


 

Anadolu Yakası: Seçim seferberliğine hazırız!

Anadolu Yakası’ndan sınıf devrimcileri olarak yürüteceğimiz seçim kampanyasına düzenlediğimiz bir dizi iç toplantı ile hazırlanıyoruz. Bölge güçlerimizin katılımı ile gerçekleşen “Seçimler ve devrimci tutum” seminerinin ardından ilk olarak genel bir toplantı düzenledik. Bu toplantıda seçim platformumuz tartışıldı ve geçmiş dönem deneyimleri ışığında politik platformumuzu en etkin nasıl ete-kemiğe büründürebiliriz sorusuna yanıtlar arandı. Her alanda seçim komisyonlarının oluşturulmasının karar altına alındığı toplantıda ayrıca etkin bir kitle çalışmasının araçları ve propaganda faaliyetimizin sorunları üzerinde duruldu. Temel yönelim ve araçlarının belirlendikten sonra kampanya programının ayrıntılarının şekilendirilmesi alanlara bırakıldı.

Bu toplantının ardından oluşturulan Maltepe, Kartal, Pendik ve Tuzla seçim komisyonlar bu hafta sonu ayrı ayrı bir araya gelerek seçim kampanyasının ayrıntılarını ve kullanılacak araçları belirlediler.

Artık ana hatları ortaya çıkmış planlamalarımızın ışığında söyleyebiliriz ki, tüm bölgeyi kapsayan ama belirlenmiş alanlarda yoğunlaşan, geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında çok daha fazla gücün öznesi olduğu etkin bir kitle faaliyeti yürüteceğiz. Çevremizdeki hemen hemen herkesi değişik örgütlenmeler etrafında tanımlı hale getirecek olan çalışma tarzımız aynı zamanda birçok aracı içe içe kullanacak.

Seçim çalışmamız yalnız yaygın bir propaganda faaliyeti olarak değil aynı zamanda örgütlenme ve eylem seferberliği olarak kendini hissettirecek. Çalışmada ev ve kahve toplantılari ile açık hava etkinliklerine ağırlık verilecek. 15-16 Haziran Direnişi, 2 Temmuz gibi gündemler etkin olarak işlenecek. Materyalerin kullanımında görsellik öne çıkarken, 4 ayrı alanda açılacak olan seçim bürolarımız hem faaliyetimizin organize edildiği karargahlar hem de kitlelere çok yönlü bir etkinlik programı ile seslenecek aydınlatma merkezleri olacaklar.

Şimdi önümüzde belirlenen işlerin büyük bir kararlılık ve enerjik bir çabayla hayata geçirilmesi görevi duruyor.

Anadolu Yakası’ndan sınıf devrimcileri


 

Esenyurt’ta seçim semineri

Semaye düzeninin kendi iç çatışmalarının ürünü olarak erken seçim kararının alınmasıyla birlikte bizler de kendi cephemizden işçi sınıfının devrimci programıyla emekçilerin karşısına çıkarak, devrimci bir temelde seçimlere müdahale etmek için hazırlıklara başlattık.

İlk olarak güçlerimize yönelik seçim gündemli toplantılar gerçekleştirdik. Bu toplantılarda seçim çalışmamızı nasıl bir politik-örgütsel perspektifle örgütleyeceğimizi, hangi araç ve yöntemleri kullanacağımızı, hangi alanlara ve hedeflere yöneleceğimizi tartışarak belirledik. Tüm güçlerimizin seçim çalışmasına etkin ve enerjik bir şekilde katılmalarını sağlayacak somut bir planlama yaptık.

Bu çerçevede “Seçimler ve devrimci tutum” başlığıyla bir seminer gerçekleştirdik. Seminer üç başlık altında işlendi. Genel olarak seçimlerin sermaye düzeni için ne ifade ettiği, burjuva partilerinini seçimlere nasıl baktığı, reformist-liberal sol güçlerin seçimler konusundaki tutumu ve son olarak işçi sınıfının temsilcilerinin seçimlere ve parlementoya bakışı ve seçimlere devrimci müdahalenin sorunları ele alındı. Tüm bu tartışmalar güncel ve tarihsel örneklerle birlikte ayrıntılı ve somut olarak açıklandı.

Yapılan sunumun ardında seçimlerde Kürt hareketinin ve reformistlerin tutumu ve bu tutuma bağlı olarak sınıf devrimcilerinin reformist-libarel hareketlere karşı alması gereken tutum ortaya kondu. Verimli ve canlı tartışmaların yapıldığı toplantılarla seçim çalışmamızı bölgemizde başlatmış olduk.

Esenyurt/ BDSP