2 Mart 2007 Sayı: 2007/08(08)

  Kızıl Bayrak'tan
   Sağlık emekçileriyle elele, mücadeleye!
  ABD’de ikna edildiler, MGK’de karara dönüştürdüler...
  TTB’nin “Beyaz Eylem” takvimi
Tutuklanan DTP’liler serbest bırakılsın!
Saraylara savaş kulübelere barış!
Büyüyen açlık ve yoksulluk kaderimiz olamaz!
 8 Mart etkinlikleri...
  Anadolu Yakası’nda emekçi kadın çalışması
  “Eşit işe eşit ücret!” talebinin tarih sahnesine çıkışı
  İLGP’den “ÖSS’ye hayır!” kampanyası:
  İşsizlik: Kara ölüm mü? - Yüksel Akkaya
  Haluk Gerger: ‘Yurtseverlik ile
halk sevgisi iç içedir’
  Ortadoğu’da süreç kışkırtılıyor Abu -Şehmuz Demir
  İran’a saldırı hazırlıkları devam ediyor!
  Abdullah Gül Pakistan’daydı!
  Çocuklar, misket, bomba, kapitalizm!
  Büyük tekellerden geniş çaplı
tensikat saldırısı
  DİSK’in 40. yılı ve Çelebiler’in misyonu!
  Ulugay işçilerinin direnişi sona erdi
  Bültenlerden
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Ulugay işçilerinin direnişi sona erdi

İbrahim Ethem Ulugay işçilerinin 21 Şubat günü, patronun servisleri göndermesiyle başlayan, işyerini terketmeme eylemi 22 Şubat günü saat 16.40 civarlarında Lastik-İş Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamayla bitirildi.

Eylemin başladığı ilk günün akşamı saat 23:40 sıralarında Bayer İlaç Fabrikası’ndan gece vardiyasında çalışan işçiler, içerideki arkadaşlarını destek ziyaretine gelerek yolu trafiğe kapattı. Polisin müdahalesi sonucunda yaşanan arbedenin ardından işçilerin kararlı duruşu polisin müdahalesini boşa çıkarttı. Sabaha kadar fabrikanın yemekhanesinde bekleyen işçiler ikinci gün de aynı coşku ve kararlılıkla eylemlerine başladı. Fakat sendika işçilerin işbaşı yapması gerektiği yönünde bir açıklama yaparak eyleme son vermek istedi. Direnişçi İ. E. Ulugay işçileri işbaşı yapmayı reddederek sonuç alıncaya kadar işe başlamayı kabul etmedi.

Bu arada Lastik-İş Sendikası Kartal Şubesi temsilcileri, Kocaeli Şubesi temsilcileri ve bazı fabrika temsilcileri işçileri yalnız bırakmadılar. Topkapı bölgesinde örgütlü Parma Vizyon işyeri temsilcileri sürecin başından sonuna kadar direnişte yerlerini aldılar. Aynı zamanda Petrol-İş’e bağlı Bayer İlaç Fabrikası işçileri de sürecin başından somuna kadar İ. E. Ulugay işçilerinin yanında yer aldılar.

Direniş boyunca fabrika içerisinde yapılan yürüyüşlerde “İşçiler burada patronlar nerede!”, “İşte sendika işte DİSK!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı.

İkinci gün saat 13:00 sıralarında Lastik-İş Genel Başkanı’nın gelmesiyle ortam yeniden ısındı. İşçilerle içeride görüşmek isteyen başkan kapının açılmaması üzerine “Biz bu kapıyı açarız!” diyerek işçilerle beraber kapıya yüklendi. İçeriden ve dışarıdan otomatik kapı çekilerek açıldı ve dışarıda bekleyenlerle işçiler fabrikanın avlusunda buluştu.

Bu militan gösterinin ardından yapılan konuşmalarda “Bu kapıyı nasıl açtıysak sendikayı da öyle kabul ettireceğiz” sözleri verildi. Kısa bir süre sonra işveren temsilcileri sendikayla görüşme kararı alarak sendikacıları davet ettiler.

Yapılan görüşmenin ardından sendikacılar bu sefer “bizim işimiz bu sorunu tatlıya bağlamaktır, onlar bir adım atmış oldular” biçiminde bir açıklama yaptılar. Bir süre sonra Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) Başkanı’nın da fabrikaya gelmesiyle bir görüşme daha yapıldı. Yapılan görüşmenin ardından bekleneceğini açıklayan Lastik-İş Genel Başkanı fabrikayı terketti.

Yaklaşık iki saat sonra yeniden fabrikaya gelen Lastik-İş Genel Başkanı TİSK Başkanı’nın telefonla aradığını ve haftaya sendikayla bir görüşme daha yapılabileceğini söyledi. “Onlar bir adım attı, biz de iyi niyetimizi göstermeliyiz, ne diyorsunuz arkadaşlar? Bu işi haftaya bırakalım mı? Bize güveniyor musunuz?” dedi. Bu açıklamanın ardından eylemin bitirildiğini duyurdu ve 17:30 vardiyasının işbaşı yapması için start verdi.

İ. E. Ulugay işçileri bir kez daha belirsiz bir sürece girmiş oldular. Kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmadığını İ. E. Ulugay işçileri 1993’te görmüşlerdi.

Yapılması gereken başlatılan meşru eylemin sonuna kadar sürdürülmesini sağlamaktır. Patron, birbuçuk gün süren direnişin etkisiyle bu sınırlı adımı attı. Direnişin sürmesi ve taleplerin kazanılması yönünde gösterilecek kararlılıkla süreç kazanılabilirdi. Yapılması gereken direniş yönünde ısrar etmek ve sonuca ulaşmayı hedeflemektir. Ancak işçilerin iradesini kıran uzlaşmacı, bürokratik sendikal anlayış yine yapacağını yaptı ve direnişin ateşine su dökmekten geri durmadı.

Yeri geldiğinde en militan ifadeleri kullanmaktan ve gövde gösterileri yapmaktan çekinmeyen sendika bürokratları eylemin kritik anında çözümü belirsizliklerle birlikte ve kazanım olmadan masaya oturmakta buldu. Sendikal bürokrasiyi boşa düşürmek tabanda birleşmiş işçilerin iradesiye gerçekleşecektir.

Topkapı İşçileri


 

GOP işçileri buluştu!

Gaziosmanpaşa İşçi Platformu olarak bir süredir yürüttüğümüz örgütlenme kampanyasının finalini 25 Şubat günü “GOP İşçileri Buluşuyor!” etkinliğiyle tamamladık.

Etkinliğin ön hazırlık sürecinde devletin kolluk güçlerinin keyfi baskı ve çeşitli engelleme girişimleriyle karşılaştık. Kolluk güçlerinin düğün salonu sahiplerini tehdit ederek korkutmaya çalışması, etkinliğe çağrı yapan afişlerimizin alelacele sökülmesi, GOP İşçi Derneği’ne yönelik taciz girişimleri vb. Tüm bu engelleme girimi ve baskılara rağmen etkinliğimize yaklaşık 200 işçi ve emekçi katıldı.

Program açılış konuşması ve mücadelede yitirilenler anısına saygı duruşuyla başladı. Ardından canlı olarak seslendirdiğimiz sinevizyon ilgiyle izlendi. Ardından Gaziosmanpaşa İşçi Platformu temsilcisi, platformun amacını ve hedeflerini anlattı. Bugüne kadar yapılan faaliyetleri ifade etti, ne türden kazanımlar elde edildiğini vurguladı. Bundan sonra bölgede nasıl bir örgütlenme çalışması yürütmek gerektiğini anlattı. Tüm işçi ve emekçileri platformun çalışmalarına katılmaya ve destek olmaya çağırdı.

Bu konuşmanın ardından sahneye çıkan Ümit Öylü ve arkadaşları enstrümantal parçalardan oluşan müzik programlarını sundular. Karadeniz müzikleri ile etkinliğe renk kadan Grup Ligarba ilgiyle izlendi. Grup Fırtına söylediği türkülerle, marş ve halaylarla coşkuyu arttırdı.

Son olarak sahneye İlyas Salman çıktı. Salman’ın seslendirdiği türküler ve anlattığı hikayeler ilgiyle dinlendi. Salman, son olarak etkinliğe katılan herkesi işçi sınıfı davasını ve mücadelesini sahiplenmeye çağırdı. Etkinlik 4 Mart’ta Kadıköy’de gerçekleştirilecek mitinge çağrı ile sona erdi.

Etkinliğe katılım, ağırlıklı olarak kampanya çalışmamız vesilesiyle ulaştığımız işçi ve emekçilerle, çeper ilişkilerimizden oluşuyordu. Bu açıdan etkinlik öncesinde sarfettiğimiz yoğun emeğin karşılığını büyük ölçüde aldık diyebiliriz.

Etkinlikte önemsiz de olsa bir takım teknik aksaklıklar yaşadık. Ancak tüm kampanya faaliyetimizin ve etkinliğin sonuçlarına baktığımızda asgari bir başarı elde ettiğimizi düşünüyoruz. Şimdi sırada 8 Mart mitingine ve bölgemizde gerçekleşecek olan 12 Mart Gazi anmasına etkin bir katılım sağlamak görevi var. Hiç ara vermeden kazanımlarımız üzerinden çalışmalarımıza devam edeceğiz.

GOP İşçi Platformu


Sarıgazi Belediyesi’nde baskı ve saldırlar...

Sarıgazi Belediyesi’nde 4 yılı aşkın süredir TİS yetkisine sahip Tüm Bel Sen 3 No’lu Şube üye ve yöneticileri, 20 Şubat günü şube başkanları Fahrettin Ağdaş’ın Sarıgazi Belediyesi önünde jandarma tarafından gözaltına alınmasıyla karşılaştılar.

Sarıgazi Belediyesi’nde Tüm Bel Sen’in örgütlü olması belediyeyi fazlasıyla rahatsız ediyordu. Belediye yönetimi son olarak Tüm Bel Sen 3 No’lu Şube Sekreteri Nurettin Kınık hakkında sendikal örgütlenmeden duyduğu rahatsızlık sebebiyle sürgün kararı çıkardı. Şube Başkanı Fahrettin Ağdaş ise, bu kararla ilgili konuşmak üzere 20 Şubat sabahı Sarıgazi Belediyesi’ne gitti. Belediye binasının bahçesinde Belediye Başkan Yardımcısı Metin Çil ve yanında bulunanların sözlü ve fiziki saldırısına uğrayan Ağdaş, üye ve yönetim kuruluyla yaptığı toplantı sonucunda belediye yetkilileriyle tekrar görüşme talep etti.

Ağdaş, ikinci kez belediye önüne gittiğinde kendisini, Sarıgazi Belediye Başkan Yardımcısı’nın çağırdığı jandarma ekiplerinin beklediğini gördü. Ağdaş ve belediye başkanı arasında yaşanan tartışmada başkan yardımcısı Ağdaş’ın alkollü olduğunu ve gözaltına alınması gerektiğini iddia etti. Sabah saatlerinde yaşanan gözaltı terörünün ardından öğleden sonra 15.00’te yapılan doktor kontrolu sonucu kanında %0 alkol oranı tespit edilen Ağdaş serbest bırakıldı.

23 Şubat günü saat 11.00’de Sarıgazi Belediyesi önünde basın açıklaması yapan Tüm Bel Sen üyeleri, şube sekreterine dönük sürgün kararını ve şube başkanlarının gözaltına alınmasını protesto ettiler. 200’ü aşkın kişinin katıldığı açıklamaya KESK’e bağlı sendikaların üyeleri ve siyasi partiler destek verdiler.

Fahrettin Ağdaş sendika binasında gazetemize yaptığı açıklamada, sürgün kararının ve gözaltı terörünün özünde belediye yönetiminin sendikanın çalışmalarından, örgütlülüğünden duyduğu korkunun ifadesi olduğunu vurgulayarak, konuyla ilgili kişiler hakkında hukuki ve idari işlemleri yapacaklarını söyledi. Ağdaş, kamu emekçilerinin 15 yıldır yürütttüğü mücadelenin çeşitli baskı ve zor politikalarıyla engellenmeye çalışıldığı ancak emekçilerin hak ve çıkarlarını koruma mücadelesini hiçbir gücün engelleyemeyeceğini ifade etti.

Kızıl Bayrak/Sarıgazi


Kölenin kölesi: Mevsimlik işçiler!

Her yıl Mersin, Urfa, Şırnak, Diyarbakır, Adıyaman, Mardin ve ülkenin çeşitli yerlerinden domates, biber, karpuz, pamuk, yer fıstığı, pancar, nohut, patates ekmek, dikmek ve toplamak için Osmaniye’den Amik Ovası’na, Çukurova’ya yollara düşen mevsimlik işçiler... En ağır koşullarda, her türlü sosyal haktan ve işgüvencesinden yoksun çalışan “ırgat”lar... Yılın dokuz ayı kölelikten beter koşullarda yaşayanlar...

Kölenin de kölesi onlar. Çünkü sigortasız, iş güvencesiz çalıştıkları için tam olarak sayıları dahi bilinemiyor. Ancak buna rağmen Birleşmiş Milletler’in 2005’te yayımladığı rapor mevsimlik işçilerin sayısı hakkında bir fikir vermektedir. Rapora göre dünyadaki en büyük işgücünü oluşturan kesimi mevsimlik işçiler oluşturuyor. 450 milyonluk ücretli tarım işçisinin çoğu ise yoksulluk ve açlık içinde. Ekonomik sorunlar, yıkım, tarım sektöründe zaten düşük olan ücretler... Hastalıklar ve barınma sorunları...

İnsanca yaşama ve çalışma koşullarından yoksun olan mevsimlik işçilerin günlük yevmiyeleri ise çok düşük. Günlük 15-16 YTL ücret alıyorlar. Aracılık yapan işçi simsarlarına ise aldıkları ücretin 2 YTL’sini ödüyorlar. Yani asgari ücretin dahi altında insanlık dışı koşullarda gece-gündüz çalışıyorlar.

BM’nin raporu çarpıcı bir gerçeği daha gözler önüne seriyor. Dünyada çalışan 246 milyon çocuktan 170 milyonu tarım işçisi. Yani tarım sektöründe de çocuk emeği ucuz işgücü olarak kullanılıyor. Belirtmeye dahi gerek yok, sanayide olduğu gibi tarımda da çocuk işçilerin ücretleri çok daha düşük.

Kapitalizm kâr hırsıyla hareket ettikçe giderek daha da vahşileşiyor. İnsanlığa ya kapitalist barbarlık içinde çöküş ya da sosyalizmden başka bir seçenek bırakmıyor.