16 Şubat 2007 Sayı: 2007/06(06)

  Kızıl Bayrak'tan
   Ordu ve hükümet Beyaz Saray’ın kapısında sıraya girdiler…
  Emperyalistleri ve siyonistleri
topraklarımızda istemiyoruz!
  İşbirlikçiler Washington’daki savaş
ağalarının huzurunda!
  Faşizme ve şovenizme karşı militan
kitle mücadelesi!
Düzen solunda seçim manevraları
Baharı kazanmak 8 Mart’ı kazanmaktan geçiyor!
Geleneksel şiddetten kurtulmak için
geleneksel devletten kurtulun!
 Clara Zetkin (1857- 1933): Uluslararası emekçi kadın
hareketinin komünist öncüsü...
  Kadına yönelik şiddete karşı tavır almak sınıfsal bir görevdir!
  Tersane İşçileri Birliği Derneği 1. Olağan Genel Kurulu’nda buluşalım!
  İşçi sınıfının toplumsal konumu ve tarihsel devrimci misyonu
  El Fetih’le Hamas “Mekke Konferansı”nda anlaştı…
  Putin’den ABD-NATO tehditlerine rest!
  Kaymağı özel
ordular yiyor - Mumia Abu-Jamal
  Dünden kalan miras ve yeniden düşünmek -
Yüksel Akkaya
  TÜMTİS Genel Sekreteri Gürel Yılmaz ile konuştuk...
  Devlete hizmette gelinen aşama:
Türk(iye) milliyetçiliği!
M. Can Yüce
  Eylem ve etkinliklerden...
  Basından...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Clara Zetkin (1857- 1933): Uluslararası emekçi kadın hareketinin komünist öncüsü...

“Yaşamın olduğu her yerde savaşmak istiyorum”

Kadının özgürlük ve eşitlik mücadelesini simgeleyen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün yaklaştığı şu günlerde neredeyse herkesin karşısına çıkan isimdir Clara Zetkin.

Bir köy öğretmenin kızı olan Clara, öğrenmeye hevesli, her yerde hep en önde olan, eyleme susamış bir çocuktur. Günün birinde babasının kütüphanesinde bulduğu Papa’ya karşı ayaklananların, inançları uğruna ölen kadın ve erkeklerin hikayesini anlatan bir kitap onu çok etkiler. O da babası gibi öğretmen olmak istemektedir, ancak bu o kadar kolay değildir. Çünkü o zamanlar Almanya’da kızların yüksek öğrenim görmesiyle devlet hiç ilgilenmemektedir. Bunun ana nedeni ise, kadının zihinsel yeteneklerinin bu anlamda yeterli görülmemesidir. Ancak Clara kararlıdır; sonunda kendisine özel bir öğretmenlik kursunda yer bulur. Komünizm ve sosyalizm kavramlarıyla okuldaki Rus arkadaşları sayesinde tanışır. Marx ve Engels’in yapıtlarını okumaya başlar. Öyle ki sosyalist düşünceyi savunduğu için okulunda sakıncalı bir öğrenci olarak görülür.

Halka açık bir toplantıda söz sırası kendisine geldiğinde, çok da dolu olmasına rağmen, ürkerek konuşamayacağını ifade eder. Ancak aynı Zetkin, 1889’da Paris’te yapılan 2. Enternasyonal’in kuruluş kongresinde kendinden emin, cesur ve çok akıcı bir dille konuşmasını yapar, işçi ve emekçi kadınların davasını temsil eder. “Kadın işçiler, kadının özgürlüğünün ayrı değil, büyük sosyal sorunun bir parçası olduğundan tamamen emindirler. Bu sorunun bugünkü toplumda çözülemeyeceğinin, ancak toplumun köklü değişiminden sonra bunun mümkün olabileceğinin de bilincindedirler. Kadının özgürlüğü, tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi yalnızca emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla mümkün olacaktır. Sadece sosyalist toplumda, kadınların işçiler gibi haklarının tam sahibi olması mümkündür” derken, savunduğu davanın kürsüdeki iradesi olmuştur.

Paris’teki bu konuşma, yalnızca Clara Zetkin’in ilk konuşması değildir; bu konuşma, uluslar arası bir topluluk önünde kadının eşitlik ve özgürlük mücadelesi için savaş veren komünist bir kadının tarihteki ilk konuşmasıdır da. Clara Zetkin’in büyük bir inanç ve tutkuyla dile getirdiği sorunlar ve bu sorunlar karşısında talep edilenler önemli bir yankı yaratır. Bu yankı, o dönemin sosyalist işçi sınıfı partisi olan Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin bir sonraki yıl hazırladığı programda kadının ekonomik, siyasal ve hukuksal eşitliği olarak yerini alır. Yapmış olduğu bu “ilk ve büyük” konuşmadan sonra Clara Zetkin birçok parti toplantısında ve uluslararası kongrelerde yüzlerce konuşma yapar.

8 Mart’ın Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanması onun önerisiyle 1910 yılında yapılan 2. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda kabul edilir. Bu tarihin seçilmesi elbetteki tesadüf değildir. 8 Mart 1857’de, New York’lu 40 bin kadın dokuma işçisi 12-14 saati bulan çalışma saatlerine karşı, 8 saatlik işgünü talebiyle kitlesel bir biçimde greve gitmiştir. Bu grev Amerikan yönetimi tarafından kanlı bir şekilde bastırılmış ve 129 dokuma işçisi kadın katledilmiştir. “8 Mart 1857” eylemi, kadınların tarihteki ilk kitlesel grevi olarak yerini almıştır.

Tam da burada, seçilen bu tarihin rastlantı olmadığı, aksine Amerikalı kadın işçilerin, dolayısıyla işçi sınıfının mücadelesiyle doğrudan bağlantılı olduğu ortaya çıkmaktadır. 8 Mart işçi-emekçi kadınların direnişinin sembolüdür. 8 Mart sosyalizmin ve işçi sınıfının topluma kazanımıdır ve bizler bu günü Clara Zetkin önderliğindeki büyük tarihsel mücadeleye yani sosyalist kadın hareketine borçluyuz.

Clara Zetkin tüm yaşamı boyunca örnek bir komünist kadın önder olmuştur. “Yaşamın olduğu her yerde savaşmak istiyorum”, O’nun yaşam ve mücadele felsefesi ve eylem sloganı olmuştur. Ölümünden bir yıl önce, yani 75 yaşındayken, parlamenter olarak yer aldığı Berlin’deki Alman parlamentosunun kürsüsünden, yaklaşan faşist Hitler tehlikesine karşı hararetli, inançlı ve uyarıcı bir konuşma yapmıştır.

Clara Zetkin, kendisinin de ifade ettiği gibi, yaşamın olduğu her yerde savaşmış bir komünist kadın önderdir. Uluslararası devrimci emekçi kadın hareketi onu her zaman saygıyla andı, kadınların kurtuluş mücadelesi boyunca da aynı kuvvetle sahiplenmeye devam edecektir