19 Ocak 2007 Sayı: 2007/02(02)

  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalizme ve bölge gericiliğine karşı halkların devrimci dayanışması ve birleşik mücadelesi!
  Hiçbir strateji ABD’yi bataktan
kurtaramayacak!..
  ABD, Türkiye ve Güney Kürdistan
  Uyuşturucu kullanımı ilköğretim okullarına kadar indi...
DİSK yönetimi ve “10 Aralık Hareketi”...
Tecrite karşı eylemlerden...
Gençlik hareketi
 Erdoğan’dan İstanbul için “çözüm” önerileri…
  TÜMTİS’ten kamuoyuna açıklama...
  Yeni bir mücadele yılına girerken gençlik hareketi...
  Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ile asgari ücret üzerine konuştuk...
  Haydutbaşı Bush “yeni savaş stratejisi”ni açıkladı…
  Rice’ın Ortadoğu gezisi…
  Blair: “Savaşlara devam etmeliyiz!”
  ABD’nin İran’a yönelik nükleer yaptırımı
Abu Şehmuz Demir
  Kapitalizmin yangınları
tesadüf değil!
  Sendikacı dediğin
lafını esirgemez, eğer...
Yüksel Akkaya
  Katledilişlerinin 88. yıldönümünde anıldılar...
  2007’ye girerken/2
  Bir emperyalist yeniden yapılandırma projesi: Geniş Ortadoğu İnisiyatifi-1
  ABD hegemonyası ve sol
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Haydutbaşı Bush “yeni savaş stratejisi”ni açıkladı…

Emperyalistlerin hiçbir planı halklara köleliği kabul ettiremez!

2006’nın son günlerine gelindiğinde, “Büyük Ortadoğu/Büyük İsrail” projesinin Irak’ta bataklığa saplandığı genel kabul görmeye başladı. İşgali planlayan neo-faşist çetenin şefleri de hezimeti teslim etmek durumunda kaldılar. Ancak bu fiyasko, Amerikan rejiminin emperyalist saldırganlık ve savaş politikasından vazgeçeceği anlamına gelmiyordu.

Irak bataklığının giderek derinleşmesi üzerine, Washington’daki savaş kurmayları çıkış için strateji arayışına başladılar. Baker-Hamilton adıyla anılan “Irak Çalışma Grubu” (IÇG) yeni strateji için gerekli araştırmayı yapmakla görevlendirildi. IÇG’nin Irak raporunu sunmasından sonra toplanan Bush liderliğindeki çete, Irak’ta izlenecek yeni savaş stratejisini hazırladı. Resmen ilan edilmeden önce basına “sızdırılan” stratejiyi tek kelimeyle tanımlamak gerekirse, işgal orduları daha çok kan akıtarak bataklıktan çıkmayı deneyecektir. Bunu yaparken, “Irak ordusu” diye anılan silahlı devşirmeleri de yaygın şekilde kullanmayı hedefliyor. Saddam dönemi ordusunun üst rütbelileri, bu hazırlık çerçevesinde yeniden “Irak ordusu”na alınmaya başladı.

Halkları köleleştirme savaşının yeni stratejisini açıklayan çete başı Bush, Irak’ta bir başarısızlığın Amerika Birleşik Devletleri için felaket anlamına geleceğini, Bağdat’ta güvenliği sağlamanın başlıca öncelik olduğunu söyledi. Yeni plana göre “güvenliği” sağlamak için 17.500 ABD askeri Bağdat’taki işgalci güce eklenecek. Anbar eyaletine de 4 bin işgalci asker daha yerleştirilecek. Böylece paralı katillerden oluşan “özel güvenlik şirketleri”ne mensup 25-30 bin kişilik silahlı gücün yanısıra, Irak’taki ABD askeri sayısı 150 bini aşacak. Bazı kaynaklar ise, Bağdat’ta yerleştirilecek güçlerin bir kısmının peşmerge olacağını belirtiyor.

Yeni planda dikkat çeken bir diğer nokta ise, Iraklı devşirmelerin daha etkin bir şekilde kullanılmasının hedeflenmesidir. Bağdat’ta günler süren çatışmalar bu kirli taktiğin uygulanmaya başladığını gösterdi. Bu çatışmalar önce “Irak ordusu” tarafından başlatılmış, işgalci ABD ordusu ise sonradan katılmıştır. Bu sayede Iraklıları birbirine kırdıran işgalciler, verdikleri kayıpları kısmen de olsa azaltabilmeyi umuyorlar.

Irak’ın tümünde denetim kurmaktan çok, belli bölgelere yüklenip buraları kontrol etme hazırlığı yapan işgalciler, bu hedeflerine ulaşabilmek için yeni toplu katliamlar yapmaktan kaçınmayacaklar. Bağdat’ta hava saldırıları eşliğinde günler süren çatışmalar bu taktiğin ilk ipuçlarını verdi.

Irak’tan çekilmeye değil, işgalci orduları güçlendirerek savaşı derinleştirmeye hazırlanan savaş kundakçıları yakıp yıkmayı, kan dökmeyi iğrenç emellerine ulaşabilmenin temel yolu olarak belirlemiş durumdalar. Böylece vahşi işgalin “makyajı” olan “Irak’a demokrasi/özgürlük” götürme söylemi bir yana bırakılmış, işgal güçlerinin güvenliğini sağlamak öncelikli amaç olmuştur.

Yeni strateji, Irak halklarının yanısıra, namluları her an Suriye veya İran’a çevirmenin gerekçesi de yapılabilecek. Zira plana göre, İran ve Suriye’nin Irak’ta koalisyon güçlerine karşı ‘düşmanca’ olarak nitelendirilen eylemleri karşısında da, askeri önlemler alınacak. Yani bir ülkeye saldırmak için, “koalisyon güçlerine karşı düşmanca eylemler yaptı” gerekçesi yeterli sayılabilecek. Nitekim yeni planın açıklandığı saatlerde ABD askerleri, İran’ın Erbil kentindeki temsilciliğine baskın düzenledi. 5 İranlı konsolosluk görevlisinin gözaltına alındığı baskında binadaki bilgisayarlara ve dökümanlara da el konuldu.

Emperyalist Amerikan rejimi yeni stratejisini saptarken, Irak işgalini destekleyen Amerikalılar’ın oranı yüzde 26’lara kadar gerilemiştir. Irak’ın bataklığa dönüşmesinden sonra Bush yönetimine verilen desteğin erimesi, Irak’ın Vietnam’a benzetilmesine yol açıyor. Yazık ki bu benzetme isabetli değil. Zira Vietnam direnişi devrimci güçlerin önderliğinde gelişmiş, savaş baştan beri iki cephede -hem ABD emperyalizmine, hem de işbirlikçilerine karşı- yürütülmüştür. Bu ise milyonlarca Vietnamlı emekçiyi emperyalizme ve feodalizme karşı mücadelede tek bayrak altında birleştirmiştir. Bu olgular ışığında Irak’a bakıldığında denebilir ki, şu aşamada işgalcilerle düşkün işbirlikçilerinin tek avantajı, Irak’taki direnişin emekçileri birleştirebilecek bir program, strateji ve taktikten yoksun olmasıdır. Direnişin devrimci perspektiften yoksunluğu, mezhep çatışmalarının önüne geçmesini de engellemektedir.

Buna karşın Irak direniş güçlerinin zaafları, yeni savaş stratejisinin başarılı olacağı anlamına gelmiyor. Tersine, bu stratejinin de önceki gibi akıbeti fiyasko olacaktır. Daha çok kan dökerek bir halkın desteği değil, ancak nefreti kazanılabilir. ABD emperyalizmiyle suç ortaklarının Irak’ta yaptığı da budur.


ABD ordusu Somali işgaline fiilen katıldı

Gerici Etiyopya rejimine saldırma emri vererek Somali işgalini başlatan ABD emperyalizmi, kanla beslenen savaş ağalarını yeniden yönetimin başına oturttu. Ancak bu işbirlikçilerin başa oturtulması, işin yalnızca teknik kısmını halledebilir. Zira savaş ağalarının hiçbir toplumsal desteği yoktur. Dahası halk bunlardan nefret ediyor. Bu ise işgalci bir ordunun şu veya bu şekilde Somali’de kalmasını zorunlu hale getiriyor. Aksi halde kısa sürede durumun tersine dönme ihtimali yüksektir.

Somali’ye saldıran Etiyopya rejiminin bu ülkeyi işgal altında tutması pek olası görünmüyor. Zira ABD kuklası rejim ne mali, ne de askeri açıdan bu yükü kaldırabilecek durumda. Başka bir ifadeyle Etiyopya rejimi, bu işgalin altında kalmamak için ordusunu bir an önce Somali’den çekmek istiyor. Bölgede bulunan işgalci Amerikan ordusunun hızla devreye girerek Somali’yi bombalaması, Etiyopya ordusunun bu güçsüzlüğünden de kaynaklanıyor.

Başkent Mogadişu’yu boşaltarak ülkenin güneyine çekilen İslamcı güçler, savaş ağalarının silah bırakma çağrısını reddederek işgale karşı savaşacaklarını açıkladılar. Savaş ağalarını kullanarak Somali halkını köleleştirme hesabı yapan ABD emperyalizmi, bu açıklama üzerine İslamcı güçleri imha etmek amacıyla, savaş uçaklarıyla köyleri bombaladı. Destek veren halkla birlikte İslamcı güçleri hedef alan Amerikan ordusunun gerekçeleri biliniyor: “İslamcı güçler El Kaide ile işbirliği yapıyor”!

Bu gerekçelerin uydurma olduğu bir sır değil. ABD savaş makinesinin Afrika’nın en yoksullarından olan bu ülke halkının üzerine bomba yağdırmasının bir nedeni, Somali’nin Kızıl Deniz’e “girişi kapısı” kabul edilen Afrika Burnu üzerine kurulu olmasıdır. Diğeri ise petrol, doğalgaz ve değerli maden rezervleri yönünden zengin olmasıdır. Emperyalist zorbalar, hem Kızıl Deniz’e girişi çıkışı kontrol etmeyi, hem de Amerikan tekellerinin ülke zenginliğini “güvenli” şekilde yağmalayabilmesi için Somali’yi işgal atında tutmayı planlıyorlar. Mogadişu’ya yerleştirilen savaş ağaları, bu yağmadan alacakları pay karşılığında suç ortaklığına dünden razılar. Amerikan savaş uçaklarının ülkeyi bombalamasına destek veren bu soysuzlar, emperyalist orduların himayesinde Somali’nin yağmalanmasından pay alma hesabı içindeler.

Vampirlerin planları işgal ve yağma. Somali halkı direniş yolunu tutarak bu yağmacı ve işbirlikçilerin planlarını boşa çıkaracaktır.