19 Ocak 2007 Sayı: 2007/02(02)

  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalizme ve bölge gericiliğine karşı halkların devrimci dayanışması ve birleşik mücadelesi!
  Hiçbir strateji ABD’yi bataktan
kurtaramayacak!..
  ABD, Türkiye ve Güney Kürdistan
  Uyuşturucu kullanımı ilköğretim okullarına kadar indi...
DİSK yönetimi ve “10 Aralık Hareketi”...
Tecrite karşı eylemlerden...
Gençlik hareketi
 Erdoğan’dan İstanbul için “çözüm” önerileri…
  TÜMTİS’ten kamuoyuna açıklama...
  Yeni bir mücadele yılına girerken gençlik hareketi...
  Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ile asgari ücret üzerine konuştuk...
  Haydutbaşı Bush “yeni savaş stratejisi”ni açıkladı…
  Rice’ın Ortadoğu gezisi…
  Blair: “Savaşlara devam etmeliyiz!”
  ABD’nin İran’a yönelik nükleer yaptırımı
Abu Şehmuz Demir
  Kapitalizmin yangınları
tesadüf değil!
  Sendikacı dediğin
lafını esirgemez, eğer...
Yüksel Akkaya
  Katledilişlerinin 88. yıldönümünde anıldılar...
  2007’ye girerken/2
  Bir emperyalist yeniden yapılandırma projesi: Geniş Ortadoğu İnisiyatifi-1
  ABD hegemonyası ve sol
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Yeni bir mücadele yılına girerken gençlik hareketi...

Gündemler, sorunlar, olanaklar...

Gençlik hareketinin durumu, sorunları ve olanakları nelerdir? Gençlik mücadelesinde yaşanan durgunluğun bir sonucu olarak, siyasal gençlik güçlerinin neredeyse hiç tartışmadığı temel önemde bir sorudur bu. Oysa, gençlik alanında ortaya çıkan her politik sorun ve gündem bu çerçevede tartışılmadığı koşullarda, gençlik hareketine başarılı bir müdahale olanaksızdır.

Bugün gençlik mücadelesine bakıldığında, üç temel sorun alanı öne çıkmaktadır. Birincisi gençlik hareketinin yaşadığı derin apolitizmdir. Bu sorun, tüm diğer sorunların olanaklı çözümünü güçleştirdiği için, öncelikli ve temel bir tartışma başlığı olmak durumundadır. Gençlik hareketi politik bir yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Her düzeyde bir politik yenilenme başarılamadığı koşullarda, hareketin biriken sorunlarına çözüm oluşturmak bir yana, hâlihazırda birçok olanak taşıyan gençlik mücadelesinin gelişme dinamikleri giderek zayıflayacaktır.

Diğer bir sorun alanı, hareketin politik gündemler ve hedeflerden yoksun olmasıdır. Önceki sorunla dolaysız bağlantılı olan bu sorun da gençlik mücadelesinin asli ve öncelikli sorunlarından birisidir. Geniş gençlik kitleleriyle buluşmak, hareketin kitle tabanını genişletmek açısından büyük bir önem taşıyan bu sorun da ne yazık ki bir tartışmanın konusu olamamaktadır.

Bir diğer temel önemdeki sorun ise, gençliğin örgütlenmesi alanında yaşanmaktadır. Son dönemde mücadelenin sorunlarından kopuk bir biçimde gündeme gelen gençlik örgütlenmesi tartışmaları, geçmiş tartışmaların bir tekrarı olmanın ötesine gidememekte, kitle mücadelesini geliştirmenin sorunlarından kopuk çözüm arayışlarına yönelindiği ölçüde, hareketin yaşadığı tıkanıklığı aşmaya dönük bütünlüklü bir tartışma zemini oluşturulamamaktadır.

Hareketin temel iki zaafı: Apolitizm ve kendiliğindencilik

Gençlik yaygın bir depolitizasyon sorunu ile karşı karşıya bulunmaktadır. Gençlik hareketine ilişkin hemen tüm değerlendirmelerde karşılaşabileceğimiz bir tespittir bu. 12 Eylül ve sonrası süreçte geniş gençlik yığınları üzerinde sistemli bir baskı politikası oluşturan sermaye iktidarının bu depolitizasyon saldırısında nasıl bir başarı sağladığı çıplak bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır. Ancak değerlendirmelerimizde tanımlanan bu durum, mevcut tabloyu tek yanlı değerlendirmenin ötesine geçememektedir. Zira sorun bugün ilerici ve devrimci kesimleri ile bir bütün olarak gençliği kesmektedir.

“Gençlik hareketinin sorunlarını tartışmaya başladığımızda ulaşacağımız ilk veri, bir bütün olarak gençlik güçlerinin yaşadığı apolitizmdir, ki bu yıllardır işaret ettiğimiz temel önemde bir sorundur. Fakat gelinen yerde daha önemlisi, politik gençlik güçlerinin sürüklendiği apolitzmdir. Zira bu durum hem genel apolitizmi derinleştirmekte, hem de sorunu çözümsüz bir cendere içerisine hapsetmektedir.

Bugün gençlik içerisinde hareketin ihtiyaç duyduğu politik müdahaleleri gerçekleştirme çabasını ortaya koyan siyasal güçlerin sayısı oldukça azalmış bulunuyor. Bir yandan hareketin sorunları ve ihtiyaçlarından, öte yandan da siyasal sürecin sorun ve gerekliliklerinden kopmuş bir devrimci ilerici güçlerle karşı karşıyayız. Üniversitelerde politik planda tam bir boşluk havası hakimdir. Sermayenin sistemli saldırıları karşısında hedefli, soluklu bir mücadele hattının ortaya konulamamış olması, bu boşluğun derinleşmesine ve sermayenin saldırılarını görülmemiş bir kapsamda yoğunlaştırmasına neden olmaktadır.

Bugün devrimci gençlik güçleri dinamik bir tartışma ve üretim sürecinden yoksun bulunuyor. Yapılan birçok çalışma ve ortaya konulan hedefler ciddi bir politik arka plandan yoksundur ve dinamik bir tartışma sürecine dayanmıyor. Hal böyle olunca, geniş gençlik yığınlarının yaşadığı derin apolitizm üzerine yapılan değerlendirmeler, mevcut durumla edilgen bir uzlaşmayı anlatıyor.

Kitle çalışması alanında karşılaşılan verimsiz sonuçların gerisinde de aynı nedenler vardır. Bugün gençlik hareketi içerisinde gerçekten hedefli ve sonuç alıcı bir biçimde ortaya konulan, gençlik hareketinin sorun ve ihtiyaçları ile dinamik bir biçimde bağ kurabilen kaç tane çalışma bulunuyor? Sayılarının çok fazla olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Oysa, içerisinde hapsolduğumuz gettoları yıkmadan, etkin bir kitle çalışması yürütmeden, gençlik güçlerinin ortaya konulan politik yaklaşıma dair duyarlılıklarını gerçekçi bir biçimde tartışmamız mümkün değildir.

Son dönem gençlik hareketinin yaşadığı çözümsüzlüğe ve bunun nesnel arka planına dair yapılan gelişigüzel tartışmalara baktığımızda, hep aynı apolitizm ve hedefsizlik karşımıza çıkmaktadır. Gençlik hareketinin anlamlı bir hareketlenme süreci yaşadığı 96’dan bugüne, gençlik sorununda nesnel olanaklar azalmamış, tersine artmıştır. Yaşanan sorunlar ve geniş gençlik güçlerinin karşı karşıya bulunduğu geleceksizlik düşünüldüğünde, sorunun hiç de nesnel olanaklarda yaşanan zayıflama olmadığı açıkça görülecektir. Sorunu ağırlıklı olarak devrimci önderlik ve müdahalede yaşanan sorunlar üzerinden tartışıyorsak, bu yaklaşımı şu şekilde tanımlayabiliriz: Geniş gençlik kitleleri ile politik unsurları arasındaki yabancılaşma. Geniş kitleleri dönüştürmesi gereken güçlerin beklentilerindeki gerileme, sermayenin saldırılarını kolaylaştırmaktadır.

Bu açıdan gençlik içerisinde dinamik bir tartışma süreci başlatmak özellikle önem taşımaktadır. Bu başarılamadığı koşullarda, gençlik sorununda ilerleme beklemek hayaldir. Hareket ancak ileri güçlerdeki apolitizmi ve güvesizliği kırarak yol alabilir. İşte bu nedenle gençlik içerisinde hedefli ve dinamik bir tartışma süreci zaman kaybetmeksizin başlamalıdır. Ne kadar gücü içerisine kattığı, soruna hareketin bütünü açısından ne kadar çözüm oluşturabildiğinden bağımsız olarak atılan her adım, geleceğin gençlik hareketinin taşlarının bugünden döşenmeye başlaması anlamına gelmektedir. Bu açıdan hayati bir önem taşımaktadır.

Bu apolitizmin bir diğer yanını ise gençliğin politik sorun ve ihtiyaçlarından kopuş oluşturmaktadır. Gençliğin gündem ve ihtiyaçlarını tanımlamaktan yoksun bir siyasal mücadele süreci, açık ki geniş gençlik güçlerini mücadeleye çekmeyi başaramayacaktır. Alanlarda yaşanan öncelikli sorunlar nedir? Bu sorunlara hangi politik başlıklarla müdahale edilmelidir? Yapılacak olan müdahalenin örgütsel ayakları nelerdir? Tüm bu sorular politik ve pratik mücadelenin çözüm alanına girmektedir. Ve çözülmeyi beklemektedir.”

Politik bir gençlik mücadelesinin temel hareket noktası:
Ticarileşen eğitim ve gelecek sorunu

Geçtiğimiz yıl, özellikle de yeni eğitim döneminin başında, yerel sorunlar ve gündemler üzerinden parçalı eylemsel-politik süreçler yaşandı. Ancak, bu mücadele içerisinde kimi yerellerde ortaya çıkan anlamlı sonuçlar sonraki sürece taşınamadı. Özellikle 6 Kasım süreci ile birlikte yerellerde ortaya çıkan gündemler üzerinden yaşanan hareketlilik giderek zayıfladı ve genellikle daha sonraki sürece örgütsel-politik bir kazanım bırakamadan sönümlendi.

Bu durum, yerel sorun ve gündemler üzerinden anlaşılır bir tablonun ifadesidir. Zira yerel gündemler üzerinden ortaya çıkan mücadeleler, çoğu durumda kendi sonuçlarına yerelin olanakları ile ulaşamayacağı için, ortaya çıkan olanaklar süreç içerisinde hızla zayıflamakta, politik bir gençlik mücadelesinin gelişmesinin olanağına dönüşememektedir.

Ancak, bu durumun anlaşılır olması, asli ve öncelikli sorunu gözardı etmemize neden olmamalıdır. Zira, bugün gençlik mücadelesi, politik hedef ve doğrultudan yoksun bir biçimde, gündelik sorun ve ihtiyaçlar üzerinden bir sürüklenme yaşamaktadır. Sistemin saldırıları karşısında bütünsel bir politik hedefle hareket edilmemekte, saldırılar parçalı müdahalelerle yanıtlanmaya çalışılmaktadır. Oysa, sermayenin saldırılarının tek bir hedef çerçevesinde hayata geçirildiği yerde, gündelik sorunlar ve yerel gündemler ile sınırlı bir mücadele ile sermayenin saldırılarına yanıt vermek mümkün değildir.

Gençliğin çok yönlü duyarlılıkları akademik-demokratik sorunlar ve politik gündemler üzerinden gençlik mücadelesinin anlamlı çıkışlar yapmasına olanak tanısa da, gençlik alanında politik bir taraflaşma yaratmak sanıldığı kadar kolay değildir. Zira, gençliğin karşısına genellikle politik ve akademik gündemler yığını ile çıkılmaktadır. Çok yönlü gündemleştirmeler adına, gençlik hareketinin temel sorunları etkili bir kitle çalışması ile geniş gençlik kesimlerinin gündemine sokulamamaktadır.

Öncelikle vurgulanması gereken noktu şudur. Gençlik hareketinin politikleşmesinde mesafe almadığımız sürece onu geliştirmeyi başaramayız. Bu gerçek, politik müdahalenin önemini ortaya koymaktadır. Gençliğin sorunlarına yanıt verecek bir mücadele öncelikle gençliğin sorunlarını ve mücadele dinamiklerini tespit etmeyi zorunlu kılmaktadır. Ne yazık ki gençlik içerisinde siyasal çalışma yürüten güçlerin başarısız kaldığı alanların başında burası gelmektedir.

“Gençlik hareketini politikleştirmek, eğitim sisteminin sorunlarından kopmak anlamına gelmemektedir. Gençliği politikleştirmek bir süreç ise, bu sürecin belirleyici halkasını eğitim sisteminin sorunları oluşturmaktadır. Bugün eğitimin temel sorunları ve bunun genel tanımı olarak ticari eğitim, sistemin temel sorunları ve saldırıları ile güçlü bağlar taşımakta, bu akademik-demokratik mücadelenin hızlı bir biçimde politikleşmesinin olanaklarını ortaya koymaktadır. “Çürüyen eğitim sistemi çürüyen düzenin aynasıdır” şiarı bugün hiç olmadığı kadar açık ve güncel tespitin özlü bir ifadesi olarak tanımlanmalıdır. İşte tam da bu nedenle ticarileşen eğitim sistemine karşı bütünlüklü bir mücadele platformu oluşturmak bugünün gençlik hareketi için yakıcı bir sorundur.”

Bugün gençlik sorununa bütünlüklü bir biçimde bakıldığında, karşımıza çıkan öncelikli gündem geleceksizlik sorudur. Bu sorun sermayenin neo-liberal saldırı politikalarının dolaysız bir sonucudur ve birleşik bir gençlik mücadelesinin gelişmesinin olanaklarını taşıyan temel başlıktır. Sermayenin bu temel önemdeki saldırı alanına yönelik sistematik, hedefli ve soluklu bir mücadele geliştirilemediği koşullarda hareketin yaşadığı tıkanıklığın aşılması şansı bulunmamaktadır.

Örgüt sorununun çözümü politik mücadele
içinde olanaklıdır!

Gençlik örgütlenmesi sorunu son dönemde politik gençlik güçlerinin tartıştığı temel başlıklardan birisi haline geldi ve önümüzdeki dönemde de devam edeceği anlaşılıyor. Bu tartışmalar ve ortaya çıkardığı ilk sonuçlar üzerinde durmak gerekiyor.

Bu tartışmalarda bugün için öne çıkan başlığı, DİSK öncülüğünde çalışmaları başlatılmış bulunan öğrenci sendikası tartışmaları oluşturuyor. Bugün sendikal biçim içerisinde sürmekte olan tartışmalar, gençlik örgütlenmesi sorununda gençlik güçlerinin önemli bir kesiminin bir adım ileri gidemediğini gözler önüne sermiştir. Kastettiğimiz sadece sendikal çalışma içerisinde yeralan politik gençlik güçleri değildir. Öğrenci sendikasına dönük “kapsamlı” bir eleştiride bulunan öğrenci kolektifleri açısından da örgüt sorununa bakış öze ilişkin bir farklılık taşımamaktadır. Bu açıdan sorunu biçimsel yanlarından arındırarak genel boyutuyla tartışmak gerekmektedir.

“Öğrenci gençlik hareketinin yakın dönemde olduğu gibi bugün de temel sorunu hala politizasyon sorunudur. Gençlik hareketinin politikleştirilmesinde mesafe alınmadıkça onun örgütlenmesinde de mesafe alınmayacaktır. Bu nedenle hareketin ihtiyaçlarına göre oluşturulmayan, onun nitel ve nicel planda gelişmesini ve politikleşmesini önüne hedef olarak koymayan her örgütlenme, gençlik hareketine dışarıdan dayatılan ölü bir ‘şablon’ olmanın ötesine gidemeyecektir.

Bizim gençlik hareketi açısından yıllardır tekrarlaya geldiğimiz; ‘gençlik hareketinin eylem dinamizmi, düzeyi, gelişme seyri ve bu seyrin değişik zamanlarda aldığı biçimler hesaba katılmadığı sürece, öğrenci gençliğin örgütlenme sorununa kendi içerisinde yapay müdahalelerle çözüm getirilemez. Çünkü örgütün kendisi kitlesel hareketliliğe, onun kapsamına, niteliğine ve düzeyine doğrudan bağlıdır’ değerlendirmesi bugün de güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bizim yıllardır vurguladığımız ve devrimci hareketin bir türlü anlayamadığı bu gerçek, hareket-örgüt diyalektiğinin abc’sini oluşturmaktadır.”

Buradaki yaklaşım, örgüt sorunu ile politik mücadele ilişkisini tanımlamakta, bu ilişkinin diyalektik bütünlüğünü vurgulamaktadır. Gençlik örgütlenmesi çerçevesinde yıllardır yaşanan tartışmalara rağmen bu ilişki siyasal gençlik grupları tarafından hala da kavranamamıştır. Örgüt sorununu hareketin ve mücadelenin ihtiyaçları ve ortaya çıkardığı sorunlar üzerinden tartışmadığınız koşullarda, vardığınız sonuç bir şablon olmanın ötesine gidemeyecektir.

Bir örgütlülük, kitle mücadelesi ile ilişkisi üzerinden tartışılmak, bu temelde tanımlanmak durumundadır. Çeşitli siyasal güçlerin gençliğin kitlesel örgütlenmesi, hatta “merkezi öz örgütlenmesi” olarak sunduğu örgütlenmeler, kısa bir süreçte bu iddiaların ne kadar temelsiz olduğunu ortaya koymuştur (Özgür Gençlik’in SGD’leri, Devrimci Gençliğin Öğrenci Kollektifleri vb). Zira tüm bu tanımlamalarda, bir örgütlüğün hareketin ihtiyaçlarına göre belirleneceği gerçeği gözardı edilmekte, sorun masa başı örgütlenme modellerine indirgenmektedir.

DİSK’in adımlarını attığı gençlik sendikası da özünde benzer bir şablon örgütlenme durumundadır. Zira gençlik sendikası, kitle mücadelesinin verili durum, sorunları ve gündemleri ile herhangi bir düzeyde bağ kurmuş veya kurma perspektifi ile hareket eden bir örgütlenme değildir. Bu noktada, hangi örgütsel şablonun gençlik mücadelesine daha uygun olduğu üzerine yapılan “derinlemesine” tartışmalar dışında bir politik tartışma ekseni de bulunmamaktadır.

Bugün ilerici ve devrimci güçleri biraraya getirecek birleşik bir gençlik örgütlenmesi, sorunu kısa vadede çözmese dahi, çözümü doğrultusunda atılmış anlamlı bir adım olacaktır. Hareketin ihtiyaç ve sorunları bu tartışmanın belirleyici ekseni olmak durumundadır. İlerici güçlerin ortak ve birleşik mücadelesi ise, ancak geniş gençlik kesimlerinin politik ve örgütsel ihtiyaçları ve sorunları ile güçlü ve dinamik bir bağ kurabildiği ölçüde bir anlam taşıyabilecektir.

Yeni yılda olanakları güce dönüştürelim!

Bugün gençlik mücadelesi açısından nesnel olanaklar ile öznel yetersizlikler temel bir çatışma alanıdır. Çokça tekrarlandığı ölçüde anlamsızlaşan yetersizlikler, ağırlıklı olarak öznel müdahale alanında karşımıza çıkmaktadır. Bu alandaki sorunların çözümü gençlik hareketindeki tıkanıklığın aşılmasının önkoşuludur.

Yeni dönemde üzerinde tartışılması gereken sorunları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

1) Geniş gençlik kesimlerinin sorun ve ihtiyaçlarını tanımlayabilmek, gençliğin gündelik yaşam alanlarında var olmak anlamına gelir. Üniversiteler içerisinde dışardan politika yapan propagandistler olmamak, gençlik içerisinde ne ölçüde güçlü ve etkili bir konumlanışa sahip olduğumuza dolaysız olarak bağlıdır.

2) Politik bir gençlik mücadelesini geliştirmek, ilerici güçlerin yaşadığı apolitizasyonu tespit etmeyi ve bu sorunu aşmaya dönük sistematik bir müdahaleyi zorunlu kılmaktadır. Kitlesel bir gençlik mücadelesi ancak alanın ihtiyaçlarına dönük sistemli ve hedefli bir politik müdahale ile olanaklıdır. Alanın özgünlüklerini kavramak, politik mücadelenin sorun ve ihtiyaçları temelinde hareket etmek, ideolojik ve politik donanımını bu doğrultuda sistematik bir biçimde geliştirmeye çalışmak ilerici ve devrici tüm güçlerin öncelikli sorunu olmak zorundadır.

3) Geniş kitleleri politik sürece katmak etkili ve sonuç almaya kilitlenmiş bir kitle çalışması ile olanaklıdır. Bugün ilerici güçlerin önemli bir kısmı alan çalışmalarından kopmuş durumdadır. Yaygın bir kitle çalışması sonuç alıcı bir politik mücadelenin temelidir. Bugün boş bırakılan asli alana yüklenmek, tüm baskılara ve saldırılara karşı bu alanlarda politik çalışmada ısrar etmek gençliği kazanmanın biricik yoludur.

4) Bugün gençlik içerisinde öne çıkan temel örgütlenmeler kulüp, topluluk gibi akademik kültürel örgütlenmeler ile çeşitli alanlarda bulunan mesleki örgütlenmelerdir. Bu örgütlenmeleri gençlik mücadelesinin etkin bir aracı haline getirmek sistematik ve hedefli bir müdahaleyi zorunlu kılmaktadır. Bu alanda sonuç almak, devrimci gençlik mücadelesinin güncel hedeflerinden birisi olmak durumundadır.

5) Bugün gençlik mücadelesi içerisinde etkili bir sonuç alabilmek, ilerici ve devrimci potansiyelin hangi ölçüde kucaklandığı ile dolaysız bağlantlıdır. Dar grupçuluğa düşmeden ortak mücadelenin olanaklarını yaratmaya çalışmak güncel ve ertelenemez bir sorumluluktur.

6) Gençlik sorununu esas alan ideolojik ve politik bir tartışma sürecini geliştirmek, politik planda sürükleyici bir misyonla hareket etmek devrimci önderlik sorumluluğunun önemli yönlerinden birisidir. Bu çerçevede gençliğin ileri unsurları şahsında hareketin ve politikanın sorunları üzerinden tartışmalar yürütmek, öte yandan gençlik içerisinde çeşitli sınıfsal eğilimlerin temsilcileri ile ideolojik-politik planda mücadele etmek, komünist gençliğin güncel ve ertelenemez sorumluluğudur.

7) “Komünist gençliğin mücadelenin bütün dönemlerini ve alanlarını kesen en öncelikli görevi, gençlik içinde proletarya sosyalizminin/işçi sınıfı devrimciliğinin bayrağını yükseltmek, ideolojide, politikada, değerler sisteminde ve nihayet belirleyici bir alan olarak pratik mücadelede bunu layıkıyla temsil etmeyi başarabilmektir.”

Bu, en yalın biçimde gençlik alanındaki misyonumuzu ifade etmektedir. Biz gençlik içerisinde siyasal bir tarafız. İşçi sınıfı devrimciliğinin, bilimsel sosyalizmin tarafıyız. Ortaya koyduğumuz tüm çaba ve enerji bunu etkin bir biçimde ve yaşamın her alanında pratiğe taşımak içindir. Birleşik ve devrimci gençlik hareketi sorununa bu temelde baktığımızda, sorunun hiç de dar anlamı ile siyasal örgütlülüklerin birliği olmadığı kolayca anlaşılacaktır. Biz gençlik hareketi içerisindeki her renkten siyasal öznenin birleşmesini değil, bu özneler arasındaki ayrım noktalarını açığa çıkartabilecek bir birleşik ve devrimci gençlik hareketi yaratmayı hedefliyoruz. Bu ise misyonumuzun ifadesi farklılıkların etkin bir biçimde pratiğe taşınmasını gerektirmektedir. Zira “komünist gençlik kendine özgü konumunu, bunun tüm öteki sol siyasal akımlardan farkını anlamaz, sindirmez ve gerekleri doğrultusunda üzerine düşenleri yerine getirmek için yeterli çabayı ortaya koymazsa eğer, zaten gençlik hareketi içinde herhangi bir özel önderlik rolü de oynayamaz.”

Bu çerçevede genç komünistlerin önünde çok yönlü güncel görevler durmaktadır.

Ekim Gençliği