29 Aralık 2006 Sayı: 2006/51 (51)
  Kızıl Bayrak'tan
   TÜSİAD’ın uyarıları ve sermaye iktidarının çözüm arayışları
  2006’da ekonomi cephesi…
  Sefalet ücretlerine son!
  Sermaye sınıfı ve hizmetindeki iktidar asgari ücrette gene bildiğini okudu!
Asgari ücret kampanyası...
Meslek liseleri neden burjuvazi için
“memleket meselesi”?
“Ne olacak bu cumhurbaşkanlığı seçimi?” - Yüksel Akkaya..
 19 Aralık eylemlerinden...
  Açlığın ve yoksulluğun olmadığı bir dünya için Devrimci sınıf mücadelesini yükseltelim!
  İşçilerin ve devrimci
öncü işçilerin birliği sorunu
  Sendikal bürokrasi ve
devrimci sınıf sendikacılığı
  Gençlikten
  Dünyadan...
  Türkmenistan kurtlar sofrasında!
  Küba’nın verdiği ders! - Mumia Abu-Jamal
  Siyaset ve çelişkiler sahası Ortadoğu - Abu Şehmuz Demir
  Volkan Yaraşır’la işçi hareketinin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri üzerine konuştuk…
  ÖO direnişinin dışarıdaki onurlu sesi, güzel insan Behiç Aşçı’ya mektup...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermaye sınıfı ve hizmetindeki iktidar asgari ücrette gene bildiğini okudu!

Bu oyun sürer gider,
biz ayağa kalkmadıkça!

Milyonlarca işçinin beklediği haber nihayet geldi. 26 Aralık’ta üçüncü ve son toplantısını gerçekleştiren Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2007 yılının ilk yarısında uygulanacak asgari ücreti 403 YTL olarak belirledi ve ilan etti.

Komisyon toplantısından sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, komisyon yılın ilk 6 aylık diliminde geçerli olacak asgari ücreti 16 yaşından büyükler için yüzde 6’lık artışla brüt 562.50 YTL, net 403.03 YTL olarak saptadı. Yılın ikinci 6 aylık dilimi için öngörülen artış miktarı ise yüzde 4 olarak tespit edildi. Buna göre asgari ücret ikinci altı ayında brüt 585 YTL, net 419.15 YTL’ye yükseltilecek.

Açıklanan bu artış oranları üzerine söylenebilecek fazla bir şey yoktur. Sermaye sınıfı, komisyondan ve hükümetten beklentiler içinde olanların (gerçekleşmesi zaten imkansız olan) hayallerini yıkıp geçmiştir. Asgari ücretle geçinen milyonları bir kez daha açlık ve sefalete mahkum etmiştir. Belirlenen asgari ücret bir aynaysa eğer, bu ayna sadece ve sadece sermaye sınıfının iğrenç yüzünü, kapitalist sistemin işçi ve emekçi yığınlara karşı acımasızlığını göstermektedir.

Açıklanan karar asgari ücret tespit mekanizmasının gerçek işlevini bir kez daha bütün açıklığıyla ortaya koymuştur. Güya komisyonda hükümet, işverenler ve işçiler temsil edilmektedir. Fakat her zaman olduğu gibi alınan karar komisyonda işçi sınıfının hiçbir biçimde temsil edilmediğini, komisyonun bütünüyle sermayenin denetimi altında olduğunu ve onun çıkarları doğrultusunda kararlar aldığını göstermiştir. Gene aynı şekilde bu komisyonda “işçi sınıfını temsil” eden Türk-İş’in ihanetçi kimliği de bu sayede bir kere daha tescil edilmiştir.

Tespit komisyonunun kararı açıklandıktan sonra konuyla ilgili çeşitli açıklamalar yapıldı. Bu açıklamalardan biri de “yerli sermaye”nin tanıdık temsilcilerinden ASO Başkanı Zafer Çağlayan’a ait. Zafer Çağlayan açıklanan 403 milyonluk asgari ücretle bir insanın “uzaylı olsa” dahi geçinemeyeceğini söylüyor. Fakat onun itirazı açıklanan net ücret miktarına değil. Bu konuda komisyonun kararını eleştirmekten kaçınan Zafer Çağlayan “Kaldırsınlar sigortayı, vergiyi, ben aradaki farkı işçiye ödeyeyim. İşçinin maaşı yükselmiş olsun” diyerek asıl derdini ortaya koyuyor.

Zafer Çağlayan’ın söyledikleri sermayenin ağından ilk kez duyduğumuz sözler değil. Fakat buna inanmak için sermaye sınıfını hiç tanımamak ya da çok saf olmak gerekir. Onların derdi hiç de işçinin ücretini yükseltmek değildir. Onların istediği vergi ve sigorta primi olarak işçiden kesilen paraya da el koyabilmektir. Eğer öyle olmasaydı, patronların kayıt dışı çalıştırdıkları için vergi ve sigorta primi ödemedikleri işçilere asgari ücreti tam olarak ödemeleri gerekirdi. Böyle yapan bir patronu gören duyan ise bugüne kadar olmamıştır. Hatta tam tersine, patronlar kayıt dışı çalıştırdıkları işçilere çoğu durumda resmi olarak açıklanan net asgari ücreti bile çok görmekte, onlara çok daha düşük ücret vermektedirler.

Asgari ücretle ilgili bir diğer açıklama ise DİSK’ten gelmiştir. DİSK’in “simit zammı” ile ilgili açıklamasında bir dizi doğru şey sıralanmakta, fakat bu süreçte bir konfederasyon olarak DİSK’in ne yaptığına hiç değinilmemektedir. DİSK’in yürüttüğü kampanyanın neden bu kadar cılız, bu kadar etkisiz kaldığına dair hiçbir şey söylenmemektedir.

Şu günlerde sermaye cephesinde çarpıtılmış rakamlara dayanılarak gelir dağılımının düzelmeye başladığı, yoksulluk ve işsizliğin azaldığı yönünde bir kampanya yürütülmektedir. Bu sinsi kampanyanın sermayenin daha beter yoksullaştırma yolunda yürüttüğü saldırıları perdelemeyi amaçladığı ise her geçen gün biraz daha net biçimde ortaya çıkmaktadır. Yağmur gibi yağan zamlar, yılbaşından sonra artacağı açıklanan vergiler bunun ifadesidir. Tamamen bir faiz ve rant bütçesi olarak şekillenen, işçi ve emekçilerin faydalanacağı hizmetlere sadece göstermelik kaynakların ayrıldığı 2007 bütçesi bunun ifadesidir. Ve nihayet sermayenin son derece pişkince, dalga geçercesine açıkladığı asgari ücret artış rakamı bunun ifadesidir. Sermaye işçi ve emekçilere dönük sistemli bir yoksullaştırma saldırısı içindedir ve yaşama geçirilen tüm politikalar bu yolda kararlı biçimde ilerlediğini göstermektedir.

Elbette bu konuda sermayeye cesaret veren asıl şey işçi ve emekçi yığınlarının içinde bulunduğu durumdur. İşçi ve emekçilerin örgütsüzlüğü, bilinçsizliği ve kendine güvensizliği sermayenin bu kadar rahat hareket edebilmesinin en büyük nedenidir. Tersinden ise sermayeyi bu saldırı politikalarından alıkoyacak tek güç işçi ve emekçilerin örgütlenmesi, bilinçlenmesi ve kendi talepleri için mücadele bayrağını yükseltmesidir. İşçi ve emekçiler ayağa kalkmadıkça, sermaye benzer oyunları gözümüzün önünde tezgahlamayı, bizlerle alay etmeyi sürdürecektir.


Ankara’da faşist saldırılar lanetlendi...

“Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!”

Son dönemde üniversitelerde yaşanan faşist saldırılara karşı, Ankara’da birçok sendika, kurum ve devrimci güçler ortak bir eylem gerçekleştirdi.

21 Aralık günü Sakarya’da saat 12:30’da başlayan eylemde “Faşizme, emperyalizme ve siyonizme karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Üniversite öğrencime dokunma!” pankartları açıldı.

Yapılan açıklamada şunlar söylendi:

“Üniversitelerde ‘eğitim ücretsiz olsun’ diyen, ‘savaşa hayır’ diyen öğrenciler önce disiplin cezası aldılar, şimdi de eli satırlı şahısların saldırılarına uğruyorlar. Okumak isteyen gençlerden para isteyenle onlara satır sallayanların arasında bir fark yoktur…

Üniversitelerde başlayan ve bir bütün olarak toplumu sindirmeye, teslim almaya yönelik bu politikalar, gerçekte, kendi çıkarlarını hakim kılmaya çalışan egemen güçlerin kitleleri arkasına alarak ve onları istedikleri gibi yönlendirerek bir meşruiyet oluşturma hedefi gütmektedir…

Bu oyuna seyirci kalmayacağız. Emeğin örgütleri ve emekten yana güçler olarak, üniversitelerde tırmanan bu gerici-faşist saldırılara karşı var gücümüzle özgür, demokratik, laik, bilimsel ve parasız eğitimden yana olan, bunu savunan bütün üniversite toplumuyla yan yana olacağız”.

DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB/Ankara İl Koordinasyon Kurulu, TTB/Ankara Tabip Odası, Ankara ‘78’liler Derneği, PSAKD, ASMMMO, Halkevleri, Kızılırmak Yerel Dernekler Federasyonu, EMEP Ankara İl Örgütü, HKP Ankara İl Örgütü, SDP Ank. İl Örgütü, ÖDP Ankara İl Örgütü, SHP Ankara İl Örgütü, Ankara Gençlik Derneği, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, ESP ve TÖP tarafından örgütlenen eyleme BDSP, Ekim Gençliği, Devrimci Gençlik Hareketi, Alınteri ve Tüm İGD destek verdi.

Yaklaşık 500 kişinin katıldığı eylemde sık sık “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!”, “İşçi-gençlik elele, faşizme karşı mücadeleye!” sloganları atıldı. Yapılan basın açıklamasının ardından eylem bitirildi.

Kızıl Bayrak/Ankara


İşçi Platformları Çalışma Bakanlığı önündeydi...

Sefalet ücretini kabul etmiyoruz!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu 26 Aralık günü saat 11:00’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapılan toplantı sonucu sefalet ücretini belirledi. Sermaye bir kez daha sefaleti derinleştiren bir saldırıya imza atarken, sınıf devrimcileri de haftalardır yürüttükleri asgari ücret çalışmasında topladıkları imzaları Çalışma Bakanlığı’na iletmek üzere temsili düzeyde Ankara’ya geldiler.

İşçi Platformu bileşenleri, “Sefalet ücretini kabul etmiyoruz! İnsanca yaşama yeten asgari ücret istiyoruz!” şiarlı pankartı açıp, Eskişehir yolundan sloganlarla yürüyürek Bakanlığın önüne geldiler. Burada İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve Bursa’da sefalet ücretlerine karşı yürütülen çalışmayı anlatan bir konuşma yapıldı. Ardından İşçi Platformları adına Evrim Erdoğdu basın açıklamasını okudu. Açıklamada, sermayenin uşaklarının İMF’nin emrinden çıkmayarak sefalet ücretini 403 YTL olarak belirlediği, bakanlığın duvarları arkasında işçi ve emekçilerin iradesini tanımadan belirlenen sefalet ücretine kabul etmeyecekleri, sermayenin işçi ve emekçilere dayattığı kölece yaşama karşı mücadeleye devam edileceği vurgulandı.

Açıklamada şunlar söylendi:

“Açlık sınırının 700 YTL olduğu bugünkü koşullarda, belirlediğiniz sefalet ücretiyle geçinmemizi bekliyorsunuz. Ölmeyecek ancak sürünerek yaşayacak bir ücret dayatıyorsunuz. Bununla da yetinmiyorsunuz, her geçen gün kırıntı düzeyindeki haklarımıza da göz dikiyorsunuz. Bizleri yıkıma ve sefaletin dipsiz kuyusuna iterek birer köle haline getirmek istiyorsunuz.

Sermayenin temsilcileri olarak sizler o kadar arsızlaştınız ki, artık işi, biz işçilerle alay etmeye vardırdınız. Siz asalak takımı, arsızca “Asgari ücret salakça bir şey!” diyebilmektesiniz ve asgari ücretin tamamen kaldırılmasını talep etmektesiniz. Tüm bunları söylerken biz işçileri işsizlik sopasıyla terbiye etmeye ve hizaya getirmeye çalışıyorsunuz.

Sermaye sınıfının bu tutumunda şaşırtıcı bir şey yok. Ya işçi sınıfını temsil etme iddiasındaki işçi satıcılarına ne demeliyiz! Onlar, sermaye sınıfının saldırılarına karşı işçi sınıfını harekete geçirmekten uzak, göstermelik tepkilerle günü kurtarmaya ve böylece işçi sınıfına karşı işledikleri suçların üzerini örtmeye çalışıyorlar. İşçi satıcısı Türk-İş ağaları, mücadelenin yolunu tutacaklarına “Asgari ücret 680 YTL olsun!” diyerek bizleri sefalete boyun eğmeye çağırıyorlar. Bizlerin ihtiyacı açlık sınırında bir ücret değil insanca yaşamaya yetecek bir ücrettir.

Sermayenin işçi sınıfı içindeki bu ajan takımının, bu kadar pervasız davranabilmesinin gerisinde, biz işçilerin örgütsüz ve dağınık olması yatmaktadır. Bu oyunu ancak biz işçiler bozabiliriz. Ancak biz işçiler ayağa kalkarsak sermayenin bu pervasız saldırılarına dur diyebiliriz, hak ve özgürlüklerimizi kazanabiliriz.

Bizler çeşitli kentlerden öncü işçiler olarak bu oyuna seyirci kalmadık. Bir ay boyunca işçi sınıfını, asgari ücretin belirlenmesinde taraf olmaya çağırdık. Bu çerçevede yaygın ve etkili bir çalışma yürüttük. Bir ay boyunca fabrika fabrika, atölye atölye, semt semt ‘Sefalet ücretini kabul etmiyoruz! İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret istiyoruz!’ şiarıyla faaliyet örgütledik. Asgari ücret gündemini sınıf kitlelerine taşıdık. Sınıfın eylemli tepkisini açığa çıkarmaya, asgari ücretin tespit edilmesinde işçi sınıfının iradesini ortaya koymasını sağlamaya çalıştık. Vergi ve prim yükünün patronlar ve onların devleti tarafından karşılanmasını, bölgesel asgari ücret uygulamasına yönelik hazırlıklara son verilmesini talep ettik. İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret talebiyle yaygın bir imza kampanyası yürüttük. Topladığımız binlerce imzayı Çalışma Bakanlığı’na vermek için bugün buradayız.”

Basın açıklamasının ardından İstanbul Yerel İşçi Platformları adına Himmet Ekinci bir konuşma yaptı. Ekinci, belirlenen asgari ücretle birlikte sefalet koşullarına karşı daha güçlü ve daha örgütlü bir mücadele yürüteceklerini ve sermayenin tüm saldırılarını püskürtmek için daha güçlü bir faaliyet örgütleyeceklerini belirtti.

Konuşmanın ardından 3 kişilik bir heyet toplanan 10 bini aşkın imzayı iletmek için Çalışma Bakanlığı’na gitti. Platform bileşenleri, heyet geri gelene kadar Bakanlık kapısının önünde sloganlarla bekledi. Heyetin imzaları teslim etmesinin ardından İşçi Platformları’nın akşam saatlerinde Yüksel Caddesi’nde yapacakları basın açıklamasına çağrı yapıldı.

Eylemde, “İMF değil üretenler yönetsin!”, “Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz!”, “Kahrolsun sendika ağaları!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Sefalet ücreti değil, insanca bir ücret istiyoruz!”, “İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!” sloganları sık sık atıldı.

Eylem coşkulu ve kararlı bir atmosferde gerçekleşti.

Kızıl Bayrak/Ankara


İşçi Platformları’ndan eylem...

İnsanca yaşamaya yeten ücret!

İşçi Platformları Ankara Yüksel Caddesi’nde asgari ücretin sefalet ücreti olarak belirlenmesini protesto etti…

İstanbul, İzmir, Adana, Ankara ve Bursa illerinden İşçi Platformu bileşenleri, bir aydır işçi sınıfını asgari ücretin belirlenmesinde taraf olmaya çağırdılar, çeşitli eylem ve etkinlikler gerçekleştirdiler. Bu çerçevede çeşitli araçları kullandılar. Bu araçlardan biri de imza kampanyasıydı. İşçi Platformu bileşenleri topladıkları imzaları 26 Aralık günü gerçekleştirdikleri bir eylemle Çalışma Bakanlığı’na teslim ettiler.

İşçi Platformu bileşenleri aynı gün saat 15.00’te Yüksel Caddesi’nde de yeni belirlenen sefalet ücretini protesto ettiler. Ankara Konur Sokak’ta “Sefalet ücretini kabul etmiyoruz! İnsanca yaşama yeten asgari ücret istiyoruz!/İşçi Platformları” imzalı bir pankart açarak yürüyüşe geçtiler. Yüksel Caddesi’ne varıldığında, İstanbul İşçi Platformları adına Himmet Ekinci bir açıklama yaptı. Ekinci, İşçi Platformları’nın bir aydır yürüttüğü asgari ücret çalışmasını ve imza kampanyasını anlattı. Binlerce işçi ve emekçiden toplanan imzaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına iletmek için Ankara’ya geldiklerini belirtti ve işçi sınıfının örgütlü gücüyle sermayenin saldırılarını püskürteceğini, işçi ve emekçilerin sermayenin dayattığı sefalete ve yoksulluğa boyun eğmeyeceklerini vurguladı. İşçi Platformları adına yapılan bu konuşmanın ardından eylem sona erdi.

Eylemde “İMF değil üretenler yönetsin!”, “Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz!”, “Kahrolsun sendika ağaları!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “Sefalet ücreti değil, insanca bir ücret istiyoruz!”, “İşçi sınıfı savaşacak sosyalizm kazanacak!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/Ankara