24 Kasım 2006 Sayı: 2006/46 (46)
  Kızıl Bayrak'tan
   Açlık ve sefalet kaderimiz değildir!
  Kürdistan’da provokasyon girişimleri
  Genelkurmay Başkanı işaret etti, Özgür Gündem kapatıldı!
  Türk devletinin Ermeni sorunundaki açmazları....
Seçimler yaklaştıkça düzen içi gerici dalaşma sıklaşıyor…
MHP: Değişen ya da değişmeyen ne?/1 - Yüksel Akkaya
Sınıf bilinçli işçiler İstanbul İşçi Kurultayı’nı değerlendiriyor.../2
 Yüksel Akkaya’nın İstanbul İşçi Kurultayı’nda yaptığı konuşma...
  İnsanca çalışma ve yaşam koşulları için mücadele, emeğin onur mücadelesidir!
  “Direnen halklar kazanacak!” gecesi yaklaşık bin işçi, emekçi ve gencin katılımıyla gerçekleşti...
  Genç Komünistler’den “Direnen Halklar Kazanacak Gecesi”ne mesajlar...
  “Direnen Halklar Kazanacak!” gecesine mesajlar...
  ABD Filistin’de iç çatışmaları kışkırtıyor
  İşgal Afgan halklarını açlığa sürüklüyor
  Filistin halkı İsrail ölüm makinesine meydan okudu
  ABD ve Ortadoğu - Abu Şehmuz Demir
  ABD’nin çıkmazı ve bunun olası etkileri M. Can Yüce
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Filistin halkı İsrail ölüm makinesine meydan okudu

İşgalci İsrail ordusunun Temmuz ayından bu yana katlettiği Filistinli sayısı 350’yi aştı. Gözü dönmüş cellatlar sürüsünden oluşan bu ordu, Beyt Hanun katliamıyla siyonist rejimin barbar yüzünü tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Ancak siyonistler, emperyalist güçlerin desteğine yaslanmanın rahatlığıyla Filistin halkını hedef alan katliamlarına ara verme ihtiyacı bile duymadı.

Bilindiği gibi, İsrail ordusu keyfi tutuklamalar, işkenceler veya katliamlarla yetinen bir güç değildir. Ekinleri tahrip etmek, ağaçları sökmek, su kuyularına beton doldurmak gibi akıl almaz zorbalıkların yanısıra, Filistinliler’in evlerini yıkmak da İsrail ölüm makinesinin alamet-i farikasıdır. Aslında direnişçilerin ailelerini cezalandırmak veya Filistinliler’in topraklarına el koymak için gerçekleştirilen ev yıkımları İngiliz emperyalistleri döneminde başlamış, Yahudiler’in kurduğu terör örgütleriyle devam etmiş, İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte siyonist rejimin temel politikalarından biri olarak uygulanmıştır. Bu vahşi uygulama sonucunda, Filistin’de yüzlerce köy ve kasaba haritadan silinmiş, onbinlerce ev yıkılmıştır.

İsrail ordusunun bu yöndeki son girişimi, Gazze halkının füzelere karşı bedeniyle direnmesi sonucunda engellendi. Halk Direniş Komiteleri Beyt Lahiya komutanı Muhammed el Barud, İsrail ordusundan gelen telefonla evinin bombalanacağı ve 30 dakikada binayı boşaltması yönünde tehdit edildi. Direniş komutanının halktan yardım talebi üzerine 50 Filistinli çatıya çıkarken, yüzlercesi evin etrafında toplandı. 300 Filistinli’nin, “Şahadete hazırız, teslimiyete hayır!” şiarıyla canlı kalkan olması üzerine İsrail ordusu, planladığı hava saldırısını iptal etmek zorunda kaldı. İsrail ve ABD karşıtı sloganlar atan Filistinliler, tereddüt etmeden ölüme meydan okudu.

Hamaslı yetkililerden Nizar Rayan, “İsrail’in yıkım stratejisinin bozguna uğratılabileceği ve siyonistleri yenebileceğimizi kanıtlamak için buradayız” derken, bir Filistinli “Öleceksek hepimiz öleceğiz, yaşayacaksak hepimiz yaşayacağız” diye konuştu. Çatıda nöbet tutan kadınları ziyaret eden başbakan İsmail Haniye de direnişe destek verdi.

Gazze halkına çağrı yapan direnişçi örgütler, İsrail yıkımlarına bundan sonra da aynı şekilde karşılık verilmesi gerektiğini vurguladılar.


İngiliz ordusu işkenceye onay vermiş

Britanya ordusunun işgali altında bulunan Irak’ın güney kentlerinde uygulanan işkencelerin, Ebu Garib zindanından yansıyanlardan pek de farklı olmadığı uzun süre önce ortaya çıkmıştı. Amerikan ordusunun izinden giden İngiliz ordusunun da birçok Iraklı tutsağı işkenceyle katlettiğine dair kanıtlar dünya kamuoyuna yansımıştı.

Vahşet tablolarının basına yansıması üzerine harekete geçen Londra’daki savaş kundakçıları, Irak halkları şahsında insanlığa karşı işledikleri suçların “münferit” olduğunu iddia etmiş, sorumluluğu birkaç işkenceci askere yıkarak eli kanlı rejimlerini aklamaya çalışmıştı. Ancak İngiliz Times gazetesinin ulaştığı bilgiler, ortada “münferit” değil “sistemli” işkence uygulaması olduğunu ortaya çıkardı.

Times, birinci sayfadan verdiği haberde, ordunun üst komuta kademelerinin Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı şekilde, tutsakların başlarına çuval geçirilmesine ve işkenceye tabi tutulmasına izin verdiğini yazdı. Haberde, işkence izni verildiğine dair bilginin, 2003 yılında Basra’da dokuz Iraklı’ya işkence yapmakla suçlanan yedi askerin yargılanması sırasında ifade veren bir tanık tarafından ifşa edildiği belirtildi.

“Kurban” seçilenlerden işkenceci binbaşı Anthony Royce, komuta zincirinin daha üst seviyesindekilerin, kendisine tutsaklara taktik sorgulama öncesi, “yumuşatma teknikleri” kullanma talimatı verdiğini söyledi. Binbaşı bu yöndeki tavsiyenin, üst düzey ordu hukuk danışmanlarından geldiğini belirtti.

ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda Birkaç yılda emperyalist işgale katılan militarist aygıtların tümünün işkenceci olduğu tescil edilmiş bulunuyor. Aslında bütün işgalci orduların işkenceci/katliamcı olduğu bilinen bir olgudur. Ancak bu gerçek, artık sermaye basını tarafından da itiraf ediliyor. Gelinen yerde “demokrasi ihracı”nın lafını etmeyen işgalci ordu şeflerinin, gerçekte işkence, katliam ve yıkımlar dışında bir şey ihraç etmediklerini artık herkes öğrenmiş bulunuyor.


Nepal Komünist Partisi (Maoist) geçici hükümetle anlaştı

Nepal Komünist Partisi (NKP) ile geçici hükümet arasında yürütülen görüşmelerde anlaşma sağlandığı bildirildi. Hükümetin baş müzakerecisi Krişna Sitaula, sancılı geçen görüşme sürecinin ardından “savaş bitti” sözleriyle anlaşmayı ilan etti. Sitaula, altı ay önce ilan edilen ateşkesin, bu anlaşmayla kalıcı hale geldiğini ve bundan böyle şiddet uygulayan kişilerin cezalandırılacağını ifade etti.

Anlaşmaya, Başbakan Girija Prasad Koirala, diğer iktidar partilerinin liderleri ile Nepal Komünist Partisi lideri Prachanda arasındaki 16 saatlik görüşmeden sonra varıldığı bildirildi. Anlaşmaya göre, Maocu gerillalar silahlarını BM’ye teslim ettikten iki hafta sonra geçici hükümete katılacaklar.

Taraflar ayrıca, monarşinin, 2007’de kurucu meclis seçilene kadar, yetkisi çok azalmış bir vaziyette kalması konusunda da mutabakata vardılar. Maocu gerillalar 2007 ortasında yeniden seçilmesi beklenen Nepal Meclisi’ne şimdilik 73 sandalye ile katılacaklar.

Gerilla savaşını sona erdirerek parlamentoda ve hükümette görev almaya hazırlanan NKP, hükümetle varılan “iktidarın paylaşımı” anlaşmasını kitlesel bir yürüyüşle kutladı. 20 bin kişinin katıldığı başkent Katmandu’daki yürüyüşte, “Nepal Cumhuriyeti çok yaşa!”, “Bu, halkın zaferidir!” gibi sloganlar atıldığı bildirildi.

Hükümetle anlaşan NKP, monarşi yönetiminin sonunu hazırlayacak süreci Nepal liberal burjuvazisiyle birlikte tamamlamaya karar vermiş görünüyor. NKP’nin kazandığı “zafer”i devrim ve sosyalizm mücadelesini geliştirmenin olanağına çevirip çevirmeyeceği yakın gelecekte belli olacaktır.


Nepal Komünist Partisi (Maoist) geçici hükümetle anlaştı

Nepal Komünist Partisi (NKP) ile geçici hükümet arasında yürütülen görüşmelerde anlaşma sağlandığı bildirildi. Hükümetin baş müzakerecisi Krişna Sitaula, sancılı geçen görüşme sürecinin ardından “savaş bitti” sözleriyle anlaşmayı ilan etti. Sitaula, altı ay önce ilan edilen ateşkesin, bu anlaşmayla kalıcı hale geldiğini ve bundan böyle şiddet uygulayan kişilerin cezalandırılacağını ifade etti.

Anlaşmaya, Başbakan Girija Prasad Koirala, diğer iktidar partilerinin liderleri ile Nepal Komünist Partisi lideri Prachanda arasındaki 16 saatlik görüşmeden sonra varıldığı bildirildi. Anlaşmaya göre, Maocu gerillalar silahlarını BM’ye teslim ettikten iki hafta sonra geçici hükümete katılacaklar.

Taraflar ayrıca, monarşinin, 2007’de kurucu meclis seçilene kadar, yetkisi çok azalmış bir vaziyette kalması konusunda da mutabakata vardılar. Maocu gerillalar 2007 ortasında yeniden seçilmesi beklenen Nepal Meclisi’ne şimdilik 73 sandalye ile katılacaklar.

Gerilla savaşını sona erdirerek parlamentoda ve hükümette görev almaya hazırlanan NKP, hükümetle varılan “iktidarın paylaşımı” anlaşmasını kitlesel bir yürüyüşle kutladı. 20 bin kişinin katıldığı başkent Katmandu’daki yürüyüşte, “Nepal Cumhuriyeti çok yaşa!”, “Bu, halkın zaferidir!” gibi sloganlar atıldığı bildirildi.

Hükümetle anlaşan NKP, monarşi yönetiminin sonunu hazırlayacak süreci Nepal liberal burjuvazisiyle birlikte tamamlamaya karar vermiş görünüyor. NKP’nin kazandığı “zafer”i devrim ve sosyalizm mücadelesini geliştirmenin olanağına çevirip çevirmeyeceği yakın gelecekte belli olacaktır.