01 Eylül 2006 Sayı: 2006/34 (34)
  Kızıl Bayrak'tan
   Sermaye iktidarı stratejik kararlarla sonunu hızlandırıyor: Bataklığa giden bataklığa gömülür!
  Amerikancı generallerin “yeni dönemi”
  Genelkurmay devir teslim töreni
konuşmalarının gösterdikleri
  Asker gönderme tartışmaları ve Sezer’in
çıkışı
  KESK’in 29 Ağustos eylemlerinden
Hak almak için g(ö)reve!
AL-CO işçilerinin direniş kararlılığı yol
gösteriyor!
“Anadoluya gelin, işçi maliyetleri çok
düşük”!
   Devrimci bir gençlik mücadelesi için bir
adım daha! “Gelecek, özgürlük ve sosyalizm için gençlik kampı” başarıyla gerçekleşti! / Orta sayfa
  ABD-İsrail taşeronu Kofi Annan bölge
ülkelerini dolaşıyor
  Siyonist rejimin gözeneklerinden kan ve
irin akıyor
  İran yönetimi ABD dayatmalarına
direnmeyi sürdürüyor
  Güneşin esmer çocuklarına
  Samandra’dan bir işçi ile sınıf hareketinin
durumu ve İstanbul İşçi Kurultayı üzerine
konuştuk
  Savaş ve barış
  D‹SK’ten kampanya: “Lübnan’a asker gönderilmesin!”
  Tekstil İşçileri Bülteni
dağıtımlarından
  Mamak İşçi Kültür Evleri'nin "Ortadoğu
Halklarıyla Dayanışma Günleri" etkinlikleri
  Kamu Emekçileri Bülteni'nden
  İstanbul İşçi Kurultayı Bülteni'nden
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Devrimci bir gençlik mücadelesi için bir adım daha!

“Gelecek, özgürlük ve sosyalizm için gençlik kampı” başarıyla gerçekleşti!

Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı'nda alınan karar doğrultusunda, yaklaşık iki ay süren hazırlıkların ardından 21-28 Ağustos tarihleri arasında,“Gelecek, özgürlük ve sosyalizm için gençlik kampı” başarıyla gerçekleşti. Ülkenin dört bir yanında onlarca üniversite ve lise öğrencisi yaklaşık bir hafta boyunca kapsamlı bir seminer ve tartışma programı içinde yeni dönem gençlik mücadelesi için yoğun bir hazırlık yaptı.

Gençlik hareketinin sorunlarına ilişkin yaptığımız değerlendirmelerde bir takım sorunların altını çizerken, özel olarak her sorunun arka planında olduğunu vurguladığımız apolitizm sorunu derinleştikçe, harekette yansımasını doğrudan buluyor. Hareket içerisinde sürükleyici olması gereken politik güçlerin içinde boğulduğu apolitizm bataklığı, tartışma kültürünün yaratılması, politik üretim düzeyinin artırılması gibi hareketin temel ihtiyaçlarının karşılanamamasını da beraberinde getiriyor.

Gençlik kampını önceleyen günlerde apolitizm sorununu tanımlayıp sonuçlarını tartıştıktan sonra; “Geniş gençlik yığınlarının sürüklendiği apolizme karşı politik bir çıkış oluşturmak açık ki bugün geleceği ilmek ilmek örmeye çalışan devrimci gençlik güçleri tarafından çözülecek bir sorundur” demiştik. İlk elden çözülmesi gereken bir sorun olarak tanımladığımız bu alana dönük müdahalelerimizi sistemli bir biçimde ele almak, bu yönlü adımlar atmak ve bütün bunları yaparken teori ve pratiğin ayrılmaz bütünlüğünü asla göz ardı etmeyen bir yaklaşımla hareket etmek, gençlik hareketi içerisinde politik önderlik iddiası taşıyan bir güç olarak kendi adımıza ertelenemez bir sorumluluk. Bu sorumluluğun gereği olarak yaz çalışmasını, önümüzdeki dönem çalışmasına anlamlı birikimlerin yaratıldığı ve kısa dönemde aşılması güç olan bu sorunun çözümüne dönük güçlü adımların atıldığı bir süreç olarak ele aldık ve buna uygun planladık.

Bugün geniş gençlik kesimleri politikaya ilgisiz. Düzen cephesinden sistemli bir biçimde yürütülen apolitizasyon saldırısının, bugün çelişkilerin oldukça derinleşmiş olmasına rağmen, bu denli sonuç alıcı olmasında önemli nedenlerden birini, sol, ilerici ve devrimci güçlerin teori ve politikaya uzaklığı oluşturmaktadır. Bu alanda yaşanan boşluğa düzenin sistematik yabancılaştırma ve yozlaştırma politikaları eklenince, gençlik kesimleri bütünüyle kapitalizmin bireysel yozluğu içerisinde, geleceksizlik ve geleceğe dair umutsuzluk içerisinde kapana kısılmaktadır.

Bu yıl örgütlenen “Gelecek, Özgürlük ve Sosyalizm İçin Gençlik Kampı” etkinliği, işte temelde teoriye ilgisizliğe, apolitizme, yozlaşmaya, yabancılaşmaya karşı dikilmiş bir bayrak, gelecek, özgürlük ve sosyalizm özleminin güncelliğine yapılmış bir vurgu ve özlemlerimiz ile mücadele arasındaki bağın altının çizilmesine bir vesile olmuştur.

Kampın ön çalışma süreci: Komünist Tartışmalar, Devrim Okulu

İstanbul ve Ankara'da gerçekleştirilen “Komünist Tartışmalar”, diğer birçok ilde gerçekleşen eğitim çalışmaları, toplantılar, liseliler cephesinden İstanbul'da iki ayrı bölgede örgütlenen Devrim Okulları, kampı önceleyen sürecin etkili bir eğitim ve tartışma zemini olarak geçirilmesini sağladı. Hemen hemen her yerelde, daha öncesinde kamuoyuna sunulmuş olan kamp tartışmalarına ve seminer başlıklarına hazırlık amaçlı çalışma ve tartışma grupları oluşturuldu.

İstanbul'da ve Ankara'da örgütlenen Komünist Tartışmalar platformu kampın ön hazırlık süreci açısından taşıdığı özel önem kadar, bundan sonraki süreç açısından da önem taşımaktadır. Bu nedenle, kampın ön hazırlık sürecini tartışırken Komünist Tartışmalar'ın üzerinde özel olarak durmak gerektiğini düşünüyoruz.

Komünist Tartışmalar belirlenmiş başlıklar üzerinden haftalık tartışmaların yürütüldüğü bir platform olarak kurgulandı. Kapitalist propaganda tarafından her gün saldırıya uğrayan Marksizmi ve bugünün dünyasında, sınıfsız bir toplum, eşitlik ve özgürlük istemlerinin güncelliğini kavramak, düzene karşı mücadelenin yükseltilmesi açısından olmazsa olmaz bir önem taşıyor. İşte Komünist Tartışmalar, teoriye ve politikaya ilgisizliğin doruğa ulaştığı bir dönemde, teori ile yaşamın birbirinden ayrı iki şeymiş gibi kavratılmaya çalışıldığı bir atmosferde, yaşamı değiştirmenin onu anlamaktan geçtiğini düşünenlerin tartışma ve üretme kürsüsü olma iddiasındadır.

Komünist Tartışmalar'a yön vermek amacıyla yazın hazırlanan “Komünist Tartışmalar Hazırlık Kitabı”, gerek bu tartışmaların, gerekse kampta yürütülen tartışmaların daha güçlü geçebilmesini sağlamıştır. Bu kitabın sunuş metninde ifade edilenler, pratikte de üstlendiği misyonu yerine getirebildiğini göstermiştir.

“Doğallığında ‘devrimci teori, devrimci pratik içindir' ve bu gerçeğin kendisi devrimci mücadele içerisindeki her bir öznenin teori ile güçlü bir bağ kurmasını mücadelenin gelişebilmesi için bir gereklilik olmaktan öte bir zorunluluk haline getirmektedir.

Kendi cephemizden son yıllarda ciddi bir zayıflama içerisine girildiğini gördüğümüz bir alana yönlendirici bir müdahale çabasını ifade eden ‘Komünist Tartışmalar' kitapçığı, ilk elden incelenmesi, tartışılması ve kavranması gerektiğini düşündüğümüz bir dizi başlığa ilişkin çerçeve metinlerin derlenmesi biçiminde oluşturulmuştur. 15 bölümden oluşan bu kitapçığın elbette birikim sorununu çözeceği iddiasında değiliz. Böyle bir algının oluşması kitapçığa dair esas hedeflediklerimizin de boşa düşmesi anlamına gelecektir. Zira bu kitapçığın temel misyonu, içerdiği 15 başlığa ilişkin bir çerçeve çizebilmek, teorinin sorunlarına bir ilgi yaratabilmek, bu ilginin karşılanması sürecinde yönlendirici olabilmektir. Doğal olarak bütün başlıklara ilişkin tatmin edici bir birikimin yaratıcısı olamaz ama böylesi bir birikim ihtiyacını açığa çıkartan bir rol oynamasını umuyoruz.” Kitapçığın gerekçelendirmesini ifade eden sunuş metninin bu ilgili kısmı, Komünist Tartışmalar platformunun misyonunun sınırlarını da çizmekte, onun bir gerekçelendirmesi olmaktadır.

Kampı önceleyen süreç boyunca, Gençlik Hareketinin Sorunları, Gençliğin Örgütlenme Sorunları, Mesleki Örgütlenmeler, Ekim Devrimi'nin Tarihsel Önemi, Devrimci Kültür ve Sanat Çalışması, Türkiye Devrimci Gençlik Hareketi Tarihi başlıkları üzerine tartışmalar ve sunumlar gerçekleşti.

Kamp öncesi hazırlık sürecinde Komünist Tartışmalar kadar önemli olan bir diğer çalışma, İstanbul'da iki ayrı bölgede gerçekleştirilen Devrim Okulları oldu. Her hafta gerçekleştirilen bu tartışmalar, gerek kampa, gerekse önümüzdeki döneme liseliler cephesinden güçlü bir hazırlığın yapılabilmesi bakımından önemliydi. Devrim Okulları için hazırlanan Devrim Okulu hazırlık kitapçığı, tartışmaların katılımcıların dışına taşınabilmesini, hazırlığın daha kolektif ve güçlü gerçekleştirilebilmesini kolaylaştırdı. Devrim Okulları'nda yaz süreci boyunca; Liselerde politika yapmanın sorunları, Liseli gençlik hareketinde örgütlenme sorunları, Devrimci kitle çalışması ve sorunları, Devrimci yayın faaliyeti, Devrimci kültür-sanat çalışması ve sorunları, Türkiye devrimci gençlik hareketi tarihi, Liselerde şiddet, yozlaşma ve yabancılaşma başlıkları üzerine sunum ve tartışmalar gerçekleştirildi.

Komünist Tartışmalar ve Devrim Okulları, sonrasına bıraktığı deneyim açısından anlamlı örnekler oldukları için bu kadar ayrıntılı ele almayı tercih ettik. Yoksa, kampa katılım gerçekleştiren her ilde eğitim grupları, tartışma toplantıları vb. örgütlenerek kampa hazırlık süreci örüldü. Ancak bu iki özgün örnek, önümüzdeki dönem deneyimlerinden yararlanılması ve geliştirilerek yaygınlaşması açısından önem taşıyor.

Kamp süreci: Yabancılaşmaya ve yozlaşmaya karşı kolektif yaşam!

Gençlik kampının bir diğer hedefini ise yabancılaşmaya ve yozlaşmaya karşı kolektif bir yaşamı örgütleyebilmek oluşturuyordu. Kampı önceleyen süreçte bu hedefi “Gençlik kampı çürüyen düzene karşı gençliğin alternatif paylaşım ve üretim alanı olacaktır. Bir hafta gibi kısa bir süre boyunca yabancılaşmanın ve yozlaşmanın karşısında kolektif bir yaşam, devrimci bir üretim ve paylaşım oluşturmayı hedefleyeceğiz. İnsanlıktan uzaklaşmanın bir erdem sayıldığı kapitalist sistemin karşısında kolektif yaşamın, dostluğun, paylaşımın, üretimin en güzel örneklerini ortaya koymaya çalışacağız” şeklinde ifade etmiştik. Bir hafta boyunca kolektif yaşamın ve kültürün en anlamlı örnekleri yaşandı. Olanakların yetersizliğine karşın, kampın başında oluşturulan günlük plan, tartışmaların uzamasından kaynaklanan kaymalar dışında, kamp bileşenlerinin kolektif çabası ve enerjisi sayesinde başarıyla hayata geçirildi.

Farklı yerellerden gelen çok sayıda insanın birbirlerine uyum sağlayabilmesi, uzunca bir süreyi sınırlı olanaklarla birarada geçirebilmesi başlı başına bir sorun olarak karşımızda duruyordu. Geleceğin komünist dünyasını yaratma iddiasını taşıyan devrimcilerin, bu iddialarına uygun olarak pekçok küçük burjuva alışkanlık ve zaaftan sıyrılarak sürdürdükleri yaşam, tüm katılımcılar için önemli bir deneyim oldu. Bugüne kadar kazanılan yaşam alışkanlıklarının böylesi kısa bir süre içerisinde bir kenara bırakılabilmiş olması, kolektif ihtiyaçların bireysel ihtiyaçların üzerine çıkartılabilmesi, kamp öncesi bu alana yönelik hedefin başarıyla hayata geçirildiğinin bir göstergesidir.

Kampımız boyunca örgütlenen iç yaşam, devrimci disiplinin hayata geçirildiği bir zaman dilimi oldu. Kaba ve tutucu bir disiplinin yerine, akılcı ve ihtiyaca göre belirlenebilen, yalnızca bu yanıyla esnek, devrimci bir disiplin uygulandı. Tüm yaşam en ufak ayrıntısına kadar planlı ve örgütlü bir biçimde sürdürüldü. Oluşturulan komitelerle yaşamın planlı bir biçimde akması sağlandı. Yemekten temizliğe, alışverişten nöbetlere kadar herşey planlı ve programlıydı. Yapılan tüm harcamaların tek bir kolektif bütçe tarafından gerçekleştirilmesi, kişisel tek bir harcamanın yapılmaması, tamamen kolektif ihtiyaçlar çerçevesinde harcama programı oluşturulmuş olması devrimci yaşamın bir diğer önemli başarısıydı.

Ayrıca her günün sonunda yapılan günü değerlendirme toplantıları, yaşanan aksaklıkları ve ufak sorunları yerinde tespit etmiş ve anında çözüme kavuşturmuştur. Bu toplantılar devrimci bir disiplini sağlamayı kolaylaştırmıştır Seminerler dışında kalan zaman, her yoldaşın kendisini geliştirmek için harcadığı çaba ile geçmiştir.

Birbirini tanımayan çok sayıda genç insanın bir haftalık birlikteliği anlamına gelen kampımızın bu alanda sorunsuz bir birlikteliği, devrimci disiplinin gerektirdiği gönüllü özen ve çabayla hayata geçirebilmiş olması kampın bu alandaki başarısını göstermektedir.

Kamp süreci: Güçlü bir eğitim ve tartışma platformu

Gençlik kampı, önceleyen süreçte ortaya konulan, “Bugün geniş gençlik yığınlarının politikaya ilgisizliği kadar önemli olan bir diğer sorun ise sol, ilerici ve devrimci güçlerin teoriye olan uzaklığıdır. Teorik güçlü bir arka plandan beslenmeyen her çaba sonuçsuz ve zayıf kalmaya mahkum olacaktır. Bugün Marksizm hiç olmadığı kadar günceldir. Ve geniş gençlik kesimleri ve tabii ki devrimci gençlik güçleri tarafından incelenmek ve mücadelenin, yaşamın her adımında bir kılavuz haline getirilmek zorundadır. Gençlik kampı marksist teorinin ışığında bir tartışma platformu olacaktır” iddiasını etkin bir biçimde hayata geçirdi.

Kampın eğitim başlığı seminerler ve tartışmalar olarak iki ayrı bölümde ele alındı. Bu çerçevede kampta 7 seminer, 4 tartışma gerçekleştirildi. Yapılan seminerler ve tartışmaların başlıkları şöyle:

Seminerler:

1- Devrimci gençlik hareketi tarihi:

2- Emperyalist savaş, dünya ve Ortadoğu

3- Türkiye devriminin karakteri

4- Habip ve Ümit yoldaşlar şahsında partili kimlik

5- Neo-liberal eğitim politikaları çerçevesinde ticarileşen eğitim

6- Ulusal sorun

7- Ekim Devrimi'nin kazanımları ve sosyalizmin tarihsel sorunları

 

Tartışmalar:

1- Devrimci yayın faaliyeti

2- Devrimci kültür ve sanat çalışmaları

3- Gençlik örgütlenmesi sorunu ve mesleki örgütlenmeler

4- Gençlik hareketinin sorunları ve yeni dönem gençlik çalışması

Mekanın yarattığı fiziksel zorluklara rağmen tüm katılımcılar seminerlere ve tartışmalara aktif bir biçimde katılarak verimliliğin artması için çaba harcadı. “Türkiye devriminin karakteri”, “Ekim Devrimi'nin kazanımları ve sosyalizmin tarihsel sorunları”, “Ulusal sorun” başlıklı seminerler özel bir ilgiye konu oldu. Yüksel Akkaya'nın “Emperyalist, savaş, dünya ve Ortadoğu” başlıklı semineri vermek üzere gençlik kampına katılmış olması ayrıca anlamlıydı. Habip ve Ümit yoldaşlar şahsında partili kimlik başlıklı seminer öncesi yoldaşlar şahsında bütün devrim şehitleri için gerçekleştirilen saygı duruşu sunumun etkisini daha da artırdı. Tartışmaların her biri oldukça canlı geçti. Özellikle kültür ve sanat alanına ilişkin tartışmaya sunulan katkı gerçekten anlamlıydı. Tartışmanın bitiminin ardından kamp bileşenlerinin gruplar halinde tartışmayı sürdürmeleri tartışmanın güçlülüğünün ifadesiydi.

Seminerlerde temel başlıklara ilişkin bütünlüklü bir aktarımın gerçekleştirilebilmesi ve eksikliklerin katılımcılar tarafından kapatılması anlamlıydı. Tartışmalarla hedeflenen ise, gençlik hareketinin ihtiyaçları çerçevesinde atılması gereken adımların somutlanması ve gençlik çalışmamızın sorun alanlarının mümkün olan en geniş bileşenle tartışılmasının sağlanmasıydı. Her iki hedefin de azami oranda başarıya ulaştığını belirtmek gerekiyor.

Kamp süreci: Kolektif üretimin ifadesi etkinlikler

Kamp öncesinde yaptığımız planlamada diğer alanlara oranla görece aksaklık yaşadığımız bir başlık olmasına karşın, kamp süreci oldukça anlamlı etkinliklere konu oldu. Seminerlerin ve tartışmaların kimi zaman planlanandan daha uzun sürmesi veya mekan sorunu gibi nedenlerle, voleybol ve futbol turnuvalarını iptal etmek durumunda kaldık. Ancak bunlar dışında planladığımız etkinlikleri hayata geçirebildik.

Bu etkinliklerden bir tanesi “Devrimci kültür ve sanat çalışmasının sorunları” başlıklı tartışmanın yürütüldüğü gün kampımıza destek vermek için gelen Grup Kavel'in hazırladığı müzik dinletisiydi. Oldukça güçlü hazırlanmış olan bu dinleti boyunca hep bir ağızdan türküler, marşlar söylendi, halaylar çekildi. Dinletinin ardından yürütülen tartışmaya Grup Kavel'in bileşenlerinin katılarak katkı sunması oldukça anlamlıydı.

Kampta gerçekleştirilen bir diğer etkinlik ise, açık havada gerçekleştirilen film gösterimiydi. Son aylarda çokça tartışılan filmlerden biri olan V for Vandetta'nın gösterimi oldukça özel ve eğlenceli bir anı olduğu kadar, filmin ardından anlamlı tartışmaların yürütülmesine de vesile oldu.

Bu iki etkinlik dışında kamp süresince kalan boş vakitlerde turnuva biçiminde olmasa da voleybol ve futbol maçları düzenlendi. Hep bir ağızdan şarkı ve türküler söylendi, halaylar çekildi.

Sonuç olarak

“Gelecek, Özgürlük ve Sosyalizm İçin Gençlik Kampı” adı altında gerçekleştirdiğimiz etkinliğimiz, kendisini önceleyen süreçte ortaya koyduğu hedefleri azami düzeyde gerçekleştirmiştir. Gençlik hareketinin bugün içinde debelendiği apolitizm göz önüne alınırsa, günde on saati bulan tartışmaların yapıldığı bir etkinliği gerçekleştirebilmiş olmanın güncel anlamı daha iyi kavranacaktır.

Ancak gençlik kampının asıl başarısı, her bir katılımcının yereline döndüğünde, bu bir hafta içerisinde yürütülen tartışmaların sonuçlarının ne ölçüde takipçisi olabileceği ile açığa çıkacaktır.

Gençlik kampı kolektif yaşamın en güzel örneklerini oluşturarak, yabancılaşmaya ve yozlaşmaya karşı kardeşliğin, paylaşımın ve dayanışmanın yaşandığı bir alan olmuştur.

Gençlik kampı devrimci bir disiplinin, ihtiyaçların belirleyiciliğinde etkin bir biçimde hayata geçirildiği, yoldaşça paylaşımın ve üretimin sergilendiği bir hafta olmuştur.

Gençlik kampı teorik zayıflığa ve apolitizme karşı etkili bir tartışma dönemi olmuştur. Marksizm'in yol göstericiliğinde onlarca tartışma yapılmıştır.

Gençlik kampı gençlik hareketin sorun ve ihtiyaçlarının tartışıldığı ve yeni dönem gençlik mücadelesine etkin bir hazırlığın gerçekleştiği bir etkinlik olmuştur.

Gençlik kampı gençliğin gelecek, özgürlük ve sosyalizm özleminin haykırıldığı bir etkinlik olmuştur.

Bu haykırış güçlenerek yeni dönem gençlik mücadelesine taşınacaktır.

Gençlik Kampı Örgütleme Komitesi

---------------------------------------------------------------------------------------

Katılımcıların kamp izlenimlerinden:

“Kamp kolektif bir yaşamın örneği oldu”

“… Kamp çok yönlü olarak değerlendirilebilir. Öncelikle kolektif bir yaşamın bir örneği olması açısından önemli. Çünkü normal yaşantımızda kişisel ihtiyaçların ön planda olması birçok zaafa neden oluyor. Bizim için çok normal görünse de aslında bireycileşmenin ve bencilleşmenin ta kendisi. Bu kampta birçoğumuzun bu tür zaaflardan kurtulduğuna inanıyorum…”

Eskişehir'den bir katılımcı

 

“Bir kez daha cüret ettik ve başardık!”

“Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm diye çıktı yola yüreği bir atan onlarca insan... Türkiye'nin dört bir yanından gelerek geleceğe dair özlemimizle birleşti soluklarımız, aynı heyecanla, aynı öfkeyle, aynı inançla. Çok anlamlı şeyler söyleyemeyeceğim belki ama şunu belirtmek istiyorum; çok mutluyum. Çünkü bir kez daha cüret ettik ve başardık, başaracağız. Böylesi bir organizasyonda bulunmak benim için oldukça anlamlıydı.

Bu sistem ayakta durduğu sürece biz yine cüret edeceğiz ve yine başaracağız. Çünkü biz gücümüzü sosyalizmden ve onun tek gerçek savunucusu olan partimizden alıyoruz. Bizim öfkemiz tüm insanlık kurtulana dek sürecek, çocuklar ağız dolusu gülene dek sürecek ve avuçlarımıza alacağız gökkuşağını, yarın bizim olacak. Şimdi çok işimiz var! Tüm yoldaşlara teşekkürler…”

Adana'dan bir katılımcı

 

“Herkes görevini gönüllü olarak yerine getirdi”

“Çıkarsız ve korkusuz yüreklere sahip olan tüm yoldaşlarımı bütün içtenliğimle selamlıyorum.

Hayatımda geçirdiğim en güzel bir haftayı geride bıraktım. Yoldaşlarımla bir haftada kapitalizmin pis ve kokuşmuş dünyasından uzakta, sevgi dolu geleceğimizi örmeye çalıştık. Komünal hayatı gönüllülükle yerine getirdik. Gün içinde işleri yaparken hiç kimse zorunluluk hissetmedi, herkes gönüllü bir şekilde, disiplin içinde görevini yerine getirdi. Son gün içimde bir burukluk vardı. Çünkü o güzel yaşamdan, sevdiğim ve değer verdiğim insanlardan ayrılıyordum. Geleceğin neferleri olan bizleri birleştiren kavgamıza, mücadelemize teşekkür ederim…”

Trabzon'dan bir katılımcı

 

“Bütün ayrıntılar çok iyi düşünülmüş ve planlanmıştı”

“… Kampa geldiğimiz ilk gün sanki bir fabirakadaymışız gibi muhteşem bir kolektivite vardı. Tek farkı, başımızda emir veren ve sömüren bir patronun olmayışıydı. İlk günden sonra düzenli ve sistematik bir biçimde seminerlere başladık. Seminerler bütün arkadaşlarım için çok faydalı oldu. Yemek düzeninden sağlık konusuna dek bütün ayrıntılar çok iyi düşünülmüş ve planlanmıştı…

Sanki hepimiz tek vücut, tek bilek, tek yumruktuk. Bütün gücümüzle savaşacağımız gözlerimizden okunuyordu!...”

Trabzon'dan bir katılımcı

 

“Herkesin örgütlediği bir yaşam oldu”

“…Tartışma ve seminerlerden önce ‘Komünist Tartışmalar' yapılmış olması, buna dair bir kitapçığın çıkartılmış olması, tartışmaların kolektif yapılabilmesi, ön çalışmanın katkısıyla verimi artıran temel noktalardan biriydi.

Tartışmalar kadar önem taşıyan diğer bir noktaysa günlük olarak görevli belirlenmesiydi. Toplamda herkesin örgütlediği bir yaşam oldu!

Kampın asıl verimini, yerellerimize döndüğümüzde patrik faaliyetin içinde, teorik tartışmaların ortasında alacağız! Yeni dönem bizi bekliyor!”

İstanbul'dan bir katılımcı

-------------------------------------------------------------------------------------

Eğitim özelleşiyor ve pahalılaşıyor…

Veliler bu yıl 2.800 YTL harcayacak!

Eğitim-Sen'in yaptığı bir araştırmaya göre, 18 Eylül'de başlayacak olan yeni eğitim-öğretim yılında velilerin cebinden eğitim harcamaları için 2 bin YTL'nin üzerinde para çıkacak. Araştırmanın sonuçları Eğitim-Sen Genel Başkan Alaaddin Dinçer tarafından yapılan basın toplantısıyla açıklandı. Araştırmaya göre, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında dershane ve özel kurs giderleri dışında veliler, yıl içinde çeşitli kalemler için 2.000 YTL'nin üzerinde eğitime para harcayacak.

Araştırmaya göre ilköğretimde çocuğu okuyacak olan bir veli, aralarında kayıt parası, katkı parası, fotokopi ücreti, diploma, temizlik, giyecek, kırtasiye ve bayrak, paso ücretinin de bulunduğu toplam 21 kalem için 2.258 YTL para harcayacak. Velilerin bütçesine en fazla yük getirecek eğitim kalemini ise servis ücretleri oluşturuyor. Araştırmaya göre, veli, bir öğrencisi için yıl boyunca toplam 600 YTL'lik servis ücreti verecek. Velilerin kayıt sırasında ödeyeceği para ise ortalama 360 YTL olarak belirlenirken, veliler bir yıllık kantin ve kooperatif giderine 210 YTL harcayacak.

Araştırmada, ortaöğretimde çocuğunu okutacak velinin giderleri ilköğretime göre yüzde 25 oranında artacak. Böylece veliler ortaöğretimdeki çocuğu için 2.800 YTL harcama yapacak.

Ayrıca bu yılki harcamaların geçen yılki harcamalara göre 3.5 milyar YTL daha fazla olduğu belirtildi. Geçen yıl tüm velilerin yaptığı harcama 24 milyar YTL iken bu yıl 27.5 YTL'ye çıktı.

Dinçer, araştırma üzerine yaptığı değerlendirmede AKP hükümetinin özelleştirmeci tutumunu eleştirdi. Araştırmada eğitim harcamaları için dershane ve özel kurs giderlerine yer vermediklerine dikkat çeken Dinçer, “Devlet okullarında eğitim-öğretim tamamen paralı hale getirildi. Bugün eğitim sisteminde yaşanan olumsuzlukların baş sorumluları, yıllardır eğitimde özelleştirme politikalarını savunanlar ve ‘paralı eğitimi' temel politika haline getirenlerdir” dedi. Eğitim paralı hale getirilmesinin Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurgulayan Dinçer, özellikle okullardaki “katkı payı soygununa” son verilmesi gerektiğini ifade etti.