06 Mayıs 2006 Sayı: 2006/17 (17)
  Kızıl Bayrak'tan
   1 Mayıs'ın gösterdikleri
  1 Mayıs ve sınıf hareketi
  1 Mayıs aynasından sol hareket
  1 Mayıs'ta azgınlaşan devlet terörü
  Sınır ötesi operasyon hevesi Washington'daki efendiye takıldı
  İstanbul Kadıköy'de coşkulu 1 Mayıs
Ankara'da 1 Mayıs...
İzmir'de 1 Mayıs...
Adana ve Mersin'de 1 Mayıs
Çeşitli kentlerdeki 1 Mayıs gösterileri
Türkiye'de 1 Mayıs gösterilerinden
KESK ve 1 Mayıs
1 Mayıs üzerine bazı notlar /Yüksel Akkaya
  8 Mart'ın ardından 1 Mayıs'ta da iki ayrı irade, iki ayrı tutum; 1 Mayıs'ın ayrıştırıcı ve saflaştırıcı rolü / (Orta sayfa)
  Ankara 1 Mayıs izlenimleri
  1 Mayıs'tan aldığımız güçle 13 Mayıs gençlik kurultayına yürüyoruz
  Ankara'da 1 Mayıs ve gençlik
  Gençlik 1 Mayıs alanlarındaydı
  Almanya'da 1 Mayıs gösterileri
  Avrupa ülkelerinde 1 Mayıs gösterileri
  Dünyada 1 Mayıs; Yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı
  Dünyanın en büyük teröristi ABD emperyalizmidir
  Azerbaycan İran'a saldırıda yer almayacağını açıkladı
  Yeni çevre yasası çıktı
  Ticari eğitime karşı birleşik bir gençlik kurultayı örgütlemek için ileri!
  Limter-İş yönetiminin saldırgan tutumunun arkasında ne var?
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Azerbaycan yönetimi İran'a yönelik bir saldırıda yeralmayacağını açıkladı

ABD emperyalizminin İran'a karşı kullanmak istediği ülkelerden biri de Azerbaycan'dır. İran'a yönelik askeri saldırı durumunda Azerbaycan stratejik bir önem kazanacaktır. Bundan dolayı Bush yönetimi, İran halklarına saldırırken Bakü yönetimini suç ortaklığına ikna etmeye çalışıyor. Azerbaycan'ı ABD için önemli kılan bir diğer neden ise, Avrupa'ya güvenli şekilde doğalgaz sağlamaya elverişli olmasıdır.

Haydar Aliyev'den oğlu İlham Aliyev'e geçen yönetim Irak, Afganistan Kosova gibi işgal altındaki bölgelere asker göndererek emperyalist ordulara destek olmaktadır. Ancak bu suç ortaklığı, Aliyev'in Beyaz Saray'dan gerekli ilgiyi görmesi için yeterli olmuyor. Nitekim üç yıldır Washington kapılarını aşındıran oğul Aliyev, ancak İran'a saldırı sözkonusu olunca Beyaz Saray'da üst düzeyde ağırlandı.

Bush liderliğindeki neo-faşist çete, İran, Rusya gibi ülkelerle ilişkileri sürdüren Aliyev yönetimini “demokratik” bulmuyor. Bilindiği gibi bu çetenin kıstaslarına göre “demokratik” olmanın asgari koşulu, “tam Amerikan uşaklığı” yapmaktır.

Washington'da özel muamele gören Aliyev, Bush'un yanısıra yardımcısı Dick Cheney ile ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'le de görüştü. Buna karşın Aliyev, İran'a dönük bir ambargo veya olası bir askeri saldırıya destek olmaya ikna edilemedi. Aslında Amerikan ordusu Azerbaycan'da uzun süredir faaliyet halinde bulunuyor. Azeri yöneticiler de “güvenlik politikaları” konusunda ABD ile işbirliği içinde olduklarını söylüyorlar. Ancak İran sözkonusu olunca durum değişiyor. Aliyev'in Washington ziyaretinin ardından İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ı ağırlamaya hazırlanması, durumun hassasiyetini gösteriyor.

Ankara'daki işbirlikçi soysuzlardan farklı tutum alan İlham Aliyev, İran'a karşı girişilecek saldırılarda yeralmayacaklarını açık bir şekilde dile getirdi. Aliyev'in yaklaşımını gerekçelendiren Azerbaycan Dışişleri Bakanı ise, “İran büyük komşumuz. Ortak tarihi, kültürel ve dini bağlarımız var. İran Azeri ürünlerine transit geçiş tanıyor. Ermenistan ve Karabağ'ın kestiği Nahçivan'a doğalgaz sağlıyor” dedi.

Bu arada İran'ın Bakü Büyükelçisi Afşar Süleymani, İsrail'de yayınlanan bir gazeteye yaptığı açıklamada, “ABD, İran'a karşı olası savaşta Azerbaycan topraklarını üs olarak kullanmak istiyor, ancak Washington'un bu çabalarının sonuç vermeyeceğine inanıyorum” dedi.

Azerbaycan yönetimi bu sözlerin arkasında durabilirse eğer, Ankara'daki işbirlikçiler üzerindeki ABD basıncı daha da artacaktır.

---------------------------------------------------------------------------------------

Sermaye devleti militarist kurumunu tahkim ediyor…

Yeni hamle “akıllı füze” alımı

İşçi sınıfı ve emekçilerin ürettiği değerlerin yağmalanmasıyla oluşturulan bütçenin önlemi bir bölümü devletin zor aygıtları tarafından yutulmaktadır. Bir kısmı “örtülü ödenek”, bir kısmı da “fonlar” şeklinde aktarıldığı için, bu kurumların harcama oranları halkın bilgisi dışındadır. Ancak salt silahlanma için sık sık açılan ihalelerin milyar dolarlarla ifade edildiği hatırlanırsa (kısa bir süre önce 10 milyar dolar tutarında uçak alım ihalesinin açılacağı duyurulmuştu), zor aygıtının yuttuğu muazzam kaynaklar hakkında fikir edinmek mümkün olur.

Sermaye iktidarının silahlanma yönündeki son girişimi, 50 adet SLAM-ER tipi havadan yere fırlatılan “akıllı füze” alımı oldu. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'nin, füzelerin alımı için yaptığı başvurunun olumlu karşılandığı, silah sistemlerinin toplam değerinin ilgili teçhizat ve sağlanacak hizmetler dahil 162 milyon doları bulabileceği belirtildi. Pentagon, F-16 savaş uçaklarınca kullanılmak üzere Türkiye'ye 50 adet ‘akıllı füze' satılması için Kongre'nin iznine başvurdu. Kongre'den 15 gün içinde bir itiraz olmaması durumunda satış kesinleşecek. Ancak Amerikan Kongresi'nin bu aşamadan sonra satış başvurusunu reddettiği durumlara hemen hemen hiç rastlanmıyor. Yani Pentagon'un onay vermesiyle füze alımı kesinleşmiş sayılır.

Sömürü ve kölelik düzeni kapitalizmin temel özelliklerinden biri sınırsız silahlanmadır. Bu, hem dünyadaki en büyük tekellerin silah üretmesinden -zira ölüm saçan aletlerini satıp kâr etmeleri gerekiyor-, hem de yağmadan daha çok pay almak için emperyalist/kapitalist güçler arasında süren rekabet ve çatışmadan dolayı böyledir. Bu döngünün işçi sınıfı ve emekçilere maliyeti ise, daha sefil bir yaşam ya da gerici savaşlarda ölüm şeklinde kendini gösterir.

------------------------------------------------------------------------------------

Bolivya da ALBA (Amerikaların Bolivarcı Alternatifi) projesine katıldı...

Latin Amerika'da ABD karşıtı birlik güçleniyor

Emperyalist saldırı ve tacizlere karşı direnişin sembolü Küba, uzun yıllar maruz kaldığı kuşatmayı kırıyor. Örnek duruşuyla Latin Amerika'da “sol dalga”nın yükselmesine katkıda bulunan Küba halkı ile yönetimi, bu dalga sayesinde boğucu kuşatmayı da parçalamaya başladı.

İlkin Fidel Castro ile Venezüella devlet başkanı Hugo Chavez arasında varılan anlaşmayla kurulan ALBA, Bolivya devlet bakanı Evo Morales'in de anlaşmaya imza atmasıyla daha da güçlendi. ABD emperyalizmine karşı Latin Amerika bütünleşmesini hedefleyen ALBA, ABD güdümlü Serbest Ticaret Anlaşmaları'na karşı öne sürülen Halkların Ticaret Anlaşması'nı da (İspanyolcası TCP) içerecek.

TCP, Latin Amerika ve Karayip ülkelerinin ihtiyaçlarını karşılamayı, bu ülkelerin bağımsızlıklarını, egemenliklerini ve kimliklerini korumayı temel alıyor. İşbirliği, dayanışma ve ortaklık üzerine kurulu TCP bütünleşme modeli, kalkınmayı daha üst seviyelere taşımayı da amaçlıyor.

Küba'nın başkenti Havana'ya gelişinde Castro ile Chavez tarafından havaalanında karşılanan Morales, Latin Amerika'daki üç sol yönetimin liderlerinin yapacakları toplantının, tarihi nitelik taşıdığını; üç devrimin ve üç kuşağın Havana'da biraraya geldiğini söyledi. Castro'yu “Bilge devrimci, büyükbaba” olarak nitelendiren Morales'in attığı bu adımın, kendi başkanlığındaki Bolivya yönetiminin daha da sağa kaymasını önleyebileceği bildiriliyor.

Dünyanın halen en güçlü, en saldırgan, en tehlikeli emperyalist gücü olan ABD'nin “arka bahçe”sinde yaşanan bu gelişmeler, kararlı duruş sergileyen halkların emperyalist köleliğe mahkum olmadığını gösteriyor. Elbette bu ülkelerde de sınıf çatışmaları halen devam ediyor. Özellikle Küba dışındaki ülkelerde asıl büyük hesaplaşmanın henüz gerçekleşmediği de gözardı edilemez. Yine de bu gelişmeler, nihai hesaplaşma öncesinde bile emperyalistlerle işbirlikçilerinin bazı mevzilerden sökülüp atılabileceğini göstermektedir.