Mersin Lise Kurultayı çalışmalarından...
26 Şubat günü Mersin şehir merkezinde İHD önünde gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasıyla kampanyamızı başlatmış olduk. “Müşteri değil öğrenciyiz! Paralı eğitime karşı mücadeleye/Lise Kurultay Hazırlık Komiteleri” imzalı pankartımız ve dövizlerimizle yeraldık. Paralı eğitim saldırısına, Özel Eğitim Kurumları Kanunu'na, staj sömürüsüne, yozlaşmaya, ezberci-gerici eğitim müfredatına karşı tüm liselileri gelecekleri için mücadeleye çağırdık. Basın açıklaması boyunca “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!”, “ Paralı eğitime hayır!”, “Müşteri değil öğrenciyiz!”, “ÖSS-AOBP kaldırılsın!” sloganlarını attık. Basın açıklamasına YDG de destek verdi.
Açıklama boyunca kitleyi taciz etmeye çalışan sivil polisler basın metnini okuyan yoldaşımızdan kimlik göstermesini istediler. Yoldaşımızın kimlik göstermeme tutumunu bahane ederek saldıran polise gerektiği şekilde karşılık verdik. Yaşanan arbedede bir yoldaşımız gözaltına alındı. Yoldaşımız aynı gün serbest bırakıldı.
Bundan sonra kurultay faaliyetlerimizi daha kararlı bir biçimde ve hızlandırarak sürdüreceğiz. 15 Nisan'da bölgesel olarak gerçekleştireceğimiz Liseli Gençlik Kurultayı ile sonlandıracağız.
Baskılar bizi yıldıramaz!
Mersin Lise Kurultay Hazırlık Komiteleri
------------------------------------------------------------------------------------------
Adana Liseli Gençlik Kurultayı çalışmasından...
Adana'da Liseli Gençlik Kurultayı çalışmalarımız devam ediyor. 18 Şubat günü yaptığımız basın açıklamasıyla kampanyamızı başlattık. Liselilerin Sesi anketini ve afişlerimizi yapmaya başladık. Şimdiye kadar üç ayrı lise ile meslek lisesinde anketimizi yaptık. Afişlerimizi de Meydan ve Yurt mahallesi, Çarşı Merkezi ve mahallelerdeki lise önlerine yaptık. İmza kampanyamızı okullarda imza toplayarak, Çarşı Merkezi'nde açmayı düşündüğümüz standla sürdüreceğiz.
Adana Lise Kurultay Hazırlık Komiteleri
------------------------------------------------------------------------------------------
“Daha ölmedi çocuklar... Ölmeyecek”
Merhaba...
“Payına yaşamak düştüyse eğer,
Atla atına isteksiz bacaklarını umursama
Umursama yangına koşan yüreğini
Daha ölmedi çocuklar ve çiçekler
Bütün kuşlar unutmadı ötüşlerini...”
“Daha ölmedi çocuklar...” dizesi dudaklarımda ikinci kez hayat buluyor, masama yöneliyorum. Ve günler öncesine gidiyorum... Bu dizeler beni aylardır süren ön çalışmasına tanık olduğum Çamlıkule Kültür-Sanat ve Dayanışma Derneği'nin açılış etkinliğine götürüyor. Açılış etkinliğine gelen mesajların, tiyatro oyununun, şiir ve müziğin, halayların birlik ve beraberliği perçinlediğini gördüm. İnsanlardaki coşkuyu ve samimiyeti umutla seyrettim.
Ancak ben derneğin açılışının birkaç gün öncesine; mahalle insanlarının davet edildiği, evlerin kapılarının tek tek çalındığı sürece gitmek istiyorum...
Kapıyı çalıyoruz. Çoğunlukla çocuklar açıyor kapıyı. Onları geleceğin gençleri olarak selamladıktan sonra “Annen veya baban evde mi, onlarla görüşebilir miyiz?” diye soruyoruz. Çağırıyorlar kim varsa... “Büyükler” çıkıyor karşımıza. Amacımızı anlatıyoruz, etkinliğimize çağırıyoruz.. Ve sadece büyüklerin dünyasında olan ve küçüklerin hiç anlam veremediği hüzün ve serzeniş dolu cümlelerle karşılaşıyoruz:
“Pazar günü mü? Ama ben pazar günleri de çalışıyorum!”
“Bilmem ki eşim ne der?”
“Tabii ki biz de çalışmaların bir parçası olmak isteriz, ama zamanımız yok...”
Bu cümleler şaşırtmıyor bizi. İnsanın insana köle yapıldığı sömürücü sistemde bu cümlelerin asıl kaynağının kapitalizm olduğunu biliyoruz.
Ya küçükler... Kapıyı açanlar ya da kapı açıldıktan sonra kapıya hücum edenler... Biz şiir, tiyatro, müzik dedikçe gözleri ışıl ışıl parlayanlar...
“Anne gidelim ne olur!”
“Anne benim param var” diyenler...
“Tiyatroyu biliyor musun sen?” “Evet okulda gördüm. Hani şöyle şöyle hareket ediyorlar.” (Ellerini kollarını oynatıp gülümsüyor.)
Kapıyı çalıyoruz, 7-8 yaşlarında küçük bir arkadaş çıkıyor karşımıza. Adını konuştukça öğreniyoruz... Ali'nin anne ve babası evde yok. “Mahallemizde yeni bir dernek açıldı biliyor musun?” “Biliyorum, Çamlıkule Kültür-Sanat ve Dayanışma Derneği” diyor. Başını okşuyoruz Ali'nin. Yüzümüzde bir tebessüm oluşuyor. Ali beni şaşırtıyor; açılış etkinliğinde bir de şiir okuyor. Şaşkınlığım Ali şiirini okuduğunda “umut budur işte” diye düşünürken geçiyor. Masama yönelirken “Daha ölmedi çocuklar... Ölmeyecek” diye tekrarlanıyor sözcükler dudaklarımda, beynimde, yüreğimde...
İnanıyorum ki Çamlıkule emekçi halkı Ali'nin okuduğu şiirdeki umudu ve inancı kuşanarak Çamlıkule Kültür-Sanat ve Dayanışma Derneği aracılığı ile yoksulluğa, yozlaşmaya, yabancılaştırmaya ve geleceksizliğe meydan okuyacak.
Ege Üniversitesi'nden bir Ekim Gençliği okuru |