04 Mart 2006 Sayı: 2006/08 (08)
  Kızıl Bayrak'tan
   8 Mart politik olarak bugünden kazanılmıştır
  Sermaye iktidarı ABD'nin tam hizmetinde
  İşgalciler Irak halklarını birbirine boğazlatmak istiyor
  Sauna çetesi ve Küre operasyonu
TEKEL'de yeni oyunlar yeni saldırılar
  Tekstil sektöründe sömürüyü derinleştirme hazırlıkları
Sosyal güvenlik saldırısına karşı çıkmak için sendikal ihanet barikatı parçalanmalıdır
5 Mart'ta Beyazıt'tayız!
  Ankara Devrimci 8 Mart Platformu eylem ve etkinlik programı
  8 Mart etkinliklerinden
Küçükçekmece İşçi Platformu'nun 8 Mart etkinliği
  Mamak İşçi Kültür Evi'nde 8 Mart etkinliği
  İzmir BDSP'nin 8 Mart çalışmalarından
  Kadın sorunu ve toplumsal kurumlaşmalar (Orta sayfa)
   Kapitalizm kadın sorununu çözemez döne döne yeniden üretir
   Kentleşme, çeşitlenen kentsel çelişkiler ve faşizm /Yüksel Akkaya
   İstanbul Lİseli Gençlik Platformu'nun kampanyası sürüyor
  Adana Liseli Gençlik Kurultayı çalışmasından
  Yakup Abdal Köyü emekçileri yıkıma karşı direnmekte kararlı
  Yunanistan işçi sınıfının militan direnişi
  ABD kuklaları Suriye'de işbaşında
  Savaş kundakçıları İran'da iç karışıklık yaratmak için "düğmeye bastı"
  Şii ve Sunni liderler mezhep çatışmasını önlemeye çalışıyor
  Irak'taki gelişmelerin anlattıkları
  Bültenlerden
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sosyal güvenlik saldırısına karşı çıkmak için sendikal ihanet barikatı parçalanmalıdır!

Sosyal güvenlik reformu ve genel sağlık sigortası tasarısı ile ilgili görüşmeler meclis alt komisyonunda devam ediyor. Şubat ayında çıkarılması hedeflenen yasa tasarıları Mart'ın ilk haftasına ertelenmiş durumda. Çalışma Bakanı bu durumu yasaların çok kapsamlı olmasına bağlıyor. Evet Çalışma Bakanı yasaların kapsamının altını çiziyor; çünkü bu düzenlemelerle sosyal hakların büyük ölçüde gaspedilmesi, sağlığın bir bütün olarak kâr esasına göre örgütlenmesi öngörülüyor. Ancak Başesgioğlu'nun açıkça ifade ettiği gerçeği işçi sendikaları görmekten hayli uzak. En büyük işçi konfederasyonu Türk-İş hala Erdoğan'a mektup yazmakla, basın toplantılarında esip-gürlemekle, alt komisyon görüşmelerini beklemekle meşgul. DİSK, tekstil patronlarıyla birlikte tekstil sanayini “kurtarmakla” uğraşıyor. KESK ise Emek Platformu'na havale ettiği, ancak büyük ölçüde bu konuda yapılacakların sınırına gelindiği anlayışıyla tam bir rehavet içinde.

İhanetçi Türk-İş'in sözde eleştirileri

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç yaptığı basın açıklamasında, yasada yeralan ve prim gün sayısının 7 binden 9 bine çıkaran maddeyi kabul etmeyeceklerini, sağlıkta katkı payının uygulanmasına evet demeyeceklerini, emekli aylıkları bağlama oranının düşürülmesine sıcak bakmadıklarını dillendirdi. Başbakana yazdığı mektupta ise “Getirilmek istenen düzenlemeler, yalnızca yükümlülüklerin artırılmasına ve hakların daraltılmasına dayanmaktadır. Bu anlayışla sürdürülebilir bir sistemin oluşmasını mümkün görmemekteyiz” demektedir. Açıklamalarda Kılıç, Emek Platformu olarak meclis görüşmelerini sürdürdüklerini de sık sık ifade ediyor.

Biz geçmiş deneyimlerimizden, 1999 sosyal güvenlik reformundan, iş yasası değişikliğinden, görüşmelerin sonunun nereye varacağını şimdiden biliyoruz. Bu sürecin sonu ihanet belgesine imza atmakla noktalanacaktır. Halihazırda Türk-İş tarafından öngörülen-yapılan etkinlikler ve eylemler de bunun açık göstergesidir. Türk-İş daha önce yaptığı gibi şimdi de basın toplantıları, başbakana mektupla ricada bulunma, meclis görüşmeleriyle işçileri oyalama taktiğini uyguluyor. Başlangıçta cılız da olsa “bu tepkileri” gösteren Türk-İş, son noktada ise tasarıda yapılacak kimi değişiklikleri kazanım olarak göstererek yeniden sınıfın tepkisini bertaraf etme görevini yerine getirecektir.

Türk-İş için söylenenler Emek Platformu için de geçerlidir. Emek Platformu gelinen yerde sınıfı manipüle eden, sendikalar için mücadeleden kaçma -mücadeleyi havale etme aracı- işlevi gören bir yapıya dönüşmüştür. Emek Platformu'nu aşan bir hat oluşturulmadığı koşullarda sosyal güvenlik reformuna, genel sağlık sigortasına karşı hak alıcı bir mücadele yürütülemez. Şu veya bu biçimde kurulan yerel platformlar Emek Platformu'nun güdümünden kurtarılamadığı koşullarda sınıf hareketi bir adım dahi ilerleyemez. Yerel platformlar tarafından Emek Platformu'na alternatif bir program oluşturulmadan işçi sınıfına dönük saldırıları göğüslemenin imkanı yaratılamaz.

Ne yapmalı?

Genel sağlık sigortasına karşı 19 Şubat'ta yapılan eylem ve etkinlikler emekçilerin bu konuda net bir duruşa sahip olmadıklarını göstermiştir. Dahası emekçiler yasaların geçeceğini şimdiden, henüz mücadele etmeden kabullenmiş durumdalar. Bunda hiç kuşkusuz sendikaların büyük payı bulunmaktadır. Sendikal yapılanmalar, eylemsizlik hatlarıyla, işyerlerini unutmuşluklarıyla, sosyal güvenlik reformuna karşı ciddi bir program ortaya koymayışlarıyla emekçilere güven vermemektetir. Sendikalar, çağrıcısı oldukları eylemlerin çalışmasını yapmak bir tarafa, katılımcısı olma zahmetinde bile bulunmadıkları koşullarda herşey tabanın inisiyatifine kalmaktadır. Saldırıları püskürtmenin yolu, tüm yerelliklerde sosyal yıkım saldırılarına karşı yerel platformlar oluşturarak bunlara işlerlik kazandırmaktan geçmektedir.

------------------------------------------------------------------------------------------

GSS Yasa Tasarısı karşıtı toplantı...

“Kamu hizmetlerinin tasfiyesine hayır!”

İstanbul genelinde GSS Yasa Tasarısı'na karşı birleşik mücadeleye çağrı yapan platformun düzenlediği bölge toplantıları 25-26 Şubat tarihlerinde değişik ilçelerde gerçekleştirildi. 26 Şubat günü saat 13:00 de Gaziosmanpaşa'da gerçekleştirilen bölge toplantısında Tabipler Odası'ndan Dr. Osman Öztürk konuşmacı olarak katıldı. Toplantıda Haber-İş, İTO, Eğitim-Sen 4 No'lu Şubesi, Tümtis, Birleşik Metal İş, Emekli-Sen, Avpim, Ulaşım AŞ, Belediye-İş ve sendikalaşma çalışmalarının olmasından dolayı işyeri adlarının geçmesini istemeyen işçilerden oluşan işyeri temsilciliklerinin oluşturduğu kurumlar yeraldı.

Yaklaşık 150 kişinin katıldığı toplantıda işçi ve emekçiler de söz aldı. Fabrikalardan gelen işçiler iş koşulları ve sendikal çerçevede yaşanan sorunları anlattılar.

Topkapı Şişe-Cam işçileri, bölgedeki eylem ve grevlere destek verilmesi gerektiğini, yasayı püskürtebilmenin tek yolunun ise bütün güçlerin seferber edilmesi olduğunu vurguladılar.

Eğitim-Sen'li bir emekçi de konuşmasında eğitimcilerin bu yasanın geri çekilmesinde oynayacağı rolü ve eğitim alanında yapılan sendikal çalışmanın önemini vurguladı. Her bölgede yerel platformların oluşturulup mücadelenin tabandan örülmesi gerektiğini, bunun bu platforma bir öneri olduğunu dile getirdi.

Konuşmacıların çoğu sendikaların bürokratik uygulamalarına, sınıftan uzaklaştıklarına değindiler. Bunun ancak sınıf bilincinin tekrar diriltilerek aşılabileceğini vurguladılar.

Salonda “Kamu hizmetlerinin tasfiyesine hayır!”, “İMF'siz, AB'siz, bağımsız demokratik Türkiye!” pankartları yeralıyordu.

Toplantıda alınan kararlar işçi ve emekçilerin önerileri çerçevesinde şekillendi.

Kızıl Bayrak/GOP