04 Şubat 2006 Sayı: 2006/04 (04)
  Kızıl Bayrak'tan
   Sınıfsal özüne uygun, devrimci, kitlesel
ve birleşik bir 8 Mart!
  Hamas seçimlerden zaferle çıktı
  Emperyalist-siyonist güçler Filistin halkının iradesini yok saymaya çalışıyor
  Erdoğan Davos’ta ülkeyi pazarladı
“Reform” tasarıları: Sosyal güvenlik değil geleceksizleştirme saldırısı
  Sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engel ihanet çeteleridir
TEKEL işçilerinin yaktığı direniş
ateşini büyütelim!
Tuzla Tersane havzasında iş cinayetleri
durmuyor!
  İş kazası mı, cinayet mi?/Yüksel Akkaya
  Gaziosmanpaşa İşçi Kurultayı gerçekleşti
GOP İşçi Kurultayı yeni bir mücadele çağrısı oldu
12 Şubat’ta Tersane İşçileri Kurultayı’ına!
  Sosyal yıkım saldırısı ve mücadele görevleri (Orta sayfa)
  İzmir Çiğli İşçi Platformu’nun birlik ve
dayanışma etkinliği
  Sermaye temsilcileri emekçilere kefen
biçmek için Davos’ta toplandı
   Latin Amerika’da esen “sol rüzgar” Dünya Sosyal Formu’na da uğradı
  “Uygar dünya”da 12.3 milyon insan köle
  Liseli gençlik yeni bir mücadele dönemine hazırlanıyor!
  Tehcir, göçertme hareketi ve Kürdistan
toplum yapısına etkileri-2
  Direnen AEG işçisi kazanacak!
  Bültenlerden
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

GOP İşçi Kurultayı yeni bir mücadele çağrısı oldu...

Önümüzde etkin bir mücadele sürecini örgütleme görevi var

Yerel kurultayı gündemimize aldığımız ilk andan itibaren, hem yeni bir çalışma alanı olmamız hem de genç bir işçi ilişki ağına sahip olmamız nedeniyle GOP kurultayını temel olarak öncü ve belli bir deneyime sahip işçi kuşağına ulaşmanın, onları da sürecin bir parçası haline getirmenin bir imkanı olarak değerlendirmeye çalıştık. Özellikle Gaziosmanpaşa bölgesinde sendikalı fabrikaların sayısının az oluşu, genel olarak sınıf hareketinin yaşadığı durgunluğun bölgenin kendi özgün koşulları (bölgede küçük ve orta ölçekli tekstil atölyelerinin olması, çoğunluğu genç ve deneyimsiz bir işçi kuşağının varlığı, sınıf bilinci ve kimliği gelişmemiş bir işçi kitlesi vb.) nedeniyle daha da derinden hissedilmesi çalışmamızı daha da zorlaştırıyordu.

Tüm zorluk alanlarına takılmadan kurultay gündemini sigorta, düşük ücret ve esnek çalışma olarak belirledik. Çevremizdeki genç işçilerden bir hazırlık komitesi oluşturduk. Ancak temel hedefimiz bölgedeki çeşitli sektörlerden işçilere ulaşarak KHK'yı genişletmek, kurultayın gündemlerini bölgedeki işçilere tartıştırabilmekti. Alta doğru sektörel ve fabrika temelinde kurultayın ayaklarını örebilmekti. Daha geniş işçi ilişkisine ulaşabilmek amacıyla çalışmanın temel ayağını dışa dönük propaganda faaliyeti biçiminde kurguladık. “Sendikasız, sigortasız, düşük ücrete karşı GOP İşçi Kurultayı'na hazırlanıyoruz!” şiarlı 2 bin afişi yaygınca yaptık.

Kurultayı örgütlemenin bir aracı olarak düşündüğümüz GOP İşçi Bülteni'ni iki sayı çıkardık. 8 bin adet bülteni yaygınca dağıttık. Dağıtımlar sırasında ağırlıklı olarak tekstil sektöründen genç işçilere ulaştık. Bu işçilerle birebir sohbetler gerçekleştirdik. Kurultayı ve amaçlarını anlattık. Ancak çeşitli materyal ve yöntemlerle (röportaj, bildiri, bülten, video çekimleri, anket vb.) bölgedeki işçilere defalarca gitmemize rağmen istediğimiz düzeyde bir sonuç alamadık. İşçilerin birçoğu yaptığımız çalışmaları onaylasa ve anlamlı bulsa da pratikte adım atma noktasında atıl kaldılar.

Bölgede sınırlı sayıda sendikalı fabrika olduğunu söylemiştik. Mevcut sendikalı fabrikaları dolaşarak işyeri temsilcileriyle özel olarak görüştük ve kurultaya çağrı yaptık. Deneyimlerini bizlerle paylaşmalarını talep ettik, sürecin bir parçası olmaları gerektiğini anlattık. Kimi fabrika temsilcileri ilk başlarda bizi ilgiyle karşılasa da, sendika bürokratlarının devreye girmesiyle geri adım atmaya başladılar. Yanısıra bölgemizde sendikalaştıkları için işten atılan bir lastik fabrikası işçileri ile direnişte olan ME-KA işçilerini ziyaret ettik. KHK olarak elimizden gelen tüm desteği sunacağımızı belirttik.

Kurultay çalışmamızın ilk günlerinde yeni ilişkilerimize kurultayın amacını anlatabilmek amacıyla bir piknik düzenledik. Pikniğimiz amacına uygun geçti. Ağırlığını işçilerin oluşturduğu pikniğimizde ortak sorunlarımızı tartıştık ve ortak çözümler noktasında adım atmak için örgütlülük çağrısı yaptık. Kurultay Hazırlık Komitesi'ne katılım çağrısı yaptık.

Tüm bu adımlarımıza rağmen KHK'yı genişletmek noktasında istediğimiz düzeyde sonuçlar alamadık. Sınıf kimliği ve bilinci gelişmemiş genç işçi profili çalışmamızda en zorlandığımız alan oldu. Bu genç işçi kesime mücadeleyi, örgütlülüğü ve haklarını anlatarak neden harekete geçmeleri gerektiğine ikna etmeye, kendi özgüçlerine güvenmelerini sağlamaya çalıştık. Sınıf bilincini ve kimliğini geliştirebilmek amacıyla eğitim seminerleri düzenledik. Elbette bu yönlü bir müdahalenin kendi içinde sınırları olacaktı. Bizler de bu sınırları aşamadık.

Hem kurultay öncesinde hem de kurultay gününde bölgede ve tekstil sektöründe öne çıkan sorunlardan biri de sigorta hakkı idi. Kurultayın temel gündemlerinden biri “Sigorta hakkımı istiyorum!” başlığı altında bir kampanya örgütlemek olsa da, propaganda düzeyini aşabilecek bir çalışma örgütleyemedik. Sigorta hakkını kazanmaya dönük somut adımları atılan, pratikte ilerleyen bir çalışma olarak bu kampanyayı gündemleştiremedik. Zira bölgede yaygın olarak küçük ve orta ölçekli işletme bulunması bu talebi gündemleştirmemizde bir engel oluşturdu. Sayıları 50 ile 80 arası değişen tekstil atölyelerinde çalışan işçiler, sigorta primlerini yatıran patronların bunun altından kalkamayacağını, bu nedenle işyerini kapatacağını ve işsiz kalacaklarını dile getirerek pratikte adım atmak istemediler. Dağıtımlarımız sırasında da kimi patronlar bizlerle yaptıkları tartışmada benzer ifadeleri kullandılar, çevremizde biriken işçilerin tepkisini bu söylemle bertaraf etmeye çalıştılar.

Çalışmamızda karşılaştığımız bir diğer temel sorun da tekstil sektöründe yaşanan işçi sirkülasyonu oldu. Çeşitli vesilelerle ulaştığımız işçilerin sık sık iş değişmesi, sürekli ve kalıcı bir faaliyette sonuç almamızı etkileyen bir diğer faktör oldu.

Asgari ücret tartışmalarının ülkenin gündemini meşgul ettiği dönemde, kurultay vesilesiyle “İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret!” talebini de bölgemizde propagandayı aşan bir faaliyete dönüştüremedik. Zira tekstil sektöründe yaygın olarak esnek üretim uygulandığı ve kayıtdışı işçi çalıştırıldığı için asgari ücretin biraz üstünde bir orana işçiler razı oluyorlar ve asgari ücretin kendi sorunları olmadığını düşünüyorlar. Bu nedenle asgari ücret tartışmaları bölgedeki birçok işçinin gündemine girmedi, ilgilerini çekmedi. Yine tekstil sektöründe Ocak ayı zamları uygulanmadığı için konuyu bu vesileyle de işçilerin gündemine sokamadık. Hangi işletme patronunun ne zaman ücretlere artış yapacağı belli olmadığı için bölgedeki işçilerin tepkisini ortaklaştırabilecek imkanları yaratmakta zorlandık. Düşük ücret bölgedeki temel sorunlardan biri olmasına rağmen, tüm bu sorunlardan kaynaklı pratik adımları atılan bir çalışmaya döndüremedik. Temel hedefimiz olan, tepkileri eylemli süreçlerle birlikte açığa çıkarma noktasında istediğimiz düzeyde bir çalışma örgütleyemedik. Bu olumsuzluklara rağmen düşük ücret gündemli bir sohbet gerçekleştirdik. Bu toplantıda asgari ücret sorununu ele aldık, asgari ücret görüşmelerinin neden tüm işçi ve emekçileri ilgilendirmesi gerektiğini anlattık.

Kurultay çalışmamız boyunca temel hedeflerimizden biri de kurultayı alta doğru yayacak sektörel ve fabrika temelinde örgütlülüklerle güçlendirebilmekti. Bu doğrultuda sınırlı güçlerden oluşan bir tekstil işçileri komisyonu oluşturduk. Tekstil işçileri komisyonu bir tebliğ hazırlayarak talep ve önerilerini kurultaya sundu. Belirlediğimiz belli fabrikalarda işçi toplantıları yapmayı hedeflemiştik. Ancak yalnızca bir tekstil fabrikasından 6-7 işçinin katıldığı birkaç işçi toplantısı gerçekleştirdik. İşçiler kurultaya sunmak üzere bir tebliğ hazırladı, taleplerini iletti. Kurultay çalışmamızın en anlamlı deneyimi bizim için bu oldu.

Çalışmanın ilk ayağını dışa dönük yaygın bir ajitasyon-propaganda faaliyeti olarak kurguladığımız için çevremizdeki genç işçi ilişkilerini sürecin daha etkin bir parçası haline getirmekte eksik kaldık. Temel sorunlarımızın başında KHK'nın düzenli olarak toplanamaması geliyordu. Doğal olarak düzenli toplanamayan bir KHK, kurultay çalışmasının önemini, hedeflerini ve çalışma boyunca yapılması gerekenleri sistemli ve planlı bir çalışmanın ve müdahalenin konusu haline getirmede eksik kaldı. Bu tablo çevremizdeki genç işçi ilişkilerinin ve güçlerin eğitimini de yeterince sağlayamadı.

Kurultay tarihi yaklaştıkça mevcut bu tablo bir parça tersine çevrilebildi. Son dönemlerde KHK'nın daha düzenli toplanmaya başlamasıyla kısa sürede yaygın ve etkin bir çalışma yürütebildik.

Kurultay tarihi yaklaştıkça işçi ilişkilerimizi derleyip toparlamak, kurultay gününü örgütlemek amacıyla bir dizi ekip oluşturduk. Kitle ilişkileri, kurultay gününün örgütlenmesi, materyallerin dağıtımı, tebliğlerin son halinin verilmesi için ekipler oluşturduk. Kurultay'a çağrı amaçlı davetiye çıkardık. Bölgemizdeki kitle örgütleri, sendikalar ve partilere ilettik. Yine Kurultaya çağrı amaçlı 2 bin afiş, 10 bin bildiri çıkardık. Materyallerimizi olumsuz hava koşullarına rağmen yaygınca kullandık.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen kurultay günü yaklaşırken KHK'nın sürece etkin müdahalesi sonucunda kurultay günümüz başarılı geçti. KHK, kurultay gününü bir başlangıç olarak değerlendirdi. Kurultaya bir günlük toplantıyı değil sonrasında bir mücadele sürecini örgütleyen bir misyon biçerek, amaç ve hedeflerini katılımcı işçi ve emekçilere başarılı bir şekilde anlattı. KHK'da yeralan genç ve deneyimsiz işçi ilişkilerimiz sınırlı da olsa atılan anlamlı adımlarla bu süreçte deneyim kazandılar. Kürsümüz sorunların dile getirildiği, ancak bu sorunları aşmak için örgütlülüğe ve mücadeleye çağrı yapıldığı bir araç oldu. Kurultaya sunulan öneri ve talepler doğrultusunda sonrası için mücadelenin yönünü ve taleplerini belirlemiş olduk. Genç işçi güçlerimiz de kürsünün ağırlığını üzerlerinde hissettiler, buna uygun bir sorumlulukla davrandılar. Kürsüyü en etkin şekilde kullanmak için çaba gösterdiler. Kurultay gününün kendisi dahi genç işçi ilişkilerimizin eğitiminde anlamlı bir işlev görmüş oldu.

Kurultay günü teknik olarak da ciddi bir sorunla karşılaşmadık. Görsel olarak kurultayın yapıldığı salonu pankart ve şiarlarımızla donattık. KHK'dan iki arkadaşımızı Divan için seçerek görevlendirdik. Serbest kürsüden sözalan işçi dostlarımız ve yoldaşlarımız kürsüyü etkin bir şekilde kullandılar. Divan, yapılan konuşmaları derleyip toparlayarak kurultayın gündemi ile ilişkilendirdi.

Sonuç olarak genç ve deneyimsiz bir ilişki ağı, sınıf kimliği ve bilinci gelişmemiş genç bir işçi profiline rağmen kendi sınırları içinde başarılı bir kurultay gerçekleştirmiş olduk. Şimdi önümüzde kurultaydan aldığımız moral ve güçle, çıkan sonuçları derleyip toparlama, bölgedeki geniş işçi kesimlerini sürecin bir parçası olmaya çağıran etkin bir mücadele sürecini örgütleme görevi duruyor.

GOP'tan komünistler

-----------------------------------------------------------------------------------------

Sınamalı insan kendini; yapıyı yükseltmeye mi yazgılı, çarkın dişlilerinden biri olmaya mı?

Kapitalist sistemin işçi ve emekçilere, onların çocuklarına vaadettiği sömürü üzerine kurulmuş bir dünya. Bugün vaadedilen işsizlik, geleceksizlik, açlık ve sefalet-insanlık dışı yaşam koşulları.

Bir çark dönüyor, emek gücünü satanların, hayatı yaratanların aleyhine. Üretenler sefalet koşullarında yaşıyorsa ve sömürenler yaşamın zenginliklerinden alabildiğine faydalanıyorsa, bugün bize düşen bir seçim yapmaktır, taraf olmaktır. Ya egemenlerin safında yeralıp yalan hayatlar yaşamak, çarkın dişlileri arasında ezilip yok olmak, ya da döngüyü kırmak, bu gidişe bir son vermek. Bugün işçi sınıfının yapması gereken bu çarkı durdurmak cüretini ve gücünü göstermektir.

29 Ocak günü bölgemizdeki farklı sektörlerden işçilerin örgütlediği, katıldığı işçi kurultayı, bu çarkı durdurma cüreti ve gücünü kendinde bulma ve bu yolda ilk adımı atma çabasıdır. Kurultayda konuşulanlar, burjuva programlarında, kürsülerinde konuşulanlar gibi değildi. Konuşmalar yalan üzerine kurulmamıştı. O gün konuşanlar sorunlarını, yaşam ve iş koşullarını, kısaca hayatlarını en samimi biçimde anlatanlardı. O gün konuşanlar sendikasız, sigortasız çalışanlardı, 12 saat çalışıp mesaisini alamayanlardı, Kürt olduğu için bu topraklarda kat ve kat ezilenlerdi, kadın olduğu için aynı işi yaptığı işçi kardeşlerinden az ücret alanlardı... En basit cümlelerle, gösterişe kaçmadan anlattılar. Samimi, heyecanlı, coşkulu, kimi zaman kızgın ama inançlı. Aslında hepsi aynı şeyi söylüyordu. Aynı sorunlar, aynı hayatlar. Çünkü onlar aynıydı. Onlar hayatı yaratanlar, üretenlerdi. Onlar sömürülenlerdi. Yeri geldi sorunlar anlatıldı, talepler dillendirildi, çözümler üretildi; yeri geldi deneyimler aktarıldı, hikayeler anlatıldı.

Bir tekstil işçisi sınıfın kendinde olan gücünü anlatabilmek için mermer ustasından bahsetti. Çalışırken onun işini yapmasını güçleştiren güneş olmak isteyen usta, daha sonra bulutların daha güçlü olduğuna karar vermişti, güneşin önüne geçip ışınlarını kestiği için. Ama bulutlardan da güçlüsü vardı. Estiği zaman rüzgar dağıtıyordu bulutları. Ya da bir dağ, rüzgarın esmesini engelleyen. Ama yine en güçlüsü mermer ustasıydı, aletleriyle dağı delen. Bir başka tekstil işçisi şu sözlerle tamamlıyordu sözlerini, işçi sınıfının gücünü; “biz çalışmasak, üretmesek, dünya çıplak kalır.” Bir başkası kum tanelerinden örnek verdi. Tek başına hiçbir şey ifade etmezdi kum taneleri. Ancak ne zaman ki onlar sarılıp sarmalanıp biraraya gelir, ancak o zaman bir camı kırabilecek güce kavuşurdu. Örgütlülüğün, sınıfın kendi içindeki birliğin, kenetlenmişliğin çok net bir ifadesiydi bu cümleler.

Ve yine bir işçi arkadaşın söylediği gibi, her işçi, her adım bir tuğlaydı, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurma yolunda. GOP işçi kurultayı da bu tuğlalardan biriydi.

GOP'tan genç komünistler

------------------------------------------------------------------------------------------

İşçi kurultayı kararları hayata geçiyor… Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu Kuruldu...

Söylenecek sözümüz, yürünecek yolumuz var!

Emperyalist-kapitalist sistem kendi hegemonyasını güçlü kılabilmek için tüm insanlığı din, dil, ırk, ulus, cins farklılıklarını kullanmıştır. Savaşlar olmuş, kıyımlar, katliamlar yaşanmıştır.

Kapitalist toplumda kadın, üretime katılmasıyla birlikte, kısmi de olsa bir takım haklara sahip olsa da çifte sömürü ve baskıdan kurtulamamıştır. Kimi zaman çalıştığı fabrikada cinsel tacize uğramış, kimi zaman evlilik ya da hamilelik işsizlik olarak geri dönmüştür. Ve genellikle aynı işi yapmasına rağmen eşit ücret alamamıştır. Evde ise ücretsiz bir köle olarak çalışmaktadır. Çalışan kadınların %72'si sosyal güvenlik sisteminden yararlanamıyor, işsizlik oranı kadınlarda daha fazladır.

Sorunlar çoğaltılabilir. Kadın işçilerin yaşadıkları sorunlar tebliğ ve önergelerle bölgemizde gerçekleştirdiğimiz işçi kurultayına sunuldu. Kurultaya sunulan tebliğ ve önerileri hayata geçirmek için adımlar atmaya başladık.

Hedefimiz Tekstil İşçileri Platform Girişimi olarak Kadın Komisyonu oluşturmak, 8 Mart'ı içeriğine uygun örebilmek ve sonraki süreçlere taşıyabilmekti. Öncelikle bölgemizde bu çalışmaya aktif olarak katılabilecek 15 emekçi kadınla bir toplantı gerçekleştirdik. Kadın sorunu ve 8 Mart'a dönük kısa bir konuşmanın ardından canlı tartışmalar yaşandı. Tartışmalarda hemen herkes düşüncesini belirtti.

Yapılacak çalışmalarda, inisiyatifin kadınlarda olmasına vurgu yaparak etkinlik ve eylemlerin erkek arkadaşlarla birlikte örgütlenmesi gerektiğine ilişkin görüşümüzü belirttik. Yapılan tartışmalar sonucunda bir dizi karar alındı. 26 Şubat'ta sınırlarını zorlayan bir şenlik yapılması kararlaştırıldı. Çalışmanın çerçevesi şu şekilde planlandı;

* Çalışmanın çalışan-çalışmayan emekçi kadınlarla yürütülmesi,

* Kadınlara yönelik anket yapılması,

* Dayanışmayı güçlendirmek amacıyla 19 Şubat'ta kermes düzenlenmesi,

* Şenlik programı dahilinde halkoyunları, şiir-tiyatro çalışmasının başlatılması,

* Kadın sorunu konusunda uzun süreli eğitim çalışmaları düzenlenmesi,

* Kadın konulu fotoğraf sergisi hazırlanması,

* Anne-çocuk sağlığı, kadın-erkek ilişkisi üzerine sağlık seminerleri düzenlenmesi,

* 8 Mart'ta alanlara “Kadın-erkek elele, mücadeleye!” şiarlı Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu imzalı pankartla çıkılması,

* Direnişte olan Tekel işçisi kadınlara açık mektup gönderilmesi.

Bu başlıklar altında hemen iş bölüşümü yapıldı. Birçok kadın aktif görev aldı. Bir hafta sonra yapılan planlamalar çerçevesinde şiir-tiyatro ekibi iki kez biraraya geldi ve çalışmalarını sürdürüyor. Halkoyunları ekibi çalışmalarına başladı.

Kermes için ürünler toplanmaya başlandı. Çalışma bu haliyle geleceği kucaklayacak uzun vadeli bir adımın başlangıcı durumunda.

Sömürü düzenini tarihin çöplüğüne gömene kadar her cepheden seferberlik ilan ettik. Devrime ve sosyalizme olan inancımızı bileyerek safları sıklaştırıyoruz!

Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulamaz!

Kadın-erkek elele, mücadeleye!

Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu