3 Nisan'04
Sayı: 2004/05


  Kızıl Bayrak'tan
  28 Mart yerel seçimleri ve sonrası...
  AB emperyalistleri Bush ve savaş çetesinin izinde
  1 Mayıs'ın güncel çağrısı: NATO'ya geçit verme!
  1 Mayıs ve görevlerimiz
  Devlet terörüne karşı devrimci dayanışmayı yükseltelim!
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  Seçim sonuçlarının gösterdikleri...
  28 Mart yerel seçimleri üzerine
  Ekim'in Mart 2004 tarihli 235. sayısı çıktı...
  Arap Birliği zirvesi ertelendi
  NATO neden genişliyor?
  AB Zirvesi ve "terör gündemi"
  AB'nin doğuya genişlemesi ve Almanya'nın emperyalist dünya gücü olma çabaları
  BİR-KAR 3. Kongresi gerçekleştirildi...
  Ekim Gençliği'nden...
  Bu "büyüme" matah mı, sürdürülebilir mi?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
AB Zirvesi ve “terör gündemi”

Geçen Cuma günü Brüksel’de toplanan AB devlet ve hükümet başkanları İspanya’da yaşanan katliamın gölgesinde birliğin geleceğine yönelik önemli kararlar aldılar.

Gerçekleşen “terör olayı” ve Aznar hükümetinin seçim hezimeti, AB sürecinde büyük tekelci güçlerin istemi doğrultusunda birçok düğümün çözümünün önünü açmıştır. Daha önce AB anayasasının oluşumu önünde engel teşkil eden İspanya’nın yeni hükümeti, anayasaya karşı red tutumundan vazgeçtiklerini duyurdu. İspanya’nın bu tutumuna dayanarak kendi konumunu güçlendirmeye çalışan Polonya da hükümet değişiminden sonra politikasını değiştirerek AB anayasasını Haziran’da imzalayacağı sinyalini verdi.

Tekellerin Avrupa’sı son zirvede bütün çıplaklığıyla yüzünü göstermiştir. Zirvenin en önemli gündemi olan “güvenlik” sorununun yanında “sosyal reformlar” konusundaki tempo üzerinde durulmuş ve ortak önlemlerin hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştır. 2010 yılına kadar gerçekleşmesi öngörülen “reformlar paketi” özellikle sosyal güvenlik sisteminin (emeklilik, hastalık, ücret) tasfiyesini hedeflemektedir. Yani büyük tekelci güçlerin dünya pazarındaki kâr ve rekabet gücünü artıracak “sosyal savaş” bu süreçte hazılandırılacaktır.

“Teröre karşı somut önlemler”
emekçileri hedefliyor

“Teröre karşı önlem” ve “güvenlik” sorununda 15 devlet ve hükümet başkanı bir program oluşturmakta zorluk çekmediler. İlk kez AB ülkeleri bir terörizm koordinatörü görevlendirdiler. Merkezi düzeyde bir gizli istibarat kurumunun oluşturulması da en kısa zamanda hayata geçirilecek. AB anayasasında öngörülen üye ülkelerin karşılıklı dayanışması anayasa imzalamadan önce, yani hemen yürürlüğe girecek. Böylece AB ülkeleri tutukladıkları kişileri talep üzerine diğer ülkeye teslim edebilecek. AB komisyonu bu yıl sonuna kadar kişiler hakkında toplanmış bütün bilgilerin (parmak izi vb. veriler) güvenlik birimlerinin, gizli servislerin ortak kullanımına sunulmasına olanak sağlayacak bir kararı çıkartacak. Bu veriler 2005 yılının sonuna kadar pasaport ve kimliklere yüklenecek.

Ayrıca AB ülkeleri güvenlik birimleri telefon dinleme, izleme konusunda ortak yöntem ve kurallar oluşturacak ve uçak yolcuları hakkında bütün bilgileri diğer ülke birimlerine hemen iletecek. Deniz güvenliği yanında AB sınırlarının korunması için bir “dış sınırları koruma ajansı” da kurulacak.

Halkın mutlak gözetlenmesi anlamına gelen bu “güvenlik paketi” tam bir polis devleti uygulaması.

AB Zirvesi özellikle göçmen emekçileri toptan bir güvenlik sorunu olarak ele almakta ve kaba bir ırkçılıkla saldırı hedefi yapmaktadır. Hatta Almanya İçişleri Bakanı şüphe üzerine yabancıların hemen yurtdışı edilmesini, oturum hakkından dolayı “kovulmayan” yabancı kişilerin “Guetanamo” benzeri yerlerde gözetim altında tutulmasını önerebilmektedir.

Yaşanan bu gelişmeler ışığında şu soru önem kazanıyor: İspanya’da katliamı kim yaptı? Lenin bu sorunun yanıtının ancak, tetiği çekenin kim olduğundan bağımsız olarak, olayın sonuçta kime yaradığına bakılarak verilebileceğini söylemişti.



Dünyadan kısa kısa...

Berlusconi hükümetine karşı 4. genel grev

Kamu çalışanları Cuma günü dördüncü kez Silvio Berlusconi hükümetinin “sosyal savaş” planlarını protesto etmek için dört saatlik bir genel grev eylemi gerçekleştirdiler. Başından itibaren hükümetin saldırı programıyla politik hesaplaşmaya dönüşen genel greve ülke çapında bir milyonun üzerinde emekçi gösteriler gerçekleştirerek katıldı.

Grev, sendika federasyonları CGIL, CISL ve UIL’in çağrısı üzerine ve esas olarak emeklilik yaşının yükseltilmesi, emekli aylıklarının kısıtlanması planına karşı yapıldı.

Grev sonrasında sendikaların yaptığı açıklamaya göre, sadece Milano’da 200 bin kişi, Roma ve Palermo’da yüzer bin kişi eyleme katıldı. 50 ayrı kentte de yüzbinlerin katıldığı gösteriler gerçekleşti.

Roma’da grev dört saat sürerken, Sicilya’da sekiz saat boyunca bankalar ve postahaneler, otobüs ve tramvaylar çalışmadı.

İki yıldır ciddi bir ekonomik durgunluk içinde olan İtalyan kapitalizmi, sosyal haklara saldırıyla nefes almaya çalışıyor. Fakat şimdiye kadar gündeme getirilen “reformlar” emekçilerin kitlesel tepkisine çarptı ve büyük oranda geri tepti.

Çek Cumhuriyetin’den Afganistan’a asker

NATO’nun sadık üyesi olmak için militaristleşme yönünde hızlı adımlar atan Çek Cumhuriyeti, özel olarak eğitilmiş 120 kişilik ilk “anti-terör uzmanı” birliği Afganistan’a gönderdi. Çek Cumhuriyeti İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez, Bush hükümetinin istemi üzerine, yurtdışına asker gönderiyor.

12 Mart ‘99’da NATO’nun kanatları altına girerek herşeyden önce “Rusya tehdidi”ne karşı korunmak isteyen Çek Cumhuriyeti, hızla profesyonel bir orduyu yapılandırma sürecine girdi. NATO Çek ordusunun özellikle atom, biyolojik ve kimyasal silahlara karşı uzmanlığına ihtiyaç duyuyor. NATO’nun özel müdahale grubunun (500 kişi ve 11 ülke askerinden oluşuyor) yarısını Çek askerleri oluşturuyor. Bu özel askeri ekibin eğitimi Çek generalleri tarafından yapılıyor. Bundan dolayı NATO hava üssü inşasına 13 milyon dolar yatırım yaptı.

Çek Cumhuriyeti ABD’nin Doğu Avrupa’da konuşlanmasında en önemli ayaklarından biri. Halkın büyük çoğunluğunun tepkisine rağmen, ABD emperyalizmi tarafından kendisine verilen yeni rolü oynamaya çalışıyor.

ABD askeri güçlerini yeniden konuşlandırıyor

Pentagon, Almanya’da bulunan 71 bin askerinin %60’ını başka üslere kaydırmak istiyor.

Sadece Batı Avrupa’da değil, Asya’da da bazı askeri güçleri başka alanlarda konuşlandırılacak. Güney Kore ve Japonya’daki 100 bin askerin 15 bini geri çekilecek.

Pentagon’da yapılan açıklamaya göre, Almanya, İngiltere, İtalya ve Japonya’daki askeri üslerin bazı kompleksleri kalacak. Planlara göre, bölgenin en etkili üsleri Romanya ve Bulgaristan’da inşa edilecek. Bu iki ülke “anti-terör mücadelesi”nde en önemi kaleleri oluşturacak.

Batı Avrupa’da çekilen askeri personelin önemli bir kısmı 2001 yılında Kırgızistan’da oluşturulan üslerde konuşlandırılacak. Avusturalya’daki askeri üslerin de büyütüleceği açıklanıyor.

Karayib ülkeleri Haiti işgalini reddediyor

Yeniden emperyalist güçlerin işgalini yaşayan Haiti’de çatışma ve katliamlar devam ediyor. ABD ve Fransa’nın atadığı ve hiçbir meşruiyeti olmayan yeni yönetim komşu ülkeler tarafından tanınmıyor. Aristide’nin başta ABD olmak üzere emperyalistlerin doğrudan planlamasıyla yönetimden uzaklaştırılması, Karayib ülkeleri birliğinin karşı tutum almasına yol açtı. Son yapılan zirveye Haiti’nin yeni başkanı Gerard Latortu’nun katılması reddedilirken, Haiti’nin üyelikten düşürülmesi de gündeme getirdi.

ABD’nin planlarına karşın bu ülkeler hala Aristide’yi devlet başkanı olarak tanıyorlar. ABD’nin tepkisine karşı Jamayika Aristide ve ailesini “konuk ediyor”.

Bolivya: Parlamentoda patlayan bir “bomba”

Çarşamba günü Bolivya’da bir maden işçisi kendi vücuduna bağladığı dinamitlerle parlamento binasının birinci katına çıkarak intihar etti. Kendisi ile birlikte iki kişinin de yaşamını yitirdiği eylemi, maden işçisi, hükümetin emeklilik yasasını protesto amacıyla gerçekleştirdi. Geride, “Yaşam boyu çalışıp yeni yasa ile aylık alamıyorum ve bunu kimseye duyuramadım” diyen bir mektup bırakarak...



Mumia’ya özgürlük!

24 Nisan, Mumia Abu-Jamal için büyük gösteri ve uluslararası eylem günü...

24 Nisan “ölüm yasası”nın imzalanmasının yıldönümü. Habues-Corpus yasası, ölüm hücrelerinde bulunan tutsakların kendilerini savunma, delil gösterme olanağını elinde almış bulunuyor.

24 Nisan günü aynı zamanda Mumia’m 50. doğum günü. 50. yaşına basacak olan Mumia Abu-Jamal tam 22 yıldır Pennsylvania ölüm hücresinde tutsak bulunuyor.

Bu ulusararası dayanışma gösterisi dünyanın dikkatini Mumia’nın durumuna çekmek, kamuoyunu toplantı, gösteri ve diğer eylemlerle bilgilendirmek için önemli. Zira Mumia’nın durumu ciddi ve ancak uluslararası güçlü bir dayanışma onu ölümden kurtarabilir. Hükümet ve yeminli ırkçı hakimler Mumia’yı ölüme göndermekte kararlı gözüküyorlar. Yapılacak bu üçüncü mahkeme belirleyici olacak.

24 Nisan’da dayanışma ve eyleme!
Politik tutsaklara özgürlük!
Irkçı ölüm yasası derhal kaldırılsın!
Muamia’ye özgürlük!