Geçen Cuma günü Brükselde toplanan AB devlet ve hükümet başkanları İspanyada yaşanan katliamın gölgesinde birliğin geleceğine yönelik önemli kararlar aldılar.
Gerçekleşen terör olayı ve Aznar hükümetinin seçim hezimeti, AB sürecinde büyük tekelci güçlerin istemi doğrultusunda birçok düğümün çözümünün önünü açmıştır. Daha önce AB anayasasının oluşumu önünde engel teşkil eden İspanyanın yeni hükümeti, anayasaya karşı red tutumundan vazgeçtiklerini duyurdu. İspanyanın bu tutumuna dayanarak kendi konumunu güçlendirmeye çalışan Polonya da hükümet değişiminden sonra politikasını değiştirerek AB anayasasını Haziranda imzalayacağı sinyalini verdi.
Tekellerin Avrupası son zirvede bütün çıplaklığıyla yüzünü göstermiştir. Zirvenin en önemli gündemi olan güvenlik sorununun yanında sosyal reformlar konusundaki tempo üzerinde durulmuş ve ortak önlemlerin hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştır. 2010 yılına kadar gerçekleşmesi öngörülen reformlar paketi özellikle sosyal güvenlik sisteminin (emeklilik, hastalık, ücret) tasfiyesini hedeflemektedir. Yani büyük tekelci güçlerin dünya pazarındaki kâr ve rekabet gücünü artıracak sosyal savaş bu süreçte hazılandırılacaktır.
Teröre karşı önlem ve güvenlik sorununda 15 devlet ve hükümet başkanı bir program oluşturmakta zorluk çekmediler. İlk kez AB ülkeleri bir terörizm koordinatörü görevlendirdiler. Merkezi düzeyde bir gizli istibarat kurumunun oluşturulması da en kısa zamanda hayata geçirilecek. AB anayasasında öngörülen üye ülkelerin karşılıklı dayanışması anayasa imzalamadan önce, yani hemen yürürlüğe girecek. Böylece AB ülkeleri tutukladıkları kişileri talep üzerine diğer ülkeye teslim edebilecek. AB komisyonu bu yıl sonuna kadar kişiler hakkında toplanmış bütün bilgilerin (parmak izi vb. veriler) güvenlik birimlerinin, gizli servislerin ortak kullanımına sunulmasına olanak sağlayacak bir kararı çıkartacak. Bu veriler 2005 yılının sonuna kadar pasaport ve kimliklere yüklenecek.
Ayrıca AB ülkeleri güvenlik birimleri telefon dinleme, izleme konusunda ortak yöntem ve kurallar oluşturacak ve uçak yolcuları hakkında bütün bilgileri diğer ülke birimlerine hemen iletecek. Deniz güvenliği yanında AB sınırlarının korunması için bir dış sınırları koruma ajansı da kurulacak.
Halkın mutlak gözetlenmesi anlamına gelen bu güvenlik paketi tam bir polis devleti uygulaması.
AB Zirvesi özellikle göçmen emekçileri toptan bir güvenlik sorunu olarak ele almakta ve kaba bir ırkçılıkla saldırı hedefi yapmaktadır. Hatta Almanya İçişleri Bakanı şüphe üzerine yabancıların hemen yurtdışı edilmesini, oturum hakkından dolayı kovulmayan yabancı kişilerin Guetanamo benzeri yerlerde gözetim altında tutulmasını önerebilmektedir.
Yaşanan bu gelişmeler ışığında şu soru önem kazanıyor: İspanyada katliamı kim yaptı? Lenin bu sorunun yanıtının ancak, tetiği çekenin kim olduğundan bağımsız olarak, olayın sonuçta kime yaradığına bakılarak verilebileceğini söylemişti.
Berlusconi hükümetine karşı 4. genel grev
Kamu çalışanları Cuma günü dördüncü kez Silvio Berlusconi hükümetinin sosyal savaş planlarını protesto etmek için dört saatlik bir genel grev eylemi gerçekleştirdiler. Başından itibaren hükümetin saldırı programıyla politik hesaplaşmaya dönüşen genel greve ülke çapında bir milyonun üzerinde emekçi gösteriler gerçekleştirerek katıldı.
Grev, sendika federasyonları CGIL, CISL ve UILin çağrısı üzerine ve esas olarak emeklilik yaşının yükseltilmesi, emekli aylıklarının kısıtlanması planına karşı yapıldı.
Grev sonrasında sendikaların yaptığı açıklamaya göre, sadece Milanoda 200 bin kişi, Roma ve Palermoda yüzer bin kişi eyleme katıldı. 50 ayrı kentte de yüzbinlerin katıldığı gösteriler gerçekleşti.
Romada grev dört saat sürerken, Sicilyada sekiz saat boyunca bankalar ve postahaneler, otobüs ve tramvaylar çalışmadı.
İki yıldır ciddi bir ekonomik durgunluk içinde olan İtalyan kapitalizmi, sosyal haklara saldırıyla nefes almaya çalışıyor. Fakat şimdiye kadar gündeme getirilen reformlar emekçilerin kitlesel tepkisine çarptı ve büyük oranda geri tepti.
Çek Cumhuriyetinden Afganistana asker
NATOnun sadık üyesi olmak için militaristleşme yönünde hızlı adımlar atan Çek Cumhuriyeti, özel olarak eğitilmiş 120 kişilik ilk anti-terör uzmanı birliği Afganistana gönderdi. Çek Cumhuriyeti İkinci Dünya Savaşından bu yana ilk kez, Bush hükümetinin istemi üzerine, yurtdışına asker gönderiyor.
12 Mart 99da NATOnun kanatları altına girerek herşeyden önce Rusya tehdidine karşı korunmak isteyen Çek Cumhuriyeti, hızla profesyonel bir orduyu yapılandırma sürecine girdi. NATO Çek ordusunun özellikle atom, biyolojik ve kimyasal silahlara karşı uzmanlığına ihtiyaç duyuyor. NATOnun özel müdahale grubunun (500 kişi ve 11 ülke askerinden oluşuyor) yarısını Çek askerleri oluşturuyor. Bu özel askeri ekibin eğitimi Çek generalleri tarafından yapılıyor. Bundan dolayı NATO hava üssü inşasına 13 milyon dolar yatırım yaptı.
Çek Cumhuriyeti ABDnin Doğu Avrupada konuşlanmasında en önemli ayaklarından biri. Halkın büyük çoğunluğunun tepkisine rağmen, ABD emperyalizmi tarafından kendisine verilen yeni rolü oynamaya çalışıyor.
ABD askeri güçlerini yeniden konuşlandırıyor
Pentagon, Almanyada bulunan 71 bin askerinin %60ını başka üslere kaydırmak istiyor.
Sadece Batı Avrupada değil, Asyada da bazı askeri güçleri başka alanlarda konuşlandırılacak. Güney Kore ve Japonyadaki 100 bin askerin 15 bini geri çekilecek.
Pentagonda yapılan açıklamaya göre, Almanya, İngiltere, İtalya ve Japonyadaki askeri üslerin bazı kompleksleri kalacak. Planlara göre, bölgenin en etkili üsleri Romanya ve Bulgaristanda inşa edilecek. Bu iki ülke anti-terör mücadelesinde en önemi kaleleri oluşturacak.
Batı Avrupada çekilen askeri personelin önemli bir kısmı 2001 yılında Kırgızistanda oluşturulan üslerde konuşlandırılacak. Avusturalyadaki askeri üslerin de büyütüleceği açıklanıyor.
Karayib ülkeleri Haiti işgalini reddediyor
Yeniden emperyalist güçlerin işgalini yaşayan Haitide çatışma ve katliamlar devam ediyor. ABD ve Fransanın atadığı ve hiçbir meşruiyeti olmayan yeni yönetim komşu ülkeler tarafından tanınmıyor. Aristidenin başta ABD olmak üzere emperyalistlerin doğrudan planlamasıyla yönetimden uzaklaştırılması, Karayib ülkeleri birliğinin karşı tutum almasına yol açtı. Son yapılan zirveye Haitinin yeni başkanı Gerard Latortunun katılması reddedilirken, Haitinin üyelikten düşürülmesi de gündeme getirdi.
ABDnin planlarına karşın bu ülkeler hala Aristideyi devlet başkanı olarak tanıyorlar. ABDnin tepkisine karşı Jamayika Aristide ve ailesini konuk ediyor.
Bolivya: Parlamentoda patlayan bir bomba
Çarşamba günü Bolivyada bir maden işçisi kendi vücuduna bağladığı dinamitlerle parlamento binasının birinci katına çıkarak intihar etti. Kendisi ile birlikte iki kişinin de yaşamını yitirdiği eylemi, maden işçisi, hükümetin emeklilik yasasını protesto amacıyla gerçekleştirdi. Geride, Yaşam boyu çalışıp yeni yasa ile aylık alamıyorum ve bunu kimseye duyuramadım diyen bir mektup bırakarak...
24 Nisan, Mumia Abu-Jamal için büyük gösteri ve uluslararası eylem günü...
24 Nisan ölüm yasasının imzalanmasının yıldönümü. Habues-Corpus yasası, ölüm hücrelerinde bulunan tutsakların kendilerini savunma, delil gösterme olanağını elinde almış bulunuyor.
24 Nisan günü aynı zamanda Mumiam 50. doğum günü. 50. yaşına basacak olan Mumia Abu-Jamal tam 22 yıldır Pennsylvania ölüm hücresinde tutsak bulunuyor.
Bu ulusararası dayanışma gösterisi dünyanın dikkatini Mumianın durumuna çekmek, kamuoyunu toplantı, gösteri ve diğer eylemlerle bilgilendirmek için önemli. Zira Mumianın durumu ciddi ve ancak uluslararası güçlü bir dayanışma onu ölümden kurtarabilir. Hükümet ve yeminli ırkçı hakimler Mumiayı ölüme göndermekte kararlı gözüküyorlar. Yapılacak bu üçüncü mahkeme belirleyici olacak.
24 Nisanda dayanışma ve eyleme!
Politik tutsaklara özgürlük!
Irkçı ölüm yasası derhal kaldırılsın!
Muamiaye özgürlük!