NATO neden genişliyor?
Sovyetler Birliği ve Doğu Blokunun çöküşünün ardından ortaya çıkan yeni Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinin hemen hepsi artık NATO üyesi. Dağıtılmasının ardından Varşova Paktına üye olan ülkeler birer birer NATO üyeliği için başvurdular ve farklı tarihlerde NATO üyesi oldular.
NATOnun geleceği ve işlevinin yeniden tanımlanması için son derece kritik bir görüşme olan 2002 Prag Zirvesi, NATOnun genişleme sürecini hızlandırmış ve Bulgaristan, Romanya, Slovenya, Slovakya, Estonya, Letonya, Litvanya ile üyelik müzakerelerini başlatmıştır. Bu tarihten sonra 7 ülke ABD ile çok daha yakın ilişkiler kurdular.
Eski sosyalist kampın bu utanç verici tablosu ABD emperyalizmi için taşıdığı sembolik anlamdan öte, Rusya ve AByi siyasal ve askeri planda etkisizleştirme uğraşının başarılı sonuçlarıdır. ABDnin, dünyanın tek hegemonik gücü olma mücadelesinde NATO ABDye avantajlar ve olanaklar sağladığı için önemini korumaktadır. NATOnun genişleme süreci böyle algılanmalıdır. NATOnun askeri müdahale gücü hiç de sanıldığı gibi devasa boyutlarda değildir. NATO 1.4 milyon civarındaki askerinin ancak 55 binini yabancı ülkelerdeki askeri operasyonlarda kullanabilmektedir. Bu özelliği ile NATO, ABD için askeri olmaktan öte siyasal bir anlam ve öneme sahiptir.
Genişlemenin gerisinde ne var?
Esas amacı Sovyetler Birliğine karşı Avrupayı korumak olan NATOnun amacı, kızıl tehditin ortadan kalkması ile birlikte farklı tehditlere karşı Avrupanın ve ABDnin güvenliğini korumak olarak tanımlandı. Ancak NATO, ABD için daha farklı anlamlara sahipti. Bir kere ABD, NATO aracılığı ile Avrupalı emperyalistlerin askeri güçlerini denetleyebiliyor, NATOyu siyasal bir denetim aracı olarak kullanabiliyordu. Yanı sıra yapılan anlaşmalar gereği, NATOya üye ülkeler ordularını belirlenmiş standartlara göre yeniden örgütlemek durumunda kalıyorlardı. Bu da Amerikan silah tekelleri için yeni pazarlar anlamına geliyordu.
11 Eylül saldırılarının ardından emperyalistler NATOnun işlevini yeniden tanımlama ihtiyacı duydular. Özellikle ABDyi hedef alan saldırılar, bu büyük emperyalist ülkenin güvenlik sorununu yeniden gözden geçirmesine vesile oldu. Önleyici vuruş doktrini ve onu tamamlayan terörizme karşı savaş söylemi bu gözden geçirmenin sonucu. Bütünüyle ABD güdümündeki NATO da bu yeni güvenlik anlayışına uyarlandı. Bununla birlikte genişleme süreci ABD ile Rusya ilişkileri/mücadelesi için önem taşıyor. ABD, Rusyayı çevreleyerek askeri açıdan bir büyük avantaj kazanabilmek için NATOnun sınırlarını Rusya kadar genişletiyor. Rusya sonuçtan oldukça rahatsız. 7 ülkenin NATOya üye olmasının hemen ardından, Rus yetkililer Askeri bir tehdit algılarsak yanıt veririz türünden sert deeçler verdiler.
ABDnin Rusya ve AB ülkeleri arasında oluşabilecek herhangi bir ortaklığa nasıl baktığı özellikle Irak savaşı sırasında görüldü. Fransa, Almanya ve Rusya yakınlaşması ABDnin karşı hamleleri ile bir ölçüde boşa düşürüldü, böylelikle emperyalistler arası erken bir kriz önlenmiş oldu.
Rusyanın uzun yıllardır itiraz etmesine karşın NATOnun en ciddi genişlemelerinden biri olan Doğu Avrupa genişlemesi 28 Mart tarihinde resmen gerçekleşti. Bulgaristan Romanya, Slovenya, Slovakya, Estonya, Letonya, Litvanya artık resmen NATO üyesi. Böylelikle NATOya üye ülke sayısı 19dan 26ya çıkmış oldu. Bu genişleme ile NATO Rus sınırına dayandı.
NATOnun genişleme süreci henüz sonlanmış değil. ABDnin Ortadoğu ve Uzak Asya politikaları NATOnun yeniden genişlemesini de gündeme getirecektir. Bu tartışmalar ABDde bir süredir yapılmaktadır. ABDnin gayri resmi ağzı ve akıl hocası olarak ünlü Thomas L. Friedman NATO güneye doğru açılsın başlıklı makalesinde; NATOnun güneye doğru genişlemesini öneriyor: NATOyu gelecekte bekleyen tehditlerin doğudan ve Rusyadan değil, güneyden, yani Ortadoğu ve Afganistandan geleceği açıkça belli. Bu yüzden eğer NATO gerçekten Avrupanın güvenliğini sağlamak niyetindeyse, artık sadece Avrupayla sınırlı kalamaz. Söz konusu bölgelerin de istikrara kavuşmasına yardım etmeli. Bunu yapmak için de, NATOnun üç üyeyi daha saflarına katması gerekyor: Irak, Mısır ve İsrail. (28/10/03, The New York Times)
Ortadoğunun istikrara kavuşması, bölgede ABDnin tam hegemonyası anlamına geliyor. NATOnun genişlemesinin arkasında işte bu emperyalist politika, tüm dünyada ABD egemenliğinin tahkimi vardır.
Yeni üyeleriyle NATO Rusyanın kapısında
29 Mart Pazartesi günü ABD başkanı Bush görkemli bir seremoni ile Varşova Paktının eski yedi üyesini NATOnun resmi üyeleri olarak karşıladı ve bu ülkelerin NATO üyeliği resmen yürürlüğe girdi. Bu yeni üyeler Cuma günü NATO karargahının bulunduğun Brükselde resmi bir törenle savaş ittifakına katılacaktır. Böylece bu ülkelerin 99 yılında başlayan NATO üyeliği serüveni tamamlanmış oluyor.
Doğu Blokunun bu ülkelerinin üye olmasıyla ittifakının üye sayısı 26ya çıktı. Bu yeni üye ülkelerin askeri potansiyellerinden öte jeo-stratejik konumu ve olanakları ABD için büyük önem taşıyor. Böylece ittifakın coğrafyası Avrupadan kara yoluyla Karadenize bağlanıyor. Yunanistan ve Türkiye doğrudan NATOnun Orta Avrupa üyeleri ile bağlantı kuruyor. Üye Baltık ülkeleri aracılığıyla NATO Doğu denizinde varlığını resmen pekiştiriyor.
Bu yeni üyeler ittifakın sadık uşakları olduklarını teröre karşı mücadele sürecinde ortaya koymuşlardı. Bu süreçte Bush Doğu Blokunun eski üyelerinin çoğunun bir an önce NATOya üye olmalarını talep etmişti. Çünkü bunlar Irak savaşı sürecinde Bushun politikasının itirazsız destekleyicileri olmuşlardı.
Özellikle Rusya bu gelişmeleri büyük kaygı ve tepkiyle izliyor. Zira ABD, NATO üzerinden Rusyayı askeri bir çember içinde tutarak gücünü sınırlandırmayı hedefliyor. Nitekim NATOun ilk jetleri Baltık ülkeleri üzerinde deneme uçuşlarına başlamış durumda. Litvanya kenti Kaunasda, ABDnin yardım ve desteğiyle, hava sahasını denetlemek için en modern bir hava üssünün kurulması tamamlanma aşamasında. Letonyada hergün NATOya bağlı AWACS-uçakları bilgi toplama uçuşları yapıyorlar. Estonyadan havalanan bir uçak beş-yedi dakikada Petersburga erişebilir alarmı veren Rus ordusu generalleri, Putin hükümetinden karşı önlemlerin alınmasını talep ediyorlar. Zira bu modern hava üsleri sayesinde Rusyadaki bütün askeri hareketlilik yakından izlenilebilinir.
Bu gelişmelerin dostluk ruhuyla herhangi bir ilişkinin olmadığını vurgulayan Rusya dışişleri bakanlığı, yeni NATO üyelerini net bir dille uyardı. Rusya bu tehlikeden dolayı Baltık ülkeleri ve Slovenyanın Konvansiyonel Güvenlik Anlaşmasına (KSE) bir an önce katılmalarını talep ediyor.
Savunma Bakanı Sergey İvanof, Rusya karşıtı manevralardan vazgeçilmesi konusunda NATO ülkelerini resmen uyardı. Rusyanın etrafında örülen bu zincir Makedonya, Hırvatistan ve Arnavutlukun üyelikleri ile tamamlanmaya çalışılıyor.
Bu gelişmeler özellikle Rusya ve Çin ittifakın güçlendirecektir. Zira Rusya hala önemli bir askeri güç olarak emperyalist güçler arasındaki çelişkilerin derinleşmesinde önemli bir rol oynayacak durumda. Bu konum, AB ve ABD ilişkilerinin geleceği bakımından büyük bir önem taşıyor.
|