Siyonistlerden iki yüzlü manevralar...
Göstermelik adımlarla saldırı ve
işgal birarada
Haber ajanslarına bakılırsa İsrail, barış yolunda önemli adımlar atarak, yol haritasının uygulanması için çaba harcıyor. İsrail ordusu işgal ettiği Filistin kentlerinden çekilerek barışa katkı sunuyor, Filistinli mahkumları serbest bırakıyor vb. Sanki işgalci bir gücün işgal ettiği bölgelerden geri çekilmesi bir lütufmuş gibi sunuluyor. Oysa bu açıklamaların yapıldığı günlerde İsrail ordusu halen kentlere, kasabalara, hatta köylere saldırmaya devam ediyor, Filistinlileri katlediyor, toplu halde tutukluyordu. Yani siyonist zorbalar aynı uygulamalara devam ediyorlar.
İsrail ordusu Filistin kentlerinden çekiliyor mu?
İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz ile Filistin Güvenlik Şefi Muhammed Dahlan arasında yapılan görüşmeler sonucunda, İsrailin önümüzdeki hafta Batı Şeriadaki Eriha ve Kalkilya kentlerinden çekilerek, buralardaki askeri barikatları kaldırması konusunda ilke olarak anlaşma sağlandığı bildirildi. İsrail Savunma Bakanlığı sözcüsü Shirli Eden ise Filistinli militanlardan herhangi bir saldırı gelmediği takdirde Ramallahla Tulkarimden de Ağustosun son haftası içinde çekileceklerini söyledi.
İsrail ordusunun Filistin kentlerinden çekilme haberleri kuşkusuz kulağa hoş geliyor. Ancak bu çekilmenin koşullara bağlanması madalyonun diğer yüzünü gösteriyor. Filistin yönetiminin diğer iki kent Ramallah ve Tulkarimin denetimini alması için İsraile detaylı bir güvenlik planı sunması öngörüldü. İsrail, Filistin tarafının sunacağı planı 10 gün içinde değerlendirip öyle karar verecek.
İsrailin Abbas hükümetine dayatmaya çalıştığı koşullar arasında, Filistinli direniş örgütlerinin silahsızlandırılmasının yanı sıra siyonistler tarafından aranan Filistinlilerin İsraile teslim edilmesi de bulunuyor. İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz ile Filistin Güvenlik Bakanı Muhammed Dahlan arasında yapılan görüşmenin ardından İsrail askeri radyosu, Dahlanın militanların ellerindeki silahları toplama, aranan militanları teslim etme konularında sorumluluğu kabul ettiğini iddia etti. Bilindiği gibi bu dayatmalar işgali sona erdirmek için değil, Filistin direnişini etkisizleştirmek için.
İsrail ordusu ateşkesi takmıyor
Filistinli örgütlerin 29 Haziranda tek taraflı ilan ettikleri üç aylık ateşkes, yüzlerce kez siyonistler tarafından ihlal edildi. Filistin İstihbarat Merkezi Gazze Enformasyon Servisinin hazırladığı son bir aya ait rapor bu gerçeği gözler önüne seriyor. Rapordan bazı çarpıcı rakamlar şöyle: Filistinlilere ait evler İsrail tankları tarafından 229 kez kurşunlandı. 4ü çocuk 7 Filistinli katledildi. İsrail askerleri 60 kere gece baskını düzenledi. İsrail ordusunun saldırıları sırasında 189 ev hasar gördü, 89 fabrika yıkıldı. 3510 dönüm toprak tahrip edildi. 10.757 ağaç söküldü vb. Ayrıca ırkçı duvar inşasının devam etmesini, yeni Yahudi yerleşimlerinin açılmasını da bunlara eklemek gerekiyor. Bu arada kız kardeşi Gazzede ölen Yaser Arafata cenaze törenine katılmasına bile izni verilmedi. Ancak bir hafta sonra Arafat#146;ın kız kardeşinin mezarını ziyaret edebileceği açıklandı. Tabii geri dönüşüne izin verip vermeyecekleri de belli değil.
Güya barış sürecinin devam ettiği bir dönemde bu vahşi saldırıları bir aya sığdıran Şaron yönetiminin barış için önemli adımlar attığını savunmak, gerçekleri tersyüz edip barış isteyenlerle alay etmekten başka bir anlam taşımaz. Beyrut kasabı Şaronun barışa yapacağı katkı da ancak böyle olur.
Filistinli mülteciler asla evlerine
dönemeyecekler!
Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat, Beyrutta yaptığı bir konuşmada, Filistinlilerin evlerine geri dönüş hakkının yol haritasında garanti altına alındığını söylemişti. Yol haritasına bu kadar güvenen Filistinli bakanın bu açıklaması Şaron yönetimi nezdinde hoş karşılanmadı. Zaten şimdiye kadar basında yol haritasıyla ilgili çıkan haberlerde, Yahudi yerleşimlerinin yıkılması, Filistinli mültecilerin geri dönüşü, Kudüsün statüsü gibi Filistinlilerin temel sorunlardan bahsedilmemiş, bu temel sorunlar geleceğe havale edilerek geçiştirilmişti.
İsrail hükümet sözcüsü Avi Pazner, Filistinli bakanın, yol haritası barış planında mültecilerin dönüş hakkının garanti edildiği yönündeki açıklamalarına sert tepki gösterdi. Sözcü, İsrail, hiçbir şart altında ve hiçbir çerçevede, Filistinli mültecilerin İsrail kentlerine tekrar dönmelerine izin verme eğiliminde değildir dedi.
Filistinli bakanın dile getirdiği Filistinlilerin evlerine dönüş hakkı, yol haritasıyla değil ancak Filistin halkının anti-emperyalist, anti-siyonist direnişi ile güvence altına alınabilir. Bunun farkında olan Filistin halkı direnişini sürdürüyor. Zaten Nebil Şaat da yol haritasında değil, gönlünden geçeni dile getirmiştir. Yoksa ABD-İsrail gibi gerici zorbalarla anlaşarak, onların dayatmalarına boyun eğerek (Mahmut Abbasla ekibinin yaptığı gibi) hiçbir hakkın güvence altına alınamayacağı, başta Filistin deneyimi olmak üzere, bütün tarihsel deneyimlerle sabittir.
Almanyada yeni düzenlemeler...
Çocuklar yoksulluğun kucağına itiliyor
Almanya Aile Bakanı Renate Schmidt (SPD), Welt gazetesinde çocuk yetiştirme parasıyla ilgili yayınlanan haberleri doğruladı. Schmidtin yaptığı açıklamaya göre, çocuk yetiştirme parası ödenmesinde ciddi değişiklikler yapılacak.
Çocuk yetiştirme parası (aylık 307 Euro) alabilmek için şart koşulan yıllık azami net gelir aileler için 51.130 Eurodan 30.000 Euroya, yalnız çocuk yetiştiren anne ve babalar için 38.350 Eurodan 23.000 Euroya düşürülecek. Böylece çocuk yetiştirme parası almayı hakedenlerin sayısının düşürülmesi planlanıyor. Alınacak bu önlemle devletin yılda 200 milyon Euro tasarruf yapması tasarlanıyor. İçinde bulunduğumuz yılda da çocuk doğumlarının gerilemesinden dolayı yapılan tasarruf 30 milyon Euro. Hükümetin çocuk yetiştirme parası için ayırdığı bütçe yalnızca 3.27 milyar Euro.
Daha önce de, yeni doğan çocuğun ilk altı ayı için ödenecek olan çocuk yetiştirme parası uygulamasında yedinci aydan itibaren yapılacak ödemeyle ilgili değişikliklere gidilmişti. Yardımdan faydalanacak ailelerin yıllık net geliri 16.500 Euroyu geçiyorsa, yedinci aydan itibaren kısıtlamaya gidiliyor.
Yeni doğan çocuklarıyla yalnız bir yıl evde kalacaklarını açıklayan aileler için oluşacak kayıp ise çok daha ağır. Şu an aylık 460 Euro alan bu aileler için 1 Ocak 2004 yılından itibaren yalnızca 450 Euro ödenecek. Bunun dışında tek başına çocuk yetiştiren anne ve babaların yıllık gelirlerinin 1.300 Eurosu vergiden muaf tutulmaya devam edilecek. Bu uygulama ile yalnız çocuk yetiştiren anne ve babaların yıllık kaybı oldukça yüksek olacak.
Alman Eşitlikçi Yardımlaşma Birliğinin kısa süre önce açıkladığı bir araştırma sonucuna göre, işsizlik yardımı ile sosyal yardımın birleştirilmesiyle yoksulluk sınırında yaşayan çocukların sayısında 500 binlik bir artış gerçekleşecek. Birliğin Başkanı Ulrich Schneidere göre, hükümet tarafından tasarlanan bu değişiklikle yoksul çocukların sayısı artacak. Schneider, düşük gelirli ailelerin çocuklarına yapılan yardımların sosyal yardım daireleri tarafından değil de aile kasasından ödenmesinin de bu çocukların yoksulluktan kurtarılabileceği anlamına gelmediğini ekliyor.
Doğu Blokunun yıkılması ve derinleşen krizle birlikte daha da pervasızlaşan kapitalist sistem artık kundaktaki çocukların haklarına göz dikerek kendi derdine deva aramaktadır. Saldırıların parti programındaki demokratik sosyalizm kavramını tartışmaya açan bir koalisyon ortağı tarafından gerçekleştirilmesi ise burjuva devletin artık kendi özünden dönüşünü göstermektedir. Sosyalizmin basıncıyla kendisine sosyal devlet yaftasını yapıştıran burjuva devlet, şimdi tüm sosyal hakları budayarak, özünde faşist olan ve salt idari, polisiye ve askeri işlerle uğraşan bir devlet tipine doğru evriliyor.
|