23 Ağustos '03
Sayı: 33 (123)


  Kızıl Bayrak'tan
  Saldırılara karşı birleşik örgütlü mücadeleyi yükseltelim!
  İşte en ağır enkaz: Çürümüş düzen, kokuşmuş devlet...
  "Meşruiyet" değil emperyalist saldırganlık!
  KESK yönetimi ve görüşme süreci üzerine...
  Toplu görüşme oyunu değil, genel grev-genel direniş!
  Büyükdemir direniş deneyimi...
  Gücümüz birliğimizdir! Direnmek kazanmaktır!
  Hacı Bektaş Şenlikleri'nde etkin kitle çalışması...
  İlk adım atıldı, beş bin emekçi ve gençten söz alındı...
  Onurlu aydınlar ve sanatçılar gençliğin sözünün arkasındalar!
  Kampanya çalışmamızdan izlenimler...
  Kamuda tasfiye saldırısı ve devrimci görevler
  "Ulusal çıkarlar" değil işbirlikçi sermayenin çıkarları
  Irak'ta direniş büyüyor...
  Emperyalist barbarlık direnişin yayılmasını engelleyemiyor!
  Siyonistlerden iki yüzlü manevralar...
  Deneyimlerden öğrenmeliyiz
  Sınıf hareketindeki son gelişmeler
  Bültenlerden...
  Neyin "yol haritası"?
  3. Bir-Kar Gençlik Kampı...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İşgalci ordular Irak halkı üzerindeki terörü tırmandırıyor...

Emperyalist barbarlık direnişin
yayılmasını engelleyemiyor!

Beklemediği direnişlerle karşılaşan, verdiği kayıplar işgal sırasındakileri katlayacak düzeye ulaşan Amerikan ordusu, gözü dönmüş bir biçimde her gün sivilleri katlediyor. Onlarca kişiyi tutuklayıp işkenceden geçirerek toplama kamplarına götürüyor. Helikopterler, tanklar, savaş uçakları, zırhlılar eşliğinde baskınlar düzenleyen Amerikan askerleri sadece son üç hafta içinde 2051 kişiyi gözaltına aldılar. İşgal boyunca tutukladıkları 5 bin kişiye insanlık dışı muamele yaptıkları Uluslararası Af Örgütü tarafından tespit edildi. Avukatları, hatta aileleriyle bile görüştürülmeyen tutsaklar, ne doğru dürüst bir mahkemede yargılanıyorlar, ne de kendilerini savunma hakkına sahipler. Guantanamo üssünde tutulan yüzlerce kişiye reva görülen vahşi muamele, Iraklı tutsakların içinde bulunduğu durum hakkında bir fikir vriyor.

Bunaltan işgal isyan ettiriyor

Emperyalist orduların “Irak halkını özgürleştirdiği”ne dair iki yüzlü ve gülünç iddiaları artık kimse ortaya atamıyor. Zira Iraklı emekçilerin Saddam diktatörlüğü dönemini aratan koşullarda yaşadığını tüm dünya öğrendi. İşsizlik, yoksulluk, altyapı, sağlık, eğitim gibi temel hizmetlerden yoksun bir yaşama mahkum edilen Irak halkı, bütün bu sorunların yanı sıra işgalcilerin estirdiği teröre, küstahça tutumlara da maruz kalıyor. Bu koşullar işgalci güçlere karşı duyulan nefreti günden güne büyütüyor.

Sahip olduğu petrol rezervleri bakımından dünyada ikinci sırada olan Irak’ta, işgalden sonra benzin sıkıntısı yaşanmaya başlandı. Öyle ki, birkaç litre benzin alabilmek için saatlerce kuyrukta beklemek gerekiyor. Sıcaklığın 50 derece civarında olduğu kentlerde su ve elektik sıkıntısı ise yaşamı iyice çekilmez hale getiriyor. İşgalin yarattığı kaos ortamına eklenen bu sorunlar Basra halkını isyan ettirdi. İşgale karşı aktif silahlı direnişe henüz başlamayan Şiiler, Basra’da üç gün süren bir direniş gerçekleştirdiler. İngiliz askerlerinin ateşine taşlarla karşılık veren öfkeli halk, işgalcileri kovaladı. İngiliz komutanlar askerlerini bölgeden çekerek, kentin birçok bölgesini direnen halka terketti. ABD askerlerinin Şiiler’in siyah dini bayrağını indirmesi üzerine, Bağdat’ta da 10 bin Şii, “Dinle ey mehdi ordun hazır!”, “Amerika’ya hyır!” sloganları eşliğinde işgali protesto etti. Sert tepkiyi gören işgal ordusu özür dileyerek, Şiiler’in yaşadığı Es Sadr semtindeki askerlerinin çoğunu çekmek zorunda kaldı.

İşgalcileri kaygılandıran gelişme

Emperyalistlerin bilinen kirli taktiklerinin başında “böl, parçala, birbirine kırdır ve yönet” taktiği gelir. Saddam rejiminin halklara baskı ve zulüm uygulaması, katliamdan geçirmesi gibi icraatları halkları birbirine karşı kışkırtmak için uygun bir zemin yaratmıştır. Bu tarihsel olguya dayanarak işgalciler, Şiiler tarafından kurtarıcı kabul edileceklerini, hatta çiçeklerle karşılanacaklarını iddia ediyorlardı. Fakat baştan beri işgale karşı çıkan Şiiler emperyalistlerin bu beklentilerini boşa çıkardılar. Beklenenin aksine şimdiye kadar mezhep farklılığından dolayı herhangi bir sorun yaşanmadı.

Son gelen haberler, geçmişteki sorunlara rağmen emperyalist işgalin iki mezhep arasında yeni bir yakınlaşmaya yol açtığını gösteriyor. Bağdat’ta her iki tarafın önde gelen kimi etkin dini liderleri şimdiye dek farklı camilerde namaz kılan Şiilerle Sünniler’in aynı camiye gitmelerini de teşvik ediyorlar. Dini liderler tarafından gündeme getirilmiş olsa da bu yakınlaşma olumludur. Zira bu, işgal karşıtı direnişi güçlendireceği gibi, işgal güçlerinin gündeme getirebileceği provokasyonları boşa düşürmek için de bir imkandır. Zaten her iki taraf açıkça işgale karşı çıkıyor. Bu gelişmelerin Amerikan-İngiliz orduları tarafında kaygıyla izlenmesi boşuna değildir. Bağdat ve çevresindeki silahlı direniş Şii kentlerine yayıldığı anda emperyalist ordular hızla ikinci Vietnam sendromu ile yüzyüze kalacaklardır.

Direniş meydan okuyor

İşgalin başlamasından bu yana giderek büyüyen bir saldırı ülkede etkisini gösteriyor. Elektrik, su ve petrol tesisleri de hedef alınıyor. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld bu saldırıları, Saddam yanlılarının gerçekleştirdiği dağınık ve tek tek ortaya çıkan hareketler olarak değerlendirmiş, fazla ciddiye almamıştı. Haydutbaşı Bush ise, işgalin 100. gününde Amerikan halkına seslenerek, Irak’ta hayatın normale döndüğünü, Amerikan askerlerinin Irak’taki zaferleriyle gurur duyabileceklerini ilan etmişti. Ancak konuyla ilgili bir açıklama yapan işgal kuvvetleri komutanı John Abizaid, koalisyon güçlerine yönelik saldırıların sistemli bir gerilla savaşı olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.

El Cezire televizyonuna konuşan Iraklı direnişçiler, Amerikan askerlerine karşı devam eden silahlı direnişin ilerleme kaydettiğini, işgalcilerin Irak topraklarına tam olarak yerleşmesini önlediğini savundu. Saldırılar sonucu işgal güçlerinin her gün çok sayıda kayıp verdiğini anlatan direnişçiler, işgal güçlerinin saldırı pozisyonundan savunmaya geçmek zorunda kaldığını belirttiler. Saldırılarla ilgili haberlerin ABD Başkanı Bush’un gelecek seçimlerdeki şansını azaltmaması için yoğun bir şekilde sansürlendiğini de vurgulayan direnişçiler, Saddam Hüseyin taraftarlarıyla bir ilgileri olmadığını da açıkladılar.

Amerikan askerlerinin her gün kayıp vermesi, İngilizler’den sonra Danimarka, Polonya askerlerinin de saldırılara hedef olması, direnişin güçlendiğine dair yapılan vurguyu güçlendiriyor. İşgalcilerle işbirliği yapan, Amerikalılar tarafından kurulmaya çalışılan “yeni Irak ordusu” ile “polis teşkilatı”nda yeralan Iraklılar’ın direnişçiler tarafından cezalandırılması emperyalist işgalcilerin işini daha da zorlaştırıyor. Bu eylemlere petrol boru hatlarının sık sık saldırıya uğramasını da eklemek gerek. Irak’taki doğal zenginliğin yağmalanması bu sabotajlardan dolayı önemli ölçüde aksıyor. Halen 700 petrol kuyusundan sadece 150’si faal durumda.

Amerikalı asker aileleri
savaşa karşı seslerini yükseltiyorlar

Moral çöküntü içinde debelenen işgal ordularının askerleri ise iliklerine kadar işleyen ölüm korkusunu dışa vuruyorlar. CİA tarafından izlendiği bilinen yazışmalarında Amerikalı askerler, işgal ordusu komutanları ile Bush yönetimine ateş püskürüyorlar. Amerikan basınına da yansıyan askerlerin yakınmaları peşpeşe gelen ölüm ve yaralanma haberleriyle birleşince, asker yakınlarıyla sınırlı olsa da Amerikan halkında savaşa karşı bir hassasiyetin ortaya çıkmasını sağladı.

“Asker Aileleri Konuşuyor”, “Barış İçin Gaziler” gibi derneklerin girişimiyle “askerlerin geri çekilmesi için” kampanya başlatıldı. Asker aileleri yakınları sözcüsü Nancy Lessin, kampanyayla ilgili basına yaptığı açıklamada, “Askerlerimizin derhal geri dönmesini istiyoruz. Zaten onlar Irak’a hiçbir zaman gitmemeliydi” diyor. Lessin sözlerini şöyle sürdürüyor; “Askerlerimiz evlerine dönsün, çünkü Irak ABD için bir tehdit oluşturmuyor... Çünkü orada kitle imha silahı yok. Çünkü Saddam Hüseyin’le El Kaide arasında bağlantı yok”. Oğlu Irak’ta ölen Fernando de Solar ise Bush’a şu soruyu yöneltti; “Sayın başkan, çocuklarımızı geri getirmek için daha kaçının ölmesi gerekiyor? Bir galon petrolün fiyatı kaç Amerikalı ediyor?0 Henüz kitlesel olmasa da, Amerika’da emperyalist işgal karşıtı bir mücadelenin güçlenmesi kaçınılmaz.

Irak halkının kararlı direnişi Amerika’daki tepkinin gün geçtikçe güçlenmesini beraberinde getirecektir. Zira Amerika’ya ölü ve yaralı/sakat dönen askerlerin sayısı artmaktadır. Vietnam işgali döneminde yaşanan sendromun hafızalardan silinmesi mümkün değildir. Irak direnişinin yanı sıra Amerikan halkının işgale karşı kitlesel mücadelesini yükseltmesi, Bush önderliğindeki savaş çetesinin kirli emellerini kursaklarında bırakacaktır.