Emperyalistler arası uzlaşma sonucu Güvenlik Konseyi Iraka uygulanan ambargoyu kaldırdı...
BM, emperyalist yağma savaşına ve
sömürgeciliğe onay verdi
12 yıldır Iraka uygulanan ticari ambargo kaldırıldı. Kapitalist-emperyalist dünya pazarının kapıları ardına kadar açıldı. Her çeşit metanın Iraka giriş çıkışı önünde bir engel kalmadı artık. İlk bakışta olumlu bir adım gibi görünüyor. Öyle ya, Iraklı çocuklar 12 yıldır bu ambargo yüzünden ölüyordu. Bu ambargo ile Irakı kıskaca alanlar, gelinen aşamada buna gerek kalmadığına karar vererek kaldırdılar. Ancak Güvenlik Konseyinin aldığı karar hiç de Iraklı çocukları ölümden kurtarmayı amaçlamıyor.
Bu karar yağma üzerine anlaşmanın bir sonucudur
Kısa bir süre öncesine kadar Fransa-Rusya ikilisi, Iraka uygulanan ekonomik yaptırım kararının kaldırılabilmesi için BM silah denetçilerinin Irakın kitle imha silahlarından arındırıldığına dair rapor vermesinin şart olduğunu savunuyorlardı. ABD-İngiltere haydutları ise, buna gerek olmadığını ve silah denetçilerini işgal ettikleri Iraka sokmayacaklarını açıklamışlardı. Sonuç olarak ne Blix, ne de El Baradey işgal sonrasında Irak topraklarına ayak basamadılar. Artık Güvenlik Konseyinde kitle imha silahlarından söz eden kimse kalmadı. Buna rağmen Suriyenin katılmadığı oylamada 14 üye oybirliği ile ambargo kararını kaldırdı.
Beklenenden daha erken bir tarihte Güvenlik Konseyinde sağlanan bu uyum, perde arkasında devam eden kirli pazarlıklarda anlaşma sağlanmasının sonucunda ortaya çıkmıştı kuşkusuz. Fransa Dışişleri Bakanı Dominique De Villepinin ifadeleri de bunu açıkça ortaya koyuyor. Bu metin istediğimiz kadar gelişmiş olmasa da desteklemeye karar verdik. Çünkü ABD, Britanya ve İspanya ortaklarının sözlerini dinlediler ve son tasarı bir uzlaşma sonucu ortaya çıktı.
Keza ABDnin BM daimi temsilcisi Sir John Negroponte de 9 Mayısta Güvenlik Konseyine sunulan tasarıda 90 değişiklik yapıldığını açıkladı. Her ne kadar neyin üzerine anlaştıklarını, 90 değişikliğin ne olduğunu açıklamasalar da bunlar tahmin edilebilir hususlardır. Ne de olsa Iraktaki zenginliğin yağmalanmasından hangi haydudun ne kadar pay alacağı ile ilgili bir anlaşmadır söz konusu olan.
Öyle görünüyor ki, ABD emperyalizmi kimseye zırnık koklatmam iddiasından geri adım atarak, diğer emperyalistlerin de belli bir pay almalarına razı olmuş. Ayrıca Irakın Fransa ile Rusyaya olan milyarlarca dolar tutarındaki borcunun en kısa sürede ödeneceği maddesi karar tasarısına eklenmiş. Böylece bu iki ülkenin, kararı veto ederiz türünden efelenmeleri birden unutup ABDnin karar tasarısına onay vermeleri, nelere itiraz ettikleri hakkında da dolaysız bir fikir vermektedir.
Güvenlik Konseyine sunduğu karar tasarısını onaylatabilmek için diğer emperyalistlere yağmadan pay vermeyi kabul eden Bush ve çetesi, geçici konsey üyesi bağımlı ülkelerin ise baskı, tehdit ve şantajla tasarıya destek vermelerini sağladı. Veto hakkı bulunmayan Geçici Konsey üyesi Meksika, Şili, Kamerun, Angola ve Gine gibi ülke temsilcileri karar tasarısına onay vermeye zorlandılar. Iraka saldırmak için Güvenlik Konseyine karar tasarısı sunduklarında 9 oyu bir araya getiremeyen ABD-İngiliz emperyalist haydutları, bu defa rüşvet/tehdit gibi kirli yöntemler sayesinde, oylamaya katılan 14 ülkenin oybirliği ile tasarıyı onaylamasını sağlayabildi
Sınırsız yağma başlıyor!
Güvenlik Konseyinin onayladığı bu kararın anlamı Iraka uygulanan ambargonun kaldırılmasından çok daha ötedir. Karar metninde öne çıkan maddeler de asıl kaygının ne olduğunu açıkça ortaya seriyor. Bu karar sayesinde Irak petrolleri yasal olarak Amerikan tekellerinin doğrudan denetimi altına girmiştir. Bundan dolayı bazı uzmanlar ABDnin fiilen OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) üyesi haline geldiğini söylemektedir. Bu konuda haksız da sayılmazlar. Yine bu tasarıya göre petrol satışından elde edilecek gelirlerle ilgili olarak 2008 yılına kadar hiçbir dava açılamayacak. Yani petrolün yağmalanması aynı zamanda dokunulmazlık zırhına büründürülüyor. Zaten bu gelirlerin tümü İMF-Dünya Bankası (DB) denetimi altındaki bir fonda toplanacak. Bu fona, BM ve Arap Sosyal Kalkınma Fonu birer temsilci gönderebiecek, ama tüm ipler bağımlı ülkeleri iflas ettirmekle yükümlü İMF-DBnin (yani ABDnin) elinde olacak. Söz konusu fonda biriken paranın kullanım şekline ABD-İngiltere ikilisi karar verecek, vb... BMye verilen rol ise, insani yardım faaliyetini yönlendirmekten ibarettir. Ayrıca Irakın geleceği ile ilgili olarak eğer isterse tavsiyelerde bulunabilecek BM.
Irak halkının yaşadığı işsizlik, yoksulluk, açlık ve yıkımlar bu yağmacılar çetesinin umurunda bile değil. Ne BM, ne de düne kadar ABDnin sunacağı karar tasarısını veto etmekten dem vurup sonra aldıkları rüşvetlerin karşılığı olarak tersini yapan Fransa, Rusya ve Çin gibi ülke temsilcilerinin hiçbiri, Iraklı emekçilerin yaşadığı sıkıntılara değinme ihtiyacı hissetmedi.
Karar tasarısına sıkıştırılan, elde edilen petrol gelirleri Irakın yeniden imarında kullanılacak ifadesinin ise hiçbir anlam taşımadığı açıktır. Bu durum arsızlık ve barbarlığın doruk noktasıdır. Bir ülke insanlarının büyük bir çoğunluğu derin acılar içinde kıvranırken, dünyanın en güçlü haydutlar sürüsü bu ülkeyi yağmalamanın pazarlığını yine tüm dünyanın gözleri önünde yapabiliyorlar. Gerçekte işlevsiz hale gelen BM Güvenlik Konseyini kullanarak güya bu yağmaya yasal bir kılıf uyduruyorlar. Oysa Amerikan emperyalizminin kendisi Iraka saldırırken bu kurumun işlevsizleştiğini, artık gözden geçirilmesi gerektiğini küstahça bir üslupla ilan etmişti. Zaten BM ilkelerine ve eğilimine aldırmayarak Irakı işgal etmesi de bir bakıma bu kurumun iflasının göstergesi olmuştur.
Bu tasarının kabulü BMnin geri dönüşü mü?
ABDnin BMye rağmen Irakı işgal etmesi, BMnin ölümü olarak değerlendirilmişti. Bu gelişme gerçekte emperyalistler arası çelişkilerin yeni bir boyut kazanmasıdır. Askeri gücüne güvenen Bush ve savaş çetesi hiçbir kural, yasa, anlaşma vb. tanımadan saldırıya geçerek Irakı işgal ettiler. Bu ülkedeki çıkarlarının tehlikeye düştüğünü gören Fransa, Almanya, Rusya gibi diğer emperyalist güçler ABD-İngiliz ordularının Irakı işgaline onay vermemişlerdi. Bu da aralarındaki gerilimi arttırmıştı. Öyle ki Bush ve diğer savaş kundakçıları Avrupayı aşağılamış, Fransa, Almanya gibi ülkeleri tehdit edecek hale gelmişlerdi.
Bu günlerde bu güçler arasında bir yumuşama dönemine girilmiş gibi bir hava esiyor (Kuşkusuz bu geçici bir durumdur). ABD-İngiliz karar tasarısının oybirliği ile kabul edilmesi Fransa Dışişleri Bakanı De Villepini coşturmuş görünüyor. Öyle ki, konseyde oluşan görüş birliğini BMnin geri dönüşü diye niteledi. De Villepin boşuna coşuyor, zira BM emperyalist orduların kanlı çizmeleri altında can çekişmektedir artık. Irak saldırısında görüldü ki, pelteleşen BMye biçilen biricik misyon modern barbarlığı temsil eden orduların yolunu temizlemekle sınırlıdır.
BM Güvenlik Konseyinin Amerikan tasarısına onay vermesi bir kendini inkar, bir kendi misyonuna son veriştir işin aslında. Zira BMnin iradesini çiğneyerek, onu yok sayarak gerçekleşen bir işgal ve sömürgecilik saldırısı, bu kararla meşrulaştırılmış oldu. Amerikan tasarısına onay verenler, attıkları bu adımla Irak halkına karşı işlenen suçlara da ortak olmuşlardır. Tasarının onaylanmasının memnuniyetle karşılanması bize somut olarak gösterdi ki, emperyalist savaşa karşı çıkan gerici güçlerin asıl kaygısı, Irak ve Ortadoğudaki sefil çıkarlarının zarar görmesidir. Bu konuda anlaşma sağlanınca işgal ve sömürgecilik saldırısını meşrulaştırmaları bunun somut bir göstergesidir.
BM, artık Irakın yağmalanmasına destek verecek. ABD-İngiltere dışındaki emperyalistler de kendilerine düşen paya bir an önce kavuşmak için bu vahşi yarışın içine girmiş bulunuyorlar. Yani Irakta yıllarca sürmesi planlanan arsız bir yağma dönemi başladı. Bu barbarlığın sınırlarını belirleyecek olan Iraklı emekçilerin direnişidir. Güçlü bir anti-emperyalist direniş olmadan bu yağmacıların önüne artık kimse geçemez. Kuşkusuz ki Irak halkı bu çetelere dur diyecek dinamiklere fazlasıyla sahiptir. Ama emperyalizme, sömürgeciliğe ve yağmaya karşı olan tüm güçler de zaman geçirmeden Irak halkının bu mücadeleyi yükseltmesine destek olmalıdır.
|