İşçi ve emekçilere dönük saldırılarına son sürat devam eden AKP hükümeti, kölelik yasasını meclisten madde madde geçirdi. Sabahlara kadar süren oturumlarla onaylanan yasayla AKP hükümetinin kimin hükümeti olduğu, meclisteki vekillerin ise kimin vekilleri olduğu bir kez daha tescillenmiş oldu.
AKP hükümeti ve işbirlikçileri tasarıya karşı tepkileri yumuşatmak, tasarıyı işçi lehineymiş gibi göstermek için binbir yolu kullanıyor. En çok karşı çıkılan maddeleri şirin, işçi yararına göstermek için satılmış medyayı kullanıyor. Hükümetin yasayı olumlu yansıtmaları için medya tekellerine el altından bir rapor ilettiği basına yansıdı.
AKP hükümeti yıllardır uygulanan İMF-TÜSİAD yıkım programını iktidara geldiği günden beri kararlılıkla uyguladı. Emperyalizme ve sermayeye uşaklıkta, işçilere düşmanlıkta sınır tanımadı. İMF ve TÜSİADa verilen sözleri yerine getirmek için canla başla çalıştı. İşçi ve emekçilere dönük saldırıları hızlandırarak işe başladı.
Tayyip Erdoğan konuşmalarıyla işçilerin bilincini bulandırmaya çalışıyor. Kölelik yasasıyla işçileri bekleyen saldırıların boyutlarını gizlemeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan katıldığı her türlü toplantıda iş yasasını savunmak, patronlara uşaklığını ispatlamak için elinden geleni yapıyor. Son olarak İstanbul Sanayi Odasının düzenlediği foruma katılan Erdoğan, yeni iş yasasına da değinmeden edemedi. İş yasası konusunda hükümet olarak çok çalıştıklarını ve iş güvencesi yerine önce işyeri güvencesini düşündüklerini ifade eden Erdoğan şunları söylüyor: İş yasasında intihar komandosu gibi ortada kaldık. Hiçbir zaman işçinin tarafında olmayan CHP birden işçi dostu kesildi. Biz ise işçi düşmanı ilan edildik. Halbuki bu CHP hayatında hiç işçi dostu olmamıştı. Yarın öbür gün kapanan fabrikaların hesabını CHP verebilecek mi? Fakat biz işyeri güvencesi olmadan iş güvencesinin olmayacağını bildiğimiz için yasayı çıkardık. Yasa bir an önce çıksın diye Mecliste fazla söz almadık.
Erdoğanın bu sözleri içerisinde kuşkusuz doğru yanlar da var. Yasa bir an önce çıksın diye iktidara geldikleri günden beri geceli gündüzlü çalıştılar. Ancak bir şey daha var ki, işçi düşmanı sıfatını tek başına AKP haketmiyor. İşçi dostu gibi görünen CHP ve işbirlikçi sendika bürokratları da işçi düşmanıdırlar. CHPnin hiçbir zaman işçi dostu olmadığı doğrudur. O da sizin gibi işçi düşmanlığında sınır tanımamaktadır. Başta kölelik yasası olmak üzere işçilere yönelik bu kadar kapsamlı bir saldırıların hesabını bir gün verecekler.
Erdoğan önceliği işyeri güvencesine verdiklerini vurguluyor. Ancak bu işçilerin bilincini bulandırmayı amaçlayan demagojik bir argümandır. İşyeri güvencesi dedikleri, kapitalist patronların aşırı kârlarının, sınırsız ve kölece sömürme olanaklarının güvenceye alınmasıdır. Yoksa sözüm ona işyerini ayakta tutarak böylece işçinin işsiz kalmasını engellemek değil. Nitekim patronlar işleri tıkırında gittiği halde ikide bir keyfi tensikatlarla işçiyi sokağa atıyorlar. Ve bunu, tam da işçinin iş güvencesinden yoksun olması sayesinde bu kadar kolay yapabiliyorlar. Patronların çıkarlarının korunduğu bir yasada işçilerin çıkarlarından asla bahsedilemez. Mevcut iş yasasında da, iş güvencesi yasasında da işçileri gerçekten koruyan hiçbir madde yoktur.
Patronların hükümetinden işçilerin çıkarlarının korunması elbette beklenemez. İşçilerin çıkarları ile patronların çıkarları arasında uzlaşmaz bir karşıtlık vardır ve karşıt konumlanışta tüm hükümetler patronların tarafındadır, onların hizmetindedir. Şimdiki Tayyip hükümeti örneğinde de açıkça görüldüğü gibi.
İşçiler ve emekçiler kimin işçi dostu kimin işçi düşmanı olduğunu net olarak görmelidirler. Saldırıları püskürtmek için gerekli olan örgütlülüğü ve inisiyatifi gösteremedikleri içindir ki patronlar bu kadar pervasız saldırıyor. Rüzgarın tersine döneceği günler şimdi daha da yakındır. İşçiler ve emekçiler gelinen yerde mücadelede daha istekli ve kararlılar. Bu istek ve kararlılıkla sermaye düzeninin yıkılacağı günler yakındır.