Haydut takımının başı Bushun zafer konuşması...
Kolay zafer ve açık yalanlar!
Haydut takımının başı, beklenen zafer konuşmasını Mayısın ilk gününde, Basra Körfezinden ABDye dönen Abraham Lincoln Uçak Gemisinde yaptı. Bush, Irakta büyük çaplı savaşın bittiğini dünyaya resmen ilan etti. Fakat açıktan zafer ilan etmekten de kaçındı. Bunun yerine, Irakın özgürleştirilmesi terörizme karşı yürütülen kampanyada önemi bir ilerleme. El Kaidenin bir müttefikini ortadan kaldırdık ve teröristlerin maddi kaynağını koparıp attık demeyi tercih etti.
Askeri aşamanın bittiğini, Irakı inşa aşamasına geçtiklerini dillendiren haydutbaşı bundan böyle yapılacak işleri de sıraladı: Iraka düzen getirmek, kitle imha silahlarını bulmak, demokratik bir hükümet kurmak, Saddam Hüseyin de dahil olmak üzere yıkılan rejimin liderlerini aramak...
Konuşma 2004 seçimlerine hazırlık yanı da taşıyordu. O nedenle Bush, Afganistana ve El Kaideye değinmeden geçemedi. Konuşmadan anlaşılan o ki, Afganistandaki işgal sürecek, El Kaide üyeleri Pakistandan Filipinlere, Afrika Burnuna kadar takip edilecek...
Konuşmanın zafer konusunda muğlak olması boşuna değil. Irak yıkıma uğratıldı, Saddam Hüseyin rejimi devrildi, fakat Irak halkı henüz teslim olmuş değil. Ya da emperyalist literatürdeki biçimiyle ifade etmek gerekirse, Irak halkı henüz kazanılmış değil. İşgalci ABD-İngiliz birliklerinin sokaktaki her Iraklıdan korktuklarını, güvenliklerini sağlamak adına paranoyakça rastgele bombalamaya, kurşunlamaya devam ettiklerini bizzat emperyalist medya, ilişik yazar-muhabirler dillendiriyor. Amerikan karşıtı gösteriler sürüyor, giderek daha çok kitleselleşiyor. Kimi yerde işgalci askerlerin üzerine ateş açılıyor, kaldıkları yerler, araçları bombalanıyor. Çocukların ve gençlerin nefretinin Filistindeki gibi bir İntifadaya dönüşebileceğine yine işgalcilerin kayıtları tanıklık ediyor.
Modern bombalar işini belli bir başarıyla yerine getirdi elbette. Ama bu kadarı işgalin selameti için yeterli değil. Irak halkından gelişebilecek direniş, işgalcileri korkutuyor. Saddam Hüseyinin devrilmesi, Irakın yerle bir edilmesi, Irak topraklarının baştan sona işgal edilmesi bakımından ortada beklenenden kolay bir zafer olduğu halde, emperyalistler bunu rahatlıkla kutlayamıyorlar. Belirsizlik onları bundan alıkoyuyor. Emperyalist çetenin başı Bush bundan dolayı temkinli. Amerikan ekonomisi bundan dolayı beklenen kolay kazanılmış savaş canlılığını gösteremedi.
Emperyalist devletler ittifakının yerini
açık bir çıkar çatışması aldı
Öte yandan, emperyalist-kapitalist sistemin toplamı açısından da farklı bir süreç yarattı bu savaş. Artık 10 yıl öncesinin işleri birlikte halletmenin yollarını arayan, her biri ganimetlerden gücü oranında nasiplenen emperyalist devletler ittifakı yok. Birlikte hareket etmenin yerini açık bir çıkar çatışması aldı. NATO çatırdadı. Birleşmiş Milletler maskaraya döndü. Amerikan olmayan emperyalist tekellerin, ellerindeki pazarların gaspına, dünyanın Amerikan tekelleri çıkar ve ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmesine uzun süreli katlanamayacaklarını söylemek için fazlasıyla tarihsel deneyim ve güncel veri var. Ekonomik olarak hiç de hafife alınmayacak devler, askeri ve siyasi cüceliklerini gidermek için fazlasıyla kışkırtıldılar. Bu bakımdan silahlanma ve askeri yatırımlar yarışının alevleneceği, buna paralel olarak işçi sınıfı ve emek&ccedi;i kitlelere yönelik sömürünün, ekonomik, sosyal, siyasal hak gasplarının tırmanacağı bir dönemin içindeyiz. Ki bu tür adımlar zaten önden peyderpey atılmaktaydı.
Emperyalist sistemi bekleyen bu sorunlara elbette sınıf ve emekçi kitlelerin silkinmesi de eşlik ediyor. Emperyalist küreselleşme karşıtı kitle hareketinin kısa sayılabilecek bir dönem içinde, üstelik savaş henüz başlamamışken emperyalist savaş karşıtı bir karaktere bürünerek, nasıl bir düzeye ulaştığını gördük. Irakın kolay yıkımı ya da Amerikan bombalarının hüneri bu hareketin şimdilik önemli oranda geriye çekilmesine yol açmış olabilir. Böyle olması şaşırtıcı da değil. Emperyalistler Irakta örgütlü ve güçlü bir halk direnişi ile karşılaşsalardı uluslararası kitle hareketinin nerelere varacağını 35-40 yıl önceki örneklerden tahmin etmek zor olmasa gerek. Zaten burada önemli olan nokta, Irak savaşı sürecinin kitle hareketinin potansiyelini göstermiş olmasıdır.
Amerikan Yüzyılı Projesi dünyanın paylaşılmış pazarlarını gasp hareketi, aynı anlama gelmek üzere, ABDnin çeşitli ülkelere, halklara yönelik yeni yeni emperyalist savaşları olduğuna göre, emperyalist savaş karşıtı kitle hareketi de varlığını sürdürecektir. Bugünkü durum geçicidir. Dahası sınıf ve kitle hareketi, her ülke özgülünde gelişen saldırılara paralel olarak kendine bir kanal aramaktadır zaten. Emperyalistler arası rekabet ve çatışmaların yaratacağı temel sorunlar, başta militarizm ve hak gaspları, kitle hareketinin belli bir rotaya oturmasında katalizör rolü oynayacaktır.
Kolay zafer ve açık yalanlar!
Haydut takımının açıktan zafer ilan etmemesini, önceleri diğer emperyalistlere pay vermeye yanaşmazken bu konuda giderek ağız değiştirmesini de bunlardan ayrı düşünmemek gerekir. Dünya jandarması ABDyi, emperyalist-kapitalist sistemin ağababası, lokomotifi ABDyi, hem Irak özgülünde hem de genel olarak zor günler bekliyor.
Fakat halihazırda askeri gücünün ve siyasi hükümranlığının karşısına dikilecek bir güç yok, bu da bir gerçek. Bu nedenle ABD oldukça hoyrat davranıyor ve karşısındakileri hiçbir şekilde adam yerine koymadığını belli eden kaba yalanlara baş vurmaktan sakınmıyor. En açık örnek, kitle imha silahları meselesiydi. Irakta kitle imha silahı var diye feveran ettiler, arayıp, taradılar ortaya bir şey çıkaramadılar. Şimdi girmedik köşe kalmadı ama halen kitle imha silahı bulacaklarını iddia ediyorlar. Açıkçası bu saatten sonra bulmalarına kimse şaşırmayacaktır! Amerikan halkı haydut takımının kolay başarısıyla iyice yıkanan beyniyle Bushun her nevi yalanını gerçek diye yutmaya hazır zaten. Dünyanın geri kalanı ise, acaba ABD bir miktar kitle imha silahını gemilerine yüklemiş midir, bu gemiler ne zaman yola çıkıp Basra Körfezine varacaklar, bu silahlar nereler nakledilecek, yalan ne zaman CNNden, BBCden dünyaya duyurulacak? vb. sorular soruyor olmalıdır.
Haydut takımının ikinci iddiası ise Irakın El Kaide ile bağlantısıydı. Bununla ilgili de hiçbir kanıt ortaya koyamadılar. Bütün arşivleri olduğu gibi ele geçirdikleri halde bir kanıt bulup gösteremediler. Ama Bush, Amerikan toplumuna hitap ettiğini, esasta da 2004 seçimlerinde oy verecek olanların ABDli sürüden ibaret olduğunu bildiği için, El Kaidenin bir müttefikini ortadan kaldırdık ve teröristlerin maddi kaynağını koparıp attık deme arsızlığını göstermekte hiçbir beis görmedi.
Geriye kala kala bir Irakın özgürleştirilmesi yalanı kaldı. Nitekim savaşın öngünlerinde ve savaş boyunca başvurulan başlıca yalan bu oldu. Saddam Hüseyin diktatörlüğü bu bağlamda fazlasıyla yeterli malzemeydi. Ama ne Iraklılar ne de uluslararası kamuoyu ikna edildi bu konuda. Saddam ABDnin eseriydi, tıpkı Taliban gibi. Dahası Amerikanın tek derdinin petrol kuyularını, toplamda göz kamaştırıcı bir pazar olarak Irakı ele geçirmek, Ortadoğuda hegemonyasını tahkim etmek olduğu bilindiği için, özgürleştirme yalanının hiçbir değeri olmadı. Saddam rejiminden bunaldıkları halde en başta Irak halklarının tepkisini çekiyor bu bayağı yalan. Irak yakılıp yıkıldı, halk katliamdan geçirildi-geçiriliyor, ülke emperyalist işgalcilerin postalları altında çiğneniyor, ama haydut takımından her ağzını açan, dikatörlükten demokrasiye geçildiğini söylemekten zerrece utanmıyor.
ABD haydutlarının kolay başarısı
gerçek zafere dönüşemeyecek!
Gerçi Amerikan emperyalizminin dağarcığında demokrasi ve özgürlüğün bundan farklı bir anlamı yok. Neresi ABD bombalarıyla yıkılmışsa, nerede halklar kadın, çocuk, yaşlı demeden katledilmişse, neresi yağma ve talana açılmışsa, neresi baştan başa ABD rambolarıyla işgal edilmişse, orası o denli özgürdür, o denli demokratiktir ABDli haydutlara göre. Şunu da eklemek gerekir ki, ABDnin düzen getirmek ve demokratik bir hükümet kurmak dediği de, bütün bunların üzerine halkları baskıyla, katliamla, terörle zapturapt altına almak, hırsızlar, hainler, yerli işbirlikçilerden bir kukla yapı kurmak ve vali diye atanan bir Amerikan generaliyle bunu yönetmekten başka şey değil.
Hiçbir halk böyle bir özgürlüğü uzun süre kaldırmaz. Nitekim Irak halkı bunu hiçbir şekilde kabul etmiş değildir. Emperyalistlerin sözde demokrasisini layıkıyla iade etmek için direnişi sürdürüyor. Direniş sürdükçe de, haydut takımının, çürümüş BAAS rejimi sayesinde ve bombalarla sağladığı kolay başarısı hiç bir zaman zafere dönüşemeyecektir. ABD emperyalizmi bunun korkusunu fazlasıyla duyuyor. Haksız da değil, Irakta onu gerçek bir bataklık bekliyor.
|